Yeni Üyelik
36.
Bölüm

36. Bölüm

@tugbalal

Biliyor musun yıldızlara benziyor muşum.

Onlarda geceye aşıkmış

Tıpkı benim gibi çaresizce

Meftunlarmış onlarda karanlığa

Hep kendi ışıklarından verirlermiş

Sevdaları aydınlansın diye

Hep kendileri eksilirmiş sevdaları yaşasın diye...)

 

EFLAL KARCA

"Yüzbaşı ben anlamıyorum, neden kendi evimde kalamıyorum "

Kafasını eğip yüzüme baktı.

"Çünkü daha iyileşmedin ve ben senin iyi olduğundan emin olmadan yalnız bırakmayacam anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı yüzbaşı "

Ne mi yapıyorduk ,yaklaşık on dakikadır ben neden kendi evimde değilde onun evinde kalıyorum onun kavgasını yapıyorduk. Hayır birde kucağındaydım. Ve bir kez bile yorgunluk emaresi göstermedi.

"Peki başka bir şey sorabilir miyim?"

"Sor Lâl Allah rızası için artık son sorunu sorda şu eve girelim."

"Tamam yüzbaşı ben ne dedim de bu kadar kızdın anlamadım."

"Son yarım saattir hiç durmadan neden diye soruyorsun. Bir kerede sorgulamadan senden istenileni yap ."

Başımı önüme eğdim. Tamam haklı olabilirdi. Ama neden kızıyor ki hastayım zaten.

"Tamam ,eğme başını kızmıyorum, sor ne soracaksın."

Dudaklarım iki yana kıvrıldı.

"Ben neden sizin kucağınızdayım? Ayaklarım yaralı değil ki."

Dudakları açıldı sonra kapandı. Ve tekrar yaptı bunu.

"Sen kilo mu aldın?"

"Ne"

"Baya ağırlaşmışsın üsteğmen, eskiden daha hafiftin"

Ağzım açık baka kaldım. Kilo mu aldım ben bana resmen şişko dedi.

"Ağzını kapa ağzını"

Yüz ifadem beyefendiyi baya eğlendiriyordu. Sırıtışı büyüdü. Daha fazla beklemeden ben kucağındayken kapıyı açıp içeri geçti. Beni salondaki koltuğa bıraktı.

"İstediğin bir şey varmı?"

"Iıı yok"

"Benim karargaha gitmem lazım. Songül 'ü çağırdım ben gelene kadar yanında o duracak tamam mı?"

Başımı aşağı yukarı salladım.

"Tamam"

Genişçe tebessüm etti. Yanıma geldi iki elini şakaklarıma koydu. Çok başka bakıyordu. Anlam kazandırmalı mıydım. Yoksa sadece vicdanını mı rahatlatıyor emin değilim. Bana değer verdiğinin farkındayım. Ama benim verdiğim gibi mi ondan emin olamıyorum.

Eğilip dudaklarını anlıma bastırdı.

"Aferin sana"

Her dediğini onaylamam hoşuna gitmişti.

Ben yüzüne şaşkın ördek gibi bakarken daha çok gülümsedi. Yüzümü toparlayıp tam bir şey diyecektim ki kapı çaldı. Sanırım Songül gelmişti. O kapıyı açmaya gittiğinde bende arkasından baktım sadece.

Kapı önünden birkaç konuşma sesi duyuldu. Sonrasında kapı kapanma sesi. Birkaç saniye sonra kapıda Songül göründü zaten...

Yüzbaşı gideli epey olmuştu. Ama hala dönmemişti. Merak etmeye başladım.

"Eflal beni dinliyor musun?"

"Ha, ne dedin, dalmışım kusura bakma?"

"Nereye daldın acaba, Yada kime?"

Yerimde huzurduzca kıpırdandım.

"Yok öyle bir şey"

"Nasıl bir şey?"

"Songül yaaa"

Kahkahası salonu inletmişti. Bende onun gülüşüne güldüm.

