@tugba_mortaldance
|
Kitabı ve profilimi takip etmeyi unutmayınız güzel okurlarım. Burada varolmam için bu çok önemli. Eğer kitapları beğendiyseniz arkadaşlarınıza önerebilirsiniz. Sizleri seviyorum.
İyi insan mutluluk , Kötü insan tecrübe , Yanlış insan ders , Mükemmel insan iz bırakır . -La Edri 🌿
Saçlarımda ki elleri tenime her temas ettiğinde göz kapaklarım daha da ağırlaşıp bir kapan gibi birleşiyordu. Sol tarafına koyduğu tarağı yeniden ellerinin arasına yerleştirip saçlarımda hüküm sürmeye devam ederken , gözlerimi kapatmış bu anın huzuruna bırakmıştım kendimi . Tarağın saçlarımdan kayıp saçlarımla yeniden buluşması devam ederken yanağımda hissettiğim el ile dudaklarıma hafif bir tebessüm yerleştirdim. Bu adam tepeden tırnağa huzurdu ... Yüzümde gezinen elleri dudağımda son bulduğunda hafiften araladım gözlerimi. Öyle derin bir bakışı vardı ki ..Yattığım yerden doğrulup tamamen bedenimi Çağrıya çevirdim. "Niye öyle bakıyorsun ?" Dudağının kenarı ile gülümseyip kafasını bana doğru yaklaştırıp konuştu "Yasak mı ?" Sesi fısıltılı ve muzipçe çıkınca yutkundum . Onun yaptığı gibi bende ona doğru yaklaşıp aradaki varla yok arası mesafeyi kapattım ve en az onun ki kadar fısıltılı bir şekilde konuştum "Değil" Bakışları dudaklarıma kayınca kalbimin ritmi de değişti. Elini kaldırıp yeniden dudaklarımın üzerine koydu ve baş parmağını yavaş yavaş gezindirmeye başladı. Gözlerim yeniden kapanacakken engelledim . Gözlerinde gördüğüm tek şey tutkuydu . Olmayan mesafeye meydan okurcasına dudaklarımda gezen elinin yerini dudakları almıştı .Ona karşılık verirken öpüşü daha da derinleşip sert bir hali alıyordu . Onu kendimden uzaklaştırmak istemedim. İstemiyordum... Ruhen ve kalben onundum . Bedenen de onun olmak istiyordum . Elleri belimde ki yerini alırken beni kendine daha çok çekti . Nefes almak için bile dudaklarımız ayrılmazken sanki yıllardır nefes almamışım gibi hissettim. Onun dudaklarının arasından çıkan nefes benim oksijenimdi ve yıllardır aradığım şeyi bulmuştum . Onu . Çağrı yatak başlığına dayanmış bir şekilde dururken bende onun kucağında yerimi almıştım . Adını bile duymaktan nefret ettiğim şeyi onunla yapmak istiyordum . Sanki yaşama nedenimi bulmuştum ve nefes almak için dudaklarımı dudaklarından ayırmak istemiyordum.Çağrı zorla da olsa kendini geri çekip suratıma baktı "Durmak istemiyorum portakal çiçeği " Nefesimi dudaklarının üzerine vererek fısıltılı bir şekilde konuştum "Durma o zaman " "Sana zarar vermekten korkuyorum " Dediği şeye gülümsedim elimi ensesine koyup dudağına kısa bir öpücük bıraktım . "Bana en son zarar verecek kişi sensin " Dediğim şeye oda gülümserken belimde ki eli sırtımda keşfe çıkmıştı . Baharın serinliğini bile ısınabilirdi bu dokunuşla . Kafamı geriye atıp bedenimde ki elinin hareketlerini takip etmeye çalışırken bütün hücrelerim onun adını fısıldıyordu kulaklarıma . Kafamı yeniden ona çevirdiğimde sırtımda ki elini umursamadan ona yaklaştım . 