Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@tugbalal

Haftalardır yeni time ve bu şehre alışmaya çalışıyorum. Babamla olabildiğince yan yana gelmiyorum. Kimsenin aramızdaki bağı bilmesinide istemiyorum. O da bana saygı duyuyor. Timdekilerle olabildiğince az muhatap olmaya çalışıyoruz. Onlar da bana bayılmıyor . Alparslan yüzbaşı hepimizi çok zorluyor, hep daha fazlasını istiyor. Hep en iyi olmamızı. Benim için eğitimler diğerlerine göre daha katlanılabilir. Zaten onlarda benim bu kadar dirençli olmama şaşırdılar. Lakin yüz göz olmamak için konuşmuyor yada soru sormuyorlar. Yakın dövüş yada yarışlarda genelde yüzbaşı ile eşleşiyoruz. Çoğu zaman başa baş yada kıl payı kaybederek geliyorum. Bunu bilerek yaptığının farkındayım. Ama oda iyi olduğumu görüyor bu yüzden çok fazla üstüme gelmiyor. Fiziksel olarak zorlayabildiği kadar zorlamaya çalışıyor. En azından o bu kanıda ,çünkü her ne yaparsa yapsın kuzgunun yanından bile geçemez Eflal Karca dışarıdan mimiksiz görünse dahi kuzgun içeriden alayvari bakışlarını onların üzerinden esirgemiyor.

Son mekikleri çekerken yanımıza bir asker yaklaştı albayın yüzbaşıyı beklediğini haber verip gitti eğitimi sonlandırıp içeri girerken bizde dağıldık. Ben duş almak için odama geçtim. Büyük ihtimalle görev vardı. Ve ben uzun bir süredir sahadan uzaktım. Dağları öyle özledim ki anlatamam

Akşam işlerimi halledip evime geçtim. Havalar artık yavaş yavaş soğumaya başladı. Ekim ayının sonuna geldik neredeyse. Kendim için akşam yemeği yapmaya başladım. Tavuk sote ve pilav güzel bir ikili ama favori yemeğim yaprak sarma canım çeksede bu saate saramayacağıma karar verip işe koyuldum. Lojmanda çok fazla aile kalmıyor iki veya üç, ekseriyetle benim gibi bekarlar var.

Ve benim şansıma tam karşı dairemde yüzbaşı kalıyor. Sabah çıkarken özellikle onunla denk gelmemeye çalışıyorum. İlk asansörde karşılaşıp aynı katta durunca biraz tedirgin olmadım diyemem.

İnişte karşı daireye geçince ise hüsrana uğradım. Yemeğim ben düşünce denizinde boğulurken pişmiş tabağıma servis etmiştim simdi ise afiyetle oturup yiyiyordum. Bulaşıkları makineye atıp biraz kitap okudum. Gündüz o kadar yoruldum ki olduğum yerde uyuya kaldım.

Gece yarısı yine kabuslarla uyandım artık rutinim olmuştu bununla birlikte yaşamayı öğrendim, yada yine kendime yalan söylüyorum.

Birden kapı zili duyunca hemen ayaklandım bu saatte çalan telefon ve zil sesleri tek şeyi ifade eder. GÖREV. Beklemeden kapıya yönelip açtım. Açıkçası kapıda yüzbaşıyı beklemiyordum. Onunda yüzünden kapıyı bu kadar hızlı açmamı beklemediği belli oluyordu. Kendini toparladıktan sonra

"Görev var 30 dakika içinde karargahta olmamız lazım "

"Emredersiniz"

"Bekliyorum seri ol"

"Gerek yok"

Daha fazla bir şey söylemesine fırsat vermeden kapıyı yüzüne kapattım. Burası askeriye değil ve dışarıda saygı bekliyorsa hak edecek. Bana söylediği hiçbir sözü ne unuttum nede yuttum. Ben ondan ne kadar haz etmiyorsam o da o kadar nefret ediyor, bunu hissediyorum.

Ama ona beni gönderme zevkini yaşatmayacağım. Hemen hazırlanıp evden çıktım .Görev bizi bekler tek sorun benden bu kadar nefret eden insanla nasıl sırt sırta verip vuruşucağım....

Loading...
0%