Yeni Üyelik
53.
Bölüm

53. Bölüm

@tugbalal

Sensiz nasıl yaşanır hatırlamıyorum ki sevgilim.

Ben sensiz nasıl nefes alınır hatırlamıyorum.

Senin gözlerine açılmayan gözlerim nasıl bakar bilmiyorum. Yalvarırım sevgilim Yalvarırım bırakma beni....

 

ALPARSLAN KARAHANLI

İşim bitmek üzereydi . İçim içime sığmıyordu. Allah izin verirse bu gün bu iş bitiyordu. Gayrı vuslat vaktiydi. Elimdeki dosyaları son defa gözden geçirdim. Lâl eve gideli epey bir zaman geçmişti. Bende elimdeki işleri bitirip yanına gidecektim. Geriye kalan işleri Rıdvan abi halledecekti benim için . Bu sabah annemi arayıp hafta sonunda kız isteyeceği haberini vermiştim. Kavuşmamıza çok mutlu olmuş. Bu kadar erken olmasına ve iki ayağının bir pabucu gireceğine söylenerek çokta kızmıştı. Tabi böyle bir haberi telefonda veriyor olmam ayrı bir sinir sebebi olmuştu. Lakin ne yapayım kendime engel olamadım. Time haberi verdiğimizde ise hiç şaşırmamış tam tersine nihayet demişlerdi. Sonrasında ise hepsi tek tek gelip tebrik etmişti. Tabi onlar bu hafta sonu olacak olan isteme merasimini ve bu akşam olacakları bilmiyordu. Bunu bilen bir Rıdvan abi vardı. Masadaki dosyaları toplayıp albaya teslim etmek için odadan çıktım. Kapıyı çalıp bekledim. Gelen gir komutu ile kapıyı açıp içeri girdim. Beni görünce

"Gel yüzbaşı "

"Komutanım istediğiniz dosyaları getirmiştim."

Dosyaları masasına bırakıp geri çekildim . O dosyaları incelerken bende ayakta beklemeye başladım.

Başını dosyadan kaldırmadan

"Sabah Eflal geldi ."

Derince yutkunma ihtiyacı hissettim. Bakışlarını yüzüme sabitledi.

"Demek bu hafta sonu he yüzbaşı "

"Vakit kaybetmek istemedik ikimizde komutanım "

Dudakları kıvrıldı. Her ne kadar kız babası olsada anlıyordu beni. Sevda denilen şeyin ne yakıcı bir şey olduğunu en iyi bilenlerdendi.

Konuşmamızı bölen çalan telefonumdu. Arayan annemdi. Telefonu meşgule verdim lakin çok geçmeden tekrar çalmaya başladı.

"Aç , belliki önemli."

Dediği ile telefonu açıp kulağıma dayadım.

"Efendim anacım"

"Oğlum yetiş, Eflal kızım yok!"

"Ne demek yok"

Yüreğime çöken korkuyla sesimi kontrol edemedim.

"Oğlum kapısı açık evin içi darma dağın yerde kan izleride var ama o yok yetiş oğlum"

Telefon elimden kayıp yeri boyladı. Olmazdı olamazdı. Bakışlarım merakla bana bakan İbrahim albaya kaydı. Dudaklarımdan ise sadece adı döküldü.

"Lâl "

Onunda bakışlarındaki endişeye an be an şahit oldum.

"Ne olmuş kızıma?"

"Yok , Lâl yok komutanım."

Daha fazla duramadım . Koşar adımlarla arabaya doğru gittim. Albayda arkamdan gelip bindi. O binince hızla arabayı çalıştırıp evin yolunu tuttum. Ayağımı gazdan bir an olsun çekmeden en hızlı şekilde eve vardım. Arabayı durdurur durdurmaz beklemeden arabadan atladım. Arabayı hala çalışır kapısı açık şekilde yolun ortasında bırakarak eve doğru koştum. Dört katın merdivenlerini kaç dakikada çıktım. Yanımda o an kim vardı bilmiyorum. Ama hayal meyal de olsa asansörlerin önünde bizimkilerle karşılaştığımı hatırlıyorum. Halimden bir şey olduğunu anlamışlardı . Ama onlara cevap vermeden koşmuştum. Kapısına geldiğimde annem ve Fulya kapının önünde duruyorlardı. Annem kardeşime sarılmış ağlıyordu. İçimi kemiren endişe duygusu ile evin içine daldım. Evdeki eşyalar dağıtılmıştı. Yerde kırık bir vazo vardı. Bir boğuşma gerçekleştiği belli oluyordu. Yerde birkaç damla kan izi vardı. Arkamdan timdekiler ve albayda geldi. Hepsininde bakışlarında aynı merak ve acı vardı.

