@tugba_zeycel
|
SEN
Her nefes çekişinde yanar mı insanın ciğeri? Benim niye yanıyor? Kim kırdı kolumu kanadı mı? Kim aldı tek kalan canımı? Bakıp ta görmek istediklerimi kim aldı? GÜNEŞİM NEREDE BENİM? Dokunup sonsuzluğa vardığım elleri kim aldı avucumun içinden? Benden giden, yokluğunu nerede diye aradığım kalbim nerede? Tek bir sese tek bir nefese ritim değiştiren kalbim nerede? Acısını duymayı bile özlediğim kalbim nerede?
Alper'le o kızı öyle sarmaş dolaş kahkahalar için de görünce kalbimin bulunduğu yeri terk edişini hala hissede biliyorum. Aradan 3 gün geçmişti ve evet ben hala yaşıyorum. Ama o günde takılı kalmış bir şekilde. Hayatım bir anlığına durağan noktasına gelmişti, onların Alper'in odasına girerken ki halleri gözümün önünden gitmiyordu. Dona kalmıştım adeta dilim dönmüyor, hatta onların dışındaki bazı seslere bile sağır olmuştum. Bana bunu nasıl yapar diyordum hakkım varmış gibi. Piknik yerinde yaşadığımız şeylerdi belki bana bu duyguları daha derin yaşatan ve sorgulatan. Onun gözlerinin başka bir göze bakabilme olayı beni deliye çevirmişti. Aklı gayet yerinde bilinçli bir şekilde yapıyor olması da ayrı bir can yakıcıydı. Onlar odaya girer girmez yüreğim de ki öfke ve kırgınlıkla soluğu Çağan Beyin yanında almıştım. Saat umurumda bile değildi her şeyi kafada bitirmiştim artık. Alper'i bitirmiştim. Çağan Beyin kapısını çalıp bahçeye gelmesini söylemiştim. Hızlı bir şekilde bahçeye indim çünkü onun kapısının önünden geçmek bile bir eziyet olmuştu bana artık. Çağan Bey gözlerini ovuştura ovuştura "Ne oldu bu saatte." Derin bir nefes alıp verdim ve kendinden emin bir şekilde "Artık buradan gitmek istiyorum." Kaşlarını çatmış ne demek istiyor bu kız der gibi yüzüme bakıyordu. Anlamasını kolaylaştırmak için "Alper Bey bence artık sıkıntı çıkarmaz ilk kızlar gider ardından da ben giderim. Alıştıra alıştıra ya da yara bandı çeker gibi bir anda 3müzde ortadan kayboluruz siz seçin" deyip ellerimi göğsümde birleştirip cevabını bekledim. Boğazını temizleyip "Daha istediğim kadar vakit geçmedi ki ne bu acelen?" "İstemiyorum sabrım kalmadı artık" "Alper'di demi gelen, kapı sesi duydum kahkahalar ve ardından sen benim kapımı çaldın ne için, gitmek için!" "Ne demek istiyorsunuz?" dedim tek kaşım havada. Başını sağa sola sallayıp kafasının içinde kurduğu şeyleri yok etmeye çalışır şekildeydi. "Tamam diyelim ki sizi tek tek ya da birlikte gönderdim sonra ben kardeşimi nasıl zapt edeceğim?" "Bu nu ben düşünemem, orası sizin meseleniz. Sadece bize özgürlüğümüzü verin hem Alper Beyin başka uğraşları var. Lütfen siz ayarlamaları yapın ve bize haber verin" deyip yanından uzaklaştım. Bahçeden çıkmıştım ama nereye gideceğimi kestiremiyordum. Odaya gitmek ve uyumak istemiyordum sadece bu olanlardan en hızlı şekilde kurtulmak istiyordum. Gözümden akan yaşlarla istemeyerek de olsa odanın yolunu tutup bütün gece göz yaşlarımla yorganın altında kalmıştım. Aradan geçen 3 gün benden bir ömür götürmüştü. Alper'in yeşillerine bir kez olsun bile bakmamış ve konuşmamıştık. Sanki hatasını bilir gibi ne benimle konuşuyordu ne de evde fazla vakit geçiriyordu. Belki de ben hatasını fark etmesini umut ettiğim için öyle sanıyordum, belki de o da bitirmişti her şeyi. Sadece işime odaklanmıştım ve Çağan Beyden haber bekliyorduk. Kızlarda bu ani kararıma şaşırmıştı ama irdelemelerine müsaade etmiyordum. Mutfakta ki işimi bitirmiş salona süpürge açmak için hazırlanırken zilin çalmasıyla kapıyı açmaya gittim ve günlerdir bakmamak için direndiğim yeşiller