@tugba_mortaldance
|
Toplasak sevmeleri bir odaya Kapıları kapatıp huzur içinde dalsak sonsuz huzura . Söylesene sevgili , bu kadar mı zor yaşamak ? Sevmeler bu kadar mı anlamsız ? T.A Şimdi karşımda iki seçenek vardı . Bütün hayallerimi bir bavulun içine tıkıp ya buradan sonuza dek gidecektim yada kalıp çıkmaz sokaklardan birine daha girecektim. Çağrının kalbime kazınmış yüzünü aklıma kazımaya çalışırcasına son kez baktım . Şuan düğün şarkısı değilde ayrılık şarkısı çalıyordu sanki bu ihtişamlı salonda . İçimde ki duygular ruhumu sancılandırmaya başlayınca elimi sol göğsümün üzerine götürdüm. Kalbimin kırıkları gözlerime batarken ince bir sızı döküldü dudaklarıma . 'Seni asla bırakmam' diyen adam şimdi başka bir kadının umuduydu. Nefes almak neden bu kadar zor gelirdi insana . Tam kursağında her şey, her şey orada kalıyor . Yutkunmak isteyince o tarifsiz sızı işliyor kanına. Oturduğum yerden kalkıp kapıya doğru ilerlerken tanıdık bir ses ilişti kulaklarıma . "Hazal " Arkamı döndüğümde karşımda Sarp vardı . O her şeyi biliyordu .Her şeyi biliyordu ve beni aptal yerine koymaktan da geri kalmadı . Göz yaşlarımı saklama gereğinde bile bulunmadan yönümü ona döndüm. Yüzünde ki acı ve pişmanlık dolu bakışıyla bana bir şeyler anlatmaya çalıştı . Fakat bilmiyordu ki benim kendimi bile duymaya cesaretim yoktu. "Nasıl geldin buraya ?" Bir damla yaş daha firar etti gözlerimden yanaklarıma .Çıkış kapısına doğru ilerlediğimde soğuk hava çarptı yüzüme. Başımı gökyüzüne çevirip geçmesini bekledim . Geçmiyordu ! Allah kahretsin ki geçmiyordu ! İçimdeki acı bedenimi yavaş yavaş ele geçirirken peşimden gelen Sarp elini koluma yerleştirdi .Dakikalardır içimde biriktirdiğim bütün duygular göz yaşı ve hıçkırıklarla dışarı vururken bakışlarım hala gökyüzündeydi . Bizim sınırımız gökyüzü diyordu adam kitapta. Gökyüzü ! Fark ettim ki bizim sınırımız şu kapı eşiğiydi sadece. Gökyüzü yavaş yavaş kararmaya başlayınca kendimi Sarpın kollarında buldum. Bedenimi saran tek kollar Çağrını kolları olması gerekirken Sarp vardı yanımda . Kararan gökyüzü ile kapadım gözlerimi. Gözlerimi kaplayan karanlık içimdeki karanlığın yanında bir hiçti. <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<YAZARDAN>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> Genç adam sevdiği kadının nasıl yıkıldığını izlemekle yetindi sadece. Buna mecburdu. Kadının kendinden nefret etmesini ölmesine tercih etti. Çağrı bakışlarını az önce Hazalın çıktığı kapıdan çekip yanında beyaz gelinlikle oturan kadına çevirdi. İçi alev alev yanarken sessizce oturması o kadar zordu ki . Hazalın gözlerinde ki hayal kırıklığı bir ok olup yüreğine saplanmıştı. Genç adam canından vazgeçecek kadar çok seviyordu cananını . Hazal belki de onu hiç bir zaman affetmeyecekti ama kadının ölmesini istemedi genç adam. Nikah memurunun soruyu üçüncü kez tekrarlayışın da kendine geldi Çağrı . Etrafına bakındı ilk önce . Yanında gelinlikle oturan kişinin Hazal olmasını o kadar çok isterdi ki. Bakışlarını evleneceği kızın babasına çevirdi .Adamın gözlerinde ki tehdit metrelerce uzaktan bile anlaşılıyordu . Çağrı nikah memuruna dönüp ölümle sınanan o kelimeyi döktü dudaklarından "Evet" *************** Aradan geçen zamanla Hazal gözlerini açıp bulunduğu evde gezdirdi bakışlarını. Sonra Çağrı geldi aklına . Aklından hiç çıkmayan adam geldi aklına ! Evli bir adamdı o artık . Kafasında oluşan düşüncelerle , dinmek bilmeyen göz yaşı takılı kaldığı gözlerinden yeniden firar etti .Elinde iki tane kahve bardağı ile mutfaktan çıkan Sarp'a çevirdi bakışlarını . Yabancılık çektiği bu ev Sarpındı .Elinde ki kahve bardaklarını sehpanın üzerine koyup kızın yanına oturdu . "Nasılsın ?" Genç kız bakışlarını karşısındaki adamın gözlerine çıkarıp bir arayışa geçti. Rüyaydı demesini bekledi. Çağrı evlenmedi demesini bekledi. Her şeyin bir oyundan ibaret olmasını istedi genç kız. Adamın acıma yüklü bakışları genç kızın üzerinde gezindi.. "Hazal " Kız adını işitmesiyle gerçek dünyaya geçiş yaptı. Sevdiği adam evliydi . Hiç bir gerçek bunu değiştirmiyordu . Kız şansını bir kez olsun denemek istedi. "O evlendi mi ?" Sarp bakışlarını yere dikip başını evet anlamında salladı. Kadın gözlerini kapadı ve içine akıttı göz yaşlarını. Bu acının kendisini terk etmesini bekledi. Omzuna dokunan ellerle gözlerini açıp karşısında ki adama baktı . Genç kız ne söylese anlamsızdı bu saatten sonra. 