@tugba_mortaldance
|
Bardaktan çıkan dumanda takılı kaldı gözüm . Kocaman bir kahvaltı masasının baş köşesinde yapayalnız oturmak gerçekten moral bozucuydu. Ama bir yandan da rahattım. Hayatıma burnunu sokan ve beni istediği gibi yönetmeye çalışan birileri yoktu dünyamda. Birden aklıma Çağrı geldi . O günden sonra hiç görmemiştim onu . Hayatıma burnunu sokmaktan vazgeçmişti bu içimi rahatlatırken bir yandan da... Kafamı iki yana hızlıca sallayıp bu saçma düşüncelerden vazgeçtim . Önümdeki gazetede ki iş ilanlarını tekrar tekrar incelemeye başladım. Gözüm bir ilana takıldı. '25-40 yaşlarında bebek bakıcısı aranıyor '. Ulan ben kendime bakamıyorum , gelmiş bana bebek bakıcılığı diyor. İçlerinde en iyi ilan buydu galiba . Gazeteyi alıp yemek masasının yanındaki koltuğa fırlattım. O sorunlu manyak yüzünden işten atılmıştım. Sonra abarttığımı fark ettim . Sonuçta saat 8'de gidilecek işe 10'da uyanmıştım. O psikopatla gitmeseydim yinede atılacaktım. Sonra fark ettim ki ne ara bu çocuk bütün düşüncelerimde yer edinmeye başlamıştı . Kendi kendime kızarken kapının sesiyle masadan kalkıp kapıya gittim .Kapıyı açtığımda karşımda benim yaşlarımda siyah kalem etek üzerine beyaz bir gömlek giymiş saçları omuzlarında biten esmer ve oldukça güzel bir kadın çıktı . Ben ona sorgular biçimde bakarken "Zeynep .." Sesindeki sevinç nidalarıyla gözlerimi sonuna kadar açtım . Bu kader olmazdı . Çok fazla değişmişti . Boyu uzamış ve beline kadar uzanan saçlarını kestirmişti. Yüzündeki o masum gülümseme değişmemişti ama .Onunda gözlerinde en az benim ki kadar şaşkınlık vardı . Kendime gelip "K kader " Bir anda boynuma atlamasıyla elimi nereye koyacağımı bilemedim . Hala havada olan ellerim ile saçlarını okşadım. "Sonunda buldum seni " Benden ayrıldığında gözlerindeki yaşlar dikkati mi çekti . Ne ara bu kadar duygusuz olmuştum . Eski ben ,yani Zeynep olsaydı şuan hüngür hüngür ağlıyor olacaktı. Ama ben karşısına geçmiş ruhsuz biçimde suratına bakıyordum . Ellerimi kaldırıp göz yaşlarını sildim . Ama benim gözlerim bile dolmamıştı. "Ç çok değişmişsin Zeynep , saçların ... Hep rengarenk yapacağım diyordun yapmışsın . Çok güzel olmuş . Zaten hep güzeldin.Zeynep.... Seni çok özledim " Ne tepki vereceğimi yada ne yapacağımı bilmiyordum . Eski duygularımı kaybetmiştim . Sevgi , kardeşlik ,arkadaşlık ... Şuan bu duyguların bende hiç bir karşılığı yoktu. Duygularımı aldırmıştım . Çünkü hayat bana bunu öğretti . Ne o çok iyi bir öğretmendi nede ben iyi bir öğrenci . "İstersen şöyle geç , içerde konuşalım " Bu soğuk tavrıma karşı biraz şaşırsada bişey söylemeden içeriye geçti . Kapıyı kapatıp bende yanına gittim . Koltuğa oturmuş sorgular biçimde suratıma bakıyordu .Karşısına geçip oturdum bende . "Zeynep ben..." "Hazal " "Efendim " "İsmim Hazal " Öyle bir kaç dakika hiç bir şey demeden suratıma baktı . Sonra ağzını aralayıp "Yetimhanedeki oyuncak bebeğinin ismi Hazal " Oturduğum yerde dikleşip dirseklerimi dizlerime yaslayıp öne doğru eğildim. Gözünü kırpmadan benim hareketlerimi izliyordu . "Artık o cehennemden bahsetme . Ben kendime yeni bir hayat kurdum . Zeynep öldü. Hazal var artık ..." Kendimi göstererek "Ruhsuz bir kadın yarattım . Ve böyle çok mutluyum " Kader olduğu yerden kalkıp yanıma geldi . Elimi avcunun içine alıp "Ben bu ruhsuz kadınıda sevebilirim. Çünkü benim senden başka kimsem yok Zey... Yani Hazal " Söylediği şey olmayan kalbimin