@tugba_tubis
|
Elara ile birlikte gizemli adamı takip ederken, son iki gündür başımdan geçen olayları ona anlatmakla meşguldüm. Ona her şeyi açıklarken, gizemli adamın “İşte burası,” dediğini duydum. Durduğunu fark edemediğimiz için yine çarpıştık.
Gizemli adam, düşmemi engellemek için bileğimden tuttu. Alaycı bir ses tonuyla, “Hiç önünüze bakmayı düşündünüz mü?” dedi. Bizimle eğlendiği çok belliydi; resmen alay konusu olmuştuk.
Kapıyı açarken ona nasıl seslenmem gerektiğini düşündüm. “Gizemli adam” mı diyecektim? Beklemeden, “Adınız ne, Bay Gizemli?” dedim. Kendi kendime bu soruyu sormayı beklemiyordum.
Adam sorduğum soruya büyük bir kahkaha attı. “Bay Gizemli ha, sevdim bunu,” dedi. Elara da onun verdiği cevaba gülerken, adam konuşmaya devam etti. “Adım Cyrus. Sizin adınızı öğrenebilir miyim?” Az önce dalga geçen adam, şimdi kibarca isimlerimizi sormuştu. İsimlerimizi söyledikten sonra birlikte içeri girdik.
Eve girdiğimizde içerisi karanlıktı. Sadece bazı koltuk ve masa gibi mobilyalar seçilebiliyordu. Cyrus kendini bir koltuğa atarken, ben ve Elara ayakta kalmıştık. Bir süre sonra Cyrus’un bize bakarak sırıttığını fark ettim.
“Neden sırıtıyorsun?” “Neden sırıtıyorsun?”
Elara ile aynı anda söyledik. Çocukluk arkadaşı olduğumuzdan, çoğu zaman senkronize hareket ederiz.
“Neden oturmuyorsunuz?” diye sordu Cyrus, alaycı bir şekilde.
Elara ile birlikte Cyrus’un yanındaki beyaz koltuğa oturduk.
Biz oturur oturmaz, Cyrus ayağa kalktı. Gözlerini kısarak ciddi bir tavır takındı ve konuşmaya başladı. “Öncelikle, kendimi doğru şekilde tanıtmalıyım,” dedi, sesi daha derin ve kararlı bir hale gelmişti. “Benim adım Prens Cyrus. Ama sıradan bir insan değilim—ben bir vampirim. Daha da önemlisi, senin gibi, bir kehanetin parçasıyım. Ancak benim rolüm, seninkinden oldukça farklı.”
Elara’nın gözleri büyümüş, şok olmuş bir ifadeyle bana bakıyordu. Ama ben gözlerimi Cyrus’tan ayıramıyordum.
“Farklı bir dünyadan geldim,” diye devam etti Cyrus. “Orası, sizin dünyanızla paralel bir boyutta var olan ve vampirlerle kurt adamlar arasında süregelen bir savaşın hüküm sürdüğü bir yer. Bu savaş, yalnızca bizim dünyamızın değil, sizin dünyanızın da kaderini etkileyebilir.”
Cyrus duraksadı, sözlerinin ağırlığını iyice kavramamızı istercesine. “Ancak asıl önemli olan sensin, Catalina. Senin bu dünyada olman bir tesadüf değil. Kanında, bu iki dünyanın dengesini bozabilecek veya koruyabilecek kadim bir güç var.”
Şaşkınlık içinde, “Neden ben?” diye sordum. İçimdeki korku, merak ve bilinmeyenin getirdiği tedirginlikle karışmıştı.
Cyrus hafifçe gülümsedi, ama bu gülümsemenin ardında ciddi bir ifade vardı. “Çünkü sen de bir vampirsin, Catalina. Ve sadece bir vampir değil; kehanetin işaret ettiği kişisin. Bu yüzden buradayım. Seni korumak, rehberlik etmek ve yaklaşan tehlikeler konusunda seni korumak için.”