karşımda duruyordu. Bakışlarını üzerime dikmiş şaşkın bir şekilde dona kalmıştı. Benim açacağımı tahmin etmemişti sanırım. Başını aşağıya eğip hızlıca yanımdan uzaklaşıp odasına doğru gitti. Burnum da kalan kokusuyla serseme dönmüştüm. Bir koku bir nefesle nasıl böyle dünya mı kaplayabiliyor? Bunun olması yanlış diye diye kaptırmıştım kendimi ona. Ama beni uyandıran da kendisi olmuştu. Ona olan öfkem tekrar yerini hatırlatmıştı kalbime dolan acıyla birlikte. Çünkü o kadında dışarda arabaya yaslanmış bir şekilde Alper'i bekliyordu. Açık kalan kapıdan gördüklerim dünyamı yerle bir etmişti tek seferlik olmaması daha çok acıtmıştı canımı. Sanki tek seferliği sayılmaz gibi, 1 veya 2 başkası olmamalıydı. Kız beni görmüş ve el sallamıştı. Kaşlarımı olabildiğince çatıp hızlı bir şekil de kapıyı yüzüne kapatır gibi bam diye kapatmıştım. Belki kapı bu şiddete dayanamaz devrilir diye geri çekildim. Kapının sesine olacak ki eli göğsün de Hayriye teyze ne oldu der bakışları atarken burnumdan soluduğum nefret ve sinirle Alper'in odasına girip kapıyı bir hışımla açtım. Artık ne yaptığımı ben bile anlamıyordum. Alper'in gözleri şaşkınlıkla beni izliyordu. Odaya girip kapıyı sert bir şekil de kapatıp üzerine doğru yürümeye başladım. Karşımda dimdik durup ne yapacağımı bekliyordu. "Benimle bir derdin varsa yüzüme karşı söyle saklanma" dedim asıl niyetim kızın hırsını çıkarmaktı ama bahanem bu olmuştu. "Ne diyorsun sen?" "Çok net benim dediklerimi anlamayan sensin. Kaçan sensin, benimle derdi olan yine sensin sen sen sen hep sen" deyip arkamı dönüp gideceğim sırada kolumdan tutup beni kendine doğru çevirdi. "Kaçan bensem sen nereye gidiyorsun?" dedi, yeşillerine bu kadar yakından bakmak hipnotize etmişti beni. "Evet senle derdim var anlamışsın tebrik ederim seni." Ava giderken avlanmayı yaşıyordum şu an. Benim ona bağırmam gerekirken onun sesi bana yükseliyordu ve otomatikman gözlerim dolmaya başlamıştı. "Asıl her şey sen sen sen. (Sesi o kadar gür çıkıyordu ki kulaklarım çınlamaya başlamıştı) Yerini bil uzak dur benden, hesap sorma, odama girme, karşıma çıkma, gözlerini gözlerime dikip konuşma benimle, sadece işini yap ve gideceğin günü bekle." Dedi. Her kelimesi bir ok misali kalbime saplanmıştı. Yok saymıştı beni (gideceğin günü bekle) (sadece işini yap) (Yerini bil)neydim onun gözünde artık daha iyi anlıyordum. Arkasını dönmüş elinde hazırladığı bavulla o kızın yanına giderken "Ben yerimi de gideceğim gerçeğini de biliyorum Alper Bey ama şunu da öğrenmiş oldum ki biz nasıl istersek isteyelim hayatın hep bizim için ayrı bir planı oluyor. Beni buraya zorla getirip, hürriyetimi elimden alan siz şimdi farklı emirler getiriyorsunuz bana ama dediğim gibi işte hayat bu farklı planlar sunuyor." Sen emirlerini gerçekleştiremeden ben buradan gitmiş olacağım. Gözümden akan yaşı hızlı bir şekilde silip Alper'in çıkabilmesi için kapıyı açıp "Buyurun" dedim. Alper'se halimi sakin bir şekilde izleyip bavulunu yüklenip aşağı indi. Kolum kanadım kırık ağır adımlarla pencerenin önüne geçip tülün arkasından kızı incelemeye başladım. Güzel bir vücuda, güzel yüz hatalarına sahipti hayran kalmamak elde değildi. Alper yanına gittiğin de nerede kaldın tarzında konuşmaya başlamıştı ama sanki Alper için o orada değildi. Bavulunu bagaja atıp arabaya binmişti bile. Gergin olduğu tülün arkasından bile belli oluyordu. Belki dediklerim kalbine değmiştir. Ama artık nafile ben kalbimden de aklımdan da onu çıkarmaya karar vermiştim. Onun gidişiyle bende gidecektim.
