Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. Bölüm

@tugbalal

İçerimdeki sokaklarda bile seni aradım ben ,sen nasıl kıydın harabeye çevirdin. Oysa ben o sokaklara çiçekler ekmiştim olurda seninle el ele dolaşırım diye ...

ALPARSLAN KARAHANLI...

Geldiği ilk günden bu yana güvenememiştim ona ,

Ali'yi kurtardığı gün tüm tim tartışmaya başlamıştık şüphesiz en ılımlı olan Ali iken kararında en net olan bendim ona asla güvenemezdim.

"Eee ne yapacaz peki bu böyle ne kadar gider bilmiyoruz timden alın istemiyoruz da diyemeyiz"

Demişti ateş

"Neyapıcaz peki güvenecek miyiz "

Dursun 'un sorusunu ben yanıtladım

Hayır, ama güvenmiş gibi yapıcaz hata yapacaktır o zaman onu büyük bir zevk ile göndericem"

Herkes beni onaylamıştı. Biz bir kere güvenmiştik timimize yeni katılan teğmen Ahu ,geldiği ilk günden kol kanat germiş onu ailemizden saymıştık. Şüphesiz aramızda ona en değer veren kardeşi yerine koyan kardeşim bildiğim Murat'tı bir kaç yıl önce esir düşmüştük tıpkı şuan olduğu gibi, hepimiz ayrı ayrı yara almış işkence görmüştük ama hiçbiri canımızı ihanet kadar yakmamıştı .

Adamlar ona kendilerine katılmayı teklif ettiklerinde gözünü kırpmadan kabul etmişti sadakatini kanıtlamak için ise Murat'a kıymıştı.

Sonrasında ise tıpkı onlara benzemiş vatanına ihanet etmişti . Canlara kıymıştı. Orada tutulduğumuz süre zarfında onlarca suikast gerçekleştirmiş katliamlar yapmıştı. Artık umudumuz tükendi dediğimiz anda adı efsaneleşmiş biri imdadımıza yetişmişti. Şimdi ise dejavu oluyorduk yine aynı sahne aynı senaryo nasıl kabul edebilirdi aklım almıyor bir an kısa bir an farklı olmasını bekledim lakin beni yanıltmadı.

Diğerleride bana karşı mahcup olmuşlardı çünkü kısa bir süre önce bana yanıldığımı söylemişlerdi ama şimdi hepimiz hem öfkeli hemde hayal kırıklığı doluyduk.

Dışarıdan gelen sesle hepimizin soluğu kesildi.Ali!

Aradan ne kadargeçti bilmiyorum, o kadar öfke doluyum ki buna sebep olanları çıplak ellerle parçalamak istiyorum.

Kapı açılma sesi ile başımı önümden kaldırdım o gelmişti , hangi yüzle, nasıl bir ahlaksızlık vardı bu kızda arkadaşını şehit etmişti.Şimdide dimdik şekilde ardında iki adamla karşımızda dikilmişti söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki ama sustum yüzünü görmek dahi midemi bulandırıyordu.

Ama duygularıma bizimkiler tercüman oldu ilk konuşma gücü bulan Rıdvan abi oldu.

"Nasıl kıydın lan ona ,sana ilk kucak açan oydu? Nasıl elin vardı "

"Abi zahmet edip çeneni yorma ne anlar bu sevgiden sadakatten vatanına ihanet etmiş biz neyiz ki"

Dursun devam etmişti ardından

Bakışlarında hafiften olsa bir duygu kırıntısı görmedim zerre pişmanlık yoktu tıpkı ona benziyordu

"Bırak devrem Alparslan komutanım sonuna kadar haklıydı güvenmeyin dedi , ihanet edecek dedi, biz dinlemedik ama biliyor musun iyiki bizde sana oyun oynadık senin iğrençliğini göstereceğin günü bekledik ama olan bizim kardeşimize oldu."

Sözü Sinan devr aldı

" ilk günden beri ne halt olduğu ortada değil miydi zaten ne bekledik ki ,elini kardeş kanına buladı, birde kendini acındırmaya kalktı, o gün bile Alparslan komutanım inanmayın dedi her zaman ki gibi haklı çıktı.."