'Ben buradayım!' diye haykıran adem elmasına yanaşıp dudaklarımı bastırdım . Bu an hiç bitmesin istedim . Dudaklarımı çektiğimde kulağına yaklaşıp tane tane ve acele etmeden konuştum "Seni seviyorum psikopat " Gülümseyen yüzünü azda olsa görebiliyordum . "O kadar romantiklik yaptım hala mı psikopatım " Bu sefer gülümsemesini genişleten bendim . "Ama bunların hiç biri psikopat olduğunu değiştirmiyor " Elleri tşörtümün uçlarına kaydığında bir çırpıda çıkarıp attı . "Şu aramızda ki fazlalıkları atmanın zamanı geldi artık portakal çiçeği " Bunu söylerken kendi gömleği de yeri boylamıştı . Elleri çıplak belimde keşfine devam ederken sütyenin kopçasında durmuştu . Yüzüme bakıp onay istercesine tekrar durdu . Gözlerimi onaylar bir biçimde yumdum . Ne bu yolun bir dönüşü vardı artık nede dönmek isteyen ... ******************** Masada ki boş bardağın etrafında gezindirdiğim elime takılı kaldı gözüm .Önceden parmağımda ki yüzüğü bir kelepçe olarak görürdüm . Seni ömür boyu tutsak edecek bir halka ! Ama şimdi ?... Şimdi özgürlüğüme kavuşmuş gibi hissediyorum kendimi . Bu yüzük parmağıma girdiği an yeni bir ben yaratmıştı . Çağrı sabah erkenden çıkıp yağızı da okula bırakmıştı. Yağızın son zamanlarda ki mutluluğu gözümden kaçmamıştı . Boş masa da gözlerimi gezdirdikten sonra aklıma gelen şeyle içim içime sığmayacak sandım . Eskiye geri dönemesem de bazı şeyleri eski haline getirebilirdim. Büyük bir hayal kırıklığı ile kestirdiğim ve siyaha boyattığım saçlarımı eski özgürlüğüne kavuşturmanın zamanı gelmişti . Evi son kez kontrol ettikten sonra kapıyı kitleyip çıktım.Önceden çağırdığım taksiyi kapının önünde görünce vakit kaybetmeden binip daha önce gittiğim kuaförün adını verdim . Beni ben yapan şeylerden vazgeçemezdim . Renkli saçlarım gibi , Çağrı gibi... "Evet bitti hanımefendi " Uçlarından başlayıp yukarıya doğru gezdirdim bakışlarımı . Tekrar eski rengine boyattım . Gökkuşağı gibi ...İçimde ki siyaha inat rengarenkti. İlk günkü gibi ; dikkat çekici ve asi..Tamda Çağrının sevdiği gibi , beni ben yapar gibi. Ellerimi saçlarıma çıkarıp dokundum . Her rengin farklı bir duyguyu ifade ettiği gibi her dokunduğum yer ayrı anılarımı gözler önüne seriyordu . Mavi ; umutlarımı . Ailem için çırpınışımı ,kadere inat dimdik ayakta kalma mücadelemi . Mor ; gururumu . Başımı eğmeden de yaşamayı öğrendiğim günleri . Turuncu ; sıcaklığı . İçimde hiç bir zaman barındıramadığım ve buzdan ülkemi eritemeyen sıcaklığın anlamı . Sarı ;güneşi. Üzeri gri sis bulutlarıyla kaplı sabahlarımı bir gün aydınlatması için beklediğim güneşi ifade ediyordu . Her insanın bir rengi vardı . Her renk farklı anlamlarla yüklüydü. Tek bir renk beni anlatmaya yetmezdi , o yüzden bütün renklere sahip olmayı seçtim. "Çok güzel oldu hanımefendi " Aynada ki kadının yansımasına tebessüm edip ayağa kalktım . "Teşekkür ederim " ************* Elimi belime koyup yarattığım eseri izlemeye koyuldum . Masanın üzerinde ki çeşit çeşit yemeklere baktım . Tamam , salata hariç hiç birini ben yapmamış olabilirdim ama ortada bir emek vardı . O kadar gidip almıştım ! Kapının sesiyle Çağrı ve Yağızın geldiğini anlayıp kapıyı açmaya gittim . Elimi kapının kulpuna koyup indirdiğimde karşımda ki manzara hiçte görmek isteyeceğim cinsten değildi . Kaşlarımı çatıp onun burada ne işi olduğunu sormak için ağzımı açacaktım ki beni umursamadan aralık olan kapıdan içeri girdi . Buda ne demekti ! Sarp gözlerini evin içinde gezdirirken bakışları