Sözleri havada asılı kaldı. O an, dünyamın tamamen değiştiğini hissettim. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, ama doğru söylediğini nereden bilebilirdim?
Cyrus, benim şaşkın bakışlarıma karşılık olarak hafifçe gülümsedi. “Sana söylediklerimin gerçek olduğunu anlamanı istiyorum,” dedi, ardından bakışlarını Elara’ya çevirdi.
Elara bir adım geri çekildi, Cyrus’un ne yapacağını tam olarak kestiremiyordu. Ama korkusunu bastırmaya çalışarak güçlü durmaya çalıştı.
“Ne yapacaksın?” diye sordum, sesimde bir miktar endişe vardı. Elara’ya zarar vermesinden korkuyordum, ama Cyrus’un bakışlarında bir tehditten ziyade kararlılık vardı.
“Endişelenme, ona zarar vermeyeceğim,” dedi Cyrus, ardından hızla Elara’nın yanında belirdi. Gözlerim onun bu ani hareketine inanamadı; sanki bir an oradayken, bir sonraki anda başka bir yerdeydi. Elara şaşkınlıkla Cyrus’un yüzüne baktı.
“Bunu sadece görmen için yapıyorum,” dedi Cyrus, Elara’nın omzuna hafifçe dokunarak. Elara’nın gözleri aniden boşaldı, bedeni gevşedi ve bilincini kaybetti. Bir anda yere düşmek üzereyken, Cyrus onu zarif bir hareketle kollarına aldı ve yere bırakmadan önce yanındaki koltuğa dikkatlice oturttu.
“N-ne yaptın?” diye sordum, şaşkınlık ve endişe içindeydim. Elara’nın bilincini kaybetmiş halde koltuğa yığıldığını görmek beni dehşete düşürmüştü.
“Sadece onu kısa bir süreliğine uyuttum,” dedi Cyrus, Elara’nın solgun yüzüne bakarak. “Bu şekilde sana gerçeği gösterebilirim.”
Cyrus, kendi elini kaldırdı ve bileğinden keskin dişlerini göstererek kan akıttı. Gözlerimin önünde, kanı parmaklarının arasından süzüldü ve birkaç saniye içinde durdu, yara ise hızla iyileşti. Ardından, avuç içini bana doğru çevirdi. “Bu, bir vampirin iyileşme yeteneği,” dedi sakin bir sesle.
Şaşkınlık içinde, Cyrus’un bileğinin iyileştiğini, kanın kaybolduğunu gördüm. Elara hâlâ bilinçsizdi, ama Cyrus’un ne kadar güçlü olduğunu anlamam için bu yeterliydi.
“Şimdi bana inanıyor musun?” dedi. Bakışları hâlâ üzerimdeydi.
“E-evet.”
“Catalina, sende benim gibi tüm bunları yapabilirsin, hatta daha fazlasını. Sen kehanetteki kişisin. Sana tek bir şey soracağım. Vampir olduğunu kabul edersin ve seni eğitirim, vampir özelliklerini ve özel güçlerini ortaya çıkarırım; seni korurum. Ya da insan gibi yaşamaya devam edersin ama unutma, insan gibi yaşarsan tehlikede olursun.”
“Ne gibi tehlikeler?”
“Artan cinayetleri biliyorsun. Onları, senin peşinde olan kötü vampirler yapıyor. Bu yeterli mi?”
“Evet.”
“Cevabın ne Catalina? Vampir mi yoksa insan olmak mı?”
Bu çok zor bir karardı. Eğer insan olursam tehlikede olacağımı, hatta öldürülebileceğimi biliyordum. Ama vampir olursam güvende olacaktım.
Yavaşça başımı salladım. Tüm bunların gerçek olduğunu anladığımda, içimdeki korku yerini meraka ve belki de bir parça anlayışa bıraktı.
“Doğru karar.”
