Yeni Üyelik
43.
Bölüm

43. Bölüm

@tugba_mortaldance

Kitabı ve profilimi takip etmeyi unutmayınız güzel okurlarım. Burada varolmam için bu çok önemli. Eğer kitapları beğendiyseniz arkadaşlarınıza önerebilirsiniz. Sizleri seviyorum.

 

Vakit ,Nisan ortasında bir akşam .
Mehtap ettiğinden bihaber .🍂

Turgut Uyar

Hani olur olmadık yerde dalar ya gözleriniz. Yada en komik sahnelerin karşısında birden silinir yüzünüzden mutluluğun gölgesine değmemiş gülümsemeniz .

İşte !

Ait olduğunuz yer mutlu olduğunuz yerdir .

Bulunduğunuz an değil !

"Pasaportlarınız hazır . Üç gün sonra İtalya'ya gidiyorsunuz "

Mithat bey yuvarlak masanın diğer köşesine geçip oturdu. Bu nasıl bir geceydi böyle? Daha doğrusu nasıl bir hayattı ? Gözlerimi yumdum ve bu andan kurtulmaya çalıştım . Olmuyordu !Kendimi başka bir yerde bulmak istedim ama olmadı . Hayal bile kuramıyordum artık !

Dirseklerimi masaya dayayıp ellerimi saçlarıma geçirdim . Bitmişti işte! Hayatımızı zindana çeviren adam ölmüştü . Rahatlamam gerekmiyor muydu ? Baştan beri intikam almak istemiyor muydum ? Ölmesini istemiyor muydum ?

Yuvarlak masanın bir diğer köşesinde oturan Çağrıya çevirdim bakışlarımı . Sanki bir kaç saat önce bir insan öldürmemiş gibi rahat bir şekilde oturuyordu . Oda da tek korkan ben miydim ? Şuan Mithat beyin evinde ki çalışma odasındaydık . Ben , Çağrı ve Mithat bey yuvarlak masanın etrafında oturmuş sessizliğimizi koruyorduk .

Derin bir nefes alıp kendime gelmeye çalışırken kapının birden açılması ile yerimden sıçradım . İçeriye Sarp girince derin bir nefes verip tekrar önüme döndüm . Sarp konuşarak geldi ve diğer tarafımda ki sandalyeyi çekip oturdu .

"Yağız uyudu "

Küçücük çocukta şahit olmuştu bu olaya .Ben bile bu kadar korktuysam kim bilir o ne haldeydi ? Gözlerimi sıkıca yumup yeniden açtım . Neden herkes bu kadar sessizdi ? Bu gergin hava çok mu hoşlarına gidiyordu ?

Düşünmekten beynimin ağrıdığını hissedebiliyordum .

Mithat beyin çalan telefonu ile ortamda ki sessizlik bozuldu . Bütün bakışlar onu bulunca masanın üzerinde duran telefonunu alıp kulağına yerleştirdi.

Kaşları çatık bir şekilde karşı tarafı dinlerken bakışları Çağrının üzerinde kenetlendi . Karşı tarafa anladığını belirtir bir şekilde kısa cevaplar verip telefonu kapatırken herkes sessizliğini koruyordu . Tam ağzımı açıp soru soracakken Mithat bey benden konuştu

"Asaf sizin peşinizde . Çağrıyı öldürmek için yeminler etmiş "

Duyduklarımla tüylerim diken diken olurken hızla bakışlarımı Çağrıya çevirdim . Onsuzluk kavramında boğulurdum bir kere . Onsuz olmazdı bu saatten sonra . Beni hayata döndüren adamın hayatımdan çıkma düşüncesi beynimde ki hücrelere acı çektiriyordu . Ama bunlardan önce kalbimin sıkışmasıydı beni deliye çeviren .

O Çağrıydı .

Benim adamım .

Elimin üzerinde ki elini hissedince bu saçma düşüncelerden kurtulup bana baharı sevdiren gözlerine baktım . Bu gözleri görememek düşüncesi bile saçmaydı !

"Bana bir şey olmaz "

O kadar sakin söylemişti ki kalbim yumuşamıştı bile . Fakat o da bir faniydi. Ölümlü olduğunu bilmiyormuş gibi konuşması daha da bozdu sinirlerimi.

"Nasıl bu kadar eminsin ! "

"Sakin ol . Bende aylarca onların içindeydim , tanıyorum hepsini . "

"Bu sana zarar gelmeyeceği anlamına gelmez ! Ya , küçücük çocuğu bile kaçıran onlar değil miydi ? Sana daha kötüsünü yaparlarsa ..."

