@tugba_mortaldance
|
Kitabı ve profilimi takip etmeyi unutmayınız güzel okurlarım. Burada varolmam için bu çok önemli. Eğer kitapları beğendiyseniz arkadaşlarınıza önerebilirsiniz. Sizleri seviyorum.
Bizi esir ettiler , bizi hapse attılar : beni duvarların içinde , seni duvarların dışında . Nazım Hikmet Ran İzbe bir yolun üstüne yapılmış bir evdi o . Yıkık dökük biraz da eskimiş , kimsenin içine girmeye cesaret edemediği bir ev . Tavan aralarında örümceklerin yuva yaptığı , soğuk ve karanlık bir barınaktı içi. Yıllarca suskunluğunu perde etmişti sesine . Konuştukça sesinin duyulmaması bundandı . Dış görünüşü koca bir adama benzese de içinde karanlıktan ve yalnızlıktan korkan bir çocuk vardı . Benim ise tek sığınağım bu çocuktu . Yalnızlıktan korkan çocuk . Arabada ki sessizliği bozmak isteyen bendim bu sefer . "Bundan sonra ne olacak ?" Çağrının dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme oluştu . "Güzel olacak " dedi. Güzel olacak . Sahi bu olabilir miydi ? Bu koca arabada sadece ikimiz vardık . Yağız Mithat beylerin arabasındaydı . Onu da kendi karanlığımıza çekmek istemedik. Bu yolun sonu nereye çıkacaktı bilmiyorduk . Onuda tehlikeye atamazdık . "Peki nereye gidiyoruz " Çağrı gözlerini yoldan ayırıp bakışlarını bir kaç saniye üzerimde gezdirdi . Öyle bir baktı ki sorduğum soruyu unuttum o an . "Beraberken nereye gittiğimizin bir önemi var mı ?" Söylediği şeye karşın gülümsedim . "Yok . " Yoktu . O yanımdaydı ve nereye gidersek beraber olacaktık . Bakışlarımı yola çevirdiğimde taş topraktı her yer . Şuan polislerden değil kaderimizden kaçıyorduk . Yaklaşık iki saattir yoldaydık . "Çağrı .." "Söyle Portakal Çiçeğim " Gözlerim kendiliğinden kapandı . Bu anı durdurmak istercesine . Portakal Çiçeği deyişi içimde ki yangınlara su serpiyordu . "Ne zaman bitecek bu kabus ?" "Bitecek ... Er yada geç bitecek " Evet bitecekti . Ama nasıl bitecek kimse bilmiyordu . Biterken neler götürecekti bilmiyorduk . Arabanın birden fren yapmasıyla düşüncelerim bölündü. Karşıya baktığımda bizden biraz uzakta dört beş tane siyah araba vardı . Korkuyla gözlerim açılınca yönümü Çağrıya döndüm . O ise tepkisizce karşı tarafa bakıyordu . "B-Bunlar kim ?" Çağrı sıkıntılı bir nefes verdi dışarıya . "Şevketin adamları " "Ama o öldü.." "Biliyorum . Başlarında Asaf olmalı " Öz kardeşim sevdiğim adama zarar veremezdi değil mi ! Yapmazdı bunu . Ama bir kardeşi dahi olduğunu bilmiyordu ki . Eğer onunla konuşursam belki ... Belki bırakırdı peşimizi . Belki bir ailem olabilirdi . Canımdan kanımdan bir akrabam . "Onunla konuşmalıyım Çağrı . Anlatmalıyım her şeyi " Kapıyı tutup ineceğim sıradan hızlıca beni kendine çekti. "Sakın ! Asla inanmaz . Sana zarar verecek Portakal Çiçeği " "Yapmaz . Yani öz kardeşini öldürmez ... Değil mi ?" Sustu . Bu suskunluk " Yapar " anlamına geliyordu . Elimi kapının kolundan çekip arkama yaslandım . Korkuyordum . Öz kardeşimin bana ve sevdiğim adama zarar vermesinden ölesiye korkuyordum . Çağrı yeniden arabayı çalıştıracağı vakit arkadan polis arabasının siren sesi duyuldu . İşte şimdi kapana sıkışmıştık . Çağrıya döndüğümde onun suratı da benimkinden farksızdı . "Çağrı .." Karşısına bakarak düz bir sesle konuştu . "Arabadan inip polislere doğru gidiyorsun . Hadi ! Hemen !" "Asla !" Bana döndü bir anda . "Sana bir şey yapmazlar beni arıyorlar . Seni bu tehlikeye atamam Hazal " "Bende seni tek bırakmam ! Bırakamam . " "Olmaz ! Hemen inip polislerin yanına gidiyorsun " "Bırakmam seni" "İn şu arabadan Hazal !" İsmimle seslenince hızla ona döndüm . Gözlerimde hem öfke hem kızgınlık vardı . "Hani asla beni bırakmayacaktın !" Gözlerimin dolmasına aldırmadan yüzüne bakmaya devam ettim . Beni arabadan indirmek istemesinin tek nedeni korumaktı . Fakat onsuz ölürdüm ben, bunu bilmiyordu . Elini kaldırıp yanağıma koydu . Sanki veda eder gibi bakıyordu . Son kez bakıyormuş gibi ... Tam o sırada polis mikrafonundan ses duyuldu . "Çağrı Ateşdağlı ! Arabadan inip ellerini havaya kaldır ve adalete teslim ol !" Yutkundum . Bu nasıl bir çıkmazdı böyle ? Çağrı elini yanağımdan ayırmadan dinlemişti anonsu . Bakışları tekrar beni bulduğunda acı bir şekilde gülümsedi. O gülümseme kalbimden bir ağırlık oluşturdu . Ben gidiyorum der gibi bakıyordu . Kendine iyi bak der gibi ! Yapma be adam ! Şöyle bakma bana . Son kez bakarmış gibi .. "Seni sevdim Portakal Çiçeği . Nefes aldığım her an sevdim . " Elimi kaldırıp hızla dudaklarının üzerine koydum . Susmalıydı . Veda eder gibi konuşmamalıydı . "Seni sevmem için nefes almama gerek yok adamım " Onun sözünün devamını ben getirmiştim .Elimi tutup dudaklarına bastırdı . Küçük ama derin bir öpücük bıraktı avuç içime. Sonra elimi dudaklarından ayırıp benden tarafa eğildi ve kapıyı açtı . "Git . N'olur git Portakal Çiçeği " Açtığı kapıya kaydı gözlerim . Ya inip hayatıma kaldığım yerden Çağrısız bir şekilde devam edecektim yada ... Yada onunla sonsuzluğa gözü kapalı gidecektim . Tekrar polisin anonsu duyuldu . Arabanın aynasında geriye baktım . Yaklaşık on kadar polis arabayı hedef almış gelecek hamleyi bekliyordu . Daha sonra karşıya kaydı bakışlarım . Kana susamış vampir gibi bakan adamlara baktım . Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık ! Çağrının açtığı kapıyı hızla geri kapatıp ona döndüm . "Hani elimi hiç bırakmazdın .Şimdide bırakma . Öleceksek de beraber ölelim yaşayacaksak ta !" Çağrı ellerini yanaklarıma yerleştirip dudaklarını dudaklarıma bastırdı .Onu iliklerime kadar hissetmek güzel şeydi. Ondan ayrıldığımda konuştum "Ben sensiz yaşayamam , gittiğin yere beni de götür Çağrı " "Yapma be güzelim . Yapma ! " Yüzümde ki kararlılık onu susturmaya yetmişti . Konuştum ; "Hadi bitirelim şu işi " Söylediğim şeyle gülümsedim . İnsan ölüme giderken nasıl gülümseyebiliyordu ? Yanında olması gereken kişi var ise gülümseye biliyordu . Pişman değildim . Onu sevdiğime , onunla ölüme gideceğime pişman değildim . Çağrı son kez emin olmak istercesinegözlerimin içine baktı . Daha sonra arabanın anahtarını çevirip çalıştırdı . "Ben hayatım boyunca kimseyi bu kadar benden saymadım Portakal çiçeği . Kimseye böylesine ait olmadım . Ben aitlik ne demek onu bile bilmiyordum . Acımasız , pislik herifin tekiydim . Sonra sen geldin peşinden baharı da sürükledin . Sen olmayan kalbimi hissettirdin . Sen bütün karanlıkları aydınlığa çıkardın . Nefes almak için bir neden verdin bana . Sevmenin ne kadar yüce bir duygu olduğunu gösterdin . Teşekkür ederim çiçeğim . Teşekkür ederim . Ölürken bile yanımda olduğun için . Asla sırtını bana dönmediğin için " Gözlerimden akan yaşları yok sayarak gülümsedim . Ardından ben konuştum "Sen ölü bir insanı hayata döndürdün haberin yok . Ben ölmüştüm ama gömenim yoktu be adam . Hayatıma girmeseydin eğer hala bir ceset gibi gezecektim ortada . Sen bana yaşamayı öğrettin . Bir adam nasıl bu kadar güzel sevebilirmiş onu gösterdin . Bazen kendimden utandım ben . Neden senin kadar güzel sevemiyorum diye . Sen pislik falan değildin . Tam aksine tanıdığım en güzel adamdın . Güzel kalmayı layıkıyla yerine getiren bir adam . Koca yürekli adamım . Seninle yaşamak nasıl güzel bir duyguysa ölmekte o kadar güzel . Seninle mutlu bir sonumuz