yerini hatırlattı bana . Bir an kendime kızdım . En az benim kadar oda sıkıntı yaşamıştı . Beş yıl boyunca neler geldi başına Allah bilir . Ve ben bencilce onun yeniden hayatımdan çıkmasını istiyordum . Kendime de onada yalnızlığı layık görüyordum. Daha biraz önce kahvaltı masasında yalnızlığımı dile getiriyorum. Belki belki birileri olsa hayatımda daha güzel olabilirdi . "Bak kader ben bunca zaman yalnızlığa alıştım . Bir anda sen çıktın karşıma . O hatırlamak istemediğim geçmişimle yüz yüze getirdin beni . Senden yeniden uzaklaşmak istedim..." Sonra elimle hala üzerinde kahvaltılıkların olduğu masayı işaret ettim "Bak daha sabah bu masada ne kadar yalnız olduğumu düşünüyordum . Bu rutubetli evde ölsem kimsenin haberi olmayacak . Tek başımayım bu hayatta ..." Avucunun içindeki ellerimi sıkıp konuşmaya o devam etti "Ben varım , biz kardeştik unuttun mu ?" Ellerimi avucundan çekip "Kader..." " Ben tek başıma savaşmaktan yoruldum Hazal . Ben hayatımda bir ablam , kardeşim olmasını istiyorum . Sıkıntılı olduğumda ilk ona koşmak istiyorum. Sevincimi onunla paylaşmak istiyorum " Kollarımı boynuna dolayıp onu kendime çektim . Yıllarca özlediğim bir kokuydu bu . Bana masumiyetimi hatırlatıyordu . İçimdeki kocaman siyahlıkta köşeye sıkışmış masumiyetti o . Aradan geçen iki saat boyunca bunca yıl ne yaptığımızı anlattık . Tabi o anlattı ben dinledim . Çünkü anlatacak bir şeyim yoktu . İyi bir şirkette yazılım mühendisi olarak çalışıyordu . Birde nişanlısı varmış. Dört ay önce nişanlanmışlar. O anlattıkça bunca yıl yanında olmadığım için kendime kızıyordum bende. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım evimde ilk defa bu kadar uzun süre ses olmuştu . O gittikten sonra bende evi toparlamaya başladım . Hala anlattıkları aklıma geldikçe gülümsüyordum . Onu yeniden hayatıma almakla iyi mi yapmıştım bilmiyordum . En azından ölürsem cesedimi bulamayacaklar diye üzülmeyecektim . Yatak odasına gidip pencereye yaklaşıp perdenin arkasından onun evine bakmaya başladım . Mantığım her ne kadar sanane dese de bedenim kontrolsüz bir şekilde ona doğru gidiyordu. Orada yoktu . Acaba taşınmış mıydı? Taşınması iyi olurdu aslında . Evet evet iyi olurdu . En azından beynimi bu kadar meşgul etmezdi . Perdeleri kapatıp kendimi sırt üstü yatağa attım. Düşüncelerle boğuşurken uykunun o huzur dolu sessizliğine bıraktım kendimi .
*******
Yüzümde ki sıcak nefesle gözlerimi araladım. Karşımda çağrıyı görünce gözlerimi tekrar kapadım . Çağrı mı dedim az önce ! Gözlerimi hızla geri açıp bir anda bağırmaya başlayınca elleriyle ağzımı kapadı . Bu lanet herifin ne işi vardı odamda . Elinin altında debelenirken bir anda üzerime çıkıp bedenimi hareketsiz bıraktı . Şuan korkudan bayılacak durumdaydım. Gece gece karşımda bir psikopat vardı ve benim elimden hiç bir şey gelmiyordu . Sonra onun sorunlu olduğunu hatırlayıp debelenmekten vazgeçtim . Hareketsiz kalınca oda durdu . Ellerini ağzımdan çekip kollarımı tuttu. "Sana zarar vermek değil niyetim " "İn üzerimden !" Bana doğru biraz daha eğilip "Kaçmayacağına nasıl emin olayım ?" "Kalk üzerimden kaçmayacağım " Bıraktığı anda kaçacaktım .Başını iki yana sallayıp 'cık cık' diye ses çıkardı . "Giderim... Ama bir şartla " İçimi kaplayan korkuyla "N..Ne şartı ?" Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki ben bile zor duyuyordum . "Sabaha kadar kollarımda uyuyacaksın portakal çiçeği"
|
0% |