"Birşey demiyorum ,şimdilik, ama sonrasında ifadeni alacam haberin olsun."

"İfade alınacak bir konu yok dedim ya"

"Hıhı tabi bekle alıp geliyorum."

"Neyi?"

"Külah, külahıma anlat diye. Hiç bakma öyle aranızdaki kimyayı anlamamak için aptal olmak gerek"

Ben bir şey söylemeyince o da susmak zorunda kaldı. Kendi adıma inkar edecek bir şey yoktu. Seviyordum. Peki o. O hangi duygularla hareket ediyordu. Onun sağı solu belli değildi ki bir iyiydi bir kötü, bir sıcaktı bir soğuk. Neyi neden yaptığını anlayamıyordum. Songül 'ün telefonu çalınca o mutfağa geçti. Ama sesi burdan azda olsa duyuluyordu.

"Yok , bir sorun yok abi merak etme."

"Ben burdayım sen gelene kadar aklın kalmasın. "

"Rica ederim. Hem o benimde arkadaşım."

Başka birşey söyledi mi yoksa kapattı mı bilmiyorum. Daha fazla gözlerimi açık tutamadım. Çok yorgundum. Hem hastayım ben, yaralandım o kadar.

Üzerime bir şey örtüldüğünü hissettim ama gözlerimi açıp bakmadım. Uyumak daha cazip geldi.

Sesler duydum tekrar

"Bir sorun olmadı değil mi?"

"Yok abi merak etme, uyuyor şimdi"

"Kabus falan görmedi değil mi?"

"Uyuduğundan beri başından ayrılmadım merak etme , kabusta görmedi. Şimdi izninle nişanlımın yanına gidicem."

"Tamam ,çok sağol, sonra görüşürüz."

"Görüşürüz iyi akşamlar "

Sonrasında kapı kapanma sesi. Sonrası yine karanlık. Ben ne ara bu kadar uykucu bir insan oldum...

"Lâl "

Saçlarım okşandı. Sonrasında aynı el yanağımda gezindi.

"Lâl uyan hadi."

Bir kaç mırıltı çıktı dudaklarımdan. Sonrasında Başımı yastığa daha çok bastırdım. Erkeksi bir kıkırtı duydum. Onu bu kadar eğlendiren neydi acaba.

"Uyan hadi uykucu. Yemek yemen lazım. Sonrasında ilaçlarını alacaksın."

Gözlerim hafif aralandı. Şayet bilseydim bana bu kadar güzel gözlerle bakarken bulacağımı hiç kaparmıydım göz kapaklarımı . Elini sırtıma yaslayıp kalkmam için destek verdi.

"Sen ne zaman geldin?"

"Oldu biraz , uyandırmak istemedim. Ayrıca bize yemek yaptım. Acıkmadın mı?"

O söyleyince acıktığım hissettim. En son hastanede yaptığımız kahvaltıydı.

"Aklıma gelmedi."

Tebessüm etti.

O mutfağa doğru giderken bende banyoya gidip yüzümü yıkadım. Sonrasında mutfağa geçtim. Mis gibi kokular vardı. Köfte patates yapmıştı. Beklemeden oturdum. Yemekleri o servis yaptı Sonrasında karşıma oturdu.

"Ye bakalım beğenecek misin?"

Ağzıma bir patates attım .

"Eline sağlık , çok lezzetli olmuş."

"Afiyet olsun "

Sonrasında her ne kadar aç olsamda midem çok az yemek almıştı. O yemeğini çoktan bitirmiş bana bakıyordu.

"Doydum"

Başımı öne eğdim ona bakmaya çekindim nedense. Onun yanında küçük çocuk gibi hissetmem normal mi?

"Bir şey yemedin ki?"

"Canım daha fazla istemiyor."

"Kuş kadar kaldın zaten "

"Sabah şişko dedin ama "

Ağzı şaşkınlıkla aralandı.

"O yüzden mi yemiyorsun. Ben şaka yaptım."

