@tugbalal
|
Korkularımız ayaklarımıza bağlanmış birer prangadır . Hareket edemez yaşayamayız ,nitekim korkulardır aslında bizi biz haline getiren, belkide bırakmalıyız ,yaşamalıyız doyasıya , korkmadan çekinmeden , ama en çokta kendimize karşı cesur olmalıyız ilk önce kendimizle olan savaşımızda galip gelmeyi başarmalıyız. Albayın odasında projeksiyondan gösterilen adamların resimlerine odaklanmış albayı dinliyoruz. "Bu Yosef Türkiye 'de isaril asıllı bir iş adamı kimliği ile biliniyor. " Karşıda orta yaşlı, kumral ,sakallı bir adamın resmi göründü "Ancak işin iç yüzü görünenden çok başka adam silah tüccarı terör örgütlerine Türkiye üzerinden silah satıyor ayrıca kadın ve uyuşturucu ticaretinden de yüklü miktarda gelir sağlıyor, son zamanlarda alınan istihbarata göre adam bu birkaç gün içinde İstanbulda bir davete katılacak sizden istediğim adamı sağ bir şekilde almanız" "Emredersiniz komutanım" "Yarın sabah yola çıkacaksınız sonrasında İstanbul emniyeti size gereken desteği sağlayacak önünüzde bulunan dosyalarda davete nasıl ve ne şekilde sızacağınız yazılı Allah yardımcınız olsun " Albay odadan çıkınca bizde dosyaları inceledik gerçekten bizi zor bir görev bekliyordu. Sabah erken saatlerde uçağa binmiştik Alparslan yüzbaşı ile yan yana oturuyorduk ve bu durum beni biraz geriyordu. "Fazla gerginsin " Aklımı okumuş olamaz değil mi "Nerden çıkardınız komutanım " "Sabahtan beri koltuk kolu diye tırnaklarını geçirdiğin kolumdan" Söylediği ile gözlerim aşağıya kaydı adamın elinin üzerinde resmen tırnak izlerim çıkmıştı. "Ben ,ben çok özür dilerim " "Tamam sorun yok, şimdi bana seni bu kadar geren şeyi anlatır mısın " (Size yakın olmak, sürekli etrafımda görmek bakışlarınızı üzerimde hissetmek tüm bunlar beni geriyor) "Görevi düşünüyorum da " "Gerilmene gerek yok ben her an yanında olucam diğerleride etrafında olacak merak etme ,ayrıca eminim o adamın dikkatini hemen çekeceksin " "Nerden eminsiniz " Bana cevap vermek yerine gözlerini kapatıp uyumayı tercih etmişti. ******* Hepimiz otel odasında hazırlanıyorduk. Sinan davete garson olarak katılacaktı. Ateş ve Ali müzisyen olarak Dursun ve Rıdvan abi her ihtimale karşı dışarıda arabada bekleyecekti. Ben, kendini beğenmiş jet sosyeteden süslü bir kadındım. Yüzbaşı benim korumam olarak her an yanımda olacaktı. Üzerimde ince askılı derin yırtmaçlı kırmızı bir elbise vardı eteğinin on kısmı yerlere kadar düşse de arka kuyruk kısmı biraz uzundu ayrıca sırtında hatrı sayılır bir dekolte vardı elbiseye uygun sade bir makyaj yaptım saçlarımı maşa yaptım siyah saçlarım kırmızının üstünde çok şık duruyordu. Son olarak küçük siyah bir el çantası aldım içine silahımı koydum açılmayan bacağımada küçük bir bıçak yerleştirdim ayağıma bandı gold zincirden yapılma yüksek topuk bir ayakkabı giydim kapıyı aralayıp bizimkilerin olduğu salona adım attım. Beni ilk gören Rıdvan abi oldu. "Offf civciv sen ne olmuşsun ya " "Ben düştüm siz devam edin beyler" Bunu diyende Ateş'ti Ali "abla biz bence seni hiç yollamayalım" "Bunlara katılacağım aklıma gelmezdi. Akşam dikkat et kardeşim " Sina'nın cümlesi ayrı bir tebessüme yol açtı yüzümde bana alışmasını seviyordum "Ha bence oradaki tüm heriflerin dipleri düşecek da" Dursun da yorum yapmıştı ama asıl düşüncesini merak ettiğim kişi bakışlarını bir an olsun benden ayırmamış , lakin dudaklarını bir kez olsun aralamamıştı. "Hazırsan biz çıkalım?" Bu kadar mı yani bende bir şey demedim sadece başımı salladım önden çıktım . Arkamdan gelirken bir şeyler homurdanıyordu. Ama anlayamadım "Keşke üstüne bir şey alsaydın üşüyebilirsin?" "Yok ,üşümem içerisi sıcak " "İçerisi sıcakta senin sırtın ve bacağın komple açıkta " Bu söylediğine biraz tebessüm ettim "Adamın dikkatini çekmem şart " "Hay ben onun dikkatine" Yine ağzının içinden sövmüştü ama bu defa duydum. Asansör durunca kulağındaki kulaklıktan konuştu "Başlıyoruz herkes çok dikkatli olsun, özelliklede sen Lâl!" Usulca kimseye belli etmeden başımı salladım. ***gece başlayalı