Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@tugbalal

3 YIL ÖNCE KUZGUN

Gözlerimi bir an olsun karşımdaki kamptan ayırmıyorum. Saatlerdir hareketlilik yok. Üç gün önce görev emri gelmişti. Emir net ve hataya yer verilemeyecek kadar hassas 7 kişilik bir tim esir düşmüş. Görevim hiç birinin kılına dahi zarar gelmeden onları sağ salim almak ve yapacam da başka çarem yok. Kimse benim yaşadığımı yaşamayacak, olmaz.

Dün gece kampa sızmış patlayıcılar yerleştirmiştim. Adamların bir çoğu bu sabah kamptan çıkmışlardı. Normalde hepsini patlatmak vardı da işte askerleri almam şart. Etrafta birkaç adamın kaldığına kanaat getirince zamanın geldiğini anladım. Askerler mağarada tutuluyor. Şimdi biraz ısınalım. Elimdeki kumanda ile ilk iki patlayıcıyı patlattım. Ordan kaçmaya çalışan teröristler diğer patlayıcıya doğru canlarını kurtarmak için kaçınca sıra onlara geldi. Birkaç adam yaklaşınca onlarıda patlattım.

Geriye kalanlarda benim kısmetim diye keskin nişancı tüfeğim ile vurmuştum. İki saat içinde işimin yarısını hallettim. Destek gelmeden askerleri almak için gizlendiğim yerden indim. Çevrede herhangi bir hareketlilik yoktu. Mağaraya girdiğimde ise gördüklerim beni pekte yanılttı diyemem. Leş kokusu her yeri sarmıştı. Askerlerin hemen hepsi yaralı bazı yaralar derin bazıları yüzeysel epey bir işkence görmüşler. Kapı kilidini açtığımda biraz kuşkulansalarda zorluk çıkarmadılar. Kimse ile konuşmadım ,onlarda sorularına cevap alamayacaklarını anlayınca vazgeçtiler zaten. Güvenli bölgeye geçince ardıma bakmadan elimdeki son kumanda ile geri kalan ne varsa havaya uçurdum. Oluşan patlama ile askerler hafif öne sendeleselerde kısa zamanda kendilerine geldiler. Bana bakışları ise sadece şaşkınlık içeriyordu, birazda minnet. Onlardan biraz uzaklaşıp telsizle konusmaya başladım.

"Kuzgun 1 yuva cevap ver"

"Yuva dinlemede kuzgun 1 "

"Komutanım esir askerleri aldım. Lakin yedi değil 5 asker var"

"Anlaşıldı kuzgun telsizi tim komutanına ver"

"Emredersiniz "

Sessizce telsizi tim komutanına uzattım. Aramızda sözsüz bir konuşma var gibi elimden aldı.

"Kıdemli üsteğmen Alparslan Karahanlı emredin Komutanım "

"Verilen bilgi doğrumu sadece beş asker misiniz"

"Evet Komutanım "

"Şehitler mi?"

"Biri şehit Komutanım, diğeri "

Ne oldu bilmiyorum ama bunu söylemek ona ağır geliyordu. Hemde çok fazla

"Diğeri, taraf değiştirdi Komutanım.

Ne yazık ki time yeni katılan çavuş Ahu Soylu bize ihanet etti ."

Telsizden de birkaç saniye ses gelmedi. Belliki onlarda böyle bir şey beklemiyordu.

"Tamam evlat, sizi sağ salim eve getiricez. Merak etmeyin arkadaşınızın da intikamı en kısa zamanda alınacak, telsizi kuzguna ver. Siz onu takip edin o sizi güvenli bölgeye getirecektir. "

Kuzgun lafını duyunca herkesin gözlerinde ki hayranlığı görmüştüm. Ne yalan söyleyeyim gururum okşadı. Ama şuda bir gerçek ki kimse kuzgunun bir kadın olabileceğini aklına dahi getirmiyor. Onlara göre bir erkek ,çünkü onlara göre kadınlar güçsüz, kırılgan her daim yardıma gereksinim duyan varlıklar. Dünya tarihinde en güçlü imparatorları, askerleri, kralları kendilerine meftun edip köle eden onlar değilmiş gibi. Gladyatörleri kendilerine esir eden amazonlar değilmiş gibi ,yada kurtuluş savaşında mermi taşıyan gerektiğinde karnında büyüttüğü evladını binbir zorlukla büyüttüğü bebeğini kurban eden sanki kadın değilmiş gibi...

Şimdilerde ise sırf kas gücü bizden fazla diye her yerde kadın cinayeti okuyor, onlar tarafından şiddete maruz kalıyor, taciz ediliyor, kimimiz sokağa dahi çıkamıyoruz. Ve ne yazık ki tüm bunları zekamızı yeteneklerimizi hafife alan sadece fiziksel olarak daha güçlü gibi görünen ama yinede bir kadının evladı olduğunu unutan erkekler yapıyor.

Telsizi elime alıp tekrar uzaklaştım

"Emredin Komutanım "

"Askerleri güvenli bölgeye al onlar için bir helikopter göndericez sonrasında seni aldırıcaz Allah yar ve yardımcınız olsun "

"Sağolun komutanım "

Askerlerle yaklaşık dört saattir yürüyorum. Ben ve tim komutanı neysede diğerleri epey kötü görünüyor. Neyseki çok geçmeden buluşma noktasına gelmiştik. Helikopter iniş yaptığında hepsi tek tek bindi. En son tim komutanı binerken gözlerimin içine baktı bir şeyleri tanımak ister gibi ama orda nasıl bir boşluk gördüyse, o boş karanlıkta kaybolmaktan vazgecti. Sadece başı ile selam vermekle yetindi. Bende hafif başımı aşağı yukarı sallayarak selamına karşılık verdim. O gün ne ben biliyordum o adamın timine gireceğimi. Nede o beni tekrar gördüğünde tanımayıp bu kadar gıcık olacağını ,ön yargı ile yaklaşacağını keşke başka türlü olsaydı. Lakin o zaman hiç birimiz bu kadar güçlü olmazdık....

Loading...
0%