Yeni Üyelik
2.
Bölüm

"Giriş"

@tukenmisizbiz

***

 

 

Veee giriş bölümümüz sizlerle, keyifli okumalar dilerim!

***

Odellia, sanki göğüs kafesinden çıkmak istercesine atan kalbiyle birlikte içinde bulunduğu sığınağın karanlık duvarlarına son bir bakış atıyordu. Buradaki her bir köşe, her bir koridor, her bir taş ezberindeydi ve tüm bunlar yıllardır onun prangaları olmuştu. Bu soğuk taşlarının arasında büyümüştü, bu kendisini bildi bileli böyleydi ancak artık bu yer ona dar geliyordu. Yıllarını burada geçirmiş, büyüsünü buradaki taşlarda, geçitlerde ve kadim sembollerde bulmuştu. Fakat her şeyin bir sonu vardı.

En yakın arkadaşı Rosemary, her zamanki gibi, sessiz ve dikkatli adımlarla Odellia’nın hemen arkasında duruyordu. Ancak bu kez, gözlerinde sıradan bir korkudan daha fazlası vardı.

"Sadece birkaç adım daha," dedi Rosemary, sesindeki titreme bir yanda cesaretin yankısıydı. Sığınağın derinliklerinden gelen her adım, onlar için bir sınavdı. Karanlık koridorların sonunda, iki kadının önü, gizli geçitleri geçebileceği eski, ağır tahta kapılarla kesiliyordu.

Odellia, kapıya yaklaşırken, soğuk taşlara elini koydu. Ellerinin ucunda, geçmişin yüzlerce yıl önce bıraktığı büyülerin titreşimleri vardı. Her dokunuş, kapıdaki eski sembollerin karanlıkta parlamasına neden oldu. Bu semboller, zamanın unuttuğu, kimsenin anlamadığı kadim büyülerle işlenmişti; ruhları zincirleyen, gölgeleri çağıran, fakat aynı zamanda tüm sığınağın hayatta kalan son koruyucularının ilahi yazgısına tanıklık eden semboller. Bu duvarlar, hepsi burada saklanan geçmişin yansımasıydı.

Yavaşça, Odellia’nın parmakları kapıyı itmeye başladığında, o an dünya tamamen sessizleşti. Tahtanın gıcırdaması, yalnızca zamanın acısıyla hıçkıran bir esinti gibi duyuluyordu. İçindeki gücü yoğunlaştırarak, kapıyı yavaşça itmeye başladı. Her saniye, kapı biraz daha aralanıyor, odanın içinden sızan ince bir ışık sığınağın koyu havasına karışıyordu. Sanki yıllardır kapalı kalan bu geçit, sonunda özgürlüğü kabul ediyordu.

Bir anda, sığının derinliklerinden ince bir ses duyuldu. Odellia, gözlerini hızla etrafına çevirerek sesin kaynağını aradı. Gözleri, karanlıkta bir hareket gördü. Yavaşça, devrilmiş taşlardan ve yosun tutmuş duvarlardan kayarak, kaygan zemin boyunca bir yılanın süzüldüğünü fark etti. Yılan, koyu yeşil ve altın rengi sırtı ile çevresindeki gölgede bir hayalet gibi hareket ediyordu.

Odellia ve Rosemary birbirine bakarken, yılan onları fark etti. Aniden, yılanın vücudu zarifçe kıvrıldı ve başını yukarı kaldırarak, sanki saygı gösterircesine bir kenara eğildi. Bu, yılanın, Odellia'ya tanınan kadim gücü ve özgürlüğü kabul etmesiydi. Yılan, onların geçişini onaylıyor gibiydi.

Odellia, bu esrarengiz hareketi bir an izledikten sonra, adımlarını hızlandırdı. Rosemary sessizce, biraz geriden takip etti. Ancak, her ikisinin de içindeki huzursuzluk artmıştı. Gözlerinin önünde, yer altının karanlık labirentinden çıkmak, ilk adımı atmak oldukça zordu. Geride kalan her şey, onlara fısıldıyor gibiydi; ama ilerledikçe, o fısıldamalar uzaklaşıyor, yerini taze, özgür bir havaya bırakıyordu.

Kapı yavaşça açıldıkça, güneşin ilk ışıkları, geçitten sızmaya başladı. Yıllardır bu tahta kapıdan içeriye tek bir ışık bile girmemişti. Şimdi, özgürlüğün habercisi gibi, parlak ışıklar sığınağın içini aydınlatıyordu. Her bir ışık huzmesi, o karanlık ve boğucu havayı biraz daha temizliyordu.

