Yeni Üyelik
41.
Bölüm

41. Bölüm

@tugba_mortaldance

Kitabı ve profilimi takip etmeyi unutmayınız güzel okurlarım. Burada varolmam için bu çok önemli. Eğer kitapları beğendiyseniz arkadaşlarınıza önerebilirsiniz. Sizleri seviyorum.

 

...Ve dünya daim eyliyor devrini.🔱

Attila İlhan

Ne tarafa gitsek çıkmaz sokak. Tam aydınlandık diyoruz etraf eskisinden de zifiri ..

Yanmak.

Günahın ateşinde cayır cayır yanmak üzereyiz . Hangi yolu seçsek biraz daha kirleniyor elimiz . Biraz daha günahkarlaşıyoruz .

Aşk uğruna yanmak ne güzel. Günah işlemek gibi. Sevmekte binevi günah değil miydi sahi ?Günah işlemek için bir neden arıyorsan sev. Sev ki işlediğin günahın bir adı olsun , bir manası olsun ! Adı Aşk olsun !

"Şaka olan ne ?"

Çağrı hala yaşlı adama bakmaya devam ederken ne söyleyeceğini bilemez şekilde bana döndü. Bir kaç saniye gözlerime bakıp tekrar yaşlı adama ( Mithat bey'e) döndü. Susmuşlardı ve sadece gözleri ile konuşuyorlardı .

"Size diyorum ! Şaka olan ne ?"

Çağrı elini çenesine getirip yeni çıkmış sakallarını sıvazladı . Yere diktiği bakışlarını gözlerime çıkarıp konuştu .

"Şevketin sağ kolu ve .."

Sustu . Bir şeyleri söylemekte zorlanıyordu .

"Artık benden birşeyleri saklayıp durmayın !"

Çağrı sesli bir nefes verip konuşacakken yaşlı adam girdi araya

"Kasap ... Lakabı Kasap Asaf"

Kasap . Nasıl bir lakabtı bu böyle ! İlk önce yaşlı adamın daha sonra da Çağrının gözlerine merakla baktım .Çağrı konuşmaya başlayınca pür dikkat onu dinledim

"Şevketin baş düşmanlarını Asaf öldürür. Daha doğrusu onun önüne yem olarak atarlar oda işkence çektirerek bazende doğrayarak öldürür. Lakabı o yüzden kasap "

Donmuş bir şekilde onu dinlerken bütün tüylerim diken diken olmuştu .Benim kardeşim , öz kardeşim ... ünlü bir katildi. Gözünü kırpmadan insanları öldürüyordu . Elimin üzerinde ki el ile irkilip Çağrıya döndüm yönümü

"Onunla tanışmaman daha iyi . Ruhsuz adamın teki. Kesinlikle seni kabul etmeyecek . Bir zayıflık gibi görecek . Senin güçsüz olduğunu söylemiyorum ama onun bu güne kadar kaybedecek hiç bir şeyi yoktu . O yüzden insanlara acımadan işkence edebiliyordu . Şimdi ise ... Zor portakal çiçeği. Seni öğrendiğinde belki de düşmanlarından önce kendisi öldürmek isteyecek ."

Sesimin titremesine ve boğuk çıkmasına aldırmadan konuştum

"A-ama o benim kardeşim "

Evi ölüm sessizliği sarmıştı . Mithat bey kalktığı koltuğa çoktan oturmuştu . Çağrıyla benim diyaloglarımızı dinlemekle yetinmişti .

Ben hala Çağrıya bakarken yaşlı adamın boğazını temizlemesiyle bir şeyler söylemek istediğini anlamıştım . Yaşlı adam geriye doğru yaslanıp bastonunu hafifçe yere vurdu

"Yeter bu kadar duygusallık. Asıl meseleye gelelim artık .."

Bakışlarını ilk önce Çağrının üzerinde gezdirip daha sonra benim üzerimde sabitledi.

"Şevketin ölüm vakti geldi de geçiyor "

Şevket adını duyunca yeniden öfke kaplamıştı bedenimi . Yaşlı adam tekrar konuşmaya başladı

"Kardeşini kendi tarafına çekmelisin Zeynep "

Çağrı birden ayağa fırlayıp sert bir sesle konuştu

"Bu asla olmayacak ! O herif zarar verecek ona "

"Sakin ol genç adam . Zeynep'e hiç bir şey olmayacak . Otur bir yerine ve dinle "

Çağrı bir müddet hareketsiz kalsa da sonradan diretmeden yerine oturdu .

"Asaf'ı kendi yanımıza çekmeliyiz . Eğer onu avucumuzun içine alırsak Şevkette avucumuz da demektir . Zeynep yavaştan yavaştan onların içine sızacaksın ve kesinlikle bu son zamanlarda yaşadıklarından bahsetmeyeceksin . Ne benden , ne Çağrıdan nede Sarptan . Bu süreçte Sarpta sizinle beraber olacak .."

"Asla !"

"Dinle genç adam ! Ailenin bütün mal varlığı şuan da Sarpın elinde . Onun maddi gücüne ve isminin gücüne de ihtiyacınız var ve .."

"Onun hiç bir şeyine ihtiyacımız yok !"

