@tugbalal
|
Çaresizim, Korkuyorum, Hiçlikte gibiyim. Ağlamak istiyorum. Boğazım düğümleniyor. Bağırmak haykırmak istiyorum Sesim çıkmıyor. Sesim,soluğum,kanadım,kolum. Nerdesin? Ben, bir sana vurgunum Bir sana ebedi Bir sarılışına ömür heba edilir mi Ben ederdim Sen yeter ki bir kal deseydin)
"Babaaa , anne " Gece inlemer ile açtım gözlerimi. Elleri hep yaptığı gibi üstümdeki tişörte sıkı sıkıya tutunmuştu. Saç dipleri terden ıslanmıştı. Hızla yerimden doğruldum. "Lâl, uyan" "Baba, gitme" Ellerim titredi . Acısı büyüktü bu hayatta kime değer vermiş kimi sevmişse bir bir kaybetmişti. Şimdi de acılarını tekrar yaşıyordu. "Güzelim ,uyan kabus görüyorsun" "Baba , annee benide götürün ne olur" Ölmek mi istiyordu. Olmazdı. Gitmek istemesindi. Ben ona aile olurdum. "Yüzbaşı, yapmayın, dokunmayın " "Güzelim aç gözlerini yalvarırım" Elim saçlarında gidip geldi. Nihayet usulca açtı gözlerini. Yanaklarından bir bir aktı yaşlar. Onlar aktıkça ben sildim. Ben sildikçe yerine yenileri geldi. Ağlamak istiyorsa benim yanımda ağlayabilirdi. Ben varken güçlü durmak zorunda değildi. Başını yana doğru eğip gözlerimin içine baktı. "Yüzbaşı" Gözlerinin en derinine baktım ruhunu görmek istedim. "Ben deliriyor muyum?" "Geçicek, tüm bu kabuslar ,acılar bir bir geçicek" "Söz mü?" "Söz, yüzbaşı sözü" Dudakları kıvrıldı. Lakin tebessümüne inat gözlerinden bir damla yaş daha aktı. "Sormayacak mısın" "Hayır, sormayacam sen kendini ne zaman hazır hissedersen o zaman anlatırsın." Başını bu defa göğsüme yasladı . Elleri her zaman yaptığı gibi üzerimdeydi. Geriye doğru yaslandım. Onuda olabildiğince kendime çektim. Kollarımı küçük bedenine sarabildiğim kadar sardım. Bir elim sırtında dolanırken diğeri saçlarına gitti. Dudaklarımı başının üstüne bastırdım. "Ordayken, beni bulduğunuz o karanlık odada tutuyorlardı. Her gün gelip boynumdan bir iğne yapıyorlardı. Başlarda karşı koyabiliyordum. Ama sonra güç gücüm yetmemeye başladı. Kabuslar başladı. Sadece uyurken değil uyanıkken de hayaletler vardı. Bazen annemle babam bazen eski tim arkadaşlarım bazen siz, İbrahim babam ben hepinizin ölümlerini gördüm. Hepinizin farklı şekillerde defalarca katledilmesine şahit oldum. Defalarca beni kurtarmaya geldin. Defalarca farklı şekilde gözlerimin önünde can verdin. Ben artık ne hayal ne gerçek bilememeye başladım. Bir keresinde sen geldin sandım. Ben yine böyle sarıldın sandım. Ama sen değilmişsin baş başka biriydi. O boynumu öpmeye kalkınca anladım. Hayalin kayboldu. O gün kendimi korudum. Ama sonrasında ne zaman seni görsem hep korktum." Başını hafif kaldırıp yüzüme baktı. Gözlerinden hala yaşlar akıyordu. Öyleki üzerimdeki tişörte damladı gözyaşları. "Yüzbaşı ,benim boynumu öptü ya ,ben pismiyim , kirli miyim ben, dün gece aynaya bakmak istedim ama karanlıkta o adam belirdi. Sanki tekrar... pismi oldum ben yıkasam geçer mi?" O gözyaşları içinde anlattıkça ben daha çok ağladım . O ağladıkça