@tugbalal
|
Canım acıyor. Ruhum beni terk etmiş gibi. Nefes almak bu kadar zor muydu? Yaşamak nasıl bir şeydi. Kalp ağrısıda neymiş Benim aklım ağrıyor. Ben ruhumdaki sancıları hissediyorum... Çünkü sen yoksun. Sen yoksan benim zerrem yok.
ALPARSLAN KARAHANLI
"KOMUTANIM , KOMUYANIM KALKIN." kulaklarımda ki çınlama ve başımdaki ağrı dayanılmazdı. Etraftan sesler geliyordu. Yoğun sis ve duman kokusu nefes almamı engelliyordu. Gözlerimi zorlukla araladım. Mahşer yeri dedikleri böyle bir yer miydi? "KOMUTANIM ,BENİ DUYUYOR MUSUNUZ?" Dursun bir yandan beni kaldırmaya çalışırken diğer yandan bağırıyordu. Neler olup bittiğini algılayamıyordum. Kulaklarımda manyak bir uğultu ve çınlama vardı. "KOMUTANIM İYİ MİSİNİZ?" "İyiyim, diğerleri nasıl, onlar iyi mi?" "İyiler , iyiler komutanım, bir an önce burdan çıkalım." Kolumun altına girip destek olmaya çalıştı. Dışarı çıktığımızda hala öksürüyordum. Omuzumda şiddetli bir ağrı vardı. Patlamanın etkisi ile çarpmıştım ve sanırım yerinden çıkmıştı. Herkes bir köşede nefeslenmeye çalışıyordu. Neyseki kimsede ciddi bir hasar yoktu. Telsizle albayı aradım. "Yüzbaşı Alparslan Karahanlı albayla görüşmek istiyorum " "Seni dinliyorum evlat" "Komutanım burayı tuzaklamışlar , patlama oldu... Lâl yok." Bunu söylemek o kadar ağır gelmişti ki. "Siz iyi misiniz?" "Bizde ciddi bir hasar yok komutanım. Hala sinyal alıyor musunuz?" "Sinyal sizin bulunduğunuz noktadan alınmaya devam ediyor. Ama herhangi bir hareketlenme yok." Sıkıntılı bir nefes alıp verdim. "Siz geri dönün yüzbaşı " "Komutanım Lâl?" "Orda yapabileceğiniz bir şey kalmadı yüzbaşı geri dönün burda devam edicez aramalara" "Emredersiniz komutanım " Elimdeki telsizi sıkmaya devam ettim. Gözlerim etrafı taradı. Neredeydi. Ne yani burdaydı ama kaçırmış mıydık ama sinyal hala burdan alınıyordu. İçimdeki his burda diyordu. Burda ama ne halde sesini sana duyuramayacak kadar kötü mü. Güçlüydü çünkü bir yolunu bulurdu. Bana sesini duyurmanın bir yolunu bulurdu. "Bozkurt toparlanın gidiyoruz." Herkes ayaklanınca araca doğru ilerlemeye başladık. Araç hareket halindeyken. Aynadan arkamızdaki çalılıklarda iki adam fark etmem ile aracı durdurdum. Sinan'a işaret vermem ile ikimiz arabadan inip arkalarından dolaştık. Adam çalılıkların ardında saklanmış bekliyordu. Silahımı kafasına dayamamla buz kesti sanki. "Sakın kıpırdayayım deme , en ufak yanlışında kafana sıkarım. At silahını." Adam silahını yere atınca ayağımla uzaklaştırdım. Üzerinde herhangi başka bir silah olmadığından emin olunca ensesinden tuttuğum gibi boşluk olan alana getirip yere fırlattım. O sırada sinanda diğerini getirmişti. "Bir kere soracam, ve tek seferde cevap vereceksiniz. Getirdiğiniz asker kız nerde?" İkisininde bakışlarında korku vardı.ilk benim yakaladığı adama döndüm ama yüzünden anladığım kadarı ile bana cevap verecek gibi durmuyordu. "Sana istediğini asla vermem asker. Bizi öldüremeyeceğini ikimizde biliyoruz . Askersiniz siz bize hiç bir şey yapamazsınız." Belimdeki silahı hızla çekip kafasına sıktım. "Bence o kadar emin olma" Bu defa bakışlarım diğerine kaydı. Bekleyecek tahammülüm kalmamıştı. Sevdiğim kadın kimbilir ne haldeydi ben burda bunlarla uğraşıyordum. "Şimdi, kız nerde?" "Bi bilmiyorum " "O zaman işime yaramazsın" Tam silahı ona doğrultmuştum ki konuşmaya başladı. "Burda burda , burda bir yerde ne olur öldürme beni" "NERDEE" Yakasından tutup silahı anlına daha fazla bastırdım. "Bilmiyorum . Elini kolunu bağladılar bayılttılar . Bizi başka yere gönderdiler sonrasında. Döndüğümüzde kız yoktu. Nerde bilmiyorum ama Hugo giderken onlarla değildi. " Duyduğum ile bakışlarım karardı. Omuzlarım endişe duygusu ile çöktü. Aklımdan tüm bu olanları geçirdim. Önce notta yazan geldi aklıma 'onu diri diri gömecem ' yazmıştı. Sonrasında ' senin için buraya koyuyorum demişti. "Siktir" Nefesim sıkıştı. Göğüs kafesimin içine adeta köz parçaları yerleştirdiler. "Burda" Herkesin bakışları bana kaydı. "Nerden biliyorsun kardeşim" Rıdvan abilerde şaşırmıştı tepkime. "Abi burda bir yerde . Arayın her