@tugbalal
|
(Sen sevgili dokunduğum yerdeki parmak izim, Bastığım yerdeki ayak izimsin. Ve sen sevgilim kalbime açılan en derin yara izim Uğruna seve seve yandığım lakin bir ah dahi etmediğimsin.) EFLAL KARCA Nihayet bitmişti. Yıllardır kardeşlerimin intakını almak için yanıp tutuşmuştum ve şimdi bitmişti. Artık mezarlarında rahat uyuyabilirlerdi. Kanlarını yerde bırakmamıştım. Yaklaşık yedi saattir yürüyorduk helikopterin ineceği noktaya çok az kalmıştı. Yürümek artık gerçekten bana işkence gibi geliyordu. Bir kaç defa sendelemiştim. Her düşecek gibi olduğumda aralarından biri yardıma yelteniyordu lakin ben kendimi geri çekiyordum. Keşke bu düşünceli hallerini tüm bunlar olmadan ben bu kadar kırılmadan önce de gösterselerdi. Ben onlara değer vermiştim. Yoksa sadece kızardım zaten kızgınlığımda zamanla geçerdi. Ama şimdi... Affedemiyordum. Çünkü artık sebeplerle değil sonuçlarla ilgileniyordum. Ben artık kimseyi affetmek için bahaneler üretmek istemiyorum yapmak istediler ve yaptılar hepsi bu ,artık kalbimi dinlemiycem. Çünkü her defasında olan oluyor ve ben kırıldığım ile kalıyorum ama bu defa değil.... Varış noktasına geldik. Helikoptere binerken bacağım beni çok zorlamıştı. Yüzbaşı benden önce binip elini uzattı lakin tutmadım. O da başını yere eğip bir şey demedi. Onlardan en uzak mesafeye oturmuş dışarıyı izliyordum. Hepsinin gözü benim üstümdeydi. Helikopter pilotundan iniş yapacağımıza dair bilgi gelince toparlandım . Hepimiz tek tek aşağıya indik bacağım ve göğsümdeki yaralar çok fazla zorlamaya başladı. Yer ayaklarımın altından kayıyordu. Hepimiz yan yana albayın karşısına dizildik. Hepimizi sağ salim görmek onu çok mutlu etmişti. Gözlerinin içi parlıyordu. Gözleri bir an bana kaydı . Gözlerinde beliren endişeye an be an şahit oldum. Bana doğru ilerledi tam karşımda durdu. Etrafta neler olup bittiğini anlayamıyorum ama herkesin bakışlarını üzerimde hissettim. Babam tam karşıma gelip gözlerini üstümde dolaştırdı. Yüzümde ne gördü bilmiyorum ama kaşları çatıldı. "Üsteğmen!" Daha fazla duramadım. Yer ayaklarımın altından kaydı. En son hatırladığım ise hayal meyal babama bir şeyler diyişimdi. Ne söylediğimi ben bile anlamadım onun anlamasını da beklemedim son duyduğum ses ise babamın 'KIZIM' diyişiydi. ***** Gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım. Babam dahil herkes burdaydı. Beni ilk fark eden Sinan oldu. "Komutanım uyandı." Babam yanıma gelip saçlarımı geriye doğru attı. "Kızım, iyi misin?" "Baba..." Herkesin bakışları bizim üstümüzdeydi onları yok saymaya karar verdim. Yerimden doğrulamak istedim Babam istediğimi anlamış olacak ki eli ile sırtımdan destek vermek istedi. Ama elini atması ile inlemem bir oldu. Yüzbaşı öne doğru atladı. "İyi misin" Babam burda olduğu için bir şey belli etmemeye çalıştım . Başımı salladım. Bu ona yeterdi bence, kendi kendime doğruldum. "Ağrın var mı ? Doktora haber veriyim mi kızım?" "Yok babam iyiyim ben, sen sıkma canını." Babam tebessüm ederek geri çekildi diğerlerine baktı. "Hadi çocuklar sizde evinize gidin. Bakın Eflal komutanınız iyi sizde