@tugbalal
|
ALPARSLAN KARAHANLI
Yanımdaki meleğe biraz daha sardım kollarımı. Çok seviyordum . Tarifi imkansızdı. Yüzüne gelen bir tutam saçı geriye aldım. Dudaklarım benden bağımsız anlına bir buse kondurdu. Ordan yanaklarına ,burnuna derken kendimi dudaklarında buldum. Sadece bastırdım. Başımı boynuna gömdüm. Bu koku için can vermeye değerdi. Esiri etmişti beni. Kölesiydim bundan gayrı kurtuluşum yoktu. Elimi yanağına koydum baş parmağım yanağını okşadı. "Bebeğim..." Kıpırtı bile olmadı. "Canımın canı, nefesim uyan artık." Bana biraz daha yanaşmaktan öteye gitmedi. "Yavrum hadi ama... Hem bak sana bir sürprizim var. " Anında açıldı kahveleri. "Ne sürprizi, hani nerde?" Boncuk boncuk olan gözleri , hızlı hızlı konuşması ile gülüşüme engel olamadım. "Gülme!" gel görki bu sinir hali daha çok gülmeme sebep oldu. Tutamadım kendimi. Omzuma bir sille çaktı. "Kime diyorum yüzbaşı , gülme" Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Tamam kurban olduğum gülmüyorum. Başımı boynuna gömüp derin derin nefes aldım. "Yüzbaşı " "Hııı" "Sürpriz ne" Başım boynundayken dudaklarım kıvrıldı. Boynuna derin bir öpücük bıraktım. Ağzından bir inleme kaçtı. Bu bile yanmama sebep oldu. Yerimden doğruldum. Yataktan kalkıp dün gece o uyurken aldığım kutuyu ona uzattım. "Bu senin için, ben çıkış işlemlerini halledip geliyorum. Sen ben gelene kadar hazırlan tamam mı bebeğim" Başını aşağı yukarı salladı. Başını iki elimin arasına alıp anlına dudaklarımı bastırdım. Biraz daha durursam işimiz çok uzayacaktı. Bu yüzden kendime hakim olup odadan dışarı çıktım. Çıkış işlemlerini yapıp tekrar sevdiğim kadının yanına gittim. Kapıyı çalıp beklemeye başladım. İçeriden gelen naif sesle kapıyı yavaşça aralayıp içeri adım attım. Atım atmasınada bu bir adımdan öteye gidemedi. Yerimde adeta çakılı kaldım. Nefesim kesildi. Bu ne güzellik ya Rab. Uzun siyah saçları omuzlarından aşağıya dökülüyordu. Dün onun için aldırdığım beyaz elbise ona o kadar yakışmıştıki. Güzel bedenini gözler önüne sermişti. Gülen gözleri beni buldu. Melekler kadar güzel ve temizdi. Bu kadın benimdi. Elbisenin eteklerinden tutup kendi etrafında döndü. "Nasıl olmuş" "Çok, çok güzel, nefesimi kesecek kadar güzel." Söylediğim ile gülüşü daha büyüdü. "Teşekkür ederim. " Yanıma geldiğinde ellerimizi kenetledim. Dudaklarımızı kısacıkta olsa birleştirdim. "Eve mi gidiyoruz?" "Aslında hayır" "Nereye peki?" "Seni birileri ile tanıştırıcam. Ayrıca sürprizim başka" Meraklansada cevap vermedi el ele arabaya doğru gittik. Gözlerim ara ara bir yola bir ona kayıyordu. En son bahçeli küçük bir evin önünde durdurdum arabayı. Etrafta gezdirdi gözlerini "Neresi burası?" Başımla hadi diye işaret verdim. Benimle birlikte arabadan indi. İnince yine ellerimizi kenetledim. El ele önce bahçe kapısından geçtik sonrasında zili çaldım. Altmışlarındaki yaşlı kadın kapıyı açtı. Bakışları bizi bulunca yüzünde yorgun bir tebessüm yer edindi. "Hoş gelmişsiniz evladım , buyrun" Geri çekilip bize yol açtı. İçeri girdiğimizde bizi yaşlı bir adam ve kırklarındaki oğulları ve gelinleri karşıladı. Biz içeri geçince ayaklandılar. "Ooo yüzbaşı hoş gelmişsiniz." "Hoş bulduk Osman amca" Yanımdaki kadına döndüm. "Lâl'im bu Osman amca ve eşi Ayşe teyze. Bunlarda oğulları Engin ve gelinleri Neşe" "Memnun oldum efendim." Gidip ellerini öptü. Bu yaptığı ile birkez daha anladım doğru kadını bulduğumu. Geri