@tugbalal
|
(Hayata dair bir umudum vardı benim, Sen onu bile aldın elimden.....) EFLÂL KARCA artık düşünemeyecek kadar yorgundum. belkide hissedemeyecek kadar. Tüm bu olanlar gerçekten olmuş muydu. Gerçekten yapmışlar mıydı ben onlara sığınmaya kalkmışken onlar bana oynamışlar mıydı. Başım ağrımaya başladı. Daha fazla düşünmek istemedim onları önemsemek dahi istemedim. İhanetin affı yoktu, peki onların bana yaptığı ihanet değil miydi? Üzerime soğuk suyun atılması ile nefes nefese kendime geldim sabah olmuştu belkide öğle saatlerindeydik, burda zaman kavramı yoktu . Onları yok saydığım için kendi düşüncelerim ile boğuşmak zaman kavramını yitirmeme sebep olmuştu. Onların sesini bile duymak istemiyordum bu yüzden bende sesimi haram kılmıştım. Kafamı kaldırıp ıslak saçlarımın arasından karşıya baktım. Çıkan seslere diğerleride kendine gelmişti herkes pür dikkat karşımızda duran adamlara ve yanlarında duran kadına bakıyordu onların bakışları kadına kitlenmişken ben tek bir kişiye odaklandım.... Benden can alan adam benim kardeşlerimin toprak altına girmesine neden olan adam "KASSAM " Onun o iğrenç suratını en son o gece görmüştüm kafama silah dayanmıştı sonrasında askerler geldiğinde kaçmak zorunda kalmıştı... Benim ondan alacağım beş canımın hesabı var. Benim ondan alacağım beş yiğidin kanı var... Suratıma iğrenç sırıtması ile bakıyordu. Yedi yıldır adım adım peşindeyim lakin her defasında kaçmanın bir yolunu buluyordu. En son bölge sorumlusu diye Suriye 'nin bir yerine geçmişti. Orda izini kaybetmiştik. Ama şimdi karşımda Azrail'ine gülümsüyordu o suratını elbet dağıtacağım.. Hayal kırıklığı ile beni terk eden gücüm ve inadım şimdi intikam hırsı ile katlanarak bana geri dönmüştü "Askeeer, beni özledin mi?" İğrenç suratına boş boş baktım sadece, ben cevap vermeyince o saçmalamaya devam etti. Yaptığı en iyi şeydi karşısındakileri manipüle edip ilk önce dirençlerini kırmak , ama bu defa o kadar kolay değil, bu kez karşısında o sıradan asker yok, ki o zamanlarda bile beni alt etmek o kadar kolay olmamıştı bu defa kimse bilmese dahi kuzgun olarak savaşacak ona istediğini asla vermeyecektim... "Duyduğuma göre üsteğmen olmuşsun? Tebrik ederim , ne yalan söyleyeyim ben sen çoktan geberdin sanmıştım..." Başımı dik tuttum "Bende kuyruğunu it gibi kıstırıp kaçınca bir daha geri gelmezsin sandım ama buradasın " "E ne yaparsın, insan özlüyor biliyor musun? Ahhhh o çığlıklar kulağa en güzel ninniler gibi geliyor" Bana doğru yaklaştı saçlarımı tutup arkaya doğru çekiştirdi yüzümde mimik oynamadı. "Ama ne yalan söyleyeyim hiç biri senin çığlıkların kadar hoş gelmedi kulağıma.... Değişmişsin üsteğmen ama merak etme geçmişi hatırlayınca açılırsın..." Olduğum yerde hareketlendim "Aaa az daha unutuyordum . Bak şimdi ,hiç seni görmeye elim boş gelirmiyim " Yanında getirdiği kadına işaret verdi. "Üsteğmenin hediyesini getir hele Ahu eski arkadaşlarını özlemiştir belki, malum onlardan geriye pek bir şey kalmadı. " AHU!! İhanet eden kadın asker ,nasıl? Bu nasıl olabilirdi . Tesadüf olamaz bilerek geldiler , neler oluyor burda? Bileklerimi duvardan çözüp sandalyeye bağladılar tam karşımda bir ekran vardı. "La ne güzel oldu değil mi böyle bütün eski dostlar toplandık değil mi yüzbaşı. " Yüzbaşının bakışları bana kaydı lakin ben başımı karşıya çevirdim . Sanırım bizimle tehdit mesajı yollayacaklardı. Lakin bu düşüncem Kassam şerefsizinin cümlesi ile yok oldu. "Ee üsteğmen hatırlamaya hazır mısın? Eski dostlarını " O cümlesini bitirince ekranda görüntüler oynatılmaya başladı. Ve benim tüm dünyam başıma yıkıldı. O dünya yıkıldı, ben altında kaldım. ***dostlarım kardeşlerimin hepsini tek tek vahşice katledip videoya almıştı hepsini özellikle bana izlettirmişti. Benimle kedinin fare ile oynadığı gibi oynamıştı. Görüntüler devam ederken gözlerimden tek damla yaş gelmedi . Lakin o gün çok ağlamıştım . Şimdi ise karşımdaki görüntü Mustafa abime aitti. Tim komutanıydı. Hepimizin abisiydi. Yüzü tanınmayacak haldeydi. Diğer kardeşlerimin bazısını suda boğmuştu. Kimisinin uzuvlarını kesmiş , mezara tek parça girmelerine bile izin vermemişlerdi. Birini diri diri yakmışlardı, onun mezarı dahi yoktu tüm bunları izlerken