Yeni Üyelik
50.
Bölüm

2.SEZON 4.BÖLÜM

@tugba_mortaldance

Sevmeyene karınca yük , sevene filler karınca ; dağı bile taşır insan aşık olup , inanınca.

-Şems-i Tebrizi

 

Zilin çalması ile Yağız yerinden kalkıp çıkışa doğru ilerlemeye başladı . Karşı duvara baktığında Çağla ile göz göze geldi . Umursamaz biçim de yoluna devam ederken Çağlanın bakışlarının arkasında ki kişiye odaklandığını fark etti.

Arkasına döndüğünde Hazalla karşılaştı . Çağlanın derdi şimdi anlaşılmıştı . Hazal üzerinde ki bakışlardan habersiz okul çıkışına yürürken yanına yaklaşan bedenle ürküp başını kaldırdı . Hala adını bilmediği sıra arkadaşıydı bu .

"Evin nerede ?"

Hazal şaşkın bir şekilde Yağıza bakıp bu çocuğun ne yapmaya çalıştığına baktı . Acaba oda diğerleri gibi kendisiyle uğraşmak için mi dolanıyordu peşinde ?

"Neden sordun ?"

Yağız bu konuşmanın uzayacağını anlayıp Hazalın kolunu tuttu ve görünüşüne zıt bir sakinlikle Hazalı arabasına doğru götürdü . Bahçede ki bütün bakışlar üzerlerindeyken Hazal zorla da olsa kolunu kurtarabilmişti .

Kaşlarını çatıp Yağıza baktığında karşısında ki genç hala sakinliğini koruyordu .

"Bin arabaya "

"Ne yapmaya çalışıyorsun "

"Seni korumaya "

Bakışları Yağızın baktığı yöne gittiğinde sinirden kudurmuş bir adet Çağla ile karşılaştı . Sonra dönüp karşısında ki gence baktı . Yağızın ne yapmak istediğini anladığında iki arada bir derede kalmıştı . Ya kalıp o kızın kendisine zarar vermesine göz yumacaktı yada adını dahi bilmediği sıra arkadaşının arabasına binip kendinden taviz verecekti .

"Olmaz . Yani binemem "

"Neden ?"

"Adını dahi bilmiyorum "

"Öğrenirsen binecek misin ? Yada kalıp ayaklı süs aynalarından dayak mı yiyeceksin ?"

Hazal umutsuzca yeniden bir Çağlaların olduğu tarafa birde karşısında ki gence baktı. Vücudunu kişiliği olarak kullanmasa da oda gerekti. Arabanın kapısını açıp bindiğinde kendisi bile ne yaptığına inanamamıştı . Hemen sonra diğer kapının da açılmasıyla daha da gerildi . Araba hareket edince derin bir nefes aldı ama boğazına takılmışcasına geri veremedi.

Okuldakilerin şaşkın bakışları arasında kaybolan araba ile herkes kendi arasında konuşmaya başlamıştı bile .

"Nerede oturuyorsun ?"

"Yurtta kalıyorum "

Yağız yoldan çektiği bakışlarını bir süre Hazalın yüzünde gezdirdi. Hazal yolu tarif ettikten sonra arkasına yaslanıp yolu izlemeye başladı .

"Adım Yağız "

Bu sefer karşısındakini inceleyen Hazaldı . Genç kız karşısında ki esere baktı . Hafif uzun saçları ,biçimli burnu ve çenesinde ki gamze ile bir tablo gibi duruyordu Yağız . Dikiz aynasından kendi yansımasına bakınca sormadan edemedi.

"Neden beni korudun ?"

Yağız bakışlarını yoldan ayırmadan konuştu .

"Annemin ismi de Hazaldı "

Hazal şaşkınca Yağıza bakıp aklındaki soruyu sordu

"Annene bir şey mi oldu ?"

Yağız bakışlarını Hazalla buluşturup suskunluğuna devam etti. Hazal hata yapmış gibi başını dışarıya çevirip tekrar izleme işlemine devam etmişti .Sonunda araba durmuştu ve yurdun önüne gelmişlerdi.

"Geldik "

Hazal karşısında ki siyah gözlere minnetle bakıp teşekkür etti . Tam inecekken Yağızın sesiyle tekrar ona döndü.

"Çağlaya dikkat et . Gücü yettiğince seninle uğraşacaktır "

Hazal anlayışla gülümsedi .

"Uğraşabildiği kadar uğraşsın o zaman . Allah her zaman doğrunun yanındadır . Tekrar teşekkür ederim "

"Rica ederim "

Hazal arabadan inip yurda girene kadar Yağız ardından bakmıştı . Bu kız tanıdığı diğer insanların hepsinden farklıydı . Gerek konuşması gerek düşüncesi . İşte bunlar dış görünüşten önce insanın en önemli özelliğiydi .

Sarp piste inen uçakla bakışlarını son kez korumalarının üzerinde gezdirdi . İçinde ki umut gittikçe büyüyor ve onu kaynağına çekiyordu sanki. Geçen yıllara rağmen hala aynı yakışıklılığını koruyordu .

