Yeni Üyelik
42.
Bölüm

42. Bölüm

@tugba_mortaldance

Kitabı ve profilimi takip etmeyi unutmayınız güzel okurlarım. Burada varolmam için bu çok önemli. Eğer kitapları beğendiyseniz arkadaşlarınıza önerebilirsiniz. Sizleri seviyorum.

 

"Kafam cam kırıkları ile dolu doktor . Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor .."

Oğuz Atay.


Evi bir sağa bir sola öfkeyle dolanan Çağrının ayak sesleri dolduruyordu . Kalbimde ki boşluk sanki gözlerime de bulaşmıştı . En değer verdiğim şeyi kaybetmiş gibi hissediyordum . Benim ve tek olan bir şey.

Boğazımdan kaçan bir hıçkırık Çağrıyı durdurmaya yetmişti . Koltuğa oturup öne doğru eğilmiştim . İstemsizce sallanırken dışarıdan akıl hastası gibi göründüğüm kesindi. Küçücük çocuğu nasıl kaybede bildim ?!

"Benim yüzümden "

Dudaklarımdan dökülen kelimeler kulaklarıma yetişince daha çok suçladım kendimi . Eğer beş dakika daha erken gitseydim Yağızı götüremezdi kimse . Yada okula , Yağızı ben ve Çağrıdan başka kimseye vermemeleri konusunda uyarsaydım böyle olmayacaktı !

"Senin yüzünden falan değil Hazal ! . Kendini suçlamayı kes !"

Çağrının kükremesiyle yerimde irkildim bir an . O da en az benim kadar endişeliydi . Şuan neredeydi Yağız ? . İyi miydi , yada çok korkmuş muydu ?

Çağrı elinde ki telefonu sıkıp diğer elini ensesine koydu ve sıkıntılı bir nefes vererek ovdu . Yanıma gelip sıkıca sarıldı . Saatlerdir akmayı bekleyen göz yaşlarım bardaktan boşalırcasına akarken hıçkırıklarıma engel olamıyordum . Kapının sesi ile Çağrı benden ayrılıp kapıya gitti .

Kapıda oluşan uzunca bir sessizlikten sonra içeri giren kişilere baktım . Sarp ve Mithat beydi . Sorgular biçimde onlara bakarken en son içeri Çağrı girdi .

Mithat bey karşıda ki tekli koltuğa otururken Çağrı ve Sarp ayakta dikilmeye devam ediyordu . Çağrının yüzünde ki öfke korkmama neden olurken Sarpa bakışları dikkatimi çekmişti. Bir kardeş gibi değilde düşmanmış gibi.

Çağrı yanımdayken Mithat beye de haber vermişti . Ama Sarpı beklemiyordu .Mithat beyin sesi ile bütün bakışlar onu buldu .

"Yağızın nerede olduğunu bulduk "

Yerimden hızlıca kalkıp dinen göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim .

"Nerede , Nasıl ?!!"

Mithat bey ilk önce Çağrıya bakıp gözleriyle beni işaret etti.

"Otuttur onu "

Çağrı itiraz etmeden dediğini yapıp yanıma geldi . Ama aldırmadan tekrar sordum .

"Yağız nerede !"

Mithat bey bastonun ucunu sıkıca kavrayıp devam etti konuşmasına

"Şevket itinin yanında "

Dediği isimle donup kaldım bir an . Ne demekti bu ? Daha doğrusu bu da neydi ? Neden yapmıştı böyle bir şeyi ?

"N-ne ?"

Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki kendim bile zor duymuştum. Arkamda ki koltuğa birden kendime bırakıp bu yaşlı adamın dediği şeyi sindirmeye çalıştım . Daha ne istiyordu bu pislik ! Yetmez miydi yaptıkları ? Küçücük çocuktan ne isterdi ki ?

Çağrının sesiyle irkilip ona diktim bakışlarımı

"Piç herif ! Ne yapmaya çalışıyor ? Biz ondan uzak durmaya çalıştıkça daha ileriye gidiyor ! Bu sefer onu o delikten sağ çıkarmayacağım !"

Çağrı kapıya doğru yönelecekken Sarpın onu tutmasıyla duraklayıp , kolunun üzerinde ki Sarpın elini hızla itti.

"Git ! Git de oradan kim sağ çıkamıyor gör ! "

Çağrı bütün sinirini Sarptan çıkarmak istercesine onun üzerine doğru yürüdü. Ben ise ruhum çekilmiş gibi bir köşede onları izliyordum . Neye şaşıracağımı neye tepki vermem gerektiğini bilmiyordum . Devlerin savaşını izleyen çimen gibiydim . Araya girsem ezilecek tek kişi bendim . Bazen bu iki kardeşin ne kadar zıt olduğunu düşünmeden edemiyordum . Biri kara kaşlı kara gözlü buğday tenli iken diğeri yeşil gözlü ve açık tenliydi. Biri öfkesini ve bir çok duygusunu doruklarda yaşarken diğeri kapalı bir kutu gibiydi. Biri duygularıyla hareket ederken diğeri mantığını konuşturuyordu . Mithat beyin sesiyle Çağrı öfkeyle sıvanmış bakışlarını Sarpın üzerinden çekmezken dinledi

"Sarp doğruyu söylüyor evlat ! Oraya gidersen ölüm haberinden başka bir haber ilişmez buralara .."

eliyle benim yanımda ki boş yeri işaret ederek tekrar konuştu

"Otur da ne yapabileceğimizi konuşalım "

Mithat beye minnet dolu gözlerle bakarken o tekrardan konuşmaya başlamıştı

"Sizin canınızı bir gün değil her gün yakmak niyeti .."

