@tugba_mortaldance
|
Yere düşen bebeği alıp öylece bakmaya başladım . Bütün dertlerimi , hayallerimi , acılarımı ve sevinçlerimi anlattığım çocukluğumun bir parçası şuan avuçlarımdaydı. Bu kadarı tesadüf olamazdı . Bu bebek onda ne arıyordu ? Beynim düşünme yerimi kaybetmiş her an sel gibi boşalacak dolu gözlerle bebeğe bakıyordum . Kapının açılmasıyla gözlerimi ona diktim . Ve gözyaşlarımı içime akıtıp dik duruşumu sergiledim . Bu adam düşündüğümden de psikopattı belkide tehlikeli. Elimdeki bebeği havaya kaldırıp "Bunun sende ne işi var ?" Sesimin sakinliğine ben bile şaşırmıştım . Omuzlarını silkip ellerini ceplerine koydu ve bana doğru yaklaşmaya başladı "Küçük bir çocuk vermişti ?" Söylediği şeyle kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. "Nasıl yani ?" . Sesimin titremesine engel olamadan konuştum. Bunu fark etmiş olacak ki bu seferde o kaşlarını çattı "Ney nasıl ? , Mendil aldığım için küçük bir kız verdi . Zaten o da çöpten bulmuş " söylediği şeyle sonlara doğru gülümsemişti. "Sen neden bu kadar şaşırdın ki ?" Yüzündeki soru sorarca ifadeye karşı yüzüme umursamaz tavrımı takındım. Onun yaptığı gibi omuzları silktim . Bebeği aldığım yere koyup "Senin gibi bir öküzün evinde oyuncak bebek görünce şaşırdım , hepsi bu !" Oturup ona yetimhane anılarımı anlatamazdım.Ama aldığım cevaba tatmin olmamıştım. Bu kadar tesadüf çok saçmaydı . Bir de onun psikopat olduğunu göz önüne getirirsek tesadüf olasılığı azalıyordu . Ya gerçekleri söylüyorsa ? O zamanda kendimi ele vermiş olacaktım . Yetimhaneden çıktıktan sonra kimseye öyle bir yerde büyüdüğümü söylememiştim. Üniversitedeyken bile fazla arkadaşım yoktu . Yaptığım sevgililerin ömrüde sadece bir hafta sürüyordu . Sonra gelip benden ayrılıyorlardı. Bir müddet sonra erkeklere olan varla yok arası güvenim de bitmişti. Yavaş yavaş üzerime doğru gelirken "Bir şartım vardı ama ne olduğunu sormadın" Sinsice sırıtınca bende geriye doğru gitmeye başladım . "N..Ne istiyorsun ?" Elini çenesinin altına koyup düşünüyormuş gibi bir pozisyon aldı . Aramızda bir adım kalmıştı ki durdu . Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi "Her akşam gelip bana kitap okuyacaksın . Ben uyuyunca gidebilirsin sadece " Arkasını dönüp odadan çıkarken arkasından baka kaldım . Ne demişti o ! Ona kitap okumak mı ? Her akşam üstelik . Hemen peşinden gidip ona yetiştim o ise mutfakta yemek yapmaya uğraşıyordu "Hani hastaydın sen , pis yalancı " "Çorban sayesinde iyileştim " alaycı söylediği şeye karşın "Ben sana kitap falan okumam " "Verdiğin sözlerini tutamayacak kadar aciz misin ?" Bana arkası dönük bir şekilde yemek yapmaya devam ediyordu . Elimi tezgaha koyup onu izlemeye devam ettim . 'Ne yapıyordum ben !' gibi soruları duymamazlıktan gelmeye iyi alışmıştım. "Çok mu seksi duruyorum " büyük bir kahkaha atmasıyla kendime geldim . Ona anlamaz gözlerle bakarken tekrar konuştu "Yarım saattir yiyecek gibi bakıyorsun " alaylı bir şekilde konuşmaya alışmıştı. Yaslandığım tezgahtan ayrılıp kapıya doğru gittim . O ise sadece arkamdan bakıyordu . Omzumun üzerinden "Senden daha seksilerini görmesem öyle sanırdım " bu sefer benim sesimdeki alay bütün evi doldurmuştu. Arkama bile bakmadan onun evinden çıktım . Şimdi de ukalalığının cezasını çeksin bakalım ... Kulağımın dibinde birden çalan alarmın sesiyle yataktan fırladım. Etrafıma şaşkın şaşkın bakarken sabah olduğunu ve yeni işe gitmem gerektiğini idrak etmem fazla uzun sürmemişti.Dolabı açıp karıştırmaya başladım. Daha önceki çalıştığım yerde kıyafet sıkıntısı olmuyordu . Ama bu şirkette kuralların olduğunu ve nasıl davranmam , giyinmek