Hızla yere inen uçağa doğru ilerleyip merdivenlerden çıktı . Gideceği durak Meksikaydı . Kardeşini bulma umuduyla dünyanın bir ucuna gidecekti. Yanına oturan Yakup ile uçak havalanmıştı .

İçinden Allah'a sayısız dua ederken kardeşini bir daha görmek için can atıyordu . 10 yıl sonra nasıl bir adam olmuştu ? Çok yaşlanmış mıydı ? Yada ne yapıyordu bunca zaman ?

Saatler sonra inişe geçen uçak Sarpın kalbini daha fazla zorluyordu . İçinde ki heyecana kendini kaptırmış bir an önce Çağrıya gitmek istiyordu .

Açılan kapıyla hızlıca inip gelen arabaya korumalar eşliğinde binmişti . İçinde can çekişen taraf arabayla değilde koşarak gitmesini istiyor gibi gittikçe daha da çekilmez bir hal alıyordu . En son ne zaman bu duyguyu hissetmişti ? Her adımda kardeşine biraz daha yaklaştığını düşünüp daha çok sıkışıyordu nefesi .

Dakikalar sonra araba durmuş ve sahil kenarında bir kasabaya gelmişlerdi . Sarp etrafa meraklı gözlerle bakıp yürümeye başladı . Bu evlerden birinde kardeşi olabilirdi . Olması lazımdı .

Biraz daha ilerledikten sonra bir evin önünde ki siyah araba çekti dikkatini . Daha sonra evin açık kapısına baktı . Evin dışı rengarenk boyanmıştı . Bu içinde ki heyecanı katlarken biraz daha ilerledi . Eve yaklaştığı sırada kapıdan çıkan adamlara takıldı gözleri . Ellerinde silah ve evden sıra halinde çıkan bir kaç adam . Bu adamları tanımıştı . Biri Asaf'ın sağ kolu olan Kenandı .

İçinde oluşan umut yerini korkuya bırakırken evin girişine yeniden baktı ve duyduğu bir kaç el silah sesi ...

Sarp elinde ki silahı kaldırdığında Kenan'ın fark etmesi uzun sürmemişti . İki tarafta silahlarını çekmişken ilk ateş eden Sarp olmuştu .

Silah sesleri havada uçuşurken Kenan hızla arabaya binip çalıştırma komutunu vermişti adamına .. Süratle giden arabanın arkasından bir kaç el daha ateş edip durmuştu Sarp .

Başını çevirip evin girişine baktığında gözlerinde bir korku belirdi . Ya içeriye girip kardeşinin cesediyle karşılaşırsa ?

Adımlarını birer birer ağır bir şekilde atıp evin girişine geldi . Gözlerini kapatıp kanın kokusunu almaya çalıştı ama öyle bir koku yoktu etrafta .

Araladığı gözlerle birden kendini içeriye attı .Etrafına bakındı bir süre sonra koltuğun yanında ki ayaklara takıldı gözleri . Yavaş yavaş ayakların sahibine yürüdüğünde durdu . Bir daha baktı karşısında ki kişiye . Zaman durmuş ve bu anda kalmış gibi hissetti kendini . Şuan hissettiği duygunun adı neydi ? Nasıl tarif edilirdi ? Bilmiyordu .

Yağız mezarlıktan çıkıp arabasına ilerlerken son kez yan yana olan mezarlara baktı . Öz Annesinin , Hazalın , Çağrının mezarı bir birine yakınken Sarp'ın Babası ve Annesinin mezarı biraz ileride bitişikti . Ve en sonucu mezar . Mithat dedesinin mezarı . Yaklaşık iki yıl önce oda ölmüştü . Herkesi tek tek mezara vermişlerdi .

İçinde ki sızlayan yaraya inat gülümsedi . Sanki ağladığında onlarda ağlayacak gibi hissediyordu . Ve ağlamalarını , üzülmelerini istemiyordu .

Arabaya girdiğinde hızla evin yolunu tutmuştu . Gece hayatı nadiren olurdu . Kız arkadaşı bu güne kadar hiç olmamıştı . İçinde ki boşluğu ne bir kadın nede arkadaş kapatabilmişti . Sonra buna alışmış ve kendini hayattan soyutlamıştı .

Okulda maddi durumu nedeniyle popüler ve buna zıt olarak zekasıyla da dilden dile dolaşıyordu . Bir çok öğrenciden daha zeki olduğu biliniyordu . Yağız hiç bir zaman sırtını paraya yaslamamış kendi geleceğini kazanmayı hedeflemişti .

Evin önüne geldiğinde anahtarı çıkartıp inmeye hazırlanmıştı ki gözüne çarpan şeyle durdu. O kızın oturduğu yerin altında bir kitap vardı . Eğilip kitabı aldığında bir süre bakındı .Oldukça sade bir kitaptı ." Seni beklerken" kitabın adı ile cesaret bulup kapağını açtı ve bir kaç cümlesini okudu.

"Aşkın ilk soluğu mantığın son nefesidir "

Loading...
0%