olabilirdi fakat ben mutlu bir sonsuz istiyorum . Seninle mutlu bir sonsuz " "Bizim hikayemizin bilindik bir sonu yok Portakal Çiçeği " "Olmasında adamım . Seninle mutsuz bir sona da razıyım ben . Yeter ki seninle olsun " Gülümsedi . Bu öyle bir gülümsemek ki ölmeye değerdi . Bakışlarını yola çevirdiğinde hala gülümsüyordu . Ama sahte veya acı bir şekilde değil . Mutluluk vardı . Tıpkı bende olduğu gibi . Ayağını gaza getirip bastığında araba hareket etti . Artık bir sona doğru ilerliyorduk . Yada sonsuza ... Arabayı Asaf ve adamlarının üzerine sürerken bir anda yön değiştirip uçuruma doğru sürmeye başladı . Başından beri bunu yapacağını biliyordum . Seven insan karşısındakinin anlatmak istediği şeyi sözlere ihtiyaç duymadan anlar . Bende anlamıştım gözlerinden . Arabayı uçuruma süreceğini bile bile inmemiştim. Onsuz bu hayatın bir anlamı yada değeri yoktu gözümde . Ben onunla ölümü seçmiştim . ....Ve artık bu karmaşa bitmişti . Bazılarına göre kötü bir sondu bu . Bazılarına göre ise mutlu bir sonsuz . Ben onunla ölümü seçtim . Meğer bütün nefeslerimi onun varlığı için almışım ben . Meğer yaşamın bu denli güzel olduğunu onu yaşarken anlamışım ben . Ben onu severken varolmuşum . Gülümsedim . Yanımdaydı ya , bu bana yeterdi. Ölüme giderken sıcaklığını hissedip sesini duyuyordum ya benden mutlusu var mıydı ? Önceden de dediğim gibi . Çağrı sevmenin kitabını yazmış adamdı . Nasıl sevilir onu öğretti daha sonra çok sevdi. Bir adamın nasıl saf ve masum sevebileceğini kanıtladı . Bir adamın kırmadan dökmeden nasıl seveceğini gösterdi. Özür dilerken sevgisini döktü kelimelere. Teşekkür ederken çocuksu yanını serdi ortaya . Bir adamın nasıl güzel ağlaya bileceğini gösterdi. Sadık bir adam nasıl olunur onu öğretti. Başka tenlere gitmeden , vurmadan , parçalamadan sevdi. Kalbini utanmadan kadının önüne serdi . Çocukluğunu verdi sevgisine . O herkes gibi olmadı . O herkesleşmedi. Sevdiği kadına Portakal Çiçeği dedi. Farklılığını bir kez daha gösterdi. Böyle adamlarda varmıymış dedirtti . Varmış ! Böyle adamlar varmış ! Ve o adamlardan biri şuan yanımda oturuyordu . Ölüme gülümseyerek gidiyordu , mutluydu . Mutluyduk . Arkaya dönüp baktığım da Polisler ne yapacağını şaşırmış şekilde bizim arabanın ardından bakıyorlardı . Aynısı Şevketin adamları içinde geçerliydi. Elimi uzatıp elini tuttum . Ve ona döndüm . Oda aynı şekilde gülümseyerek bana bakıyordu . Herkesin şaşkınlık dolu bakışları arasında araba boşluğa düştü . Derin bir boşluktu . Uçurumdan düşen araba bize sonsuzluğun kapısını aralamıştı . Bizim hikayemiz ise yeni başlıyordu . Bu sonsuz bir başlangıçtı . Sonsuzluğu yaşamaya gidiyorduk . Bizim adımız sonsuzluktu artık . Sonsuzduk . "Seni seviyorum " "Seni seviyorum , PORTAKAL ÇİÇEĞİ 'im ." ********************* "Bir varmış , bir yokmuş " diye başlayan masallardan biri değildi bu . Adamın biri renkli saçlı bir kadına aşık oldu . Aşırı bir kadındı bu . Sevmekten korkan kalbini sevmelere kapatmış bir kadındı. İçinde ki karanlığı aydınlatmak istercesine saçlarını rengarenk yapan bir kadındı . Geçmişi karanlıktı kadının , geleceği ise daha karanlık . Adamı bir anda avcı yaptılar . Kadını ise av . Sonra kadın yapmam dediği her şeyi yaptı . Aşık oldu. Kırdılar , kırıldılar ama en çok sevdiler . Adam bütün çıplaklığı ile serdi kalbini kadının önüne . Kadın ilk defa aşkın ne denli güzel bir duygu olduğunu keşfetti. Ama geçmiş bir türlü geçmedi. Bir kara delik gibi hikayede ki herkesi yuttu . Fakat bilinmeyen başka bir şey daha vardı . Hikaye daha bitmemişti . Belki de hiç bitmeyecekti . . . T.A SON
|
0% |