birkaç saat olmuştu adamı göz hapsine almıştım birkaç defa göz göze gelsekte istediğimiz tepkiyi alamamıştık artık umudumu kesmeye başlamıştım kas gücüne geçişe az kaldı. "Adamın dikkatini çekemiyorum bu böyle olmayacak " "Sana öyle geliyor şerefsiz sabahtan beri seni kesiyor yanına gelmesi yakındır " Alparslan Yüzbaşının dedikleri beni şaşırmıştı olabildiğince adama bakmamaya dikkat çekememeye çalışıyordum ama onun dikkatinden kaçmamış anlaşılan "Merhaba" Arkamda hissettiğim kişi ile silkelenip kendime geldim işte başlıyoruz "Merhaba" Adama dönüp elimi zarifce ellerinin arasına bıraktım niyetim el sıkışmaktı lakin adam elimi dudaklarına götürüp üzerini öptü sanırım kusucam "Sizi daha önce hiç buralarda görmedim " "Yurt dışındaydım henüz döndüm bende sizi tanıyamadım " "Ah kabalığımı mazur görün adım Yosef ya siz güzel hanımefendi. "Rana bende menun oldum " "Ah Rana hanım benim kadar olamazsınız " "Bence hanımı atabilirsiniz resmiyeti pek sevmem" Adam iğrenç şekilde gülmeye başladı gerçekten kusucam Kulaklıktan bizimkilerin sesleri geliyordu Adam biraz daha bana yaklaştı eli sırt dekoltemde gezinmeye başlamıştı ki "Rana hanım bir isteğiniz var mı" Yüzbaşının gelmesi ile adam elini çekmek durumunda kalmış bende rahat bir nefes almıştım "Bu bey kim" " korumam" "Yok efe biz beyefendi ile sohbet ediyoruz sen gidebilirsin " Baş selamı verip yanımızdan ayrıldı lakin adama olan bakışları ,eğer bir insan bakışlarla öldürülebilir olsaydı muhtemelen bu puşt yaşamıyor olurdu. Adamla biraz daha konuşmuş olabildiğince alkol aldırmaya çalışmıştım. Kulağıma doğru eğilip "geceye yukarıda devam edelim mi?" "Bence harika olur" Artık bitsin bu şey be ,alalım şu pisliği Beraber kol kola kalkıp asansörlere doğru ilerledik ordanda adamın odasına doğru Alparslan yüzbaşı biraz geriden bizi takip ediyordu odaya girer girmez adamı indirecektik. İçeri geçince daha fazla beklemedim adamın kafasına var gücümle yan tarafta duran vazoyu indirdim ama ne yazık ki film çekmiyorduk adam bayılmak yerine üzerime gelip ellerini boğazıma doladı sanırım düşündüğüm kadar sarhoş değildi. Tam onu üzerimden atmaya yelteniyordum ki biri onu üzerimden fırlatırcasına aldı gelen yüzbaşıydı. Adamı bayılana kadar bir temiz hıncını aldı valla hiç karışmadım zaten boynum acıyor. Elimle boynumu ovuyordum kulaklığa doğru diğerlerinin gelmesini istedi adamı aldık bu kadardı. Bakışları bana kaydı birkaç adımda bana doğru geldi ve belkide en beklemediğim şeyi yaptı, beni kollarının arasına aldı öyle çok sıkı sarıyordu ki ,ama ben bundan hiç rahatsız olmadım daha demin sırtıma o adam hafif dokunurken midem kalkıyordu ama şimdi onun her iki eli o izleri yok etmek ister gibi okşuyordu ama ben bundan şikayetçi değildim hatta üşümüşüm o sarılınca fark ettim ayrılmak istemedim ayrılan taraf o oldu demin sırtımdaki elleri bu defa yanaklarımdaydı yüzümü avuçları arasına aldı "İyi misin " Sadece başımı salladım konuşamıyorum ki biraz daha sarılsak ya ne olur ki "Korkma sana bir şey olmasına izin vermem " "Korkmuyorum ki" Dudakları yukarı doğru kıvrıldı benim bakışlarım ise dudaklarına kaydı "Neden titriyorsun o zaman?" Titriyor muyum, elbete titriyorum bu kadar yakın olup fark etmemesi için aptal olması gerek söyleyecek bir şey bulamadım ne yapacağımıda bilemedim tam o anda bizimkiler içeri daldı bir kez daha Allah a şükür ettim kurtuldum ,en azından şimdilik ,onlar adamı paketlerken bende ordan uzaklaştım bizimkiler adamı arka kapıdan çıkartırdı adamın her yerde adamları vardı uyanmamaları bizim için büyük bir nimetti ***dönüş yolunda Ateş'i kafalamış Ali'nin yanına oturmuştum yüzbaşından kaçıyorum ne var! Aptal değilim ona karşı duygularım var farkındayım,ama onun bunu bilmesine izin veremem en azından onun duyguları var mı bilmem lazım o zamana kadar bana iyi şans diliyorum çünkü şu anki anlamlı bakışından adam resmen senin yediğin her haltın farkındayım diyor. Allahım sen bana yardım et beni kendimi rezil etmekten koru Büyük Aminn....
|
0% |