@tugba_mortaldance
|
Hiç nefret ede ede sevdiniz mi ?
Cemal Süreya
<<<<<<<<<<>>>>>>>>>
Masasının üzerinde ki soğumuş kahvesine uzattı elini genç adam . Dudaklarına götürdüğü kahve içininde buz kesmesine neden oldu . Pek umursamadı genç adam. Buz tutmuş kalbi biraz daha soğusa sorun olmayacaktı.
Elinde ki kahve bardağını sıktığının bile farkında değildi. İçinde ki dizginleyemediği canavar ipini koparmış oradan oraya koşarken kendisi sakin kalıp düşünmeye çalışıyordu. Tam bir hafta olmuştu. Bir haftadır aramadığı yer kalmamıştı . Ama yoktu ! Sevdiği kadın hiç bir yerde yoktu.
Tam kavuştum derken ellerinin arasından uçup gitmişti . Üstelik düğün gününde . Onu kendisinden kardeşi çalmıştı.
Elinde sıktığı bardağı karşı duvara fırlatınca odanın içinde kısa süreliğine cam sesi yankılandı .Daha sonra etrafa saçılmış parçalar. Sarp ayağa kalkıp odanın içinde volta atmaya başladı . Nerede olabilirdi ! Nerede !
Bir anda durdu genç adam . Kafasında bir şeyleri tartmak istercesine düşündü. Elini ensesine koyup ovaladı . Çağrıyı iki yıldır takip ettiriyordu . Onun her attığı adımdan haberi vardı fakat bir şeyi gözden kaçırmıştı . Tam bir buçuk yıl önce yaptırmaya başladığı ev geldi aklına . Dağ evi... Adamlarından birisi onun bir ev yaptırdığını söylemişti . Ayrıntılarını ve nerede olduğunu pek hatırlamasa da aklına gelen fikirle hızlıca odadan çıktı . Onu bulacaktı ! Ve sevdiği kadını yeniden alacaktı . Bir daha zarar gelmesine izin vermeyecekti !
************
Oturduğum yerden ayağa kalkıp kapının önüne gittim . Aşağı inip inmeme konusunda kendimle cebelleşirken ellerim kapının koluna gitti. Battı balık yan gider deyip kapının kolunu aşağı indirdim ve kendimi koridora attım . Küçük koridorun ardından merdivenlere yöneldim. Ortalıkta hiç ses yoktu . Çağrı nerelerdeydi acaba ?
Merdivenin son basamaklarına geldiğimde boydan cam olan pencereye baktım . Evin içinde benden başka kimse yoktu anlaşılan . Camın önüne doğru adım atarken bir kaç ses ilişti kulaklarıma . Cama iyice yaklaştığımda gördüğüm manzara karşısında küçük dilimi yuttum .
Üstü çıplak odun kıran Çağrıyla karşılaştım . Gözlerimi yumup yeniden açtığımda karşımda ki görüntünün bir ilüzyon olmadığına kanaat getirdim.
Ne kadar muazzam bir görüntü olsa da gözlerimi çekip kapıya çevirdim. Yarı açıktı ! Ama kapıdan çıktığım an yakalanırdım . Bu riski göze alarak kapıya yaklaştım .
Elimle kapıyı yavaşça ittirip açtığımda günlerdir göremediğim gökyüzü ile karşılaştım. Yüzümde ki gülümsemeyi hızlıca silip Çağrının olduğu yere bakmadan hızlıca koşmaya başladım. İleride ki ormana girebilirsem eğer bir kurtuluş şansım olabilirdi yada tamamen işler boka sarabilirdi . Bunu göze alarak koşmaya devam ederken Çağrının sesini duyabiliyordum. Ama umursamadan koşmaya devam ettim.
Geçen sefer bu ormanda kaybolmuştum anlaşılan yeniden kaybolacaktım ama bunu umursamadan daha hızlı koşmaya başladım .Aslında Çağrıdan değil kendimden kaçıyordum . Onun yanında bir gün daha kalsaydım kendime yenik düşecektim.
