Yeni Üyelik
24.
Bölüm

24. Bölüm

@tugba_mortaldance

Kaderin o mütevazi kollarına bırakıverirler umutlarını . Kaybettiğin her şeyin arkasından hayırlısı deyip geçerler. Sana ise kabullenmek kalır. Sadece kabullenmek !

Peki ya sonra ?

Sonra ne olur ?

Seni kocaman bir çıkmazın içine atıverirler . ' İşte bunlarda acıların ! ' deyip , önüne göz yaşından oluşan bir dağ koyarlar. Kafanı kaldırıp o dağın ardında sana gülümseyenlere bakmaya çalışırsın . Onlar gülerken sen sadece izlersin . İçinde parçalanmış bir sen kalır.

Kanar.

Kanadıkça acır.

Acıdıkça daha çok isyan edersin !

O gideli tam 5 ay olmuştu. O gitti ve ben hala beklemeye devam ediyorum . O gitti ve ben ölmeye devam ediyorum . Bana 'Seni asla bırakmam ' , 'Beni senden sen dahi ayıramazsın ' diyen adam gitti. Etraftan gelen her sese kulağımı tıkadım . Bana ' O bir daha asla gelmeyecek ' diyenleri görmezden geldim. Ben ilk defa ölmezden geldim Çağrı ! Ama sen hala gelmedin.

Yattığım yerden kalkıp pencereye gittim. Belki gelmiştir diye kendimi avuturken , onun yeniden pencereden bana bakıp gülümsemesini istedim. Perdesi tam 5 aydır kapalıydı ve o yoktu . Hangi cehenneme gittiysen geri dön çağrı . Beni böylece bırakıp gidemezsin ! Bana bunu yapmaya hakkın yok !

O gün mektubu atıp direk Ateşdağlının yanına gitmiştim. O kadar çok ısrar etmiştim ki sonunda dayanamayıp onun aslında kardeşi olduğunu söylemişti . Kendisinin ise Sarp Ateşdağlı olduğunu . İlk başlarda inanmasam da sonradan Ateşdağlının üstü kapalı anlattığı şeylerin ardından hastaneye gitmiştik. Doktorlar cenazeyi gömdüklerini ve tanınmayacak halde olduğunu söylemişlerdi. Etrafımdaki herkes inanmış olsa da ben inanmamıştım. Bana asla gelmeyeceğini söyleseler de onları duymak istemedim. Çünkü biliyordum ki Çağrı yaşıyordu.O ölmemişti.

Perdeyi kapatıp mutfağa geçtim. Yaklaşık dört günlük tezgahın üzerinde ki bulaşıkların içinden temiz olduğuna inandığım bardağı alıp su doldurdum . Tam bardağı dudaklarıma yerleştirecekken kapının zili girdi araya . Bardağı tezgaha bırakıp koşar adım kapıya koştum. Bu sefer çağrı olsun ! Lütfen kapının arkasında ki bu sefer çağrı olsun !

Kapıyı açtığımda karşımda Sarp Ateşdağlı vardı . Ona 'Neden geldin ?' gibisinden bir bakış attığımda

"Ne bu halin ! Hayalet gibisin "

diyerek içeri geçti. Aslında gelmesi iyi olmuştu . O çağrının abisiydi ve nerede olduğunu biliyor olmalıydı . Arkasından gidip koltuklardan birine attım kendimi. Sarp Ateşdağlı ise tiksinerek eve bakıyordu .

"İğrençsin "diyerek yanıma oturdu . Benim ise buna karşılık söylediğim şey

"Çağrı nerede ? " demek olmuştu . Derin bir off çekerek yanıma oturdu . Suratına bakıp bir şeyler söylemesini bekledim

"Sana her şeyi anlatacağım " dikkatlice onu dinledim.

"Çağrı ile ben çift yumurta ikiziyiz aslında . O hep sorunlu bir çocuktu . Asla okula gitmeyi sevmez ve ailesiyle geçinemezdi. Bir gün okulda oyun amaçlı arkadaşlarıyla bir yangın çıkardı . Ve bu ölümle sonuçlandı. Sınıf arkadaşı bu yangında ölmüştü. Çağrı daha asi bir çocuk oldu o günden sonra . Anne ve Babam onun üzerine daha çok titredi. Çağrıyı bir psikologa götürmeye başladılar . Bu seferde kimseyle iletişime geçememeyi içine kapanmaya karar verdi. Bana, ikizine dahi tek kelime etmiyordu . Ve bunları yaşarken sadece 8 yaşında idi... "

Sarp bunları anlatırken ben ise gözümden dökülen bir damla yaşı hızlıca silip tekrar dinlemeye devam ettim

"Çağrı uzun süre tedavi gördü. Babam ise o iyileşene kadar bütün şirket işlerini bana öğretti. Çağrı iyileştiği zaman babamın işinde çalışmak istemediğini söyleyip resim kurlarına gitmeye başladı. Çok iyi resim çiziyor. Bir gün onu görmeye resim atölyesine gittim. Sırtı kapıya dönük bir şekilde çizdiği resime bakıyordu . Arkadan yaklaşıp çizdiği şeye bende bakmak istedim. Gördüğüm şey ürkmeme neden olurken beni fark edip gülümseyerek ayağa kalktı . Benim ise gözüm hala resimin üzerindeydi. Yıllar önce yangında kaybettiği arkadaşının yanarken ki yüzündeki acıyı resme dökmüştü. İyileştiğini sandığımız çağrı daha kötü bir halde karşımızdaydı . O zaman daha 19 yaşındaydık . Ben ne yapacağımı bilmezken çağrı eskisinden de sıcak davranmaya başlamıştı bir anda . Tam 19 yıldır kazanmaya çalıştığım ikizim ilk defa bana bu kadar yakınken onu kaybetmek istemedim ve o resimden kimseye bahsetmedim. Keşke birilerine anlatsaydım ama bu sefer de kaçıp gitmesinden korktum...."