kollarım daha çok sardı bedenini. Tüm dünyadan saklamak sakınmak istedim. Göğüs kafesime sinsin istedim. Birde pismiyim diye soruyor. Mümkün mü? Şu dünyanın en temiz varlığıydı o "Pis falan değilsin sen, bu dünyada benim gördüğüm en temiz en masum olan varlıksın. Onların pisliği sana bulaşmaz ki. Piru paksın ,bembeyaz bulutlar gibi lekesizsin." Saçlarına bir kez daha dudaklarımı bastırdım. "İğrenmezsin değil mi benden?" "Asla, ne mümkün . Öyle birşey olabilir mi?" Ellerim saçlarında ve sırtında dolaşmaya devam etti bir süre sonra uykuya daldı. Onu sırt üstü yatağa yatırdım rahat etsin istedim. Bende yanına bir sandalye çekip oturdum. Sabah albayın araması ile odadan dışarı çıktım. "Buyrun Komutanım " "Evlat Eflal nasıl?" "Şimdilik iyi komutanım ,ama gece tekrar kabus gördü. Birazdan doktoru ile konuşucam uygun görürse eve çıkmasını istiycem. Evde hem güvenliği sağlamak hemde psikolojisini toparlamak daha kolay olur diye düşünüyorum. " "İyi olur ben bu son gelişmelerden dolayı bir süre şehir dışında olacam kızım sana emanet." "Merak etmeyin komutanım " Belgeleri aldığımız adamlar Lâl 'in peşine düşebilir diye hastanenin dört bir yanını sarmıştık. İşi şansa bırakamazdık. Doktorun odasına girip bilgi aldım. Taburculuğu söylediğimde her ne kadar erken desene güvenlik açısından önemini anlatınca kabul etti. Doktorun odasından çıkıp Lâl 'in bulunduğu odaya gidiyordum ki koridoru dönmem ile ona çarpmam bir oldu. Nefes nefese kalmıştı. Kim ne onu böyle korkutmuştu. Ben daha sakinleştiremeden arkamdan Ali ile Ateş geldi. "Komutanım ne oldu." "Bilmiyorum" Bakışlarımı hala kuş gibi titreyen kıza çevirdim. "Lâl ne oldu. Kabus mu gördün?" Başını hayır anlamında salladı. Aynı zamanda da konuşmaya başladı. "Ben ,ben birini öldürdüm. Sanırım ben bir masumu öldürdüm." "Ne" "Uyandığımda odadaydı. Ben ,silahı vardı. Belinde gördüm. Çıkarken yerde yatıyordu. Elinde şırınga vardı. Ben bir masumu öldürdüm. Yüzbaşı ben katil oldum ." Elimi yüzüne yerleştirdim. "Sakin ol önce bir ne olduğunu anlayayım " "Katil oldum ,basit iğrenç bir katil" "Şşşşt ağlama artık. Yok öyle birşey" Onu kendime doğru çekip başını göğsüme koydum. Bölük börçük anlatışından hiçbir şey anlamadım. O yüzden Ali ve ateş'i odaya yolladım. Birkaç dakika sonra geldiklerinde ben hala Lâl 'i sakinleştirmeye çalışıyordum. "Komutanım adam sivil değil. Eflal Komutanım doğru görmüş. Belinde silah var ayrıca telefondada en son Hugo isimli biri ile konuşmuş" "Hugo o adam yüzbaşı. Herşeyin başındaki adam." Bakışlarım bir ona bir bizimkilere doğru gidip geldi. "Adamı alın. Ali çıkış işlemlerini hallet hastaneden bu gün çıkıyoruz." O iti kendi ellerimle öldürmezsem bana rahat yüzü yoktu. Sevdiğimin canını yakmanın bedelini kendi canı ile ödeyecekti. Bakışlarım bana sığınan bedene kaydı. Sana söz iyi olman için kaç şerefsiz öldürmem gerekiyorsa hepsini öldürücem yeterki sen huzur bul, yüzbaşı sözü... |
0% |