@tugbalal
|
Ağlamam yavaş yavaş dinmişti. Onun kollarında ağlamayı dahi özlemiştim. Acı çekecek olsamda onlayken çektiğim en büyük acılar daha katlanılırdı. İç çekişlerim biraz dinince geri çekildim. Demin kalktığım mindere tekrar geçtim. O da beni fazla bekletmeden karşımdaki yerini aldı. "Kaç kişi biliyordu? Yani yaşadığını diğerleri..." "Sadece albay ,Karan ve Tahir komutan. Diğerleri senin ceza aldığın günün akşamında öğrendi. Karşına çıktığım günün sabahında doktor eşliğinde annemin karşısına çıktım. Hastaneye çağırdıklarında ilk sana bir şey olduğunu düşünmüş. Ağlayarak kızım diye geldi. Perişan haldeydi. Beni karşısında görünce baygınlık geçirdi. Ayılıpta gerçekten hayatta olduğumu görünce hem sevindi hem kızdı. Hem şaşırdı.... bizimkiler de beni gördüğünde ilk bir inanamadı. Sonrasında herşeyi anlatınca hem sövdüler. Hem sarıldılar. Operasyonun son aşamasında onlardan yardım aldık. Ben Hugo denilen iti alırken onlar kimyasal silahı almak için operasyon düzenlediler. Başarılıda oldular. Senin hem sağlığın için hemde güvende olabileceğin tek yer askeriye olacağını düşünerek seni orda tuttuk. O şerefsiz, seni ortadan kaldıracaktı. 'Zaten acılı çok direnemez buraya alın' diye emir vermişti. Duyunca onu çıplak ellerle boğmak istedim. Ama beklemekten başka çarem yoktu. Bizimkilere silahın bulunduğu kordinatları verince onlarda beklemeden baskın yapıp almışlar. Tabi bunu duyunca delirdi. Geri almanın planlarını yapmaya başladı. Benide yanına alıp eve gideceğin güzergahta pusu kurdu. Yaklaşık yirmi kişilik bir gurup. Burada da Tahir komutandan yardım aldık. Amacı hem seni almaktı. Hemde yeni gelen erleri almak. Bu şekilde kimyasal silahı alamazsa bile hem TSK ya büyük bir darbe indirmeyi planlıyordu. Hemde intikam almayı. Çünkü her şey seninle başlamıştı. Eğer sen o belgeleri almasaydın. Yada ordan sağ çıkmasaydın başarılı olacaktı. Bağlı olduğu şerefsizlerden hemen hergün telefonlar alıyor aşağılanıyordu. E hali ile tüm bunlardan seni sorumlu tutuyordu. Acından dolayıda seni en güçsüz gördüğü zamandı. Çıkış saatine kısa bir zaman kalmıştı. Aracın içinde bekliyorduk. Bizimkiler adamlarını tek tek indirince neye uğradığını şaşırdı. Oradan kaçmak için aracı çalıştırmamı istiyordu. Lakin o an hiç beklemediği bir şey oldu. Silahımı kafasına dayamam. Bunu o kadar beklemiyordu ki o an bile silahı indirmem için emir veriyordu. Yemin etmiştim. O şerefsizi kendi ellerim ile geberteceğime dair yemin etmiştim. O an her şeyi siktir ettim. Ve aylardır yapmak istediğimi yaptım. Kafasına sıktım. O an sadece kucakladığım kanlı bedenin ve seni o tabutun içinden çıkardığım an vardı. Pis kanı üzerime sıçradı. Tahir komutan ve askerler geldiğinde çoktan gebermişti. Bana yapacakları umrumda değildi. En fazla hapse atarlardı. Ama artık iyi olurdun. Güvende olurdun. Bunun verdiği huzur ve mutluluk vardı içimde. Tahir komutanın karşısına geçtiğimde sadece tebessüm ile beni kucaklamıştı. Bitti dedim. Nihayet bitti. Şimdi sana gelebilirdim. Kokunu doyasıya soluyabilir. Sarabilirdim. Öpebilirdim. Karagaha girdiğimizde herkesin gözleri üzerimdeydi. Bazıları hayal gördüğünü düşünüyordu. Senin bulunduğun koridora girdiğimde bağırışın doldu kulaklarıma öyle özlemiştim ki. Adımlarım dahada hızlandı. O an için tek istediğim seni kollarıma almaktı. Lâl'im. Cennetim. Yemin ederim ben böyle olsun istemedim. Adamların gözleri sürekli üzerimdeydi. Hiç bir yere kımıldayamıyordum. Dahası