"Yok ondan değil, sadece aç hissediyordum ama yiyemedim nedenini bende bilmiyorum. "

Başını anladım anlamında salladı.

"O zaman sıra ilaçlarda."

Ayaklanıp ilaçlarımı getirdi. Bir bardak su doldurup onuda önüme koydu . İlaçlarımı içtikten sonra her ne kadar yardım etmek istesemde bana izin vermemiş masayı tek başına toplamıştı. İlk gecemiz sessiz sakin geçmişti. Ben onun odasında yatarken o misafir odasında kalmıştı. Her ne kadar neden diye sormak istesemde sonrasında vazgeçtim. Yatağına sinmiş kokusuyla uyumak çok daha cazipti neden itiraz edecektim ki.

Sonraki zamanlarda gündüzleri işe gittiğinde ya Songül yada Nergis abla beni yalnız bırakmıyorlardı. Artık gündüzleri uyanıkken kabuslar görmüyordum. Geceleri ise zaten hep vardı. Bu gün tüm ekip beni ziyaret etmek için gelecekti.

Kalkıp üstüme daha düzgün bir şeyler giydim.

Kapının sesi duyulunca bende yavaşça odadan dışarı çıktım. Bizimkiler tam tekmil burdaydı beklemediğin Eylül ve bir kedi sepetine koydukları Sakız olmuştu.

"Eylül, hoşgeldin"

"Hoş buldum canım benim"

Gidip ona sarıldım oda beni karşılıksız bırakmadı.

"Sakııız, sende hoşgeldin"

Sepetinden çıkarıp kucağıma aldım. Hemen sırnaşmaya başladı. Ben kucağımda sakızla oturunca yüzbaşı da hemen yanıma kuruldu. Bir kolunu arkama koltuğun baş kısmına uzattı. Kolu omuzlarıma değdi. Hafif indirse beni kolunun altına alacak gibiydi.

"Eflal bu senin kedin mi?"

Bana doğru gelip kediye bakışlarını diken Çınar 'a baktım.

"Evet, Çınar'cım bu küçük arkadaşımızın ismi Sakız, ona merhaba demek ister misin?"

Çınar her ne kadar başta korksada sonrasında Sakız' ı kucağına almış seviyordu. Hayvanlar ve çocuklar bu dünyayı güzelleştiriyordu.

Başımı kaldırdığımda karşımda Sevgi teyzeyi görmeyi beklemiyordum. Kapı ne zaman çaldı ki. Çaldığını ben neden görmedim. İçime korku doldu. Hayal mi görüyordum. Elim yanı başımda duran yüzbaşının gömleğini kavradı. Burdaydı ama. Omuzlarıma değen kolunun sıcaklığını hissediyordum.

"Yüzbaşı "

Bakışları beni buldu.

"Ben sanırım yine hayal görüyorum"

Gözlerindeki endişeye an be an şahit oldum

"Ben Sevgi teyzeyi görüyorum."

Bakışlarındaki duygu değişti. Yerini şevkate bıraktı.

"Hayal değil, annem geldi. Burda."

"Ama kapı çalmadı. Ben duymadım."

"Çınar'la konuşmaya dalmıştın ondandır."

İçim o kadar rahatladı ki. Sonrasında hepimiz sevgi teyzeye merhaba demiştik. Beni en çok şaşırtan ise sevgi teyzenin benim için gelmesi olmuştu. Duyunca çok endişelenmiş gelip kendi gözleri ile görmek istemiş. Beni önemsemesi beni o kadar mutlu etmişti ki. Bir anne tarafından önemsemek ne güzel şeydi....

Gece herkes evlerine dağıldı. Sevgi teyze misafir odasında kalınca yüzbaşı salondaki koltukta yatmak zorunda kalmıştı. Kendimi kötü hissediyordum.

Kendi evinde adamı resmen yerinden etmiştim.

Ama ne desemde kabul etmediği için mecbur gözlerimi kapatıp artık kokusunun kalmadığı yastığına sarılarak uyudum.

 

Loading...
0%