Aradan geçen bir süre sonra nefes nefese ellerimi dizime koyup durdum. Geriye dönüp baktığımda çeşit çeşit ağaçlardan başka bir şey yoktu. Doğrulup yeniden koşmaya başladım ama dizlerimde dermen kalmadığı için yürüyordum bu sefer.
Psikopat herif !
Yeniden bu ormanda kaybolmama neden oldu. Duyduğum silah sesiyle olduğum yerde donup kaldım bir an . Çok yakından gelmişti. Adımlarımı olağan gücümle hızlandırıp yeniden devam ettim yoluma .
Büyük bir ağacın kovuğu çekti dikkatimi . Dinlenmek için bundan güzel bir yer olamazdı herhalde. Ağacın yanına gidip kavuğunun içine oturdum. Ayağında ev terlikleri ile çıkarsan böyle olur işte Hazal !
Ayaklarımı ovarken duyduğum sesle hareketsiz kaldım. Karşımda bir çift ayak vardı . Korkuyla kafamı yukarı kaldırdığımda elinde ki tüfeği bana doğrultmuş 40-45 yaşlarında bir adam vardı. Anladığım kadarıyla avcı .
"Ne yapıyorsun sen bu dağ başında !"
Cevap vermeyince ürkütücü bir ses tonuyla tekrar konuştu
"Yoksa kayıp mı oldun güzel bayan ?"
Yamuk bir gülüş atınca ayağa kalkıp sert bir sesle konuştum
"Kaybolmadım .Yürüyüşe çıktım"
Adamın bakışları üzerimde gezince bir anda midem bulandı. Pis yaratık ! Erkek oruspusu ! Bakışları ayaklarıma takılınca o iğrenç gülümsemesi yüzünde daha çok yayıldı
"Belli oluyor . Ev terliğiyle mi koşuya çıkıyorsun ?"
diyerek bir adım yaklaşınca hemen kendimi geriye çekip gitmek için arkamı dönmüştüm ki adam kolumdan tutup ağacın kavuğuna doğru savurdu bedenimi. Canımın acısıyla ağzımdan ufak bir çığlık kaçmıştı . Şerefsiz !
Yavaş yavaş üzerime gelirken tüfeği de suratıma tutuyordu. Bu ormana her girmemde neden bütün belalar beni buluyordu ?
"Ben sana seve seve yolu gösteririm güzel kız "
daha da yaklaşırken ben geri geri gitmeye devam ettim . Tam o anda kurtarıcı bir ses yankılandı ormanda
"Sen önce bu ormandan çıkabilecek misin onu düşün bence "
diyerek adamı üzerimden alıp yere doğru fırlattı Çağrı . Yüzümde hem korkunun izleri vardı hemde belli belirsiz bir gülümseme . Çağrı adamın üzerine çıkıp yumruklamaya başlayınca bende yavaşça ayağa kalktım . Adi herif ! Eğer Çağrı yetişmeseydi kızı yaşında ki birisine tecavüz edecekti !
Çağrı yerde yüzü kan içinde yatan şerefsizin üzerinden kalkıp av tüfeğini eline aldı . Sanki kendinden geçmişti . Tüfeği adamın alnına dayayınca hızla yanına gidip koluna yapıştım
"Sakın basma tetiğe !"
Beni duymamış gibi hareket ediyordu . Bakışları hala adamın kanlı suratındaydı . Nefretle bakıyordu . Sanki bir katil gibi . Yüzünde hiç bir duygu yoktu . Elimi tüfeğin üzerine koyunca bakışları beni buldu
"Bırak şunu Çağrı ....lütfen "
Bakışlarını yeniden adama çevirdi . Elinde ki tüfeğin ucunu yere indirince bir anda rahatladım . Yönünü bana dönecekken bir anda tüfeği tuttuğu yeri çevirip adamın kafasına vurdu ve bayılttı. Ben şok olmuş bir şekilde ona bakarken Çağrı aldırmadan kolumdan tutup sürüklemeye başladı . Umarım adam ölmemiştir. Bu orman hayatım boyunca unutamayacağım iki ders vermişti bana .