Sarp sesinin titremesine engel olamamıştı son cümlelerinde. Elini boğazına götürüp ovaladı ve devam etti konuşmasına ;

"Onunla resim atölyesinde buluştuğumuz ilk gece..."

Ben sabırsızlıkla onu dinlerken dayanamayıp cümlesini tekrar ettim "Evet ilk gece ne oldu ?"

"Bir adamın daha ölümüne neden olduk "

Sarpın gözünden bir damla yaş süzülüp dudaklarında son bulmuştu . Ben ise gözlerimi kocaman açıp ona bakmaya devam ettim. Bu nasıl olurdu ?

"Na..Nasıl yani ?"

Gözlerini gözlerime sabitledi ve kaldığı yerden sürdürdü konuşmasını

"Beraber yürürken bize saldırmaya çalışan ayyaş bir adamı öldürdük o gece. Ben kavga dövüş nedir bilmeyen bir adamken çağrı ustasıydı sanki. Adam çağrı ile benim iki katımız kadardı. Ben geride kalmıştım. Ayırmaya çalışsam da yumruk yemekten başka bir halt yapamıyordum. Sonra adam Çağrıyı altına alıp boğazını sıkmaya başlamıştı. Ne benim nede çağrının bilek gücü yetmiyordu. İkizim gözlerimin önünde can çekişiyorken duramadım. O anın şokuyla adamın yere düşüp kırılan içki şişesini boynuna sapladım..."

Bir an irkilip koltukta geriye gittim. Takım elbiseli her şeye hükmetmeye çalışan patronum bir katildi. Sarp bunu anlamış bir şekilde devam etti konuşmaya .

"Adam kanlar içinde yere düşünce elim ayağım bir birine dolanmıştı . Bir kaç adım geriye gidip yere düştüğümde Çağrı yüzünde ki korku ve endişe ile bir bana birde yerde yatan adama baktı . O an kendi kendime o adamı öldürdüğümü sayıklamaya başlamıştım ki Çağrının attığı tokatla kendime geldim . 'Korkma onu sen öldürmedin ' dedi. Yeniden yerde kanlar içinde yatan adama baktım . O ölmüştü . Ben bir insanı öldürmüştüm. "

Durdu ve uzunca bir süre karşısındaki duvarla bakıştı . Sonra yüzünde ki buruk bir gülümseme ile konuştu

"Çağrı benim yaptığım pisliği üstlenmişti o gece . Ne benim bunu itiraz etmeye gücüm vardı nede o verdiği karardan geri caymamıştı . Kendisinin hiç bir işe yaramadığını söyleyip durdu her zaman . Bana dedi ki ; 'İlk defa faydalı bir iş yapacağım abi . Ailem belki bu sefer benle gurur duyar . Umarım bu sefer bir baltaya sap olacağım ve Samet'i öldürmemin cezasını çekeceğim' . Aslında o içinde ki atamadığı suçluluk duygusunu bastırmak içinde girmek istiyordu hapse.

Tam 5 yıl yattı . Onu her görüş gününde görmeye gitsek de bir müddet sonra görüşlere çıkmamaya başladı . Önceden asi ve sessiz olan Çağrı bu sefer karanlık bir adam olmuştu. Suratında ki soğukluk içimi titretirdi bazen . Eminim sende fark etmişsindir bunu..."

Önceden ağlamayı acizlik olarak gören ben şimdi de aciz bir şekilde sessizce ağlıyordum . Bunların hepsini küçücük yaşta yaşamıştı . Bana 'Beni sev' diye haykırırken onu hep duymamazlıktan geliyordum. Bir kez daha lanet ettim kendime . Bir kez daha kızdım beni ben yapmaktan alı koyan duvarlarıma . Sarpın sesiyle tekrar ona döndüm

"Hapisten çıktığında ne iş yaptığını veya nerede kaldığını bilmiyorduk . Her ne kadar sorsak da bizi umursamayıp o karanlık hayatına devam etti. Ta ki.."

Sustu ve gözlerimin içine acıyla baktı . Ben konuşması için beklerken derin bir nefes dışarıya verdi

"Seni benden isteyene kadar "

Dediği cümleye bir anlam yüklemeye çalıştım .

"Nasıl yani ?"

Bakışlarını evin her köşesinde gezdirip gözlerimde sabitledi

" Çağrı bana yaptığı iyiliğe karşı seni istedi .Adının Hapse giren bir adam olduğu bilinmesin diye de ben üstlendim ismini.Hapse girdiğini öğrenmeni istemiyordu . Bende Çağrının ismiyle şirket işlerini yönetirken kendi ismimle de başka bir şirket açtım . Anlayacağın bunun nedeni şirketle alakalı .Çağrının seni benden istemesinin nedeni ise sen yetimhaneden çıktıktan sonra seni takip ettiren bendim Hazal. Üniversitedeyken etrafın da erkek olamamasının nedeni bendim. 5 yıl boyunca peşinde bir gölge gibi dolanan bendim . Seni hayvan gibi seven bendim. ...."

Loading...
0%