“Peki şimdi ne olacak?”
“Benim dünyama gideceğiz. Seni ailemle tanıştıracağım ve eğitimine başlayacağız. Catalina, bunların seni korkuttuğunu biliyorum ama korkma, sen de bir vampirsin; kanında vampir kanı var.”
Cyrus bunları söylerken aklıma birşey geldi. “Madem vampirsem neden hayatım boyunca susamadım ve kana ihtiyaç duymadım?”
“Hayatın boyunca bir insan gibi yaşadın, Catalina. Bu çok normal. İnsan gibi yaşadığın için vampir güçlerin devre dışı kaldı, ama merak etme, geri kazanacaksın.”
“Vampir olunca insan kanı mı içeceğim?”
“Hayır. Bazı vampirler, yani insanlardan iğrenen vampirler insan kanı içiyor. Biz sadece hayvan kanı içiyoruz. Endişelenme.”
Bunu duymak beni rahatlatmıştı çünkü yirmi dört yıl boyunca insanların içinde yaşadım ve onların kanını içme düşüncesi bile beni ürpertiyordu.
Odada uzun bir sessizlik olmuştu, bu da beni biraz germişti.
Koltukta otururken gözüm yanımda uyuyan Elara’ya çarptı. Ne zamandır baygındı ve hâlâ uyuyordu. Ona dokunduğumda vücudu buz gibiydi.
“Ne zaman kendine gelecek? Hatta vücudu buz gibi.”
“Birazdan kendine gelir. Vücudunun soğuk olması normal, oda soğuk.”
Cyrus söyleyene kadar odanın soğuk olduğunu fark etmemiştim. Ben de çok üşüyordum ama korkudan fark edememiştim. Cyrus’a bir şey söyleyip söylememekte kararsızdım.
“Üşüyor musun?” dedi ve yanıt vermemi beklemeden üzerindeki siyah ceketi çıkarıp bana verdi. “Al, giy.”
Ceketi istemesem de alıp giydim çünkü çok üşüyordum.
“Teşekkür ederim.”
“Ne zaman gidiyoruz?”
“Şimdi.”
“Peki Elara?”
“Sen gitmeden önce Elara’yı evine bırakacaksın.”
“Peki ya sonra? Görüşecek miyiz?”
“Sen ister misin?”
“Evet.”
“Şimdi onu bırak da gidelim.”
Elara’yı uyandırmaya çalışıyordum ama uyanmıyordu. Cyrus’un ona bir şey yapmış olabileceği düşüncesi içimde korku uyandırmıştı. Ama sonrasında derin bir nefes aldı ve yavaşça gözlerini açtı.
“Burası neresi?” dedi Elara, şaşkınlıkla etrafına bakarken.
“Evimize gidiyoruz Elara, hadi kalk.”
Elara yavaşça doğruldu, hâlâ biraz sersemlemiş gibiydi ama en azından bilinci yerindeydi. Ona yardım ederek kapıya doğru yürüdük. Cyrus, sessizce bizi izliyordu. Onun bakışlarının ağırlığını hissederek Elara’yı kapıya çıkardım.
Cyrus’un yanından geçerken, ona dönüp bir kez daha bakmayı ihmal etmedim. “Bu vedalaşmak mı, yoksa bir başlangıç mı?” dedim, merak ve endişe dolu gözlerle ona bakarak.
Cyrus, yüzünde anlamlı bir ifadeyle hafifçe gülümsedi. “Bu, senin kararın Catalina. Ama bu sadece bir başlangıç.”
Bu sözler, içimde bir şeylerin değiştiğini hissettirdi. Bu, yalnızca bir vedalaşma değil, büyük bir maceranın da başlangıcıydı. Caralina olarak, hayatımın tamamen değişeceğini biliyordum ama bu yeni dünyaya adım atarken hem korkuyor hem de içimde bir merak ve heyecan hissediyordum.
|
0% |