ağlamadım lakin nefeste alamadım aldığım nefesler ciğerlerimi parçaladıda ben bir ah dahi diyemedim. Diğerleride gördükleri karşısına artık küfür dahi edemiyorlar, benim yerimede göz yaşı döküyorlardı. Başımı, kısa bir an ekrandan çevirdim . O an yüzbaşı ile göz göze geldik gözlerine doğru konuştu gözlerim bak dedim BAK.... Acınacak haldeyim değil mi? Değdimi anladı , değdimi yüzbaşı ,belkide birazdan burda hepimiz öleceğiz beni böyle parçalamana değdimi , gözleri ile af diledi lakin benden beklediği cevabı alamadı. "Eflal , Korkma kardeşim! Cennette biz elbette yan yana gelicez, hem biz bu yola şehit olmak için çıkmadık mı?" Ekrandan duyulan sesle oraya döndü bakışlarım Mustafa abim o halde bile beni sakinleştirmeye çalışıyordu. En küçükleri bendim beni korumak için ne kadar uğraşsalarda başarmışlar hayata bir bir gözlerini yummuşlardı. Birbirimizin gözlerine tebessüm ederek bakıyorduk onun tam karşısında kollarımdan zincirlenmiştim. Bakışlarımızı koparan Kassam'ın elindeki kılıçla onun kafasını koparması oldu. Ekrandan aynı anda bir çığlık koptu arşı alayı titretti , lakin benden yine ses çıkmadı ekranda ki Eflal ciğerini parçaladı lakin ben nefes almayı bile kestim ekranda çığlıklar duyulmaya devam ederken Yüzbaşının sesi duyuldu. "Ulan şerefsiz seni kendi ellerim ile gebertmez isem bana da Alparslan demesinler " Sesi o kadar gür çıkmıştı ki, çıkan zincir seslerinden ileriye doğru atılmaya çalıştığının farkındayım ama Başımı kaldırıp bakamadım aynı şekilde diğerlerinden de küfürler yükseliyordu Kassam ise hiç birini takmadan bana yöneldi "Hadi ama, bak yeni arkadaşların araya girmesin ben sen unutuysan diye hatırlatmak istedim o kadar" Başımı yüzüne doğru kaldırdım gözlerimdeki adanmışlık ve korkusuzluğu kimse beklemiyordu dedim ya inat ettim benden tek bir göz yaşı yada çığlık yükselmiyecek "Unutmadım ama belliki sen unutmuşsun " "Neyi?" "Piçinin nasıl geberdiğini, aaa ama sen orda değildin değil mi? Bak bunu unutmuştum" "Seni gebertirim " Kahkaha attım büyük ihtimalle hepsi delirdiğimi düşünüyordu. "Biliyor musun o da aynı senin bu söylediğini söylemişti " "Kes sesini " "Aaa ama sana anlatmam lazım, oğlunu nasıl bombaya bağladığımı , onu gebertmemem için nasıl yalvardığını görmen lazım, ama ben genede yaptım, biliyor musun her bir parçası bir yere dağıldı ." Gülmeye devam ettim büyük ihtimalle sonrasında sağlam dayak yiyecektim ama buna değer "Hatta kafatası ayaklarımın dibine düştü görmen lazımdı. Ama göremedin. " Siniri artık başka bir boyuta geçmişti. benim derimi yüzmek istediğinin farkındayım ama yine durmadım "seni öyle bir becericem ki benimle böyle konuşmak neymiş göreceksin" "Benimle en son kim böyle konuştu biliyor musun? Musap" Sinsice sırıttım "Evet ırz düşmanı kardeşin " Bakışları dahada karardı. Başımı hafif yana eğdim. "Bende benimle böyle konuşan dili dahil tüm uzuvlarını parçalara ayırdım uçkuruna düşkün pezevenk kardeşinden namusuna el uzattığı tüm kadınların intikamını alacak şekilde parçaladım . Aaa hadi ama bunları zaten biliyordun değil mi sana harika bir notla yolladım ÇÜ...." Cümlemin devamı gelmedi. Elleri boğazıma dolandı. O kadar çok sıkıyorduki o an öleceğimi anladım gözlerim kararmaya başladı. Her şeyin bittiğini sona geldiğimi, etrafta beni bırakmasına dair sesler bağrışmalar vardı lakin kim olduğunu ayırt edemedim... Ben ölümü hiç böyle hayal etmemiştim. Ne biliyim dağlarda bir kurşunun hedefi olur yada bir can kurtarırken şehadet şerbetini içerim diye düşünmüştüm, Anne ,baba ölüm böyle bir şey miydi. Ben bu hayatta yaşamdan çok ölüm görmüştüm ailem, kardeşlerim, silah arkadaşlarım ... Belkide böylesi daha iyiydi burda kimim vardı ki benim , özlemekten çok yorulmuştum Benim dirimden çok ölüm vardı. benim toprak altında sayamayacağım kadar çok canım vardı. Bunca canın yanına bir beden koymuşum çok mu? Nefes almak artık imkansız gibiydi yetmedi konuşmaya da gözlerimi açık tutmaya da yetmedi aldığım nefesler, gözlerimi daha fazla açık tutamadım Son hatırladığım ise adımı haykıran bir ses , sesin sahibi ise kalbimi paramparça eden Alparslan'dı bakışlarında korku peyda oldu kaybetme korkusu , benim için mi korkuyordu. İyide neden......
|
0% |