senide takip ettiriyorlardı. Onlar zarar vermek için izlerken bizimkiler seni korumak için izliyordu. Birinden kurtulsam diğeri karşıma çıkıyordu. Bende sana işaretler göndermeye başladım. Ama aklın o kadar doluydu ki kalbin o kadar herşeyden geçmişti ki hiç birini görmedin. Gördüklerini bırak anlamlandırmayı üzerinde durmadın bile. Gönderdiğim video istediğim şeyi vermesede en azından artık konuşmaya başladın. Ben bir şekilde hayata tutunmaya başladın diye sevinirken Karan gelipte kurşunların üzerine atlıyor baş edemiyorum diyince ,kalbim gerçekten dursun istedim. O an yemin ederim ölmek istedim. Karşına çıksam bile nasıl düzeleceğimizi sende açtığım yaraları nasıl saracağımı düşündüm. Elim kalbimde öylece kaldım. Karan'a yalvardım. Seni korusun diye yalvardım. Allah rızası için sevdiğim kendine zarar vermesin engel ol diye ayaklarına kapandım. Beni onca yıldır tanıyordu. Ama belkide ilk defa o kadar çaresiz görmüştü." Gözleri dolmuştu. Mavi gözlerinde öyle bir hüzün peyda olmuştu ki. O hüznü dağıtmayı öyle çok istedim ki. Ama yapamadım. Ağzımı açıp tek kelime edemedim. "Yüzbaşı " "Yüzbaşının canı. Cennet kokulum." "Ben ne söylemem gerek bilmiyorum. Yemin ederim deniyorum. Sana gelmek , herşeyi unutmak istiyorum. Senin bir suçun yok, onuda biliyorum. Ama yapamıyorum. Yüzbaşı sen beni öyle bir cendereye attın ki. Sana gelemiyorum. Senden gidemiyorum. Ben ne yapıcam bilmiyorum. " Yanıma yaklaşıp ellerimi ellerinin içine aldı. "Zaman ver. Sana yaşattığım acıları unutturmam için. Bana sadece zaman ver. Sana sözüm olsun. Seni öyle bir sevicem ki bu acıları hatırlamayacaksın. Öyle güzel anılarımız olacak ki tüm bu yaşanılanlar birer rüya olarak dahi hatırlanmayacak. " "Söz mü" "Söz , yüzbaşı sözü " Nemli bakışlarımın arasından tebessüm ettim. "Geri döneceksin değil mi?" "Dönücem. Zaten temelli gelmemiştim. Biraz kafa dinlemek içindi. Ama sizde kalamam. Sen eve dön. Annem seni çok özlüyor." "Ben gelirsem sen gideceksin ama" Başımı olumlu anlamda salladım. "Nereye gideceksin ki. Kendi evini Karan'a vermişsin." "Ben vermesem. Senin evine yerleşecekti. Ben buna dayanamadım. Sanki tüm izlerini siliyorlardı. " Elini yanağıma koydu. Elleri sıcacıktı. Dokunduğu yer ısınıyordu. "Madem öyle Ben Sinan ve Karan'la konuşurum. İkisinden biri diğerine taşınsın. Sende boşalan eve geç." "Bilmiyorum... Bu pek hoş olmaz bence." "Sen merak etme. İkiside anlayışla karşılayacaktır. Yeterki uzaklaşma benden. Yakınımda ol. Yanımda olacağın güne kadar." "Peki. Ama zorlama onları." "Sen merak etme." Bu söylediğine nedense inanamadım. Ama uzun zamandan sonra dudaklarım kıvrıldı. Mavileri kahvelerime kenetlendi. Tüm duyguları gözlerinde birleşmişti sanki. Aşkı, sevgisi, şevkati, özlemi... Bakışlarımızı bölen camlara isabet edilen kurşunlar oldu. Hızla üzerime atlayıp bana siper oldu. "LÂL YERE YAT!" içerde ne kadar eşya varsa hepsi isabet alıp parçalanıyordu. Yerler tamamen kırılıp dökülen eşyalarla kaplandı. Duvarlar delik deşik oldu. Evi tarıyorlardı. Üzerime siper olan adama baktım. Bir yandan kafamı kaldırmamam için ellerini başımın üzerine koymuştu. "BİR ŞEY YAPMAMIZ GEREK." "SİLAHIN YANINDA MI" "YUKARDA" "TAMAM GERİ ÇEKİLİP KARŞILIK VERİCEM. BEN ATEŞ ETTİĞİMDE SEN YUKARI KOŞ." "TAMAM" "LÂL " bakışlarım yüzünü buldu. Mavi gözleri endişe ile bakıyordu. "DİKKATLİ OL " "SENDE" Başını olumlu anlamda sallayıp üzerimden çekildi. Bir koltuğun arkasına geçip bir kaç saniye