Yeni Üyelik
40.
Bölüm

40. Bölüm

@tugba_mortaldance

Kitabı ve profilimi takip etmeyi unutmayınız güzel okurlarım. Burada varolmam için bu çok önemli. Eğer kitapları beğendiyseniz arkadaşlarınıza önerebilirsiniz. Sizleri seviyorum.

 

Bir kalbim var ki benim ,sevdiğinden burkulur .

Kahredenden ziyade , sevilenden korkulur .

N. Fazıl Kısakürek

Bu hayatta kaç kere sevildiniz ?

Yada kaç tane sevgiden emin oldunuz ?

Dada doğrusu , siz hiç sevdiniz mi ?

Uzunca bir şeyler düşünmeye başladıysan sevmişsin ama sevilmek nedir bilmiyorsun güzel insan . Ciğerlerin sökülene kadar kokusunu içine çekmek istedin mi ?

Kalbinin delice atmasını geçtim , kalbin atmayı unuttu mu ?

Tamı tamına bir ay geçmişti evlilik teklifinin üzerinden . Mayısın kazma kürek yaktıran havası sarmıştı dört bir yanı. İçimde bir türlü geçmeyen bir öfke ve heyecan vardı. Kalbimi sızlatan bir öfkeydi bu . Her defasında 'İntikam ' diye fısıldıyordu kulaklarıma . Ailemi öldüren o adamdan intikam almamı istiyordu .

Diğer yanım ise Çağrı diyordu . O , bu hayatta ki en büyük şansımdı . Kaybetmek istemiyordum. Hem bide Yağız vardı... Pencereden o eşsiz manzarayı izlemeye devam ederken belime dolanan kollarla kafamı geriye atıp Çağrının göğsüne yaslandım . O yanımdaydı . Her defasında beni gülümsetebiliyordu , kalbimi ısıtabiliyordu . Ama aile kavramı bambaşkaymış. Onlara sarılamasam da , kokuları hiç bilmesem de , daha önce seslerini hiç duymasam da içimde bir yerlerdeydiler .

"Neden bu kadar sessizsin portakal çiçeği ?"

Sesi kulaklarıma şenlik verirken gülümsedim . Son nefesime kadar onun sesiyle yaşamak istiyordum . Hele ki PORTAKAL ÇİÇEĞİ diyişi yok mu... Al beni , koy ömrüne der gibi.

"Saatlerce susmayıp başının etini yememi mi istiyorsun ?"

Kafasını boyun girintime sokup derin bir nefes aldı. Dudaklarının yukarı doğru kıvrıldığını görebiliyordum .

"Bütün dünya sussun bir ömür sadece senin sesin dolsun kulaklarıma be kadın !"

"Sen çok güzel bir adamsın "

Kollarını biraz daha sarıp başını iyice boynuma yaklaştırıp dudağımın hemen yanına kısa ama etkili bir öpücük bıraktı .

"Emin misin ?"

Sorduğu soruda muziplik vardı birazda .

"Yaşadığın onca kötü şeye rağmen güzel kalmayı başarabilmişsin "

Bir an susunca kendime küfürler savurdum . Geçmişi deşmenin ne anlamı vardı ! Kollarının arsından çıkmadan bedenimi ona doğru çevirdim . Yüzünde hala gülümsemesi duruyordu ama b gülümseme acıdan peydahlanmış bir gülümsemeydi.

Yıllarla yoğurulmuş ama bir türlü karanlıktan aydınlığa çıkamamış gözlerine ne demeli peki ?

Elimi kaldırıp hafif çıkmış sakalının üzerinde gezdirdim . Bütün ısının elimde toplanmasının nedeni neydi? Ona her dokunduğumda yada adının geçtiği her yerde bedenimin cayır cayır yanmasının sebebi de neydi ?

"Seni üzmek istemedim "

"Beni üzmedin "

Belime sarılı olan elini elimin arasına alıp kalbimin üzerine koydum . Gözlerimi kapatıp kulaklarımda atan kalbimin sesini duymasını istedim . Tek seven o değildi. Baştan aşağı aşık olan birisi vardı ona . Ben gibi .. Biz gibi..

Çağrı ,bilmediğim duyguların klavuzuydu bana . Ben bir labirentteydim ve kaybolmuştum . Kim olduğumu , ne olduğumu ve nereye gitmem gerektiğini bilmeyen bir hayalperesttim . Yoluma bir mum yaktı ve aydınlattı . Küçücük bir ışık beni yoluma döndürdü . Sonra fark ettim ki benim bütün çıkmazlarım Çağrıydı . Ben yaktığı mumdan vazgeçip onun çıkmazında çürümeyi seçtim . O benim en büyük seçimimdi . O benim tek yönümdü ....

"Biz ufak tefek sorunlarla küsüp birbirimizi kırmayalım tamam mı ? Önümüze aşılamayacak kadar büyük sorunlar koysalar bile çekip gitmeyelim . Şayet öyle bir şey olursa birimiz olmadan diğerimizin yaşayamayacağını unutmayalım . Biz öyle basit sevmedik Çağrı . Ben seni severken içim sökülüyor sanıyorum ."