ACILARLA HARMANLANMIŞ KALP. NASIR TUTMUŞ DERİNLERİ. HER ACIYA BİR SEVGİ SIKIŞTIRMIŞ YANLIZLIĞIYLA. BAŞBAŞA KALDIĞI DERDİ DOSTU OLMUŞ ZAMANLA. DUYURAMADIĞI SESİ KÜSMÜŞ YARINLARA. SOLMUŞ YEŞEREN BAHÇELERİ. ÜST ÜSTE KOYDUĞU TAŞLAR İLE ÖRMÜŞ DUVARLARINI. KİMSEYE ANLATAMADIĞI DERDİ, KALAKALMIŞ AVUCUNDA.
GÜNÜMÜZDEN “Alper Bey ile geçirdiğiniz o güzel günden sonra yaşadığınız o kırgınlığı bana biraz tarif eder misin? Neler hissettin o gün ve sonrasında?” Bakışlarımı Aylin Hanımın gözlerinden çekip ağaçların yapraklarına çevirdim. Rüzgarın esintisi ile nede güzel dans ediyorlardı. Dikkatimi farklı şeylere verip doktorumun varlığını yok saymaya çalışıyordum. Ama yanımda oturmuş sakince konuşmamı bekliyor olması da sinirlerimi bozuyordu. Alper ile küsmemiz demek benim o evden gidip acıya bulanmam demekti. Hepsini tekrardan yaşarcasına anlatmak zor geliyordu. Ama iyileşmeyi, normale dönmeyi Alper’e ve aileme borçluydum. Derin bir nefes alış verişinin ardından konuşmaya başladım. “Çok güzel bir gündü. Dediğim gibi kendimi huzurlu hissetmiştim. Sonradan onu kırmış olmam beni çok üzmüştü. Ama içimden de bir nevide iyi oldu diyordum. Çünkü onu bırakıp gitmeyi kendime kolaylaştırmam gerekiyordu. Onu daha tanıyalı 5-6 hafta olmuştu ama kalbimde öyle bir yer edinmişti ki söküp atması pekte mümkün gözükmüyordu. O zamanlar en doğrusu onu küs ayrılmaktı. Oda o kızla karşıma çıkarak beni kırmıştı. İkimizde birbirimizden uzaklaşmak için aynı yolu seçmiştik. Kır ve uzaklaş.” “Ne kadar da doğru söyledin. Aynı yolu izlemişsiniz, çünkü ikinizde bu ilişkinin doğruluğunu ve olabilirliğini hep sorgulamışsınız. İçten içe birbirinize duyduğunuz aşkı da baskılamaya çalışmışsınız. Kader sizi iyi şartlar altında karşılaştırmamış bunun da etkisi büyük tabi. Bu arada zaman dilimini hesaplayıp söylemen gözümden kaçmadı.” Acıyla karışık bir gülümsemeyle “Sanırım bu sohbetler zihnimde ki tozları temizliyor. Her şey biraz daha net ve biraz daha karışık.” “Böyle hissetmen normal. Anılarımızı yaşayıp Beyninin hafıza merkezine atıyoruz ve her şey bitmiş oluyor. Ama sen şimdi o anılarını gün yüzüne çıkartıp yorumluyorsun. Analiz ediyorsun.” “Analiz ediyoruz. Sizin yaklaşımlarınızla anlam kazanıyorlar. Hiç bakmadığım açılardan bakmamı sağlıyorsunuz.” Aylin Hanım o güzel gülümsemesi ile “ Hikayenin ilk kısmı bitti şimdi diğer kısımlarında.” Dedi.
|
0% |