Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@tugba_zeycel

HASRET SON BULUYOR


Tevfik misafirlerini yolladıktan sonra yukarı çıktı. Karısı bütün merakı ile oturmuş bekliyordu. Kocasını gören yaşlı kadın hemen ayağa kalkıp "Ne oldu bey anlat hele. Yavuz ile babası ne diye öyle erkenden kalkıp gittiler?" Tevfik yavaşça sedire oturdu. Derin bir nefes alıp verdikten sonra Bige'ye seslendi. Torunu ürkek adımlar ile dedesinin yanına gelmişti.


Başını eğmiş dedesinin ağzından çıkacakları bekliyordu. "Yarına hazırlığınızı yapın. Bige'yi istemeye geliyorlar." bu söz merakla bekleyen iki yüreğin birini yakmıştı. Bige Yavuz'a gelin olacağını düşünüp yıkılmıştı. Kurtuluşunun olabileceğine inanmıştı. Hatice ise yüzüne gururlu bir gülümseme yerleştirmişti. İstediğini aldığını düşünüyordu. "Tabi Bey merak etme sen evvel Allah yer şeyi hal ederim ben." deyip Bige'ye bakışları ile zaferini izlettiriyordu ki bu hal kısa sürmüştü. Şimdi yanan yürek ve sevinen yürek bir kelam ile yer değiştirecekti. "Aziz Efendilere gelin oluyorsun kızım." Tevfik gözleri dolmuş ve sesi titrer şekilde söylemişti bunu.


Torununun gözlerine öyle derin bakıyordu ki Bige'nin ruhunu okumaya çalıştığı aşikardı. Memnun muydu bu sonuçtan? Artık emindi. Bige aldığı bu son haberle gözleri ışıldamıştı. Nefes alışverişleri heyecandan sıklaşmıştı. Nerede bakacağını ne yapacağını şaşırmıştı. Dedesi Bige'nin bu hali üzerine bir nebzede olsa derin nefes almıştı. Torunu bu karardan memnundu. Memnun olmayan biri varsa oda Hatice'ydi. Öfkesi kasvet ile odayı dolduruyordu. Ağzını bir açıp bir kapatıyordu. Sinirden oturduğu yerde oturamaz olmuştu. Sürekli oturuş şeklini değiştirip duruyordu.


En son dayanamayıp konuşmaya başladı. "Ben sana ne diyeyim ki şimdi? Cemil onca olana rağmen kalktı buraya geldi. Torununun ayıbını örteceklerdi. Ahır köşelerinde basılan kızı oğluna gelin edecekti ama sen onları elinin tersi ile ittin. Bir de kızı ayıbının ortağı ile evlendiriyorsun. Hiç oldu mu bu?"


Tevfik "Fazla söze gerek yok hatun. Hazırlığını yap o kadar." deyip yatmak için odasına çekildi. Salonda bir başlarına kalan ikili adeta bakışları ile birbirlerine meydan okuyorlardı. Dedesinin yanında mahcup duran Bige üvey babaannesinin karşısında tam tersi bir hal alıyordu. Biliyordu, gardını düşürdüğü an akbabaya yem olacaktı. Bu zamana kadar bir şekilde boyun eğmeden gelmişlerdi. Ama bu son hadise ikisini de aşıyordu. Söz Yusuf Efendideydi. Hatice başını tehditkâr bir şekilde sallayarak Bige'nin üzerine doğru yürüdü.


Aralarında çok az bir mesafe kalmıştı. İşaret parmağını sallayarak "Bak gör ben sana neler ediyorum. O sevincini kursağında bırakacağım." deyip gitti. Bige havalarda uçuyordu hiçbir şey onun moralini bozamazdı. Odasına çekilen Bige camının önüne geçip gökyüzünü izlemeye koyuldu.


Biliyordu çünkü sevdiğinin gözleri de şu an bu gök kubbedeydi. İlk defa gecenin karanlığı kalbine huzur vermişti. Bu gecenin sabahında kavuşma vardı. Gece olup her yer sessizleştiğinde yalnızlığı çökerdi odasının, kalbinin tam ortasına. Babası terk-i diyar etmiş, annesi ise onu terk etmişti. Terk edilme tüm benliğine acı acı işlemişti. Hayata tutunduğu tek el dedesinin eliydi. Hatice'nin tüm gaddarlıklarına rağmen o elin varlığı güç olmuştu Bige'ye. Ama artık bir el daha olacaktı. Mirali'nin elleri.


"Sakın diyem Bey o kızı bu eve gelin diye getirem deme." bu sefer Aziz'in evinde itiraz sesleri yükseliyordu. Yattığı yataktan kalkıp odanın içerisinde bir aşağı bir yukarı yürümeye başladı. "Aman deyim Aziz. O kız fenadır. Kızın huyunu ben biliyorum. O babaannenin yanında büyümüş kız hiç bize dirlik verirler mi? Aklını başına al. Hem babaannesi bırakmaz zaten, illa bir sorun çıkartır huzurumuzu bozar."


Hilde tüm çabası ile Aziz'i vazgeçirebilmeye çalışıyordu ama kar etmiyordu. Karar verilmişti bir kere. Ne kadar dil döküp Bige'nin asi karakterinden bahsetse de kocasına söz dinletememişti. Bu sefer soluğu oğlunun yanında almıştı. Camdan gökyüzünü izleyen oğlunun önüne geçip "İzin vermiyorum Mirali. Olmaz o kız olmaz." Mirali yattığı yerden doğrulup sırtını duvara yasladı ve annesinin yanına oturması için yer açtı. "Niye istemezsin ana anlat bir." Aziz'e anlatıp sonuç alamadıklarını bir de oğluna anlatmaya başladı. Mirali sakince annesini dinledi. Hilde son sözlerini söyledikten sonra annesinin iki elini avuç içlerine alıp öptükten sonra "Benim biricik anam. Korkularını biliyorum hak veriyorum da sana. Hatice Teyze huzur verecek bir kadın değil ama Bige farklı. O konuda yüreğini ferah tut. Ben mesudum ana, bu sonuçtan da razıyım. Sende dualarınla, varlığınla bana destek ol." Hilde'nin içi içini yese de evladına daha fazla ses etmemişti.