Onun sözünü kesip araya girdim

"Daha ne kadar yakacak ?"

Mithat bey derin bir nefes alıp bakışlarını ayakta dikilen iki adama yeniden çevirdi. Çağrı gözlerinde bir an dinmeyen öfke ile etrafa bakınıp elini ensesine yerleştirdi ve kaşıyarak gelip yanıma oturdu . Sarp ise masanın sandalyelerinden birini çekip oturunca yaşlı adamın sesi tekrar yankılandı evde

"Elini kolunu sallayıp giremezsin oraya . Bir plan kurmalı ve kurallarına göre oynamalıyız . "

Tekrar araya girip

"Yağıza zarar verirler mi ?"

Mithat bey bir müddet sustuktan sonra konuştu

"Bilmiyorum kızım .. Bilmiyorum "

Bu sefer susan taraf bendim . Kafamda ki senaryoları atabilmek için Mithat beyi dinlemeye koyuldum . Ben intikam almaktan vazgeçsem de o geçmiyordu. Aklımda ki tek şey Yağızdı . O daha küçücüktü . O minicik yüreği bu kadar korkuyu ve acıyı nasıl taşıya bilirdi ?


***********************


Elimde ki tepsiden bir bardak içkiyi daha masalardan birine bırakıp ihtişamlı ve kocaman salonda bakışlarımı gezdirdim . Aradan tam altı gün geçmişti . Altı gündür Mithat beyin kurduğu plan üzerinde çalışmıştık ve bugün o gündü .Şevket pisliğinin yönettiği büyük bir kutlama yemeği veriliyordu .

"Bakar mısınız ?"

Kafamda ki peruğun uçlarını çekiştirip , yüzümün net bir şekilde görülmemesi için kafamı yere eğip arkamı döndüm . Sarptı bu . Yanına yaklaşıp tepsiyi uzattığım da yavaşça kulağıma eğilip konuştu

"Birazdan Şevket burada olacak ortalar da fazla dolanma ve gizlice Mithat abinin dediği yere git . Ben sana işaret vereceğim "

Başımı tamam anlamında sallayıp gidecekken kolumu tutup tekrar kulağıma eğildi .

"Sana bir iyilik daha Hazal ."

Başımı kaldırıp yüzüne baktığım da çenesiyle ileride ki adamlardan birini işaret etti . İşaret ettiği adama baktığımda , uzun sakallı boynunda büyük bir dövme bulunan bir adamı gösterdi . Adam oldukça kaslı ve ürkütücü duruyordu . Başımı tekrar ona çevirip sorgular biçimde bakınca konuştu

"Kardeşin Asaf "

elimde ki tepsi tam düşecekken son anda Sarp tepsinin altından tutup düşmesini önledi. Ben ise kardeşim olduğunu öğrendiğim adama baktım bir müddet. Sonra salonda ki insanların bir anda ayağa kalkıp alkış sesleri yükselince Sarp hızlıca konuştu

"Şimdi zamanı ! Çabuk çık salondan ve Yağızın bulunduğu odaya git !"

Ben hala şaşkın bir şekilde Asaf'a bakarken Sarp tekrar konuştu

"Hemen !"

Elimde ki tepsiyi iyice kavrayıp kendime geldim . Son kez Sarpın yüzüne bakıp salonun çıkış kapısına doğru hızlı adımlarla yürüdüm . Şuan ki aksiyon filmlerde bile olmazdı kesin . Eğer birisi yakalayıp kafama sıkmasa da kalp krizinden ölebilirdim .Salondan çıktığım da üst katlara doğru yöneldim . Yağızın burada olduğunu Mithat beyin içeride ki adamlarından birisi haber vermişti . Elimde ki tepsiyi boş bir yere bırakıp adımlarımı daha da hızlandırdım . Yukarıda ki görevlilerden ikisi Mithat beyin adamıydı . Ve üst katta tam dört tane güvenlik vardı . Derin bir nefes alıp merdivenlere yöneldim. Her adımımda sesler biraz daha kayboluyordu .

