Yeni Üyelik
48.
Bölüm

48. Bölüm

@tugbalal

Dokun bana daha önce kimselere dokunmadığın gibi

Öp daha önce kimseleri öpmediğin gibi

Sev beni sevgilim kimsenin kimseyi sevmediği gibi

Ruhuma işlesin sesin ,nefesin, öpüşün.

Kalbime nakş edeyim yüzünü

Utansın sevenler ,biz nasıl böyle sevemedik sevilemedik diye....

 

 

 

 

Saatler önce el ele herkesin ortasından geçip gitmiştik. Şimdi ise arabayla ıssız bir yolda ilerliyorduk. Arada yoldan gözlerini çevirip bana bakıyordu. Ben ise bakışlarımı ondan çekemiyordum. Hayal gibiydi. Kapatsam gözlerimi kaybolur diye korkuyordum. Araba durunca bende etrafıma bakındım. Ahşap bir kulübenin önünde durmuştuk.

"Neresi burası?"

"Burası benim sığınağım, yalnız kalmak isteyince geliyorum."

Anladım anlamında başımı salladım. Önce o indi ardından ben, ona doğru yürüdüm. Yanına gidince yine ellerimizi birleştirdi. Kapıyı anahtarla açtı. İçerisi gerçekten çok karanlıktı. Işıkları açınca etrafta biraz göz gezdirdim. Dağ evi tarzı bir yer olmasına rağmen güzel dizayn edilmişti . Karşımda büyük bir cam vardı. Tüm ormanı gözler önüne seriyordu. Arkamdan yaklaşan adımlarını duydum yavaşça ona doğru döndüm. Bakışları gözlerime değdi ordan dudaklarıma baktı.

Dudaklarım aralandı. Heyecandan öyle bir titriyordum ki şimdi şurada bayılsam ne olur. Alt dudağıma dişlerimi geçirdim. Eli çeneme uzandı. Baş parmağını kan kırmızıya boyadığım dudağımda gezdirdi.

"Yapma"

Diğer eli belime dolandı . Ellerimi kollarına koydum. Destek almazsam dizlerim beni taşıyamazdı.

Yavaş yavaş bana doğru eğildi. Gözlerim kapandı. Tepki vermedim. Tamamen ona teslimdim. O kabul etsin yada etmesin onundum. Ben kendimi ona ait kılmıştım. Ondan sonrası yoktu. Evveli zaten hiç olmamıştı.

Önce sıcak nefesini hissettim yüzümde sonrasında kurumuş dudaklarını bastırdı dudaklarıma. Hareket dahi edemedim.

Tepki vermeyince yavaş yavaş hareket etti dudakları. Sonrasında ben daha ne olduğunu anlayamadan geri çekildi.

"Lâl'im "

"Efendim"

Sesim içime kaçmıştı. Konuşmak diye bir eylem yoktu o an benim için.

"Karşılık vermeyecek misin?"

"Yapamam"

Gözlerimi araladım. Bakışlarında farklı bir duygu vardı. Hayal kırıklığına uğramış gibiydi.

"Ben,"

Ellerini yavaşça üzerimden çekti. Uzaklaşınca boşluğa düştüm sanki.

"Ben, ben çok özür dilerim. Ben sen de istiyorsun sandım."

Ne diyordu bu adam istiyordum zaten. Yanlış anlamıştı beni. Tepki veremiyordum.

Benden birkaç adım uzaklaşıp arkasını dönmüştü ki sesim onu durdurdu.

"Alparslan!"

Korktum bir an gerçekten gider diye korktum. O benim bu hayattaki sahip olduğum tek şeydi.

Yüzünü bana döndü. Bakışlarındaki şaşkınlık görülmeye değerdi. Tanıştığımızdan bu yana ilk defa adı ile sesleniyordum. Ona her ne kadar tamam desemde dilim bir türlü seslendirmemişti. Zaten o kadar çok şey susuyordu ki. Sustuklarının en büyüğüde sevdamdı . Sustuğu herşeyim bu adamdı.

"Yanlış anladın. Ben istiyorum "

"Karşılık vermedin ama"

Yanına doğru bir kaç adım attım. Bakışlarımı kaçırdım. Demin dudaklarının değdiği dudaklarımı dişledim.

"Vermedim değil ,veremedim. Ben , ben daha önce , yani hiç"

Yanıma gelip elini çeneme koydu. Yere sabitlediğim bakışlarımı yüzüne çevirdi. Demin gözlerinde oluşan hayal kırıklığının yerini parıltılar almıştı. Bakışlarındaki harelere tutundum

"Güzelim."

Kendimi açıklama ihtiyacı hissettim

"Ben daha önce kimseye bu kadar yaklaşmadım. Sen ilksin. Kimseye sarılmadım ,öpmedim. Ona sığınıp uyumadım. Ben daha önce kimseye karşı böyle hissetmedim."

Sözümü bitirmem ile dudaklarıma yapışması bir oldu . Usul usul öptü. Hoyratça değildi öpüşü. Şevkat vardı. Nerden biliyorsun diye sormayın biliyorum .

Geri çekilip anlını anlıma yasladı nefes nefese kalmıştım.

"Güzelim benim. Lâl'im, sen nasıl, bunca zaman neredeydin. Nasıl böyle temiz kaldın."