'Döneceğim ' diyen adam bir ömür gitmişti . Bu gerçeği her tekrarlamasında içi yanıp küle dönüyordu . "Neden ?.. Neden yaptı bunu bana Sarp ?" Sarp genç kızın sorusu karşısında yutkundu . Ama yutkunması 10 saniyesini aldı. Belli ki onunda adem elmasında takılı kalan bir şeyleri vardı. Bir yanda kalbinin diğer yarısı kardeşi vardı diğer yanda ise hayatının kadını. Hayatının kadınından bir kez daha vazgeçmeyi seçti genç adam . Bir kez daha ölmeyi seçti. Gözlerinin kahvesinde eridiği kadından bir kez daha uzaklaştı. Sevdiği kadını bir kez daha kardeşine itti. "Seni çok sevdiği için evlendi. Kızma ona .... Mecburdu." Kadın yüzüne acı bir gülümseme yerleştirip başını sağa ve sola doğru bir kaç kez salladı . "Seven insan gitmez Sarp , Sevdiğini üzmez " Sarp derin bir nefes verdi. Kadının kalbinde ki kırıkların sesi kulaklarına dolarken konuştu "O gitmedi , hep kalbinde Hazal . Ve eminim geri dönecek " Hazal ayağa kalkıp arkasında bıraktığı adamı umursamadan kapıya doğru yürüdü . Kapının eşiğinde durdu . Derin bir nefes alıp omzunun üzerinden konuştu "Gidenler dönmesin be Sarp , dönmesin " ************ Sevda her zaman pamuklara sarılmış , bir dediği ikiletilmemiş bir kızdı . Annesinin hastalığını kızının devam ettireceği yaşlı adamın aklının ucundan dahi geçmezdi. Ölmek üzere olan kızının son isteğini ne pahasına olursa olsun gerçekleştirecekti. Kızı çalışanlarından birine aşık olmuştu. Kızı için adamla defalarca konuştu. Ama genç adam her seferinde reddediyordu. Yaşlı adam ise her reddedilişin de daha çok hırs yapıyordu. Bu ukala adam kızıyla evlenmek zorundaydı. Kızının yüzünü son kez gülerek görmek istiyordu ve bunun için ölürdü de öldürürdü de . Sevda Çağrıya olan karşılıksız aşkının babası tarafından gerçekleştirileceğine adı gibi emindi. Babası onun için her şeyi yapardı .Her zaman uzaktan izlediği adam kendisinin olacaktı. Buna emindi. Sevdanın babası Şevket bey her yerde her mekanda sözü geçen bir adamdı. Sadece ismiyle çoğu kapı ardına kadar açılırdı. Çağrıya sonuna kadar güvenir ve severdi. Fakat genç adamın kendisinin teklifini reddetmesine bir türlü anlam veremiyordu. Şevket bey bir gün Çağrıyı takip ettirip neden reddedildiğinin cevabını bulmuştu . Acayip giyinimli rengarenk saçlı kız için kendinin güzeller güzeli kızını istememesine şaşırmıştı. Ama bilmiyordu ki Çağrı , o , rengarenk saçlı kıza tapıyordu . Çağrıyı bir gün tehdit etti adam . Ya kızıyla evlenecekti yada o kız toprağa girecekti. Çağrı bu tehdide kulaklarını kapayıp yine portakal çiçeği diye sevdiği kadının yanında bulmuştu kendisini. Sesinde , nefesinde hayat bulduğu kadını ölüm pahasına bile kaybedemezdi. Çünkü biliyordu , o kokuya bir kere alıştı mı başka yerde nefes alamayacağını. Çağrı en mutlu olduğu yerde , Portakal çiçeğinin yanındayken atılan kurşunların önüne geçti. Canı pahasına sevdiği kadını kurşunlardan kurtarsa da başka bir çocuğun annesiz kalmasına neden olmuştu. Çağrı kaybetme korkusunu en derinin de hissederken sevdiği kadını mezarda görmek istemedi. Nefes alsın istiyordu. Nefes alsın ki , kendisi içinde bir yaşama umudu olsun istiyordu. Patronu olarak gördüğü yaşlı adamın teklifini kabul etmek zorundaydı. Kokusuna taptığı kadından uzak olmak onu her ne kadar nefessiz bıraksa da yaşamak zorundaydı. Yaşamalı ve kadınını korumalıydı. Kadını her ne kadar ondan nefret etse de. Biliyordu çünkü , bir gün portakal çiçeğiyle kavuşacağını ve bir ömür mutlu olacağını. İçinde ki bu umutla hayata daha sıkı tutunuyordu. Genç adam giderken 'Döneceğim ' demişti kadına . Peki döndüğünde kadın kabul edecek miydi adamı ?
|
0% |