gerektiğini kader az çok anlatmıştı . Elime siyah dizlerimin üzerinde biten bir kalem etek ve kaderin giydiği gibi beyaz bir gömlek giydim. Saçlarımı da yukardan toplayıp at kuyruğu yapmıştım. Topuklu ayakkabılarla da hazırdım . Aynada kendimi süzdüğümde çok farklı bir Hazal vardı. Daha kadınsı ve daha otoriter bir görünüşe bürünmüştüm. Elime aldığım makyaj malzemeleriylede son hazırlıklar bitmişti .. Şirketin önüne geldiğimde bir an durdum . Bu kadar büyük bir şirkette insan kendini karınca gibi hissediyordu . Dün evimde oturup depresyona girerken şimdi ise ismiyle ve görüntüsüyle büyük bir şirketin bir parçası olacaktım . Kapıdan içeri girer girmez bütün gözler beni buldu . Ne yani hiç mi insan görmediniz ? , Sonra saçlarım geldi aklıma . İnsanların renkli saçlı birisini gördüğünde neden bu kadar tepki verdiklerini hala anlamış değildim ama NEYSE !. Kaderin söylediği kata doğru çıktım . Etrafa boş boş bakınırken ismimi duymamla o tarafa doğru döndüm. Kader koşturarak yanıma geldi . Yüzünde ki o kocaman gülümsemeyle "Çok güzel olmuşsun kızım . " "Sen güzel görmemişsin " "Körsün galiba kızı.."sözünü kesip "Ya zaten çok heyecanlıyım , napacağım ben ? Yani nereye gidip bekleyeyim ? Ne zaman başlıyor şu görüşme falan ? Sence alırlar mı işe ? Ya kötü geçerse ..." "Hazal ! , Ne bu heyecan kızım , derin bir nefes al önce " Ufak bir kahkaha atıp benim bu aptal halime gülemeye devam etti . Biz konuşurken yanımıza 25-26 yaşlarında bir adam geldi ve elini kaderin beline sardı . Ben şaşkın şaşkın onlara bakarken kader konuşma gereğinde bulundu "Nişanlım selim " Yüzündeki kocaman gülümsemeyle selim dediği adam elini uzattı "Memnun oldum sende Hazal olmalısın , sevgilimin benden çok düşündüğü ve sevdiği arkadaşı " Sitemli bir şekilde söylediği şey karşısında gülümsedim ve bende elini tutup selamlaştık . Elimi geri çektiğinde kadere kaydı bakışlarım. Gözlerinde ki mutluluk görülmeye değerdi . Selim gerçekten iyi bir çocuğa benziyordu ve kaderle birbirlerine çok yakışıyorlardı. Onlarla biraz muhabbet ettikten sonra sıra geldi iş görüşmesine. Adımı duymamla oturduğum yerden kalkıp toplantı odasına girdim . "Olmadı işe alacak daha tecrübeli birilerini bulmuşlar . Boşuna gelmişim " Üzgün bir şekilde söylediğim şey karşısında kaderin yüzü birden düştü . Selim ise bir kadere birde bana bakıyordu . Onun bu haline gülümsediğimi Selim farketmişti ki oda güldü. Elimi kaderin çenesinin altına koyup kafasını yukarı kaldırdım " Acıktım ben ...İnsan iş arkadaşını aç bırakırmı hiç " Söylediğim şeyle yüzüme şaşkın bir şekilde baktı. "Şaka yapmıştım şaşkın ,işe alındım" Söylediğim şeyle omzuma bir tane vurup hızla boynuma sarıldı. Kantin olduğunu anladığım yere doğru yürümeye başladık . Geldiğimizde bir masaya oturduk . Selim birşeyler almak için gittiğinde "Ee nasıl birisi sence selim ? , Düşüncelerin benim için çok önemli ." Ellerimi masanın üzerine koyup birleştirdim ve yüzüme kaderin ki kadar sıcak olmasa da bir gülümseme yerleştirdim . "Bence çok yakışıyorsunuz . Selimde düzgün birisine benziyor ama bu senin hayatın onu benden çok tanıyan sensin . Umarım göründüğü gibidir. " Uzunca selimden bahsettikten sonra selimde masaya gelmişti . Biz yemekleri yerken kaderin sesiyle yüzümü o tarafa döndüm "Şirketin patronu Çağrı beyde orda mıydı Hazal ? " Söylediği şeyle yediğim yemek boğazım da kaldı ve öksürmeye başladım . Ne Çağrısı be ! Doğrusu hangi çağrı ? Kader yerinden kalkıp sırtıma vurmaya başladı . Elimle onu durdurup iyiyim şeklinde bir hareketi yaptım "H...Hangi Çağrı bu ?" " Bu şirketin ve sayısız kurumların sahibi , Çağrı Ateşdağlı "
|
0% |