"Allah şahidimdir ki ; Bu kalp sensiz bir dakika bile atmayacak "

Söylediği şeyle yanaklarımdan süzülen göz yaşına engel olamadım . Artık onu anlatmaya kelimelerim kifayetsiz kalıyordu .

"Yapma , bazen kendimden utanıyorum . Seni hak edecek ne yaptım ben "

İki eliyle yüzümü kavrayıp gülümsedi.

"Nedensiz de sevilir portakal çiçeği. Ama bu bir nedenim olmadığı anlamına da gelmiyor . Seni sevmem için o kadar çok nedenim var ki... "

Yüzünü yüzüme iyice yaklaştırıp dudaklarımın üzerine nefesini vererek konuştu .

"Sesin , nefesin , kokun , gözlerin .."

Dudakları yeniden yukarı kıvrıldı

"Saçların ... Ve "

Dudaklarımda ki dudaklarıyla gözlerimi kapatıp onu hissetmeye çalıştım . Benden ayrılıp gözlerimin içine baktı

"Dudakların , daha saymamı ister misin ?"

Onun yaptığı gibi bende dudaklarıma gülümsemimi yerleştirip içinde kaybolduğum gözlerine baktım . Bu bakmak değildi aslında . Hissetmekti .

Gözlerini hissettim .

Onu hissetmek güzel şey.

***********************

Terlemiş ellerimi oturduğum koltuğun ucuna bastırırken bu şuan ki durumumdan kurtulmak istedim. Beni bu ortamdan kurtara bilecek tek kişi Çağrıydı ama beynim ve kalbim delicesine bu adamı dinle diyordu . Derin bir nefes alıp kafamı kaldırdım . Bana hem kızgın hemde sorgular biçimde bakan bu yaşlı adama bir cevap vermek zorundaydım . Ama ne söyleyeceğimi yada nereden başlayabileceğimi bilmiyordum .

"İstiyorum . O adamdan intikam almayı istiyorum ama.."

Yaşlı adam elinde ki bastonun kulpunu iyice kavrayıp kaşlarını çattı . Meraklı gözlerle söyleyeceğim şeyi beklerken yüzünde anlamlandıramadığım başka bir ifade daha oluşmuştu fakat buna aldırmadan konuştum

"Çağrı ve Yağızı yeni buldum ben . Onları bırakmak veya onlara zarar gelmesini istemiyorum . Bu yolun sonunda ne var onu da bilmiyorum . Onlar yeterince acı çektiler zaten . Hemde benim yüzümden . Yeniden acı çekmelerini veya zarar görmelerini istemiyorum ..."

"Onlardan BERABER intikamımızı alacağız Portakal çiçeği "

Arkamı döndüğümde içimi kavuran gözlerle karşılaşmam bir oldu . O ne zamandan beri oradaydı ?

"Çağrı.."

"Neden söylemedin bana . Senin tek bir sözünü bekledim ben . "

"Nasıl yani ?"

"O piç heriften intikam almayı bende istiyorum . Bunca zaman tek bir sözünü bekledim . Ama sen bana anlatmak yerine .."

Bakışlarını yaşlı adama çevirip konuştu

"Başkalarına anlatmayı seçtin "

"Benim yüzümden başının yeniden belaya girmesini istemedim "

"Bu sadece senin davan değil portakal çiçeği . Bu ikimizin savaşı "

"Portakal çiçeği mi ?"

Yaşlı adamın alay edercesine söylediği şeye karşı ikimizinde bakışlarını onu bulmuştu . Çağrı ona aldırmadan tekrar bana döndü

"Benden gizli sakın bir işe kalkışma Portakal Çiçeği "

Başımı onaylar biçimde sallarken yaşlı adam ayağa kalkıp elinde ki zarfı masanın üzerine bıraktı . Hiç bir şey söylemeyip öylece dikilirken ellerim zarfa gitmişti. Zarfın içini açıp içinde ki kağıtları ve bir fotoğrafı çıkardım . Fotoğrafın ön yüzünü çevirdiğim de yakışıklı ve kumral bir erkekle karşılaştım . Ben anlamsız gözlerle bakışlarımı fotoğrafın üzerinde gezdirirken yaşlı adam konuştu.

"Tanıştırayım . Kardeşin Asaf "

Aldığım nefes boğazımda takılı kalırken ellerim fotoğrafın üzerinde dolandı . Bir kardeşimin olduğunu başkalarının ağzından öğrendiğim yetmezmiş gibi yüzünü de ilk defa bir kağıt parçasından görüyordum . Gözlerim yanmaya başlayınca omzumda Çağrıya ait olduğunu bildiğim bir el dolandı .Çağrının da bakışları fotoğrafa kayınca elimden hızlıca çekip kaşlarını çattı .

"Bu olamaz ! . Yani imkansız ! "

Ben Çağrının tepkilerine şaşırırken o hızlıca ve öfkeli bir biçimde bakışlarını yaşlı adama çevirdi .

"Şaka değil mi !?"

 

Loading...
0%