Merdivenin son basamağına geldiğim de güvenliğin biri başıyla selamlayıp etrafına bakındı . Mithat beyin adamı olduğunu anladığım adam

"Koridorun sonunda sağ tarafta ki oda "

Başımla tekrar selamlayıp koridora doğru yürüdüm . Başımda ki peruk ne kadar rahatsız etse de şuan ki heyecan ve korku bunu unutturuyordu . Koridorun sonuna geldiğimde başka bir güvenlik görevlisiyle karşılaştım . Tam da Yağızın kapısının önünde . Ben adama korku dolu gözlerle bakarken o ise gülümseyip önünde durduğu kapıyı açtı . İçimden şükürler ederken içeriye girdim . Ama oda bomboştu . Etrafıma bakındığımda Yağızı görmemle içimde bir rahatlama oluştu .

Ona doğru yaklaştığımda beni fark etmemişti . Koltuğun dibine sinmiş ve kafasını bacaklarının üzerine koymuş bir vaziyette oturuyordu . Hızlı olan adımlarım bir anda yavaşlamıştı . Dibine iyice yaklaştığım da kısık ve sakin bir ses tonuyla konuştum

"Çocuk .."

Yağız kafasını dizlerinin üzerinden bir anda kaldırıp bana baktı . Yaşlı gözlerine heyecan da eklenmişti ama hepsinden önce mutluluk vardı o gözlerde .

Hızlıca olduğu yerden kalkıp boynuma sardı kollarını

"Anne ! Beni kurtaracağını biliyordum . Beni burada bırakmayacağını biliyordum !"

Onu kendimden uzaklaştırıp

"Şşş sessiz ol . Hadi gidiyoruz buradan "

Onu kucağıma alıp hızlıca odadan çıktım . Güvenlikler teker teker başıyla selamlarken merdivenlere yönelip hızlıca aşağıya indim . Yağız kollarını boynuma sarmış sıkıca tutarken mutfağa girip arka kapıya doğru ilerledim . Etrafta kimseler yoktu . Herkes içeride ki davetteydi. Bahçe kapısına gelip tam açacakken arkadan gelen sesle olduğum yere çivilendim

"Nereye güzelim ?"

Arkam hala dönük bir şekilde bahçe kapısıyla bakışırken Yağızı kucağımdan indirdim. Yavaşça arkamı dönerken Yağızı korumak istercesine iyice arkama aldım . Küçücük bedeniyle arkamda yer edinmeye çalışırken gömleğimin uçlarından tutmuştu .

Karşımda ki pislikle bakıştım bir müddet. Sonra o iğrenç sesi ilişti kulaklarıma

"Geleceğini biliyordum güzelim "

Sesimi çıkarmayınca bir adım daha da yaklaştı Şevket iti .

"Yazık olacak bu güzelliğe . Aynı annen gibi toprak..."

"Annemin adını ağzına alma şerefsiz !!"

Yağız biraz daha sokuldu arkama .

"Son dakikalarında bu kadar cesaret fazla değil mi güzelim ?"

Sesimi çıkarmayıp nefretle karşımda ki pisliğe baktım . İğrenç bir şekilde gülümserken elini beline attı ve silahını çıkardı . Yutkunmama neden olmuştu bu. Ama yüzünden bir an olsun miğde bulandırıcı sırıtışı silinmemişti .

"Seni öldürmek hayatımda yaptığım en zevkli şeylerden birisi olacak Zeynep KORMALI "

Elinde ki silahı yukarı kaldırıp bana doğru tuttu. Yağızı daha çok arkama itip korumak istedim . Ölümün ucundayken kendimden başka birilerini daha düşünüyordum . Benim canımdan önce başka bir canı düşünmek Hazala göre değildi . Ama içimde sakladığım Zeynepi çıkarmıştı bu iki adam . Çağrı ve Yağız .. Uğruna ölebileceğim tek insanlardı . Karşımda bana silah tutmuş adama baktım bir müddet.Sonra gözlerim kendiliğinden kapandı. Ölümü bekliyordum .

Korkudan gözlerim titriyordu . Korkuyordum . Bir daha Çağrıyı görememekten korkuyordum . Yağıza sarılamamaktan korkuyordum . Duyduğum iki el silah sesiyle donup kaldım bir an . Ama hiç bir yerimde bir acı hissi yoktu .

Gözlerimi yavaşça açarken ayaklarımın dibinde hareketsizce ve kanlar içinde yatan Şevkette takılı kaldı gözüm. Akan kanlar akşamın karanlığında siyah bir hale bürünmüştü. Ve etrafı bir anda kan kokusu sarmıştı .

Bakışlarımı yerde yatan adamdan çekip karşımda ki kişiye baktım . Elinde ki silahı aşağı doğru kaydırdı ve bakışlarını benim üzerimde sabitledi . Ne pişmanlık vardı o bakışlarda nede korku. Boş bakıyordu.

Elinde ki silah yere düşerken tekrar yerde ki adama baktım . Bir de yerde kanlar içinde yatan adamı vuran Çağrıya .

Senin için ölürüm de , öldürürüm de demişti. Peki şimdi ne olacaktı ?

Loading...
0%