Ancak attıkları her adımda, duvarların üzerindeki eski semboller sanki sığınaktan ayrılmalarını engellemeye çalışıyordu. Aralarında bir hissiyat, bir bağ vardı. Bütün bunlar, bir zamanlar burada huzur içinde yaşanmış olsa da, şimdi o huzurun yerini tedirginlik almıştı. Bu semboller, dışarıda tehlikelerin onları beklediğini fısıldıyordu. Ama içlerindeki kararlılık, bu korkuların önündeydi.

Yavaşça, Odellia ilk adımını attı. Ayakları, sığınağın çıkış yolundaki ince toprakla temas etti. Yumuşak, soğuk ve yabancı bir topraktı. Bir anda dışarıdaki hava, rüzgarın ve ağaçların sesleriyle yankılandı. İçi titreyen Odellia, ilk defa tüm kalbiyle özgürlüğün ne olduğunu hissetti.

“Bunu yapmamalıydık, değil mi?” dedi Rosemary, gözleri endişeyle gökyüzünün derinliklerine bakarken.

Odellia, başını kaldırıp, uzaklarda yer alan, gün ışığıyla çevrili dünyaya gözlerini dikerken gülümsedi. “Evet, bunu yapmamalıydık. Ama önemi yok. İnanıyorum, bu benim için iyi olacak Ross.” dedi.

"Hala vazgeçmek için geç değil Odellia." dedi Rosemary arkadaşını son kez ikna etmek istercesine. Bunun bir faydası olmayacağını biliyordu. Çünkü Odellia, bir şeyi aklına koyduysa gerçekleşene kadar denemeye devam ederdi.

"Gücüm sizlerden fazla diye kendimi bildim bileli bu taş duvarların arasında sıkıştırılıp kaldım. Söylesene Ross, tenim güneşin sıcaklığını bir kez bile hissedememişken, sahip olduğum tüm bu gücün ne anlamı var?"

Rosemary dolan gözleriyle arkadaşına baktı. Kendisi her dışarıya çıktığında arkadaşının heyecanla ondan dışarıda gördüklerini anlatmasını istediği, kendisi için çok basit gelen detayların bile Odellia'ya ne kadar alışılmışın dışında geldiği günleri hatırladı.

"Haklısın." dedi ve burukça devam etti. "Tüm bunları hak etmediğini biliyorum. Ama sende biliyorsun, Bayan Matilda ve diğerleri yalnızca seni korumaya çalışıyordu."

"Biliyorum." dedi Odellia gözlerini açıp kapayarak ve bir elini zarifce arkadaşının omzuna koyarak gözlerinin içine baktı. "Gün yeni aydınlanmış sayılır ve ben gece yarısı olmadan tekrar burada olacağım Ross, yalnızca birkaç saat. Hayatımda bir kez olsun dışarıya çıkacağım ve söylediğin her şey aklımda. Söz veriyorum dikkatli olacağım, sadece beni bu gün için idare etmeli ve Bayan Matilda'ya yakalanmamaya çalışmalısın, lütfen."

"Deneyeceğim." dedi Rosemary sıkıntılı bir nefes verirken ve kollarını arkadaşının beline dolayarak devam etti. "Söylediğim hiçbir şeyi aklından çıkarma Odellia. Dışarıda kendini belli edecek tuhaf davranışlar sergileme. İnsanlar bizlerden senin sandığından çok daha fazlası korkuyor ve korkularını yok edebilmek için aklına bile gelemeyecek kadar kötü şeyler yapıyorlar. Dikkatli olmalısın ve hiç kimseye güvenmemelisin. Çok fazla göze batmamalı ve sıradan biriymişçesine hareket etmelisin."

Derince ofladı Odellia ve "Dün akşamdan beri yüz elli kez tekrar ettin bunları Ross. Hepsi aklımda, dikkatli olacağım." diyerek göz devirdi ama bir yandan da kendisine sarılan arkadaşına karşılık verdi.

"Gece yarısı Odellia, gece yarısını biraz bile geçerse ve sen geriye dönmezsen başına bir şeyler geldiğini düşünüp Bayan Matilda'ya haber vermek zorunda kalırım ona göre."

"Anlaşıldı." diye gülümseyerek arkadaşının bu yersiz endişesini göz ardı etti ve yanaklarına sulu birkaç öpücük kondururken devam etti. Dış dünya, en fazla ne kadar kötü olabilirdi ki?

Son kez birbirlerine sarılıp Ross'un dikkat etmesi ile ilgili sıraladığı birkaç uzun cümlenin ardından vedalaştılar.

Ve arkasını dönerek arkadaşına el sallayan Odellia, sık ağaçların arasındaki dar patikadan pelerininin uçlarını tutarak ilerlemeye başladı.

Rosemary ise içinde bir yerlerde yer edinen sıkıntıyla birlikte arkadaşının sağ salim geriye dönebilmesi için tanrıya dualar ederek patika yolda ilerleyen Odellia'yı gözden kaybolana dek seyretmeye devam etti...

 

***

 

 

!Devam edecek!

***

Loading...
0%