@tugba_zeycel
|
GİTME BENDEN
ALPER'DEN Onu öylece bırakıp gitmiştim. Yüreğim paramparçaydı ama aklımın yap dediğini yapmıştım. Gitmesem ona olan bağlılığım daha fazla artacaktı bu oyunu oynamak zorundaydım. Ne o Leylaydı ne de ben Mecnundum. Yolun başındaydık ve gitmek en doğrusuydu. Onun o bakışları gözümün önünden gitmiyordu Didem'le geldiğimiz o akşam ki gözünde ki o hayal kırıklığı, o hüznü çöküp kalmıştı kalbimde. Kendimden iğreniyordum ama onun iyiliği için her şeyi yapardım artık. Girmişti bir kere aklıma atamam onu asla zarar da vermem. Ateşim ben yakarım onu da kendim gibi, kıyamam. Hayatımın heyecanı olmuştu, sabah güneşim olmuştu ama söndürdüm onu kalbimi taşa çevirip dökmüştüm dilimden o kötü sözleri. Ona o sözler yerine “Senin için senide yakmamak için uzak durmam lazım.” diyemedim. “Aklımda fikrimde tek sen varsın.” diyemedim. “Sensiz bir hayat istemezken sensizliği seçmeliyim.” diyemedim. “Yalan o kadın tek sen varsın sen sen sen benim tüm hayatımsın.” diyemedim. “Sana ben...” diyemedim. Kendime bile diyemezken kalbim her diline getirdikçe susturduğum şeyi diyemedim işte. Hırsımı gaz pedalından alır gibi ibrenin sonuna kadar yüklenmiştim gaza. Didem yanımda "Yavaş olsana" dese de umurum da bile değildi. Artık her şeyden geçmiştim. Kendime olan öfkem öyle baskındı ki neyden korkuyorsun demeden edemiyordum. Elçinin dediği gibi korkak mıydım, saklanan bir korkak mıydım? Hayır ben bir korkak olmayacağım. Karşısında olup dik durup gideceği dünü güçle bekleyeceğim. Böyle başka bir kadınla olmak bana yakışmaz deyip rotamı ani bir kararla eve doğru çevirmiştim. 3 saat boyunca gittiğim yolu şimdi gerisin geriye dönüyordum. Dideme dönüp "Bu iş burada bitti Didem, artık ben dönüyorum.” dedim. "Ne diyorsun sen be?" "Anladın işte, yanlışımdan dönüyorum." "Ben miyim o?" "Evet sensin, bir hata yaptım özür dilerim o gün seni hiç aramamalıydım gerçekten çok üzgünüm seni evine bırakacağım sonra gitmem gerek." 3 saatlik yolu 1 buçuk saate düşürmüştüm. Eve gelecek cezaları şimdiden tahmin edebiliyordum. Didem'i eve bırakmamla bu saat 2 olmuştu. Eve gelip arabayı hızlıca park edip kapıyı çaldım onun açmasını umut ediyordum. Bak buradayım geldim gitmedim onunla demek için. Dönme sebebim ona karşı dik durmaktı ama onu görme ihtimalimden kaynaklı inmişti tüm gardım ve dönüş sebebime kızar olmuştum söyleyecektim tüm içimden geçenleri asıl buydu cesaret. Dimdik durup kapının açılmasını bekledim. Açılan kapıyla omuzlarım düşmüştü Hayriye teyze karşımdaydı ve görmek istediğim kişi o değildi. "Hoş geldin oğlum" dedi ağzımın içinden salonu inceleyerek "Hoş buldum “ dedim Bir yerden Elçinin çıkmasını bekleyerek. Merdivenlerden gelen ayak sesleriyle kalbimin çarpma hızı da artmıştı işte geliyor dedim ama bu sefer de gelen abimdi. "Ne işin var burada gitmedin mi sen?" Kendimi toparlayıp "Vazgeçtim." Dedim. Gelmeme pek sevinmemiş bir haldeydi ama şaşırmıştır diye düşündüm. Tekli koltuğuma oturup "Kaç saatlik yoldan geldim Elçin'e söyleyin de kahve yapsın bana. " onu görmek için bir bahaneye ihtiyacım vardı. Ama Hayriye teyze atlayıp "Bugün öğlenden sonra hiç görmedim oğlum onları bende sana soracaktım" demesiyle yüreğimin sıkışmasıyla nefesim kesilmişti. Ani bir şekilde ayağa kalkıp "Nasıl yani neredeler?" "Bilmiyorum oğlum ben markete gitmiştim geldiğimde Elçin yoktu Çağan Beyin dediğine göre de diğerleri de izin alıp gitmişler" lafı biter bitmez odalarına koşar adımlarla inip dolaplarını açtım ve tek bir kıyafet bile yoktu. Nefes almam iyice zorlaşmıştı nasıl gider nasıl ? Gözlerime çöken buğularla içeri giren abimin yakasına yapışıp "Neredeler? “ dedim sesim o kadar gürdü ki çatallaşmaya başlamıştı. "Ne biliyim ben" deyip ellerimden kurtulup bir adım geriye atıp "Bu kızlar yüzünden mi abinin yakasına yapışıyorsun sen!" "Evet gerekirse onu da