dinlenin." "Komutanım biz kalsak , yani refakatçi olarak. Belki ihtiyaç olur." Diye itiraz etmişti Ali. Lakin bende onları etrafımda istemiyordum . Ağzımı tam açmıştım ki kapı tıklatıldı ve içeri doktor girdi. Sinan'ın yaşlarında genç sarışın biriydi. Allah var yakışıklı sayılırdı. "Hastamız uyanmış. Kendini nasıl hissediyorsun , Eflal " Valla ne yalan söyleyeyim bu samimiyet nerden diye sormak istedim. Ama sağ olsun yanımda gelen arkadaşlar bana bırakmadan mevzuya daldılar bile "Onu sizin söylemeniz gerekmez mi? Nasıl Eflal HANIM," Diye araya girdi Ateş onu tabiki ayrılmaz ana ayrı baba ayrı ikizi Dursun izledi. "Eyi mi Eflal HANUM?" "Lafı ağzımdan aldın" diye Rıdvan abi devam etti bu defa da "Eeee doktor konuşmayacak mısın? Yoksa bir tek Eflal HANIMLA mı konuşacaksın?" Son ve olmadık şekilde tabiki Ali konuştu. Ama keşke sussaydı dedirtti bir kez daha "Ayrıca ben anlamadım siz bütün hastalarınızla bu kadar samimi mi konuşursunuz bu Eflal 'in Hanımı nerde?" Ben olaya hiç müdahil olmadan kenardan izlemekle yetindim. Yüzbaşı sadece kaşlarını çatarak doktora bakmakla yetinmişti. Gergin ortamı dağıtmak için ben araya girdim. "İyiyim doktor bey, biraz ağrım var o kadar" Doktor da diğerlerinden bakışlarını çekmiş bana odaklanmıştı. Ben zaten onlar yokmuş gibi davranıyordum. "o kadarı olur. Sırtınızda ki yaralarınızın çoğu yüzeysel , bacağınızdaki de sıyrıktı dikiş attık şanslıymışsınız. Sizi zorlayacak olanlar ise göğsünüzdeki yanıklar. Ne yazık ki enfeksiyon kapmışlar şanslıymışsınız ki daha kötü olmadan hastaneye gelmişsiniz. " "Ne zaman çıkabilirim?" Diğerleri bana şaşkınlıkla bakarken yüzbaşı kaşlarını çattı bu kadar erken çıkmak istemem canını sıkmış olmalı , ama ne yazık ki umurum dışı. Babam ise sen iflah olmazsın bakışlarını atıyordu. Doktor da gülerek bana döndü. "Çıkmak için henüz çok erken, zaten çıktığınızda da en az bir ay istirhat vericez , yani uzun bir süre bizimlesin." "Pazarlık payı?" "Yok malesef, ben şimdi gidiyorum, ağrıların için ilaç yollarım anlaştık mı" Tebessüm ederek odadan çıkıp gitti. Bende boynumu büküp oturdum. O sırada babamında telefonu çaldı dışarı çıktı. O çıkınca içeriyede buz gibi bir hava dağıldı. "Albayın baban olduğunu bilmiyorduk" İlk konuşan yüzbaşı oldu şu an askeri kimliklerimiz yoktu yani rahattım. "Bende bilmeniz gerektiğini bilmiyordum." Hiçkimseden ses çıkmadı. "Evinize gidin " "Komutanım belki birşey lazım olur kalsak." Yine ilk konuşan Ali oldu. Bana ilk yaklaşan da o değil miydi. Bir an için gözlerim doldu. Yüzlerine bakmamak için başımı önüme eğmiştim. Şanslıyım ki bunuda fark etmediler. "Yalnız kalmak istiyorum lütfen gidin " Ben yan dönüp gözlerimi kapadım bir süre sessizlik oldu. Sanırım onları yanımda istemediğimi anladılar kapı sesi gelince gittiklerini anladım. Bende daha fazla dayanamadım kendimi karanlığa teslim ettim .içeriden hafif sesler gelsede babamdır diye gözlerimi açmadım zaten açmayada mecalim yoktu. Başımı yastığa biraz daha bastırdım son anımsadığım saçlarımın arasında sıcak dudaklar hissettiğimdi ama o kadar yorgundum ki kim olduğuna bakamadım.... |
0% |