@tugba_mortaldance
|
Güzel okurlarım öncelikle beni takip etmenizi ve bölümleri beğenmenizi rica edeceğim. Kitabı kütüphanenize ekleyerek yeni bölümlerden haberdar olabilrsiniz. Sizleri seviyorum . İyi okumalar.
Saçların uzundu , omuzlarına akardı. Gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından Onlar mı kesti ? Sen mi kısalttın ? Gülerdin , içimize aylar doğardı Görünmez dağların arkasından Eski gülümsemeni beyhude aradım . O sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi ? Çok değişmişsin birden tanıyamadım ... Atilla İlhan "Çağrı vurulmuş " Arkamı dönüp dediği şeyi kafamda tarttım . Çağrı vurulmuş ... Hani şu yıllar önce benim elime pimi çekilmiş bombayı bırakıp giden adam mı vurulmuştu ? Ne hissetmeliydim şimdi ? Olamaz deyip koşa koşa ona mı gitmeliydim , yoksa arkama bile bakmadan hayatıma devam mı etmeliydim ? Bana yakışır kelime dudaklarımdan döküldü "Doktora götürün o zaman " Sarp kaşının birini havaya kaldırıp ciddi olup olmadığını anlamaya çalışırmışcasına bir müddet baktı ve "Onu merak etmiyor musun ?" dedi. "Eğer merak edilecek bir şey olsaydı şuan karşımda rahat rahat oturuyor olmazdın ?" Kahvesinden bir yudum daha alıp oturduğu yerden kalktı ve başını aşağı yukarı salladı "Doğru ..." dedi ve duraksadı. Daha sonra bir şey hatırlamış gibi dudaklarını yukarıya kıvırdı ve konuştu . "Üzerime kahve döktüğün günü hatırlıyor musun ?" "Eee..?" "O gün dedim ki ; İşte ! Benim kadınım " Kaşlarımı çatıp karşımda ki haddini fazlasıyla aşmış adama baktım. Tam kızacakken devam etti konuşmaya "Senden vazgeçmek çok zor " deyip arkasına bile bakmadan çekip gitti. Ama benim söyleyeceklerim vardı daha ! Hayvan herif ! Benim kadınım mış ! Sen avucunu yalarsın ! Bensadece çağrının .....Allah kahretsin be adam ! Bir kerede gelme aklıma , kalbime , bana ! İçim içimi yiyordu acaba nasıldı durumu ? Ya kötüyse ? Tabi Sarp efendinin karşısında atıp kesmeyi biliyordun , şimdi kudur bakalım Hazal Hanım ! Hem zaten banane ki , karısı iyileştirir onu ! İçimi yeniden kara bulutlar kaplamıştı . "Bakar mısınız ?" Arkadan birisinin sipariş için çağırdığını duyunca hızlıca işime koyuldum . Bir türlü hayatımdan çıkmıyorlardı. Sanki yemin falan etmişlerdi hayatımı zehir etmek için .Acaba canı çok yanıyor mudur ? Ah çağrı ah.... ! Kolumda ki saate üçüncü kez bakışımdı sanırım bu . Nerede kalmıştı bu çocuk ?Kreşin önünde yarım saattir bekliyordum neredeyse ve zil çalalı beş dakika kadar bir şey olmuştu .Hızla kreşin içine girip etrafa bakındım. Koridorun sonunda ki sınıfa girdiğimde Yağıza aradı gözlerim. Masanın üzerinde kollarını birleştirmiş ve kafasını kollarının üzerine koymuş tek başına oturuyordu . Yada uyuyordu bilmiyorum. Yavaş adımlarla yanına gidip küçük sandalyesinin önünde diz çöktüm. Elimi saçlarına daldırıp yavaşça başını okşadım. Yağız başını sıradan kaldırıp yaşlı gözlerle gözlerime baktı . Ağlamış mıydı ? Kaşlarımı çatıp yüzünü avuçlarımın arasına aldım "Neden ağladın ?" Başını yere eğip sessizce ağlamaya devam etti. Gözünden düşün her damla yaş beni de yakıyordu . Onu ben