Sabah olmuş ev ahalisi olanı biteni öğrenmişti. Herkesin suratında şaşkın bir ifade bezeliydi. Ama kimse olayı değip bir şey soramıyordu. Akşam mühim bir mesele vardı ve hazırlık yapmak gerekliydi. Kahvaltı sofrasında Aziz "Mirali bugün anneni al çarşıya git. Alınması gereken ne varsa alın. Akşama bir eksik kalmasın." dedi. Hala olayların gerçekliğini sorgulayan Mirali babasının sözü ile gerçekliğe ne kadar yakın olduğunu hatırladı.


Kahvaltı bitmiş herkes işlerine koyulmuştu. Mirali ve Hilde ise çarşıdan eksikleri tamamlıyorlardı. Çiçek, çikolata ve yüzükler alınmış Mirali'ye uygun bir gömlek ve pantolon bakıyorlardı. Hilde'nin ne kadar keyifsiz olduğu yüzünden belli oluyordu. Mirali ise her şeyi heves içerisinde yapıyordu. Her fırsat buluşunda kırmızı kurdelelere takılmış yüzükleri inceliyor mutlu oluyordu. Tüm eksikler alınmış evin yolu tutulmuştu. Köyün meydanında servisten inmiş eve yürüyorlardı ki bir sokak arasında Hatice Hanım ile rastlaştılar. Hiç muhatap olmadan yanında geçip gitme niyetindelerdi ama Hatice zehrini akıtacak yer arıyordu.

Önlerine bir set gibi duran Hatice "Bakıyorum da hazırlıklar tamam Hilde Hanım." cevap vermeden yanından geçmeye çalışan Hilde'nin kolunu sertçe tutup durdurdu. "Dünür sayılırız artık nereye böyle selam sabah vermeden." demesi üzerine Mirali annesinin kolunu Hatice'nin elinden kurtardı. "Yapma Hatice teyze." Hatice Mirali'nin elinde gördüğü poşetleri bir hışım ile alıp yere fırlattı. İçinden karton kutuda duran yüzükler çamurlu bir su birikintisinin içine düştü. Mirali panik ile kutuyu sudan çıkarttı ama kutu çoktan suyu emmişti. Eli ile temizlemeye çalışsa da kutunun artık şekli bozulmaya başlamıştı. Kurdeleler de ıslanmıştı. Mirali öfke dolu gözleri ile Hatice'nin üzerine yürüdü "Akşama hazır ol çünkü ben geliyorum. Ve bu yüzüklerle Bige ile sözleniyor olacağım. Sende izliyor olacaksın. Hadi ana gidelim."


Artık beklenen an gelmişti. Ev ahalisi kız isteme merasimi için hazırlanmış evin avlusunda buluşmuşlardı. Mirali'nin kız kardeşleri heyecanlı bir şekilde saçlarını düzeltiyor oğlanlar ise olayın farkında olmaksızın rahatça gitme vaktini bekliyorlardı. Mutluluk Mirali'nin yüzünden bir derya gibi süzülüyordu. Hemen o evin kapısına varıp sevdiğini görme arzusu ile dolup taşıyordu içi. Anne ve babası ise derin bir sessizliğe bürünmüştü. Sadece yapmaları gerekeni yapan iki kişi gibiydiler. Oğullarının mutluluğunu görmek kalplerine merhem olsa da bu işin nelere gebe olduğunu bilmiyorlardı.


Ve bunun tedirginliği bir hayli üzüyordu. Ellerinde çiçek ve çikolataları bir dirhem halde Yusuf Efendi'nin kapısına geldiler. Kapıyı mor çiçekli elbisesi ile Bige açmıştı. Ağzı kulaklarında olan genç kız misafirlerini içeriye buyur etti. Herkes evin salonuna yerleşmiş bu sene ki mahsulleri konuşuyorlardı. Tevfik Efendi'nin önceden gelip Yusuf Efendi'nin gerginliğini bir hayli göğüslemişti. Mirali artık herkes muhabbet içerisinde diye düşünürken Hatice'nin varlığı kendini belli etti. "Bu sizdeki de ne tuhaf iş. Daha dün bu salonda başka dünürler otururken şimdi siz varsınız. Hele en tuhafı; ahırda Yusuf Efendi'nin torunu ile basıl sonra giyin kuşan gel o Efendinin karşısına geç otur. Tabi Allah'ın emri ile istenecek. Bari Allah'ın adını karıştırmayın."

Heyecanla çarpan aşıkların kalbi şimdi korku ile çarpıyordu. Herşey mahvolacaktı. Mirali bir şeyler yapmalım diye düşünürken Aziz olaya el attı. "Otur oturduğun yere Hanım. Söz kesildi, konuşma faslı bitti."

Hatice tekrar konuşmaya kalksa da Aziz bakışları ile karısını susturmuştu. Tevfik yeni bir ayaklanma olmaması adına Aziz'e göz edip isteme merasimine başlamasını söyledi. Aziz ufak bir duraksamanın ardından acemice konuşmaya başladı. "Allah'ın emri peygamberin kavli ile torunun Bige'yi oğlum Mirali'ye istiyorum."


Destekleriniz bekliyorum ❤️


Loading...
0%