Yeni Üyelik
70.
Bölüm

70. Bölüm

@tugbalal

 

6 AY SONRA

 

EFLAL KARCA

 

Gözlerim mavi gökyüzünde takılı kalmış gibiydi. Elimden gelse kırpmazdım. Geceler hiç olmasaydı keşke. Yatakta biraz daha küçüldü bedenim cenin pozisyonunda öylece yatıyordum. Gözümden bir damla yastığa damladı. İçimdeki boşluk tüm ruhumu içine çekmiş gibiydi. Hiç bir şey hissetmiyordum. Öyleki artık acı bile yoktu. Öylesine nefes alıyordum. Ben tüm duygularımı ruhumu, bir bedene gömdüm. Bir bedende mezarlık taşıyordum. Lakin insanlar sadece nefes alan bir ben görüyordu. Bu nasıl bir acı ya Rab. Allah şimdi alsaydı ya canımı.

 

"Günaydın Eflal hanım. Bu sabah kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

 

Gelen Rabia hemşireydi. Her sabah yaptığı gibi elindeki beyaz gülleri masada duran vazoya yerleştirdi. Benden cevap alamayacağını bilmesine rağmen benimle sürekli konuşmaya çalışıyordu. Sadece o da değil. Doktorlar, timdekiler, babam , sevgi annem, kısacası tanıdığım herkes....

 

Hayatımda sanki hepsi birer hayaletti. Yada ben yaşayan bir ölüyüm hayatlarında.

 

O günden bu yana tam altı ay geçmişti. Zaman akıp gidiyordu. Ama benim acım hep tazeydi. Hiç azalmadı. Veyahut alışmadım. Nasıl alışılırki. Unutursam kanım kurusundu. Değişen tek şey sesimdi. Artık bir gölge kadar sessizdim. Benim yanımda duran biri odada yalnız olduğunu düşünürdü. Kilo vermiştim.

 

O gün yani onun şehit törenin olduğu güne kadar dik duruyordum. Ona layık bir eş olmaya çalışıyordum. Tüm duygularım çekilmişti sanki. Ağlayamıyordum . Ne biliyim sanki her an bir yerden çıkıp gelecekmiş gibi hissediyordum. Öldüğüne artık hayatımda olmayacağına inanmak imkansız gibiydi. Ameliyathanenin önünde bayıldığım gün gözlerimi sabahında hastane odasında açmıştım. Kaşımda sargı vardı. Düştüğümde çarptığım için dikiş atılmıştı. İzi hala duruyordu. Eğer o olsaydı tutardı. Düşmeme izin vermezdi...

 

Uyandığımda yanımda babam vardı. Gözlerim onunla buluşunca bakışlarını kaçırdı.

 

"Baba"

 

"Babam"

 

"Alparslan..."

 

"Kızım yapma..."

 

"Söyle baba , söyle . Sevdiğin öldü . Bir daha göremeyeceksin de. Söyle baba. O artık yok Şehit oldu desene.."

 

"Yapma babam. Yapma. Sende dedin Şehit oldu o . Ona yaraşır davranman gerekmez mi?"

 

"Baba insan ruhu olmadan nasıl yaşar. Baba bir şey yap ne olur. Baba yalvarırım bir şey yap. Dindir bu acıyı.

 

Ben şimdi nasıl yaşayacam?"

 

Soruma o gün cevap vermedi. Bende o günden sonra kimseye cevap vermedim. Onu gömdüklerinde acıyı iliklerime kadar yaşadım. Ondan dahası varmıydı. Hayatımda daha fazla acı çekebilir miydim bilmiyorum. Lakin ben o güne kadar canımın bu kadar yandığını hatırlamıyorum...

 

Sevgi anne ve Fulya en azından ağlayabiliyordu. Şehit töreni için hepimiz şehitlikteydik. İki asker annemin koluna girmişti. Gözyaşları dinmiyordu. Sanki benim yerimede ağlar gibiydi. Al bayrağa sarılı tabutu getirdiklerinde canım çekildi sandım. Onu toprağa gömmeye başladıklarında benimde nefesim kesildi.