"Fazla asabisin genç adam bu böyle olmaz . Daha yolun başın da kaybederiz "

Çağrı yeniden konuşacakken elini tutup yüzüne baktım .

"Sakin ol . Mithat bey haklı "

Çağrı sinirle başını başka yöne çevirip bir müddet bekledi . Mithat bey ise bu sessizlikten yararlanıp tekrar konuştu .

"Herkes Çağrıyı tanıyor orada . Sarpı ise tek tanıyan kişi Şevket . Kardeşinle aranı düzeltirken Sarpta hep çevrende olacak seni korumak için "

Yanımda bir hareketlenme olunca başımı o yöne çevirdim . Çağrı öfkeli bir şekilde yanımdan kalkıp başka bir odaya girdi . Bu hepimiz için zor olacaktı .

Ayağa kalkıp Çağrının girdiği odaya peşi sıra yeniden girdim. Yatağın üzerine başı ellerinin arasında öne doğru eğilmiş oturuyordu . Ayağını hızlıca sallayıp içinde ki öfkeyi dindirmek istercesine derin derin ve hızlıca nefes alıp veriyordu.

Yanına yaklaşıp dizlerimin üzerine çöktüm . Beni fark ettiğinde kafasını hafiften kaldırıp kızgın gözlerle gözlerime baktı . Elimi kaldırıp yanağına bastırdım.

"İstersen hemen vazgeçebiliriz bu intikam işinden . İçeriye gidip o adamı gönderebilirim ama o Şevket denilen pislik yaşadıkça hayatımızı zindana çevirecek "

Çağrı derin bir nefes daha alıp yanağının üzerinde ki elimin üzerine elini koyarak dudaklarına götürdü . Bu adam cennetten düşen üç elmadan biriydi.

"Sen bulaşmadan ben halledeyim bırakta "

"Olmaz ! "

"Sana bir şey olmasını istemiyorum portakal çiçeği "

"Buna izin vermezsin "

Hızla ayağa kalkıp

"Etrafın o it dolanırken benim elim kolum bağlı oturacak mıyım ! Seni onlardan koruyacakmış . Asıl ondan kim koruyacak ! Kurdun eline kuzu teslim etmek değilde ne bu !?"

Elini yeniden tutup hızlıca yönünü bana çevirdim .

"Hiç bir şey olmayacak tamam mı ! Ne o adamlar bizi zarar verecek ne de Sarp istemediğimiz bir şey yapacak "

Umarım . Yani yapmaz herhalde !

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun !"

"Buna inanıyorum . Bütün kalbimle "

Ne inanma ama ! Ben bile dediklerime inanmazken onun inanmasını nasıl beklerdim !

"Çağrı , ya bu işten vazgeçeriz . Yada beraber gireriz "

Elini kaldırıp yüzüme yerleştirdi ve sustu . İçinde bir türlü bir sonuca varamadığı savaşlar veriyordu . Ne derse tamam diyecektim. Onun iki dudağının arasındaydı geleceğimiz .

"Buralardan gidelim Portakal çiçeği . Çok uzaklara gidelim . Kimsenin bizi bulamayacağı , adımızı dahi bilmedikleri bir yere gidelim . Ne intikam ne de başka bir şey aramıza girmesin . Benim sensiz geçireceğim bir saniyem bile yok "

Her cümlesinde biraz daha tebessüm ettim . Kalbimi söküp avuçlarına koysalar sesim çıkmazdı. Hayal ederken bile imkansız bulduğum duyguları içime hapsetmişti . Ne egoist bir adamdı ne de kötü.

O gördüğüm en masum kişiydi. Bütün zorluklara rağmen güzel kalan adamdı .

Benim adamım .

***************************

Zilin sesini duymamla okulun bahçesinde bir oraya bir buraya koşuşturan öğrenciler doldurdu her yanı . Bu tabloya bir an gülümsesem de öğretmenlerin işi ne zor demeden geçemedim . Biz evde bir tanesiyle baş edemezken onlar onlarcasını bir arada tutmak zorundaydılar .

Bahçede ki öğrenciler bir bir gözden kaybolurken gözlerim Yağızı aradı ama hiç bir yerde yoktu . Başımı iki yana sallayıp gülümsedim . Acaba yine uyuyup kalmışmıydı bu çocuk ? Bir kaç kere de aynısını yapmıştı çünkü.

Sınıfa girdiğimde sadece öğretmenin olduğunu gördüm. Masada ki kitaplarını özenle çantasına yerleştiriyordu . Yanına yaklaştığımda beni fark edip gülümsedi.

"Hoş geldiniz . Yağızın derslerini mi soracaktınız ?"

"Hayır . Ben Yağızı almaya gelmiştim fakat ortalarda görünmüyor "

İçimi nedensiz bir korku kaplarken öğretmenden gelecek cevabı bekledim.

"A evet . Dersin bitmesine 10 dakika kala dayısı gelip aldı . Haberiniz yok muydu ?"

Dayısı derken kimi kast ediyordu ?

Çağrıyı tanıyordu öğretmen . Çağrı değilse kimdi ?

Ve benim neden haberim yoktu ?!

Loading...
0%