doğurmamış olabilirdim. Ama kalbimde büyütüyordum . Bu anne olmama engel değildi. "Ben aptal mıyım anne ?" Tek kelimesiyle kalbimde ki baskı gözlerime yansıdı. "Sen tanıdığım en akıllı çocuksun . Kim söyledi bunu ?" "Sınıftaki herkes böyle düşünüyor. Bide..." Hıçkırıkları artınca elimi çenesinin altına koyup kafasını kaldırdım "Bide ?" "Babam bizi aptallığım yüzünden terk etmiş " Ah be çocuk kim seni terk edebilir . Kim bu masumiyeti tatmışken bırakabilir . Seni terk eden birisi aptal olabilir sadece. "İlk önce o başını yerden kaldır bakalım . Asla başını eğme çocuk . Sen aptal falan değilsin , sana bunu diyebilenler aptal olabilir sadece ama sen değilsin... Hem aptal olsan her akşam ben sana neden hangi filmi izleyelim diye sorayım , Niye kıyafet seçerken senden akıl alayım , Neden kimseye anlatmadığım şeyleri sana anlatayım ? Ve en önemlisi sen benden daha akıllısın . Onlar sadece zırvalıyor . Sen hepsinden daha akıllısın . Hem sen demiyor muydun sınıfta en yüksek notları ben alıyorum diye ? Sınıfta ki herkes seni kıskandığı için böyle konuşuyor . Sakın bir daha ben aptal mıyım diye sorma çocuk . Anlaştık mı ? " Gülümseyerek kollarını boynuma doladı. Kokusu tıpkı bir bebek gibiydi. Hala bir bebek gibi kokuyordu . Huzur dolu. "Söyle bakalım çocuk bu gün ne yapalım ?" "Teyzeme gidelim mi ?" Ayağa kalkıp onuda kaldırdım ve elimin birini kapıya doğru işaret edip bağırdım "O halde istikamet Teyzoşun yanı !" Sınıfı onun kahkahası doldururken bende gülmekten geri koyamadım kendimi. Bu çocuk baştan aşağı mutluluktu. Hayatın bana bir armağanı . Kapıyı bir kaç defa çalınmasına rağmen açılmamıştı . Yaklaşık benden 40 cm kısa olan Yağıza çevirdim bakışlarımı elini elime dolayıp gülümseyerek oda bana baktı . Minicik elleri avucumun içinde yok oluyordu . Kapı birden açılınca o çakmak gözlerden ayırdım gözlerimi. "Yaaa ! Niye geldiniz sürpriz hazırlıyordum bende Yağıza " Yağız sevinçle ellerini birbirine vurup gözlerini kocaman açtı. "Ne sürprizi ?" Konuşması da düzelmişti okula başlayınca "Sana kocaman bir pasta yaptım hemde çikolatalı , koş bak mutfakta " Yağız çantasını bir köşeye atıp ayakkabılarını da hızlıca çıkarıp içeriye geçti. Onun bu hali görülmeye değerdi. Gülümseyerek içeriye girdim. "Şunun heyecanına bak " Kaderi başımla onaylayıp bende içeriye girdim. Koltuklara oturduğumuz da Kader bana meraklı gözlerle bakmaya başladı.Başımı 'Ne var ?' gibisinden sallayınca "Anlat hadi bir şey mi oldu ?" Kaşlarımı yeniden ve yine çarpıp yüzüne baktım. Bugün ne çok çatmıştım kaşlarımı böyle "Ne olmasını bekliyorsun Kader ?" Bakışlarını etrafta gezindirip üzerimde sabitledi. Bir şeyler söylemek istiyordu ama kıvranıyordu "Çıkar hadi ağzında ki baklayı " "Çağrı'nın karısı ölmüş. Kayın babası da Çağrıyı vurmuş . Bugün Selim duymuş Sarp ve Emre bey konuşurken " Nefes almadığı cümleyle ne düşüneceğimi şaşırmıştım. Acaba Çağrı mı öldürmüştü kadını ? Saçmalama Hazal ! Psikopat , aptal , yalancı , bencil , pislik... bunların hepsi olabilir ama bir katil olamaz . Yani olmaz herhalde ! Duygularımın üzerini kara bir