 

"Hayır. Hayır olmaz. Yapmayın..."

 

Öne doğru atılmaya kalktığımda babamla Sinan beni tutmaya çalışmıştı.

 

"HAYIIIIR. YAPMAYIN. GÖMMEYİN SEVDİĞİMİ NOLUR. ÜZERİNE TOPRAK ATMAYIN. YAPMAYIN....."

 

Haykırışlarım. Arşı alayı titrettmişti. Lakin sevdiğimden bir fısıltı dahi duymamıştım. Ondan sonrasında bedenim ayakta duramamıştı. Gözlerim kararmış babamın kucağına yığılmşıtım. Hastanede ne zaman kendime gelsem kriz geçirmiş ilaçla uyutulmuştum. Sonrasında kliniğe yatırmışlardı. Şimdilerde kimse ile konuşmuyordum. Sadece mecbur kaldığımda bir kaç kelimeyi geçmeyen cevaplardı. Gözlerimde hiç duygu yoktu. Her gün mutlaka biri gelip nasıl olduğuma bakıyordu. Bazen annem geliyodu. Onunla konuşmasamda dizlerinde ağlıyordum. O da konuşmamı beklemiyordu. Sadece ben uyuyana kadar saçlarımı okşuyordu.

 

Kapı çaldı tekrar, gelen babamdı.

 

Başımı ondan dışarı çevirdim. Gökyüzüne bakmaya devam ettim.

 

"Kızım nasılsın?"

 

Ben cevap vermeyince derince soluk aldığını anladım. O da çok üstüme gelmedi. Hemşireye döndü.

 

"Durumu nasıl?"

 

"Aynı bir değişiklik yok."

 

Hemşire dışarı çıkınca bana baktı.

 

"Yasını bitirmenin zamanı gelmedi mi?"

 

"Sen bu değilsin. Benim kızım bu kadar güçsüz olamaz. Benim yetiştirdiğin kızımda askerde bu kadar çabuk vazgeçmezdi. "

 

Ben yine cevap vermediğimde. Karşıma geçti.

 

"Kendine gel. Eğer yüzbaşı burda olsaydı. Böyle davranmanı kendinden böyle vazgeçmeni istemezdi."

 

Elindeki bilgisayarı masaya bıraktı.

 

Üzerinede bir flaş bellek bıraktı.

 

"Bunu yüzbaşının çekmecesinde bulmuşlar. Özel bir görüntü olduğundan bana getirdiler. Ben izledim. Bence sende izlemelisin."

 

Daha fazla durmadı. O çıkınca Bende gözlerimi kapadım. Burda olsaydı böyle olmamı istemezdi. Ama burda değildi. O yoksa benim var olmamın bir anlamı var mıydı?

 

Her ne kadar kalkıp bakmak istesemde cesaret edememiştim. Gözlerimi aralayıp tekrar göğe baktım. Kapı bir kez daha çalındı. Bu defa gelen Sinan ve Dursun 'du.

 

"Bacım ne yapıyorsun?"

 

"Bu gün daha iyi gördük seni."

 

İyi miydim. Belkide öyle görünüyordum. Ama iyi olmadığımdan emindim. Bence onlarda söylediklerinde ciddi değildi zaten. Bir umut konuşurum diye diretiyorlardı o kadar.

 

"Kardeşim biz yarın akşam göreve çıkıyoruz."

 

"He ya ama merak etme uzun sürmez. İki gün sadece. Sonra geri gelicez."

 

"Biz yokken kızlar gelecek yanına ama , kendini yalnız hissetme."

 

Ama yalnızdım ki. Ben bu koca dünyada yapa yalnızdım. Kimsem kalmamıştı.