çekildiğinde bakışları yüzümde gezindi. Ayşe teyze ve gelini Neşe ona doğru geldiler. "Gel kuzum sen bizimle." Bir şey diyemeden onlarla içeri geçti. Çok şaşkın görünüyordu. Bir süre sonra geri geldiğinde askılı elbisesinin üstüne beyaz bir hırka giydirmişlerdi. Önüne gelen birkaç tel saçı hafif nemliydi. Abdestini aldığı belli oluyordu. Ayşe teyzenin getirdiği beyaz tülbenti saçlarını üzerine örttüm. Ama şaşkın bakışları hala yerini koruyordu. Elinden tutup yönümüzü Osman amcaya doğru çevirdim. Tahta rahlenin önünde dizlerimizin üstüne çöktük. Sanırım sabahtan beri yaşadığımız herşeyi daha yeni anlamlandırmış olacak ki şaşkın ifadesi aydınlanma ile yer değiştirdi. Kahve gözleri doldu. İşte bunu beklemiyordum. Beni seviyordu. Bundan emindim. Bir an içime bir kuşku düştü. Çok mu acele ediyordum. Belkide henüz hazır değildi. Yönümü tamamen ona çevirdim. Ellerine uzandım. "Güzelim eğer emin değilsen, aklında en ufak bir tereddüt dahi varsa hemen şimdi gidebiliriz." Ellerimi avuçlarında sıktı. "Saçmalama , ben sadece çok mutluyum . İstiyorum en az senin kadar çok istiyorum hemde." Söylediği ile içime su serpti. Eğer emin değilse beklerdim. Gerekirse bir ömür beklerdim. Yeterki onun bir gün bana geleceğini bileyim. İkimizde Osman amcaya döndük. Engin benim, Neşe Lâl 'in şahidi oldu. İlk babalarımızın adını ve kendi adımızı verdik. "Kızım mehir olarak ne istiyorsun?" Bakışları bana döndü. "Ben, bilmiyorum, aslında hiçbir şey istemiyorum. " Söylediği ile bu defa tebessüm eden bendim. "Göl kenarındaki arazide bir ev veriyorum." Gözleri fal taşı gibi açıldı. "Alparslan bu çok fazla olmaz" "Az bile güzelim." İkimizde Osman amcaya döndük böylece nikah akdimiz başladı. "Murat'tan olma Sevgi'den doğma Alparslan Karahanlı vaad ettiğin mehir karşılığında Abdullah'tan olma Yasemin'den doğma Eflal Karca'yı karın olarak kabul ettin mi?" Bakışlarım bana bakan kadına kaydı. Ona en güzel tebessümümü yolladım. "Ettim" İki defa daha sordu . Her ikisinede aynı şekilde ettim diye cevap verdim sonrasında aynı soruyu Lâl'ime sordu. O da aynı şekilde kabul etti. "Bende Allah 'ın izni ile şahitlerin huzurunda nikah akdinizi kıydım. Allah mübarek eylesin." Hepimiz ellerimizi açıp dua ettik. Duamız bitince artık karım olan hayat arkadaşım olan kadına döndüm. Yüzündeki gülüş beni kendine köle etmeye yeterdi. İstese canımı verirdim. Ellerimi şakaklarına koydum. Dudaklarımı anlına bastırdım. "Alparslan?" Seside bedeni gibi titriyordu. "Canımın canı." "Biz evlendik mi şimdi" Gülüşüme engel olamadım. "Evlendik hatunum." Söylediğim ile gülüşü dahada büyüdü. Osman amca ve Ayşe teyzenin ellerini öpüp teşekkür ettikten sonra ayrıldık. Arabaya bindik. "Şimdi nereye gidiyoruz?" "Güzel karım ile baş başa kahvaltı yapmak istiyorum." "Hımmm kocam ile ilk kahvaltı. Neden olmasın." "Senin o kocam diyen ağzını öpsemya ben" Elinin üstüne dudaklarımı bastırdım. "Alparslan?" "Efendim bebeğim" "Biz Sevgi teyze ve babamlara ne diyicez?" Derince bir yutkunma ihtiyacı hissettim. Açıkçası her ikisindende tırsmıyorum dersem yalan olur. "Yavrum onu sonra düşünsek" "Tamam o zaman. Kahvaltıya nereye gidiyoruz?" "Sürpriz. Ayrıca birkaç gün başbaşayız" "Ya ama ben merak ederim." "Benim meraklı karım " Bu defa dudaklarımı avuç içine bastırdım. Benim karım. Benim canım. Sevgilim nefesim. Herşeyim. Geri kalan tüm ömrümü ona adamaya yemin ettim...
|
0% |