1-Bir daha ormana tek başına girme !
2-Kimden kaçarsan ormanın sonunda ona yakalanıyorsun !
Kolumdan çekiştirerek götüren Çağrıyı durdurabilmek için yürümeyi bıraktım. Sinirli bir şekilde bana döndüğünde bir an susmamın daha hayırlı olacağını anladım . Ama ayaklarımın acısı buna engel oluyordu .
"Biraz yavaş ol ayağım.."
daha konuşmamı bitirmeden hızlıca kucağına alınca ağzımdan yeniden ufak bir çığlık kaçtı .
"Yavaş ol dedim . Kucağına al demedim "
"Susacak mısın ? Susturayım mı ?"
Susturma yöntemleri aklıma gelince gözlerimi devirip çenemi çektim. İçimde bir taraf 'Kahramanım !' diye bağırırken öteki taraf 'Katilin !' diye haykırıyordu . Yine ormandaydık , yine kaybolmuştum ve yine kucağındaydım .
Eve geldiğimizde açık olan kapıdan içeri girdik . Beni koltuklardan birine fırlatırcasına bırakınca onun ki gibi kaşlarımı çattım . Ama benim sinirim onunkinin yanında bir hiçti. Oduncu kareli bir gömlek giymişti .Gözlerin bayram etsin dercesine karşımda dikiliyordu . Sonra bakışları ayaklarıma kaydığında mutfağa girip bir şeyler getirdi .
Yanımda ki koltuğa oturup ayağıma uzandı ve kendi bacağının üzerine çekti. Tam ayağımı geri çekecekken ayak bileğimden tutup dizinin üzerinde sabitledi.
"Kımıldama !"
Sargı yaptığı ayaklarıma kaydı gözlerim . Daha yeni fark ediyordum durumunu . Berbat görünüyordu ! Hangi ara böyle olmuştu !
İfadesiz bir suratla ayağımı sararken bakışlarımı üzerine diktim. Ne vardı yani beni bırakmasaydı ! Hep yanımda kalsaydı ! Gitmeseydi !
Ayağımı bırakıp elinde ki bezlerle yanımdan ayrıldığında kendimi boşluğa düşmüş gibi hissediyordum .
Kapının sesiyle kafamı bir anda o yöne çevirdim . Kim gelmiş olabilirdi ki ? Kapıya kırarcasına vurulurken Çağrı mutfaktan hızlıca gelip kapının yanına gitti . Bana bakarken çatık kaşlarla kapıyı açtı. Galiba oda birisini beklemiyordu .
Oturduğum yerden kapı görünüyordu . Çağrı kapıyı açtığında 50-55 yaşlarında takım elbiseli bir adam sırıtarak içeri girdi . Çağrı'nın gözlerinde oluşan korku benimde iliklerime işlemişti. Adamdan çektiği bakışlarını bana çevirdi . Ben anlamaz bir şekilde ona bakarken adam alay edercesine güldü
"Vayy bir taşla iki kuş demek !"
Yaşlı adam bana bakarak söylemişti bunu . Nedensiz bir korku ve öfke sarmıştı içimi . Adam bana doğru yürüyünce Çağrı hızla önüne geçip durdurdu . Adam tekrar alay edercesine kalın bir sesle kahkaha attı .
"Ne o ? Kimsenin önünde duramadığı Şevket Arısoy'un önüne mi geç eceksin damat !"
Şevket Arısoy !
Şevket !
Çağrının kayın pederi !
Beni öldürmek isteyen adam !
Ailemin katili ! |
0% |