 

Bir süre daha kendi kendilerine konuşmuşlardı. Benden cevap almayınca gitmek zorunda kaldılar. Zaten havada kararmıştı. Artık gök yüzü mavi değildi. Bende uyumak için kapattım gözlerimi.

*****

 

Göl kenarındayım. Ben buraya nasıl geldim. Üzerimde o günkü sarı elbisem vardı. Bahar ayındaydık. Belime sarılan kollarla yerimde sıçradım. Başını boynuma gömdü. Derince soluklandı.

 

"Cennetim. Canımın canı."

 

Yüzümü yavaşça ona döndüm. Masmavi gözlerinde hayat vardı. Umut vardı.

 

"Alparslan?"

 

"Alparslan'ın canı. Nefesi."

 

Elimi kaldırıp yanağına koydum lakin birden yok oldu. Etrafımda döndüm. Bakışlarım her yöne kaydı lakin yoktu.

 

"Yüzbaşı... YÜZBAŞI....."

 

*******

 

Yerimden sıçrayarak kalktım. Gözlerimden yaşlar bir bir akmaya başladı. Elim boynuma gitti. Nefes almak ne zor işti ya Rab. Bakışlarım kucağımdaki ellerime kaydı. Avuçlarıma Gözyaşlarım doldu. Son zamanlarda gündüzleri hayali ile yaşarken geceleri rüyalarımda yaşatıyordum onu. Bakışlarım bu defada babamın getirdiği bilgisayara kaydı. Yerimden yavaşça kalkıp savsak adımlarla masaya doğru gittim. Bilgisayarı açıp masaya bıraktığı flaş belleği taktım. Açılan dosyada sadece tek bir görüntü vardı. Üzerine geldiğimde ekranda görüntüsü büyüdü. Üzerinde siyah bir tişört ve aynı renk bir eşofman vardı. Sakalları daha yeni yeni çıkmaya başlamıştı. Elim ekrandaki görüntüsünün üzerine gitti. Yavaş yavaş okşadım. Çok özledim allahım çok.

 

Videonun üzerine gelip oynat tuşuna bastım. Kulaklarıma hafızama kazınan sesi doldu..

 

******* Canımın canı, nefesim. Eğer ki sen bu videoyu izliyorsan bilki ben çok üzgünüm. Çünkü şayet izliyorsan ben yanında değilim demektir. Bebeğim , seni yanlız bırakmak zorunda kaldığım sana böyle bir acı yaşattığım için senden çok özür dilerim. Sana verdiğim sözü tutamadığım için, yeminimi yere düşürdüğüm için affet beni. Canının nasıl yandığını biliyorum. Nefes almak istemediğini. Ama al. Yalvarırım sana benim için bizim için yaşa. Eflal'im , kurban olduğum. Benim canım sensin. Sen yaşıyorsan ben yaşıyorumdur. İkimizin yerinede yaşa. Son nefesimde bile yüreğimde senin sevdan var bil. Seni öldüğümde bile ruhumla sevicem. Seni çok seviyorum....*******

 

Gözyaşlarım yanaklarımdan akıp duruyordu. Bende sevgilim bende seni seviyorum. Derin bir nefes aldım. Söz sevgilim sana söz. Yaşayabildiğim kadar senin için yaşayacam. Sonrasında senin yanına gelicem. Flaş belleği çıkarıp avucumun içine hapsettim. Yerimden doğrulup odadan dışarı çıktım. Doktorun odasına daldığımda beni görmeyi beklemiyordu. Heleki böyle gecenin bir vakti..

 

Bakışlarım bana şaşkınlıkla bakan doktora kitlendi.

 

"Çıkmak istiyorum. Hemen!"

 

Sesimi duymanın verdiği şokla yüzüme bakıyordu. Yüksek ihtimalle beni neyin böyle tetiklediğini merak ediyordu. Ama anlayamazdı. Bende anlatmadım zaten....

Loading...
0%