Tekrar dudaklarıma kapandı. Doya doya öptü. Bende onun tarafından öpülmenin, sevilmenin tadını çıkardım. Bende onun yaptıklarını taklit etmeye başladım acemice karşılık vermeye başlayınca ağzımın içine doğru hırladı. Alt dudağımı ağzının içine alıp emdi. Ellerimi istemsizce saçlarına geçirdim. Sırtımı duvara yasladı. Nefessiz kalıncaya kadar öpmeye devam etti. Dudaklarımız ayrılınca durmadı. Yönünü bu defa boynuma çevirdi. Ona daha fazla yer açmak için başımı yana doğru eğdim. Dişlerini geçirince ağzımdan bir inleme kaçtı. Isırdığı yeri bu defa dili ile yalamaya başladı. Boynumun her bir noktasını önce ısırıyor sonrasında acısını almak için öpüyordu. Ben ise o sırada tamamen ona teslim olmuştum. Dudaklarımızı tekrar birleştirdi. Bu defa ki diğerlerine göre daha uzun soluklu bir öpüştü. Ağzımı aralamam ile dilini ağzımın içine itmesi bir oldu . Bacaklarım artık beni taşıyamadı. Ellerimi omuzlarına koydum. Derdimi anladı. Zaten hep anlardı . Ellerini kalçama yerleştirdi. Beni kucağına aldı. Bende bacaklarımı beline sardım. Önünü göremesede öpüşmemizi kesmeden ayakları yönünü buldu. Bizi başka bir odaya götürdü. Sırtım soğuk çarşafla birleşince gerildi.

Dudaklarını göğüs oyuğuma bastırdı.

"Alparslan "

"Alparslan 'ın canı. "

Parmaklarımı saçlarına geçirdim. O kadar hızlı nefes alıyordum ki. Kalp atışlarım artık göğüs kafesimi zorluyordu.

Yüzünü tekrar yüzümün hizasına getirdi. Dudaklarını tekrar dudaklarıma bastırdı. Tekrar ve tekrar.

"Doyamıyorum. Kurban olduğum. Yetmiyor. Yettiremiyorum"

Dudaklarım kıvrıldı. Anlımdan öptü. Üzerimden doğruldu. Ayaklanıp benimde doğrulmama yardım etti. Şaşkındım. Neden durmuştu ki ben durmasını istemiyordum.

Alt dudağını dişledi. Gözlerinin içi gülüyordu. Elini yanağıma koydu. Başımı eline yasladım.

"Bakma öyle şaşkın tavşan gibi, zaten çok zor duruyorum. "

"Durma"

Sesim fısıltı şeklinde çıktı.

Başını her iki yana salladı. Hala gülüyordu.

"Hayır meleğim. Allahın izni ile sen helalim olacaksın . Benim gelinim olacaksın. Hem Allah katında hemde yer yüzünde Alparslan 'ın gelini olacaksın .İşte o zaman dur desende durmayacam. "

Beni düşünüyordu. Onun helali olmak. Onun gelini. Sol gözümden bir damla yaş aktı. Dudaklarını akan gözyaşıma bastırdı.

"Dolmasın gözlerin."

"Mutluluktan"

"Mutluluktan dahi olsa akmasın kıyamam." Anlıma Dudaklarını bastırdı. Sonrasında kolları belime sarıldı. Karşılıksız bırakmadım onu. Başını boynuma gömdü . Derince soluklandı.

"Nefesim. "

Boynuma birkaç öpücük bıraktı.

"Canımın canı. Kıyamıyorum ,doyamıyorum. Ben ne yapacam senle."

Dudaklarımdan küçük bir kıkırtı kaçtı. Durmak isteyen oydu.

"Hadi uyuyalım"

Arkasındaki dolaptan bir tişört çıkarıp bana uzattı.

Kendi içinde kıyafet aldı.

"Ben banyodayım sen rahat giyin "

O banyoya giderken bende üzerimi değiştim.geri geldiğinde yine dudakları kıvrıldı. Elimden tutup yatağa ilerledi. Önce kendi yattı . Sonra beni göğsüne çekti.

Başımı ona doğru kaldırdım. Bakışlarımız buluştu. Hafif doğrulup dudaklarımı çenesine bastırdım.

"Seni seviyorum. Sonumuz ne olur bilmiyorum. Ama bilki bu dünyada da öte dünyada da benim helalim sensin. Senden başkasına haram benim bedenimde sevgimde."

Bakışlarında başka bir duygu yer edindi. Şaşkınlık, mutluluk , inanamaz gibi bir hali vardı.

"Yer gök şahidim olsun , aldığım nefes ,atan kalbim şahidim olsun . Senden başkası bana haram olsun Lâl'im. Bir vatan ,bir sen. Son nefesimde bile bir seni sevicem . Ölüm gelip alsa dahi canımı ruhum senin adını haykıracak. Kalbim olurda bir gün durur ,aklım unutur diye seni her zaman ruhumla sevmeye devam edeceğim ."

Başımın üstüne dudaklarını bastırdı. Beline dolanan kollarımı sıkılaştırdım. Gözlerimi huzur ve mutlulukla kapattım. Allahım bizi bir birimizden ayırma son nefesimizde bile ellerim ellerinin içinde olsun...

 

Loading...
0%