@tugba_mortaldance
|
Gözlerimi açtığımda karşımda kehribar rengi gözlerle karşılaştım . Tekrar gözlerimi yumacak iken bir çığlık daha attım . Elini yeniden ağzıma kapayıp bu halime gülümsüyordu . Dün gece geldi bir an gözümün önüne . Ne kadar kaçmak için debelensemde yorgunluktan uyuyakalmıştım. Sonra ayağıma kaydı gözlerim. Adamın üzerine attığım ayağımı ateşe dokunmuş gibi bir anda çektim . Elini ağzımdan çektiği anda bütün gücümle yataktan aşağı attım geri zekalıyı !. Elimle yataktan tutup doğruldum . Yere düşen psikopata bakmak için eğildiğimde kolumdan tutup aşağı çekti bir anda . O kadar sinirliydim ki ona bir kaşık suda boğabilirdim . Ne kadar güzel bir sabahtı bu böyle ! Yerden kalkıp çekmecenin üzerindeki vazoyu kafasına geçirmek için hazırlandığımda kahkahası durmama neden oldu . Yine aynısını yapmıştı . Bütün kas sistemimi eline geçirmişti . Sinirden ne yapacağımı bilmeden ona bakıyordum sadece . Yatağın kenarına başını geriye dayamış yerde oturuyordu. Ve yüzünde ki o ilahi gülümsemesi... Karşısına geçip duvara yaslandım . Onun yaptığı gibi kafamı arkaya atıp bende gülmeye başladım . Sinirlerimi alt üst etmişti . Normal olduğum pek söylenemezdi . Bu hareketime oda şaşırmış olacak ki kahkahası birden durdu . Bense hala aynı şekilde gülmeye devam ediyordum . "Seninde benden aşağı kalır yanın yok psikopatlıkta " Dediği şeyle daha sesli gülmeye başladım . Kafamı kaldırıp ona doğru yaklaştım . Bu aptalca bir şeydi biliyordum ama biraz daha yaklaştım . Yüzünde eski gülümsemesinden eser kalmamıştı sadece şaşkınlık vardı . Her hareketimi inceliyor ve ne yapacağımı merakla bekliyordu. Onun daha önceden yaptığı gibi kulağına eğildim ve "Hımm , farklı fantazilerin olduğunu sanıyordum bu çok sıradan " elime geçen küçük , yedili fil biblolarını atmaya başladım . O , şekilden şekile girerken gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıyordum. Bir anda üzerime doğru yürümeye başlayınca elimi arkaya attım, üzerine bir şeyler fırlatmak için . Ama hiç bir şey kalmamıştı etrafta . O bana doğru yürüdükçe bende geriye doğru yürüyordum. "Orada dur , yaklaşma !. Yaklaşma diyorum ! Bak bütün apartmanı ayağa kaldırırım " "Seni polise veririm . Sapık ! ." "Psikopattım hani ?" Tekrar alay edercesine söylediği kelimeyle sırtım duvara çarptı bir anda. "G..Git " Zar zor söylediğim kelimeyle bir elini yanağıma koydu . Elini yavaşça hareket ettirirken içimi kaplayan korkuyla gözlerinin içine bakıyordum sadece. "Saçların..." "Sana neden portakal çiçeği diyorum biliyor musun ?" Bu sorunun cevabını gerçekten merak ediyordum . Ama şuan bu durumdayken düşünme yetimi kaybetmiş gibiydim. Hiç bir şey söyleyemedim . Sadece hızlı bir şekilde aldığım nefesler duyuluyordu . "Portakal çiçeği gibi kokuyorsun " Kollarını duvardan çekip iki adım geriye attı . Benden uzaklaştığında tutunacak bir yer aradım . Benden ayrılınca boşlukta gibi hissettim kendimi . Hala söyledikleri kulaklarımda yankılanıyordu. Beyin fonksiyonlarım yeni yeni kendine gelirken kapının kapanış sesini duymamla bakışlarımı o tarafa çevirdim . Gitmişti . Beni darmadağın edip gitmişti . Duvarın dibinde yere oturup söylediklerini düşünüyordum . O nasıl düşüncelerimi okuyormuş gibi konuşabiliyordu ? Benden ne istiyordu ? Neden aylarca beni takip etti ve bir anda karşıma çıkıyordu ? Benim hayatıma bir virüs gibi bu kadar hızlı ne ara bulaşmıştı. Oturmuş onu düşünüyordum . Kimdi o ? İsminden başka hiç bir şey bilmiyordum . Ama o benim bütün hayatımı ezberlemiş gibi davranıyordu . Oturduğum yerden kalkıp banyoya girdim . Suyu açıp yüzümü yıkamaya başladım . Ben yalnızlığımla mutluyken o hangi ara girmişti hayatıma ? İlk attığı mesajla mı ,yoksa karşıma çıktığı o ilk gece mi ? . Aynaya yansıyan görüntüme kaydı gözüm . Dağılmış saçlarım ve boş boş bakan gözlerimle tıpkı bir hayalete benziyordum . Bütün bu soruların cevabını öğrenmeliydim . Neden hayatıma girmek istiyordu ? . Kendimi evden dışarıya atıp deniz kenarına kadar yürüdüm . Rüzgar bedenime çarptıkça sıkıntılarımı da alıp görüyordu sanki . İçime yayılan rahatlama hissiyle deniz kenarında öylece yürümeye başladım. Karşımda bana doğru seslenen kadına çevirdim bakışlarımı. "Kızım." "Koşsana kızım " sesini bu sefer yükseltip gülümsemesini yüzüne daha çok yaydı . Kadına doğru yürümeye başladım . Onun gibi bende gülümserken yanımdan küçük bir kız çocuğu koşarak kadına doğru gitti ve kollarını kadının boynuna sardı . Kadın kahkaha atarak kızı kucağında döndürmeye başladı . İçimdeki küller yeniden yanmaya ve beni de yakmaya başladı . Boğazıma bir yumru oturdu sanki. Kalbimde bir şeyler kırılıyordu . Ve bu kırılan şeyler tekrar tekrar içime batıyordu. Kapandı sandığım yaralarımı gün yüzüne çıkarıyordu . Yanağımda hissettiğim sıcaklıkla olduğum yerde kaldım ve onları izlemeye devam ettim . Hayat böyleydi işte . Bazıları mutluluktan havalara uçarken bazıları sadece izliyordu . Kanatları kırılmış bir kuş gibi hissettim kendimi . Gökyüzüne ait ama hiç bir zaman ait olduğu yerde olamayan bir kuştum .
|
0% |