Bakışlarımı etrafta gezdirdim. Masada duran zarfla adımlarımı oraya yönlendirdim.

Zarfı açtığımda içinde yazanlar ile hem içimdeki korku hem sinir hemde endişe dahada çok büyüdü.

 

Yüzbaşı sevdiğini hiç merak etme biz kendisi ile çok güzel ilgilenecez. Demek bu hafta sonu babasından isteyecektin. Tüh üzüldüm ama bak şimdi. Artık başka dünyaya , eh tabi bir daha yüzünü görmeyeceğini varsayarsak. Sevdiğinin acısına hazırlan yüzbaşı... ama merak etme ben onu yaşarken gömeceğimden senin kadar ruhsal acı çekmeyecek...

Hugo...

 

Okuduklarım ile yüreğim daha çok sıkıştı.

"Bu da ne demek yüzbaşı"

"Aramızda hayin var demek"

Bakışları anlamazca yüzümü taradı.

"İsteme olacağını burdakilerden başka kimse bilmiyordu. Siz kimseye haber verdiniz mi?"

Herkes olumsuz anlamda başını salladı. Bu da demek oluyordu ki karargahtaki odam dinleniyordu. Ama böyle bir şey yapmak için içerde adamlarının olması şarttı. Zaten uzun zamandır aklımda biri vardı. Gel gör ki kanıtım yoktu.

Lakin şimdi herşeyden daha önemli bir şey vardı. Küçük kadınımın canı . O şerefsizin yapabileceklerinin sınırı yoktu. Son seferinde ruhunu çok yaralamıştı. Bir an önce onu yanıma almam gerekti. Kollarıma sarıp kokusunu derin derin içime çekmem gerekti. Bu gereklilik değil ihtiyaçtı. Nerdesin güzelim ? Nerdesin canımın canı?

Aklımdaki düşünceleri albay ve diğerlerini ile paylaşmıştım. Karargahataki odada derin bir temizlik yapılmış iki adet böcek bulunmuştu.

Elimizde olan konuma doğru ilerliyorduk. Boynundaki kolyeye takılı olan izleme cihazından aldığımız sinyali takip ediyorduk. Olurda ayrı düşersek diye yaptırmıştım onu, lakin bu kadar çabuk işimize yarayacağını bilmiyordum. Onu bulurdum . Her ne olursa olsun bulurdum da zarar görmeden bulayım diye dua ediyordum. En önde araçtan inip yola yaya devam ettim. Diğerleride peşimden geldi. Ağaçlık bir alandaydık. Depo tarzı bir yer vardı. Yüreğim kuş gibi çırpınsada sağ duyulu olmaya çalıştım. Her yere baksakta herhangi bir iz yoktu. Odalardan birinde masanın üzerinde bir bilgisayar vardı. Ekranı açıktı. Yanına gittiğimde duraklatılmış olan bir video vardı. Videoyu oynattığımda . Ekranda canımın canını bulmak . Ciğerimi pare pare etti. Bakışlarında her zamanki gibi baş eğmemezlik vardı. Başı dikti. Onlara asla boyun eğmiyordu. Ellerini ve ayaklarını bağlamışlardı. Başının yanından yüzüne kanlar akıyordu. Şerefsiz herifler ne yapmışlardı benim bebeğime. Ekrana yine o şerefsiz girdi.

"Yüzbaşiiii nasilsin beni özledin mi? Nişanlin beni özlememiş. Küçük kalbim kirildi. Onu bulmaya geleceğini elbet biliyordu. Ama ölümüne geleceğini bilmiyordu. Değil mi canim."

Saçlarını tutup başını geriye doğru çekti. Güzelimden tek bir inilti dahi çıkmadı.

"Ama benim kiymetimi bilin canim sizi ayirmaya gönlüm el vermedi. E yüzbaşi bakalım nişanlini bulabilecek misin burda biryere koyacağim senin için."

Sonrasında silahın kabzası ile Lâl'imin başının arkasına vurup bayıltmıştı. Video burda bitiyordu.ekranı kapatmadan ekranda geri sayım başladı. 10. 9.8.7.

"BOBAAA, HERKES DIŞARI"

Herkes dışarı koşar adım çıkmaya çalışsada birkaç saniyelik zamanda ne kadar uzaklaşabilirdik ki. Son hatırladığım patlayan bombanın etkisi ile savrulduğum. Gözlerim acı ile kapanmadan önce ise yüreğimde sevdiğimi bulamamış olmanın tarifsiz acısıydı....

 

Loading...
0%