Susmamı sağlayan şey Çağrını beni kendine çekip sarılmasıydı . İçimde bin bir parçaya ayrılan kötü hislerin sesleri doluştu kulaklarıma . Bu adamın kollarının arasında tarif edemediğim bir şey vardı . Huzur desem değil , huzur dan daha öte . Aşk desem değil , aştan daha ağır . Tarifi olmayan bir şeydi işte.

Tarif edilemeyecek kadar özel ve güzel bir duygu .

Beni kendinden ayırdığında ondan başka hiç bir şey göremiyordum . Ne bu oda , ne odada ki kişiler ne de yaşadığımız bu gece . Hiç biri umurumda değildi .

"Korkma ... Beni senden hiç bir şey ayıramaz . Ölüm bile ..."

Devamını getirecekken elimi dudaklarına bastırıp onu susturdum . Ölüm kelimesi ağzına hiç yakışmıyordu . O dudaklar aşk dolu cümlelerle süslenmeliydi.

"Bir daha söyleme o kelimeyi "

Elimi tutup öptüğünde arkadan bir öksürük sesi geldi

"Aşkınızı yaşadıysanız asıl olaya dönsek gençler ?"

Mithat beye döndüğümüz de içimden bir gülme isteği geldi . Beş dakika içinde nasıl olur da bu kadar duygu karmaşasının içinde olabiliyordum ?

Mithat beyden çektiğim bakışlarım yanında ki boş sandalyeyle kesişti . Sarp odadan çıkıp gitmişti anlaşılan . Şimdi derdim bu değildi . Nereye istiyorsa gidebilirdi . Önemli olan şey yanımda ki adamdı . Canına yandığım adamdı .

"Neden bize yardım ediyorsunuz ?"

Çağrının bu sorusuyla bir an afallasam da daha sonradan normal karşıladım . Çünkü daha hiç bir şeyi anlatmamıştım ona . Beni kurtaran adamın Mithat bey olduğunu , daha önceden ailemi tanıdığını , , mektupları onun gönderdiğini ..vs.

"Zeynep sana anlatmadı mı genç adam ?"

Çağrı bakışlarını bana çevirince konuşma gereği duydum.

"Hani bir video izlemiştik ya , ailemin öldürülme anının olduğu bir video .."

Sesim bir anda kısılınca tekrar konuşmak için yeltendim.

"İşte onu gönderen kişi Mithat beymiş . "

Çatık kaşları ile başını hızla Mithat beye çevirdi. Bu kadar karmaşanın içinde iyice işler birbirine girmeden devam ettim

"Ayrıca videoda beni kurtaran kişi de oymuş. Babamla yakın arkadaşlarmış "

Çatık kaşları birazda olsa yumuşamıştı . Ama şaşkınlığı hala devam ediyordu .

"O saçma sapan mektupları gönderen kişi de mi sizdiniz ?"

Mithat bey hafifçe gülümseyip konuştu

"Orada yavaş ol delikanlı . Mektuplarım hiçte saçma değildi "

Daha saatler önce nasıl bir aksiyonun içindeydik ama şuan ki halimize bakılınca ne böyle bir gece yaşanmıştı nede başka bir insan ölmüştü. O pislik herife insan demek bile bütün insanlığa hakaret sayılırdı aslında !

Bunca yaşanmış ve yaşanacak olaylara rağmen nasıl hala ayaktaydım orası muamma . Ama bildiğim tek bir şey vardı .Beni sıkı sıkıya hayata bağlayan görünmez ipler olduğu .

Üç gün sonra Türkiyeyi terk edecektik. Bilmediğim bir şehre ve bilmediğim insanların içine karışacağız . Bu her ne kadar beni korkutsa da Çağrının yanımda olduğunu bilmek huzur veriyordu .

 

****************


"Mithat bey .."

Son bir gün kalmıştı . Bu ülkeyi terk etmeye ve bütün anılarımı silip yenilerini oluşturmaya sadece bir gün kalmıştı .Karşı koltukta oturan yaşlı adama baktım . Ondan son bir şey isteyecektim .

Geriye döndüğüm de keşke demek istemediğim bir şey isteyeceğim . Belki bunun için bir daha şansım olmayacaktı .

"Anne ve Babamın mezarını görmek istiyorum "

Odada yalnızlık . Mithat bey sıkıntıyla sakallarını kaşıdı . Yere çevirdiği bakışlarını benim gözlerime çevirdi .

"Bu çok riskli Zeynep "

"Lütfen .. Belki de bir daha asla göremeyeceğim onları . Mezarları dahi olsa bir kez görmek konuşmak istiyorum "

Mithat bey başını iki yana sallayıp itiraz edecekken arkadan gelen ses bütün sesleri bastırdı .

"Ben götürürüm onu "

Arkamı döndüğüm de Sarp , o soğuk ifadesi ve dik duruşuyla ayakta dikiliyordu .

Loading...
0%