masada takılı kaldı . Ellerini ceplerine koyup histerik bir kahkaha attı . Bu kahkahanın içinde hem alay hemde öfke vardı. "İçeri davet ettiğimi hatırlamıyorum " Bana doğru dönüp dediğimi duymamazlıktan gelerek konuştu "Sevgiline ! romantik yemek mi hazırladın ?" Aynısını bende kendisine yapıp sorusunu es geçtim . "Git buradan " Bir adım da dibime girince geriye doğru çekildim "Ne yapıyorsun sen !" "Ne yapıyormuşum !" Bir adım daha atarken bende aynı şekilde bir adım daha geriye gittim . "Nasıl affedebildin ! ,Bu kadar geniş mi yüreğin !" "Kes sesini !" Elini uzatıp sertçe kolumu tuttu . "İntikam aşkıyla yanıp tutuşuyordun . Ne oldu da birden kollarına atladın ! O adam senin duygularınla oynayıp gitti . Seni ortada bırakıp başka bir kadının yatağına girdi. Sana yalanlar söyleyip aylarca kandırdı . Seni öldürmek istedi !!..." Yanağına attığım tokatla yüzü sol tarafa savruldu . Fakat ne yerinden bir adım kımıldamıştı nede elini kolumdan çekmişti . Başını öfkeyle tekrar bana çevirdi "Gerçekleri ne kadar çabuk unutabildin ! Hani benimle evleniyordun sen ! Seni ona asla bırakmam duydun mu ! Seni bir kere aldı benden bir daha izin vermem . Ölürüm , öldürürüm ama izin vermem !" Kolumu elinin arasında çekmeye çalışsam da izin vermeyip hızlıca beni kendine çekti . Kafamı kaldırıp ateş saçan gözlerimi ona diktim "Sadece Çağrıyı sevdim . Ve her zaman da onu seveceğim ! Ölse de , ölsem de !!" Kapıdan gelen kilit sesiyle başımı o yöne çevirdim. İçeri gülerek yağız girdi . Bizi görünce gülen yüzü korkulu bir hal alırken olduğu yere kaldı . Ardından giren Çağrının da yüzü gülerken bakışları bizi görünce gülen yüzünün yerini öfke aldı . Kapıdan çıkarmaya çalışıp eline aldığı anahtarı bir hışımla rastgele bir yöne fırlatıp bize doğru yürüdü . Yüzünde ki saf öfke korkmama neden olurken kolumu tutan el gevşemişti. Sarp yönünü Çağrıya döndüğünde tam ağzını açıp konuşacakken Çağrıdan gelen yumrukla geriye doğru sendelendi. Ben ise ruhsuzca şuan kavga eden iki kardeşi izliyordum . Sarp ta kendine gelip tam Çağrıya yumruk atacakken Çağrı kolundan yakalayıp ters döndürdü . Yere düşen sarpın karnına dizini koyup hareketsiz kalmasını sağladı . "Unuttun mu oğlum ! Sen giderken ben dönüyordum !" Yağızın sesiyle yerde birbirine meydan okuyan adamlardan bakışlarımı çekip yağıza çevirdim. "Hadi baba ! Sağdan da yumruk at " Heyecanlı bir şekilde boks izleyen insanlar gibi yerde ki iki adamı izliyordu . Bu çocuğun tepkisine mi şaşırsam , birbirini öldürecek gibi bakan kardeşlerin öfkesinden mi korksam bilemedim . "Niye geldin ?!!" Çağrının sorusuna karşın Sarp kararlı bir ses tonuyla konuştu . "Bana ait olanı almaya geldim !" "Demek sana ait olanı alacaksın !" Çağrı kolunu Sarpın boğazına dayayıp bastırdı . Zar zor nefes alan Sarpın sesi duyuldu bütün evde "Bu sefer izin vermeyeceğim kardeşim !!" Kardeşim kelimesini vurgularken Çağrının yapmacık kahkahası yankılandı "Kardeşim !! Benim ne senin gibi bir kardeşim ne de bir ailem var . Benim ailem bu iki beden ! Ve bu evde sana ait olan tek bir çöp bile yok ! Eğer bir daha bu eve gelirsen ...." "Geleceğim kardeşim ! Ama bu sefer istediğimi almaya geleceğim . Ve buna sen bile engel olamayacaksın !" |
0% |