yaparım gerekirse başka şeylerde. Sana benim işime karışma demiştim baştan uyarmıştım. Şimdi bana doğruyu söyle neredeler?" "Nasıl bir güvenlik önlemi almıştın ki gidilemez olmuştu bu ev? " Söylediklerinin doğruluğu sinirimi daha da arttırmıştı. Artık gitmez diyerekten önlem almayı bırakmıştım. Ona güvenmiştim bir sözdü bu gitmeyecekti. Ne olursa olsun onu bulup tekrar buraya getirecektim. Yanan yüreğime su olacaktı. Kesilen nefesim olacaktı. Nasıl bir gün bu böyle? Yüreğim yok olmuş, nefesim hiç olmuştu. Zaman durmuş hayatımın tüm ışıkları sönmüştü. Acının her halini tatmıştım ama bu diğer acılara benzemiyordu daha beteri daha kıvrandırıcı bir acıydı. Kalbimde bir ağırlık, dilimde bir sızı. Ah demekten usanmış bir dil. Sızım sızım sızlayan bir yürek. Dünyam durdu be Elçin. Nefesim kesildi. Kör oldu gözlerim, gözlerini arar oldu bu benlik. Yitirdim kendimi, sonu yok mu bu acının? Bir çare bir yol yok mu? Alın içimden bu acıyı. Soldu günüm güneşim. Sen neymişsin? Ben bilememişim içimin korunu, ben bilememişim sevdamın ne kadar büyük olduğunu. Gel be gel yapma bana bunu gitme benden gitme bizden. Dayanmaz bu yürek senin yokluğuna. Her acıya dayanır ama senin yokluğun değil. Ne kadar bahçede oturduğum bilmiyorum ama gözümden süzülen yaşları silip bana doğru gelen Hayriye teyzeye dönüp "Bir haber var mı?" dedim. Onunda yüzü asıktı bu bir haber olmadığı anlamına geliyordu. Oturduğum yerden hızlıca kalkığım an Hayriye teyze kolumdan tutup "Dur bir oğulum" dedi derin bir nefes alıp verdikten sonra kalktığım yere geri oturdum. "Acının farkındayım yavrum" elini yüzüme koyup konuşmaya devam etti "Denecek çok bir şey yok belki ama şunu unutma ki o kızın sana olan bakışlarına ben şahittim. Sana zaten kefilim sakın pes etme oğlum bul onu getir bu eve geri “ dedi o kadar güven vericiydi ki kollarımın arasına alıp sıkıca sarılıp "Sağ ol Hayriye teyze iyi varsın" deyip dış kapının oradaki güvenliği çağırıp kamera kayıtlarını getirmesini söyleyip odama çıktım. Bilgisayarımı açıp görevlinin kayıtları getirmesini bekledim. Yarım saat sonra görevli odama gelip "Üzgünüm Alper Bey ama kayıtlar yok" dedi. Sinirden elim ağayım titremeye başlamıştı. Adamın üzerine doğru yürüyüp "Bir daha söyle “ dedim kulağımı ağzına doğru yaklaştırıp. "Kayıtlar silinmiş yoklar "demesiyle gözümde çakan şimşeklerle bunun altından da abimin çıkacağını tahmin etmiştim. Adama "Çık dışarı "deyip. Düşünmeye başladım, gizli bir şey olmasaydı o görüntüleri yok etmezdi. Bir şekilde o kayıtlara ulaşmalıydım. Birkaç dakika sonra aklıma yan komşumuzun kameraları geldi bahçesinde ki kamera bizim evinde bir kısmını görüyordu. İçime dolan umutla flaşımı alıp gizlice yan komşumuza geçip görüntüleri istedim ve hemen kayıtları getirip açtılar. Dediğim gibi de tam bizim arabaları park ettiğimiz yeri gösteriyordu. Play tuşuna basıp izlemeye başladım. İlk olarak Elçin gözükmüştü. Kalp atışım öyle hızlanmıştı ki duyulacak diye yutkunup izlemeye devam ettim. Elçin arabaya binmeden önce etrafı seyretti bu hali dikkatimi çekmişti, hayalimde sanki arkasına bile bakmadan küs gitmiş bir Elçin vardı. Ama görüntüler tam tersini söylüyordu. Etrafı seyretti, gözünden akan yaşı sildi. Onunda eli kolu kırıktı bunu görüntülerden anlamış ve hissetmiştim. Kayıtların bir kopyasını almıştım. Gözüken tek şey kızların arabaya binip gitmesiydi başka kimse yoktu. Abimi de görürüm o kayıtlarda sanmıştım ama orada değildi. Tabi bu onun yapmadığı anlamına gelmiyordu. Hemen en güvendiğim adamı yanıma çağırıp "Topla eşyalarını gidiyorsun" dedim. "Nasıl efendim anlayamadım!" "İzmir'e gidiyorsun" dedim "Bana onu bulacaksın evlerinde nöbet tutacaksın. Eğer orada bulamazsan İzmir'i kapı kapı gezeceksin. Onu bulmadan gelmeyeceksin." Deyip hızlıca yanından uzaklaştım. Ne olursa olsun seni bulacağım Elçin, bulacağım.
|
0% |