yeri. Özellikle yeni kazılmış bir yer olabilir. HIZLI HADİ " Bağırışım ile hepsi dağıldı. Bende ağaçlık alana bakmaya başladım. Her yer aynıydı. Neredeydi. Allahım sen onu bana bağışla . Allahım onu benden alma ne olur. Yada benide al. Ayırma bizi ya Rab. Gözlerim hızla etrafı tararken yerde yeni kazıldığı belli olan bir yerde durdu. Siktir . Burda "BURDA, ÇABUK OLUN ! " Hızla yere çöküp ellerim ile kazmaya başladım. Omzum her hareket edişimde beni zorluyordu ama kalbim kadar değil. Sanki nefessiz kalan bendim. O sırada bizimkilerde gelip bana yardım ettiler. Çok derindi. Ne zamandır burdaydı. Kahretsin. Göz yaşlarım görüşümü bulanıklaştırıyordu. Kazdıkça yerin altından bir kapak çıkmaya başladı. Üzerindeki toprağı hızla temizleyip kapağı açtım. Gördüğüm ile yüreğim paramparça oldu. "Lâl?" Gözleri kapalıydı. Yüzü terden sırılsıklamdı. Ellerini ve ayaklarını bağlamışlardı. Hızla onu oradan çıkardım. Ağzındaki bandı çekip söktüm dudaklarından. Bu dudaklara bir benim dudaklarım yakışıyordu. Hak etmemişti tüm bu yaşadıklarını. Kucağıma yerleştirdim. "Lâl'im, bak geldim. Aç gözlerini kurban olduğum." Bakışlarım Rıdvan abiye kaydı. Hepsi benim gibi ağlıyordu. "Abi , abi yalvarırım bir şey yap" Yalvardım yeterki o iyi olsun gerekirse canımı verirdim. Rıdvan abi yaklaşıp kucağımdaki narin bedene bakmaya başladı. Dolu gözlerini bana dikti. "Kardeşim.. Nabzı atmıyor." Başımı hızla iki yana salladım. Olmazdı bizim birbirimize sözümüz vardı. "Olmaz abi , bizim sözümüz var . Abi yalvarırım birşeyler yap." Başını sallayıp çantasını almak için geldiği yöne koştu. Bakışlarım küçük kadınıma kaydı. "Yalvarırım bırakma beni. Peşinden gelirim. Duydun mu beni güzelim. Peşinden cehenneme olsa gelirim. Gittiğin karanlıkta bile ben varım. Sakın beni bırakmayı düşünme" Gözyaşlarım benim yanaklarımdan akıp onun göz pınarlarına aktı. Dudaklarımı saçlarına bastırdım. Rıdvan abi hızla yanıma geldi. Ateş telsizden bilgi veriyordu. Ali ile Sinan yanıma diz çökmüş ağlıyorlardı. Dursun şoka girmiş gibi donmuştu. Kucağımdan yere sırt üstü uzanacak şekilde yatırdım. Rıdvan abi koluna damar yolu açtı. Elindeki ilacı Dursun 'a verdi. "Bu adrenalin her üç dakikada bir, bir ml yapıyorsun tamam mı?" "Tamam abi" "Aferin" Bana baktı. "Aslanım ben kalp masajına başlayacam geri çekildiğimde suni teneffüs yapacaksın anladın mı" Bende başımı hızla salladım. Rıdvan abi ellerini üst üste koyup göğüs kafesine ritmik bir şekilde basmaya başladı. O geri çekildiğinde ben derin bir nefes alıp dudaklarından üfledim. Geri çekildiğimde Rıdvan abi aynı şeyi yapmaya devam etti. Bu şekilde epey bir süre devam ettik ama bir şey olmuyordu. "Aslanım olmuyor " "Abi deme öyle, yalvarırım deme , ben onsuz yaşayamam." Diğerleride hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. "NERDE KALDI BU SİKTİĞİMİN AMBULANSI" Ateş'in bağırışı doldu kulaklarıma o kadar çaresizim ki bağırmak bile gelmedi içimden. Başını kaldırıp göğsüme yasladım. Siyah saçları yere doğru sarkıyordu. Şimdi uyanık olsa başını boynuma gömer derin derin nefesler alırdı. Bu defa aynı şeyi ben yaptım. Saçlarına yüzümü gömüp derin derin nefesler aldım. "Ömrümün baharı, yalvarırım hayatıma kışı getirme yokluğunda oluşan ayaza kalbim dayanmaz . Meleğim , nefesim... " Derince nefes aldım saçlarında, ben şimdi bir daha nasıl nefes alacaktım. Her kelimemde uzunca bastırdım dudaklarımı yüzünün her bir santimini öptüm. "Komutanım!" Sanırım konuşan Ali 'ydi. "Şuna baksanıza bir insan bu kadar güzel olmamalı yasak olmalı bu kadar eşsiz olmak." "Komutanım etme ne olur. Şehit oldu o" Dolu gözlerim Ateş 'e kaydı bu defa. Ama çok durmadı gözlerim onda. Tekrar bakması gereken yerdeydi göz bebeklerim. "Canımın canı , sen benden gidersen nasıl yaşarım ben sensiz. Çok mu güzel gittiğin yer . Beni de al yanına. Hiç mi düşünmedin beni. " Başını kaldırıp boynuma gömdüm. Her iki kolumu mengene gibi sardım bedenine. Hem ağlıyor hemde ileri geri hareket ediyordu bedenim. Allahım nasıl dayanırım ben bu acıya. Allahım ayırma beni ondan al emanetini ne olur.
|
0% |