@tugba_tubis
|
Şanslıydım ki bugün izin günüm; mesajı yollayanı ve zarfın sahibini bulabilmek için tam bir günüm var.
Her olası duruma karşı rahat giysiler seçmeliyim diye düşündüm. Gardolabımı açıp içindekilere göz attım. Nihayetinde, giyecek bir şey bulabildim. Altıma, hafif bol kesimli beyaz bir pantolon giydim; rahat hareket etmemi sağlıyordu. Üstüme ise, serin havalarda da rahatlıkla kullanabileceğim hafif ve yumuşak bir beyaz tişört geçirdim.
Sıra makyaja geldi. Hafif bir makyaj yaptım ve her zamanki gibi güneş kremi de sürdüm. Annem nedense her gün kış bile olsa güneş kremi sürmemi tembihliyor. Zarfıda beyaz çantamın içine koydum ve çantamı taktım. Aynanın önüne geçip kızıl uzun saçlarımı at kuyruğu yaptım ve işte artık çıkabilirim.
Odamdan aşağı indiğimde annem bana seslendi: “Caralina, sana bir zarf var.”Yine bir zarf gelmişti. Annemin yanına gidip mektubu aldım; üstünde yine aynı logo vardı. Zarfı incelerken annem tekrar seslendi: “Dışarı mı çıkıyorsun?''Evet, sen sormadan ben söyleyeyim; güneş kremini sürdüm.”' dedim.”Tamam tatlım, ama geç gelmemeye çalış.”dedi.
Anneme sarılıp dışarı çıktım. Bu sefer başka bir zarf vardı. Açmak için evin yanındaki bir parka gitmek ve bir bankta oturmak güzel olacağını düşündüğüm için parka gittim.
Zarfı açmaya korkuyordum ama neler olduğunu öğrenmeye kararlıydım,belki zarf bana yardımcı olacak kim bilir.
Açarken içimi korku sardı,kağıdı içinden çıkardım ve okuyacakken yine dünkü gibi farklı bir dilde yazılmıştı;
Cara Caralina, Quicòm d'amagat vendrà a la lutz. Un luòc un còp oblidat pòt amagar la responsa..
Telefonumdan çevirdiğimde;
Sevgili Caralina, Saklı olan bir şey gün yüzüne çıkacak. Bir kez unutulan bir yer, cevabı gizleyebilir.
Zarfı yazan kişi bana yardım ediyordu,bu kişi her kimse bana yardım etmeye bir şey anlatmaya çalışıyor olmalıydı ama neden yardım ediyor ve ne anlatmaya çalışıyor.
Yazan şeyleri düşünürken aklımda sadece bir cümle vardı “Bir kez unutulan bir yer, cevabı gizleyebilir” unutulan bir yer ya da artık iş görmeyen eski bir yer olabilir. “Buldum” diye fısıldadım. Sokak arasında eskimiş ve neredeyse kimsenin uğramadığı bir kütüphane var, orası olabilir.
Banktan kalkıp taksiye bindim. Taksi beni istediğim kütüphaneye getirdi. Kütüphane ahşaptan yapılmıştı ama bakım yapılmadığı ve eski olduğu için ahşap eskimiş,camları tozlanmış ve ürpertici bir görünüşü vardı.
Bu kütüphaneye ilk gelişimdi,içinin nasıl olduğunu bilmiyordum. Merdivenleri çıkıp içeri girdiğimde kütüphane sorumlusu beni karşıladı; “Hoşgeldiniz.” “Hoşbulduk.” “Yardıma ihtiyacınız var mı?” Aslında yardıma ihtiyacım vardı ama ne aradığımı daha ben bile bilmediğim için yardım isteyemezdim. “Hayır, teşekkür ederim.”
Kız kafasını onaylar şekilde salladı. Bende kitaplar arasında gezinmeye başladım ama neyi bulmam lazım? Unutulan bir yer cevabı gizleyebilirse belkide kütüphane eski ve unutulmuş olduğu gibi aradığım; kitap,mektup ya da tarihi belgeler olabilir. İşte şimdi yardıma ihtiyacım var.
Hızlı adımlarla kütüphane yöneticisi kızın yanına gittim. Beni fark ettiğinde gülümseyerek; “Yardıma mı ihtiyacınız var?” dedi. “Evet, yardım lazım. Eski veya unutulmuş bir şey arıyorum.” Kız; “Biraz bekleyin hemen geliyorum” dedi ve gitti.
Kız bir süre sonra yanında eski yeşil bir kitapla geldi. “Aradığınız şeyin bu olduğuna eminim.” Gülümseyerek kıza teşekkür ettim ve kütüphanedeki oturulacak yerlerden birine oturdum.