çarşafla örtüp ifadesiz suratımla Kadere baktım . Kader ise benden gelebilecek en ufak tepkiyi bekliyordu .Derin bir off çekip geriye yaslandım . Kader ise oturduğu yerde kıpırdanıp "Eeee.. " "Ne Eeesi Kader ?" "Bir şey söylemeyecek misin ?" Yaslandığım yerden doğrulup dirseklerimi dizlerimin üzerinde birleştirdim ve sesimin sert çıkmasına aldırmadan konuştum "Ne yapmamı , Ne söylememi bekliyorsunuz kader ? , Aaaa Bak karısı da ölmüş artık bana döner dememi mi ? Yada ona geri dönmemi mi ? Söylesene beni hiç mi tanımadın ? O adamın soluduğu havayı içime çeker miyim bu saatten sonra ?" Kader "Haklısın " deyip sustu. Zaten konuşulacak bir şey de yoktu. Ayağa kalkıp "Ben mutfakta ki yamyama bakayım bi " diyerek mutfağa girdi. Bende peşlerinden tabi. Yağız masaya dirseğini dayamış ve çenesini ellerinin arasına koyup hayranlıkla pastaya bakıyordu . Bu haline gülümseyip arkasından sessizce yaklaştım ve yanağına sulu bir öpücük kondurdum . Zaten beni gülümsetebilen tek insandı bu dünyada . Elini yanağına götürüp yanağını tuttu. Elini hala yanağından çekmeyince "Çeksene elini yanağından çocuk " Başını iki yana sallayıp "Hayır , yoksa öpücüğün uçup gider " O kesinlikle Allah'ın bir lütfuydu bana . Verdiği en güzel en harika hediye. Onu kucağıma alıp hızlıca yüzünün her yanını öpmeye başladım. O ise kahkaha atarak gülüyordu. Tabi bu görüntüyü izleyen Kaderi de hesaba katmasak olmaz. ********** "Hadi Yağız geç kalacağız yoksa " Adımlarıma eşlik etmeye çalışan yağızla okulun bahçesine girdik. Sabah geç uyandığımız için bu günde okula geç kalmıştık tabi . Yanaklarını öpüp omzuma taktığım onun çantasını çıkartıp eline verdim. Ve dizlerimin üzerine çöküp boylarımızı eşitledim "Hadi bakalım çocuk derslerini iyi dinle tamam mı ? Öğretmenlere de karşı gelmek yok. Arkadaşlarınla da ....." "Arkadaşlarımla da kavga etmek yok , Yemeğimin hepsini de bitireceğim . Tamam anne !" Kaşlarımı çatıp boyundan büyük konuşan yer cücesine baktım . Bu çocuk ileride fena bir şey olacaktı . "Sus bakayım . Anneye laf yetiştirilmez . Çabuk sınıfına " Hala yerde diz çökerken hızlıca okulun girişine doğru koşmaya başladı. Sonra bir an durup arkasını döndü ve bana doğru koşmaya başladı. Bir şey mi unutmuştu acaba ? Daha konuşmama fırsat vermeden gelip iki yanağımdan da öptü ve yeniden okula doğru koşup içeriye girdi. Yer cücesi işte ! Kendini nasıl sevdireceğini biliyordu . Gülümseyerek oturduğum yerden kalktım . Hala okulun giriş kapısına baktım . Belki Yağız hayatım da olmasaydı bu kadar çabuk atlatamazdım hiçbir şeyi . Omzumdan düşen çantamı elimle düzeltip arkamı dönmüştüm ki beni diri diri toprağa gömen adamla karşılaştım. Kalbim göğüs kafesimi döverken yıllar sonra hasret kaldığım yüz yine karşımdaydı . Gözleri... Gözleri beni yine içine hapsetmeye meyilli gibi bakıyordu. O an sanki beni bırakıp gitmemiş gibi , beni kandırmamış gibi , ölmemiş gibi hissettim. Her şey silinip gitti. Sadece o ve ben vardık. Birde kulağımızı delip geçen rüzgarın melodik tınısı . O büyülü sesi yine kulaklarımı doldurdu . "Portakal çiçeği "
|
0% |