Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@tugbalal

Helikopter gideceğimiz yere yakın bir mesafede bizi indirmişti. Bundan sonrasını yürüyerek devam edecektik

"Ateş varış noktasına ne kadar uzaktayız "

Hepimiz tek sıra halinde Ateş 'i takip ediyorduk. En önde o gidiyor araziyi en iyi bilen o

"Yaklaşık dört saat komutanım "

"Hızlanın , dikkatli olun pusuya düşmeyelim."

Tüm telsizlerden aynı ses duyuldu.

"Emredersiniz"

Buydu bu kadardı. Üstler söyler bizler emri yerine getirirdik.

Dört saatin sonunda nihayet hedefe ulaşmıştık her birimiz kampı görecek şekilde mevzilendik. Keskin nişancı ben olduğumdan en yüksek noktada kendime bir yer buldum ve kamufle oldum. Herhangi ters bir durumda burdan destek sağlayabilirdim.

"Herkes hazır mı?"

"Evet komutanım "

Yine tanıdık sesler ve onaylayan bir cümle

"Lâl seni göremiyorum nerdesin?"

"Sağ tarafınızda yukardayım komutanım "

"Seni göremiyorum "

"Ben istemediğim sürece göremezsiniz komutanım "

"Siz bulamadıysanız o puştlar hiç bulamaz komutanım "

Bunu diyen Rıdvan abiydi . Söylediği tebessüm etmeme sebep oldu.

 

"Zaten küçük bir şey her yere kolayca sığıyor komutanım "

"Bu söylediğini eğitim alanında tekrar duymak isterim Ateş. En son bana yenildiğini hatırlıyorum ama "

"Doğru diyor Eflal komutanım, valla bu performansı beklemiyordum. "

Her zaman ki gibi bana destek çıkan Ali olmuştu.

"Yenilmek demişken Ateş ula ne oldi bizim baklavalar"

"Ne baklavası? "

Sorumu bu defa beklenmedik şekilde Sinan cevapladı.

"Komutanım bunlar iddiaya girmişti. Eğitimde Ateş sizi yener diye "

"Banada haber verseydiniz ya"

"Kızmadınız mı komutanım ?"

Ateş 'in sesi biraz korkmuş geldi. Belliki kızacağımı düşünmüştü.

"Yok kızmadım da ,ben baklava sevmem bir dahakine haberim olursa şeker paresine girelim"

"İstediğiniz o olsun komutanım ondan alırız "

"Yan çizme lan ,baklavadan daha ucuz demiyor da"

"Ne alakası var devrem ben öyle bir insan mıyım? "

Tüm telsizlerden

"Evet" sesi duyulunca bende kendimi tutamayıp kıkırdadım.

"Eflal komutanım? "

"Söyle Dursun "

"Çok güzel gülüyorsunuz. Yani yanlış anlamayın! Dünya ahiret bacımsınız, ben sadece neden bu kadar az güldüğünüzü merak ettim de"

"Yuh be oğlum komutana böyle şey denir mi?"

Ateş'in sorusu ile bu defa Dursun biraz gerildi sanırım ,ama aralarındaki atışma acayip keyifliydi. Bende sesimi çıkarmadım.

"Sorulmaz mı "

"Böyle bir çaylaklığı ben bile yapmam abi"

"Ula ne dedum ki ben"

Ali'nin söylediği ile Dursun bu defa Sinan 'a çevirmişti rotayı ,ama ordan da destek çıkmadı

"Valla işin zor bu saatten sonra devrem"

"Abi, Rıdvan abi valla ben kötü anlamda demedum ben eyi anlamda şey ettum. Eflal komutanım valla ben eyi anlamda dedum "

"Eyvallah kardeşim sağol "

"Kesin goy goyu birazdan başlayacaz "

Bende nerde bu diyordum . Yüzbaşının telsizden duyulan sesi ile hepimiz susmuştuk

Adamlar yaktıkları ateşin başında toplanmaya başlayınca bizde emri bekledik

"Ateş durum ne?"