Geldiğinden beri göremediğim duygu seli şimdi gözlerinde peyda oldu.

"Gerçekten mi ?kalbin mi kırıldı? Gerçekten sana inanacak kadar aptal mıyız sandın? Ama ne yalan söyleyeyim iğrenç yüzünü iyi maskeledin ama yetmedi işte "

Diye devam ettirdim sözlerimi

Sol gözünden bir damla yaş aktı göz bebeklerinde ki hayal kırıklığı ne yalan söyleyeyim gerçeği aratmazdı.

"Ne var biliyor musunuz? Hepinizin canı cehenneme "

Cümlelerini sarf ettikten sonra hızla yanındaki adamın boynunu kırdı diğeri ne olduğunu anlamadan belinden çıkardığı bıçakla şah damarını kesti adam boğuk sesler çıkararak yere serildi.

Ne oluyor burda buda yeni bir oyun mu?

Ardını dönüp zincirlerin anahtarını aldı tam bize dönmüştü ki biri başına namluyu dayadı

"Kal olduğun yerde, demek hain çıktın hemi başkan "

Adam sözlerini bitiremeden silaha tekme atmıştı silah adamın elinden kayıp düşerken adamın sırtına çıkıp bacaklarını boynuna sardı onu boğmaya çalışıyordu. Hepimiz olan biten karşısında şaşkınlıktan konuşamıyorduk. Tam o sırada bir manga kadar adam içeri girdi. İşte asıl bizi şoka uğratan bu oldu adamların hemen önünde Ali vardı başına silah dayanmıştı. Yaşlı bir adam konuşmaya başladı

"Eğer hemen yaptığın şeyi kesmezsen bunun beynini uçururum. "

O da daha yeni onları fark etmişti usulca adamı bıraktı ve ondan uzaklaştı.

Adam ayağı kalkar kalkmaz öksürmeye başladı.

Ona dönüp tokat attı ardından silahın kabzası ile vurdu epey bir hırpaladıktan sonra yaşlı adam araya girdi

"Bırak sağ lazım biliyorsun "

"Öldürecem onu başkan Malik ile birlikte altı adamı indirdi "

Bu kız ne yapıyordu böyle neler dönüyor ortada

"Keşke dedim bağlayın ikisinide "

Ali ile ikisinide getirip tekrar zincirlediler adam ona doğru gitti çenesinden tutup sıkmaya başladı

"Bunlar iyi günlerin ,yarına eski bir arkadaşın gelecek, inan bana keşke ölseydim diyeceksin, hatta yalvaracaksın"

"Bak buna gülerim işte "

Diye cevpladı adamı.Bu halde bile dik durmaya çalışıyordu.

Yarın kim gelecekti, onu nerden tanıyordu ve dahada önemlisi biz ne halt etmiştik.

*****saatler geçmişti birkez olsun dönüp bize bakmamıştı .

Haklıydı, dönüşümüz var mıydı?

Herkesin gözlerinde aynı pişmanlık yer edinmişti , dönüp baksa belki görürdü. Lakin sanki burda ondan başka kimse yokmuş gibi davranıyordu.

İlk geldiği zamanlarda bile bu kadar boş bakmıyordu. Öfkesi vardı gözlerinde lakin şimdi ona bile layık görmüyordu. Bize değer vermişti değil mi ve biz değer gördüğümüz kalbi harap etmiştik. Bu kadar çok mu yanmıştı canı, en çokta ben yakmıştım değil mi hiç dinlememiştim kalbimi. Belki diyen tarafıma hiç güvenememiştim. Kirli bir camın arkasından bakmış yargılamıştım...

Ali 'nin sesi ile ona döndüm

"Komutanım şimdi ne olacak?"

"Bilmiyorum aslanım, bilmiyorum "

Bu saatten sonra biz kendimizi nasıl affettiririz bilmiyorum. Lakin Allah nasip ederde burdan sağ çıkacak olursak sana sözüm olsun küçük kız, kırdığım kalbi bir daha onaracam o kalbe girmenin bir yolunu bulucam sana söz......

 

Loading...
0%