Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm: Başlangıç

@tugba_tubis

Salonda sessizlik hakimdi. Annem, karşımdaki koltukta, ellerini dizlerine koymuş, bakışlarını yere sabitlemişti. Bir şey söylemeye cesaret edemiyordum, ama kafamın içinde fırtınalar kopuyordu. Cyrus, yanımda sessizce oturuyordu; yüzünde bir ifade yoktu, ama gözlerinde bekleyişin gölgesi vardı.

 

Dakikalar birbirini kovaladı, ama kimse konuşmadı. Sessizlik, kararın ağırlığını üzerimize yüklemişti.

 

Sonunda, annemin gözleri bana döndü. “Bunu gerçekten yapmak zorunda mısın?” dedi, sesi kırılgan ve bir o kadar da çaresizdi.

 

Derin bir nefes aldım. “Başka bir yol yok, anne. Bu dünyada benim için değil ve ben buraya ait değilim anne. Diğer dünyaya gitmem gerekiyor.” Sesim daha kararlı çıktı.

 

Cyrus, yan gözle bana baktı, başını hafifçe salladı. Sanki söylemem gereken şeyi doğru bir şekilde ifade ettiğimi onaylıyordu.

 

Annem bir süre sessiz kaldı, ardından yavaşça başını eğdi. “Peki… O zaman git. Ama dikkatli ol, Caralina. Orası bizim bildiğimiz dünya değil.”

“Biliyorum,anne.”

 

Saatlerdir sesi çıkmayan Cyrus ilk defa konuştu. “Caralina hadi, hazırlan da gidelim.”

     

Cyrus sözlerini bitirdikten sonra ayaklanıp hızla odama doğru yöneldim. Kapıyı kapattım ve bir an için durup derin bir nefes aldım. Düşüncelerim karmaşık, kalbim ise tedirgindi.

 

Dolabımın kapaklarını açtım ve elbiselerime göz gezdirdim. Cyrus’un ailesiyle tanışmak gibi büyük bir adım atarken ne giyeceğimi bilemiyordum. Daha önce hiç giymediğim şık siyah bir elbiseyi çıkardım. Kumaşı yumuşak, dokusu zarifti ve kendimi daha özgüvenli hissetmemi sağladı. Bu tanışma sadece bir formalite değil, belki de bir yol ayrımıydı.

 

Üzerime elbiseyi geçirip aynaya baktım. Gözlerimdeki belirsizlikle kendimi izledim. Şık olmam gerekiyordu, ama aynı zamanda kim olduğumu da kaybetmek istemiyordum. Takı kutusunu açıp annemin bana verdiği zarif küpeleri seçtim; küçük ama anlamlı bir detaydı. Küpeleri takarken içimde bir güç buldum; annemin bana kattığı cesareti yanımda hissetmek istiyordum.

 

Sonra ayakkabılar… Topuklu ve zarif ama rahat bir çift ayakkabı seçtim. Her adımımda tedirginliğimi bastırmaya çalıştım. Çantama sadece gerekli olanları koydum: telefon, jazr aleti, parfüm şişesi ve bir tutam cesaret.

 

Kapıyı arkamdan kapattığımda, odama son bir kez baktım. Her şey aynıydı ama bir daha buraya aynı kişi olarak dönmeyecektim, bunu biliyordum. Derin bir nefes aldım, içimdeki kaygıyı bastırarak, kapıdan çıktım. Cyrus’un yanına döndüğümde kararlıydım. Artık dönüş yoktu.

 

“Hazırım gidebiliriz.”

“Pekala, hadi küçük hanım önden buyurun.”

“Küçük hanım mı?”

“Evet.”

“Cyrus, her şeyden önce anlaşalım. Benimle böyle konuşma.”

“Nasıl istersen.” deyip kapıya yöneldi. Bu kadar çabuk kabul etmesini beklemiyordum.

 

Kapıya Cyrus’un yanına gittiğimde evden ayrılmadan önce annemle sımsıkı sarıldık ve Cyrus ile birlikte siyah-kırmızı motosikletinin yanına gittik.

 

Cyrus bana siyah kaskı verdi,kendisi iki renkli siyah-gri kaskı aldı ve motosikletine bindi.

“Nasıl bineceğini biliyorsun değil mi?”

“Tabii ki biliyorum. Ehliyetim bile var.” dedim.

 

Bende motosiklete bindiğimde Cyrus’u tutmak yerine depoyu tuttum ve evden uzaklaşmaya başladık.

 

Rüzgar yüzüme çarpıyor, motorun gürültüsü kulaklarımı dolduruyordu. Ama içimdeki sessizlik, motorun hızından daha güçlüydü. Gerçekten nereye gidiyordum? Annemi geride bırakmak, bu yeni dünyaya adım atmak… Her şey hızla değişiyordu. Cyrus’a güveniyor muydum? Evet, ama tam olarak neden?

 

Cyrus’un gözleri dolunay ışığında hafifçe parladı, yüzündeki gülümseme daha da genişledi. “Vampirler tehlikeyi sever,” dedi hafif bir sırıtışla. “Ve adrenalin? Eh, bu sadece insanlara ait bir kavram değil.”

 

Aniden motosikletin gazını tekrar açtı, motorun gümbürtüsü kulakları sağır eden bir patlamayla yankılandı. “Sıkı tutun!” diye bağırdı,bende bidonu bırakıp Cyrus’a tutundum ve önümüzdeki boş yolda inanılmaz bir hızla fırladık. Hızla geçen ağaçlar ve binalar neredeyse birer gölgeye dönüşmüştü, ama Cyrus sanki tamamen rahattı. Bir virajı alırken motosikleti daha da eğdi, lastikler yerden kesilecekmiş gibi hissediliyordu.

 

Adrenalin damarlarıma pompalanırken, kalbim hızla çarpıyordu. Ancak Cyrus, tamamen sakin görünüyordu. “Tehlike ve hız bazı vampirler için sadece heyecan değil, aynı zamanda hissetmenin yolu. Daha fazlasını görmek ister misin?”

 

Motorun devrini daha da artırdı ve önümüzdeki dümdüz yolda hızla ilerlemeye devam ettik. Bir an için sadece rüzgarın uğultusunu duydum, ama Cyrus’un sesi net bir şekilde duyuldu. “Benim için, hız ve tehlike hayatın bir parçasıdır. Adrenalini sevmek bu, sadece bir başlangıç.”

 

Aniden önümüzde küçük bir tepe belirdi. Cyrus hiçbir yavaşlama belirtisi göstermeden tepeye doğru hızla ilerledi. “Tırmanmaya hazır mısın?” diye bağırdı ve gaza yüklendi. Tepeyi aştığımızda bir an için havalandık, yer çekimine meydan okurcasına kısa bir süre uçuyormuş gibi hissettim. O anda Cyrus’un vampirlikten gelen inanılmaz kontrolüyle tüm bu tehlikeyi eğlenceye çevirdiğini anladım.

 

Yere indiğimizde, motosiklet büyük bir ustalıkla kontrol altında kaldı. Cyrus başını hafifçe bana çevirip, kırmızı parıltılarla dolu gözleriyle gülümsedi. “İşte gerçek hız ve tehlike. Bundan daha fazlası var, ama bu kadarı sana yetti mi?”

“Fazla bile.”dedim ve gülümsedim. O sırada Cyrus yavaşlamıştı.

 

Az önce annemi düşünürken Cyrus beni bu düşüncelerin içinden çıkarmıştı. Cyrus’a ısınmıştım, gördüğüm kadarıyla iyi biri.

 

Loading...
0%