bekledikten sonra ayaklanıp dışarı ateş etti. O ateş etmeye başlayınca bende hızla yukarı koştum. Yatağın baş ucundaki çekmeceye koyduğum silahı alıp hızla aşağıya koştum. Ben aşağı inerken mutfak camından biri içeri girmiş Alparslan'ı hedef almıştı. Kafasına tek el ateş edince yere devrildi. O sırada Alparslan'ın da bakışları arkasına kaydı. Bir bende birde adamda bakışları bir kaç saniye dolaştı. "BEN ARKA TARAFI ALIYORUM. ÖN TARAF SENDE." "EMREDERSİN HATUN" Söylediği ile dudaklarım kıvrıldı. İkimiz yalnızken emir komuta bendeydi. Evin etrafını sarmışlardı. Çok kalabalık değillerdi. Arka tarafta hepsini saysak yedi adam vardı. Birini indirmiştim zaten. "EE ÇAKIR GÖSTER BAKALIM MARİFETİNİ." Dışarı bir kaç el ateş edip bakışlarımı ona çevirdim. Oda sırtını duvara dayayıp bana baktı. Dudakları kıvrılmıştı. "KUZGUN OLMAN BİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMEZ GÜZELİM. BEN HALA YÜZBAŞIYIM." "BAHSE VAR MISIN" "NE İSTERSEM Mİ?" "MANTIK ÇERÇEVESİNDEYSE EVET." "EN ÇOK ADAM İNDİREN" "KABUL" Bana gülen gözlerle bakıyordu. Sırtımı ona dönüp dışarı kolaçan ettim. İçeri sızmaya çalışan birinin kafasına ateş ettim. "ÇAKIR BİR OLDU." "ÖYLEMİ. BEN İKİSİNİ İNDİRDİM BİLE." Alayla söylediği ile sinirim tepeme çıktı. Hadi kızım kaybedemezsin. Kendi kendimi gaza getirdim. Ateş etmek için hazırlanan iki adamı aynı anda kafasından vurdum. Geriye bir tane kalmıştı. Diğerleri ön kısma geçmişti. Adam çok iyi gizleniyordu. Bakışlarım iyice gizlendiği yerde gezindi. Bir ayağı dışardaydı. Ayağına ateş etmem ile yere çöktü. Beklemeden onunda kafasına sıktım. Eğilerek Alparslan'ın yanına gitmeye başladım. Hala evin içine isabet eden kurşunlar vardı. Bunlar kimin adamıysa bizi bitirmeye gelmişlerdi. Daha çok beklerlerdi. Alparslan'ın diğer yanına siper aldım. Gözleri kısa bir an beni buldu. "Ee nasıl gidiyor." "Eh işte ,sende" "Şöyle böyle" Verdiğim cevapla gülüşü büyüdü. İkimizde net sayı vermiyorduk. O sırada yanıma isabet eden kurşunla hızla geri çekildim. "Siktir. Sizin ecdadınızı sikmeyen Alparslan değil." Bana ateş etmeleri onu dahada sinirlendirmiş olacak ki yerinden çıkıp üç adamı kafasından vurdu. Bu ağzımın açılmasına neden oldu. "Ağzını kapa ağzını" Benimle dalga geçince daha fazla sinirlendim. Bende olduğum yerden hızla çıkıp iki kişiyi indirdim. "Hiç fena değil." "Sen daha bir şey görmedin." "Göstermeni dört gözle bekliyorum güzelim." O konuşurken son kalan iki kişiyide ben indirdim. Son saydıklarım ile sekiz adam etmişti. Bakalım onda kaç adam vardı. "Kaç saydın?" "Sekiz, sen?" Dudakları kıvrıldı. Bu yenildin demekti. "Dokuz..Üzgünüm demek isterdim bebeğim ama değilim." Kaşlarım çatıldı. Ne yani bir adamla mı yenilmiştim. "Ne istiyorsun?" "Aslında bir öpücük isterdim." Kaşlarım daha çok çatıldı. Bana zaman vereceğini söyleyen oydu. "Kızma hemen. İsterdim dedim. Bunun sana fazla geleceğini biliyorum... Bu gece benimle uyumanı istiyorum. Dün gecede beraber uyuduk. Daha demin kollarımdaydın. Bu seni zorlamaz diye düşünüyorum." Haklıydı. Ayrıca o gittiğinden beri kokusu olmadan doğru düzgün uyuyamıyordum. Ve bende onun kadar çok istiyordum. Ama bilmesine gerek yoktu. Gözlerim etrafta dolaştı. Heryer heryerdeydi. "İyide biz nerde uyuyacaz" Sadece dudakları kıvrıldı. Hangi ara düşündü bunu. Dahası kendinden bu kadar emin olması sinir bozucuydu. Neyse en azından bu gece deliksiz bir uyku uyuyacaktım.....
Bölüm : 12.12.2024 04:49 tarihinde eklendi |