Heyecandan ve korkudan elim titriyordu. Kitabı biraz incelediğimde kitap yeşil renkteydi ama üstünde,tam ortasında mektuptaki sembolün aynısı vardı. İşte şimdi emindim aradığım şeyin bu kitap olduğuna.
Kitabın ilk sayfasını açacağım sırada karşı taraftaki çaprazıma siyah giyimli tuhaf biri oturdu. Yüzü gözükmüyordu ama garipti, sanki…sanki beni izliyordu.
Aklımdan gidip adama “Merhaba Beyefendi neden buradasınız?” ya da “Neden buraya geldiniz?” demek geçiyordu ama böyle bir şey söylemek delilik olurdu ayrıca adam sadece oturuyordu ve beni izliyordu.
Bir an bana deli cesareti geldi ve adama doğru bir adım attığım sırada adam kalkıp gitti. Nedense bilmiyorum ama adamı takip etmem gerektiğini hissediyordum ve öylede tapacaktım.
Hızlıca masadaki kitabımı elime aldım ve adamın peşine takıldım. Arkasında kaç kere seslensem bile beni duymuyormuş gibi sadece yoluna devam ediyor ve ne zaman hızlanırsam oda hızlanıyordu. Sanki benden kaçıyordu ya da beni bir yere götürmeye çalışıyordu.
Ben bu düşüncelerin içinde gelip giderken telefonumun çaldığını duydum. Durmadan telefonumu çıkardım ve kimin aradığına baktım. Arayan arkadaşım Elara’ydı. “ Efendim Elara.”dedim telefonu açar açmaz. “Caralina, arkanı dön.” “Neden arkamı dönmem gerekiyor? Şuan birini takip ediyorum.” “Neden? hatta dur yanına geleyimde öyle anlat.” “Ne? dur nasıl yanı…” daha cümlemi tamamlayamadan Elara yanımda belirdi.
“Benimi takip ediyordun?” “Tabii ki hayır, etrafı geziyordum sonra seni gördüm ve işte biliyorsun.” “Ee söyle bakalım neyin peşindesin? Bu adamı neden takip ediyorsun.” “Şimdi sana anlatamam ama sana söz veriyorum işim bittiğinde sana anlatıcam.” “İŞİMİZ demek istedin galiba.” “Evet, işimizi bittiğinde anlatıcam.”
Elara’ya olayları anlatma sözü verdikten sonra sessiz bir şekilde adamı takip etmeye devam ettik yalnız şaşırtıcı bir şekilde Elara bugün ilk defa sessiz duruyordu.
Gizemli adam aniden durduğunda, hızla birbirimizeçarptık. Dengemi kaybedip düşecekken, güçlü bir el belimden kavradı ve beni tuttu. Şaşkınlıkla başımı kaldırdığımda, adamın soğukkanlı ve keskin bakışlarıyla karşılaştım. Ela Gözlerinde, hareketlerimi dikkatle izleyen bir soğukluk vardı. Kalbim hızla atarken, bu anın ağırlığı beni boğacak gibi oldu.
Elara arkamda duruyordu ve adamın beklenmedik hareketi ikimizi de hazırlıksız yakalamıştı. “Takip etmesi bu kadar eğlenceli miydi?” diye sordu adam, alaycı bir tonla. Sözleri, içimdeki merakı daha da artırdı.
Elara, “Neden bizi takip ettiniz?” diye sordu, sesi titriyordu. “Siz kimsiniz ve ne istiyorsunuz?”
Adamın yüzündeki alaycı ifade kayboldu ve yerine ciddi bir bakış aldı. “Bazı şeyler var ki, sadece doğru zamanda öğrenilmelidir,” dedi. “Ve sizin bu zamanı hazırlamanız gerekiyor.”
Sözleri kafamı daha da karıştırdı. İçimde, yıllardır duyduğum efsanelerle ilgili bir şeylerin gerçeğe dönüştüğünü hissettim, ama ne olduğunu anlamıyordum. Gözlerimi sıkıca kapatıp derin bir nefes aldım.
Elara’nın yanımda olduğunu bilmek biraz rahatlatıcıydı, ama aynı zamanda içimdeki endişe de büyüyordu. Kimliğini henüz açıklamayan bu gizemli adamın bizi nereye götüreceğini ve neden bizi takip ettiğini anlamak için sabırsızlanıyordum.
Adam, bir an sessiz kaldıktan sonra, “Size bazı şeyleri gösterebilirim, ama önce bana güvenmeniz gerekiyor,” dedi. “Bu, hem sizin hem de benim güvenliğim için en iyisi.”
Gizemli adam arkasından, eski ve karanlık bir binaya doğru yürürken, içimde bir gerilim ve merak birleşti. Her adımda, bu gece hayatımızın dönüm noktası olacağını hissettim. Ne tür sırlar ve tehlikelerle karşılaşacağımızı bilmeden, kendimizi bilinmeyenin kollarına bıraktık.
|
0% |