"Yaklaşık yirmi kişi var komutanım hepsi silahlı "

"Ateş ilk atış sende , ilk atışla beraber atış serbest. Boşa atılan kurşun istemiyorum "

"EMREDERSİNİZ KOMUTANIM "

Ateş 'in ilk atışı ile bizde gözümüze kestirdiğimizi indirmeye başladık. İçimizdeki öfke başka türlü dinmezdi.

Neredeyse iki saat geçti. Biz hala çatışıyoruz. Adamları bitirmemize az kaldı.

Görünen son adamı da indirdiğimizde telsizden tekrar Alparslan Yüzbaşının sesi geldi.

"Aşağıya iniyoruz bizi kollayın "

O, Rıdvan abi ve Ali kamp alanına doğru inmeye başladı bende gözlerimi dört açmaya başladım.

Her bir cesedin başına geçip etkisiz hale geldiğinden emin olmaya çalışıyorlardı. Neredeyse bitirmişledi ki mağaradan üzerinde bomba yüklü bir adam onlara doğru koşmaya başladı. Ne olduğunu anlamaya fırsat bile bulamadılar. Daha fazla beklemedim . Adamı tam kafasından vurdum. Başka bir noktaya Ateş edemezdim patlayabilirdi. Uzuvlarını nişan alamazdım sağ kalırsa bombayı patlatabilirdi. Onlarda kurşun sesi ile kendilerine gelmişlerdi. Şaşkınlıklarını burdan bile görebiliyorum.

Sen daha çok şaşıracaksın be yüzbaşı, diye geçirdim içimden.

 

Görev bitmişti hepimiz helikopterden inip bizi bekleyen albayın karşısına dizildik. Alparslan yüzbaşı bir adım öne çıkıp

"Bozkurt timi kayıp vermeden görevi başarı ile yerine getirmiştir komutanım "

"Aferin asker"

"SAĞOL "

Albay dağılabileceğimizi söyleyip ayrılmıştı. Gitmeden bana bakmayı ve kontrol etmeyi unutmamıştı tabi

Odama geçip üzerimi değiştim. Tam kapıdan çıkarken yüzbaşı ile burun buruna geldim. Çok yakın duruyor fazla yakın, iki adım geri gittim

"Buyrun komutanım "

"Çıkmadan konuşalım mı ?"

"Emredersiniz "

"Buraya komutanın olarak gelmedim. İki normal insan olarak konuşmak istiyorum. "

"Sizi dinliyorum. "

"Öncelikle bu gün için teşekkür ederim. Hem benim hemde askerlerin hayatını kurtardın. İkinci olarakta ilk geldiğin zamanlarda sana söylediklerim için kusura bakma. Ben birlikte çalıştığım biri ile düşman olmak istemiyorum. "

Bu muydu gerçekten, bu adam özür dilemeyi bile bilmez miydi.

"İlk olarak ,madem komutanım olarak gelmediz ,umarım bu söylediklerimi saygısızlık olarak algılamazsınız . Ben bu gün görevimi yaptım. Yine olsa yine yaparım, teşekkürlük bir durum yok. İkincisi ilk geldiğimde söylediklerinizi unutmam mümkün değil. Zaten sizde özür dilemediniz. Ve son olarak ben sizinle düşman değilim ,eğer olsaydım şu an yaşamıyor olurdunuz. "

Sanırım böyle bir çıkış beklemiyordu. Ağzı açılıp kapandı bir şeyler söylemek istedi lakin söyleyecek söz bulamadı .

Konuşmayacağını anlayınca bende yanından geçip gittim. Daha yaptıkları için af dileyemeyen bir insanı arkamda bırakmak en iyisiydi. Evime gidip uyumak istiyorum.

Ve yapacam da.....

 

 

 

 

Loading...
0%