@tumuloo
|
Herkese selammm! Yeni hikayemin ilk bölümü ile sizlerleyim. Wattpad kapandığı için buradan bölümleri atıyorum, yazım yanlışlarım olabilir kusura bakmayın. Umarım beğenirsiniz yıldızımızı parlatıp yorum yapmayı umutmayın iyi okumalarrr.
⭐
Nadir olan huzurlu anlardan birindeydim. Salonda camın önünde ki berjerimde oturmuş elimde kahvem ile yağan yağmuru izliyordum.
Telefonuma gelen bildirim sesi ile bakışlarımı kucağımdaki telefonuma indirdim, ekrandaki isim ile tüm bedenimin gerildiğini hissettim. Burnumdan sert bir nefes vererek gözlerimi kapattım, tekrar bildirim sesiyle telefonumu elime alıp mesaja tıkladım.
Babam: Akşam eve gel.
Babam: Akşam yemeği saatinden önce burda ol.
Mesajı okuduktan sonra alayla gülüp babam ve babamın kurallarını düşündüm. Küçüklüğümden beri değişmeyen kurallar...
Ayağa kalkarak mutfağa doğru ilerledim, mutfağa geldiğimde artık elimde soğuyan kahvemi lavaboya döktüm ve bardağı içine koydum.
Bileğim deki saate baktım, akşam yemeği 7'de yiyoduk saat 6'ydı. Hazırlanmak için odama girip içindeki banyoya girerek suyu açtım, kıyafetlerimi çıkarark suyun altına girdim.
Düşünceler beynimde dönüp duruyordu, babam sebepsiz birşey için çağırmazdı... Az bir zamanım kalmıştı hemen duşumu alıp bornozumu giydim.
Çekmeceyi açıp ısı koruyucu sprey ve fönü çıkardım, spreyi saçıma sıkıp saçlarımı kurutmaya başladım. Saçlarımın kurulduğundan emin olduktan sonra giyinme odamda ne giymem gerektiğine bakmaya başladım.
İç çamaşırlarımı üzerime giydikten sornra gri boğazlı kazak ve gri kumaş pantolonumu giydip makyaj masama doğru ilerledim.
Günlük bir makyaj yapıp kabaran saçlarıma yağ sürdüm son olarak parfümde sıkıp kabanımı ve ayakkabımı giyerek evden çıktım.
Otoparka arabama binip aile evimize doğru gitmeye başladım. Yol boyu yine düşünüp durmuştum.
Evin önündeki otomatik kapının açılmasıyla bahçeye girip arabayı park ettim. Bir süre arabanın içinde stresle oturmuştum, derin bir nefes verip yan koltuktan çantamı alarak arabadan indim kapıyı kapattıktan sonra çocukluğum ve ergenliğimin geçtiği eve baktım hiç değişmeyen dış cepesi annemin sürekli uğraşıp düzenlediği ve çiçekleri ile ilgilendiği bahçemize. Çocukken kıskandığım çiçeklere...
Kapıya doğru ilerleyip zile bastım bir süre bekledikten sonra kapı hızla açıldı, kapıyı açan tabi ki Selma teyzeydi, beni görünce hemen kollarını bana doladı
"Oy benim kuzum gelmiş" Kıkırdayıp bende ona sıkıca sarıldım, benden ayrıldıktan sonra yanaklarımı öptü.
"Çok özlemişim kuzumu, hadi Verde kabanını geç içeri masa hazır sonra sohbet ederiz. "
"Bende seni çok özledim Selmoşum yemekten sonra gelirim yanına. "
Kabanımı selma teyzeye verip salona doğru yürümeye başladım, evin iç dekarosyonu annem yine değiştirmişti.
Salona girdiğimde beni ilk fark eden yengem olmuştu.
"Sareee" Yerinden kalkıp hemen sarıldı, kısa bir sarılmadan sonra ayrıldık. Yanımıza gelen abimi fark edip hemen onada sarıldım. Benden ayrılmadan önce saçlarımı öpüp, "Nerdesin sen kaçak, abini hiç mi özlemiyorsun. " Ona gözlerimi devirip "Seni ne özlicem yaşlı kurt" Diyerek dalga geçtim tam bişey dicekti ki canım ablam "Oğuz izin ver de kardeşimize hoşgeldin diyelim" Bana doğru yaklaşan ablam gelip hafifçe yanaklarımızı deydirdi.
"Hoşgeldin küçük kardeşim" Ablama gerçek olmayan tebessüm ile "hoşbulduk" Diyerek anneme döndüm.
Koltukta oturmuş bizi düz bakışları ile baktığını gördüm, annemin yanına doğru ilerledim, o da ayağa kalkıp kollarını açarak bekledi. Yanına gelince sarıldım "Hoşgeldin kızım"
Annemden ayrılıp "Hoşbulduk anne" Hafifçe kafasını sallayıp geri yerine oturdu yanına bıraktığı dergiyi alıp tekrar bakmaya başaldı. Koluma dokunan el ile daldığım yerden bakışlarımı çekip elin sahibi Hande yengeme baktım. Bana her zaman ki gibi güler yüzü ile bakıyordu, çok güzel bir kadındı.
"Hadi gel oturalım, hayat nasıl gidiyor anlat bakalım." Yengemin beni çekiştirmesine izin verip tam konuşmak için ağzımı açtım ki içeri girip konuşan kişi yerimde durdum.
"Ooo benim küçük kızım gelmiş" Bana doğru kolarını açarak gelip hemen sarıldı, kollarımı sonunda kaldırmayı akıl edip ellerimi sırtına koydum.
Benden ayrılıp. Yalancı gülümsemesi ile "Çok özlemişim güzel kızımı" Hafifçe tebessüm ederek boğazımı temizleyip babamdan ayrıldım. Hafif bir bozuldu ama kendini hızlıca düzeltip.
"Hadi herkes sofraya" Diyio arkadını dönerek yemek bölümüne doğru ilerledi, ablam hemen arkasından sonra da annem ilerlemeye başladı.
Omzuma atılan kolla bende illerledim. Abim beni ve yengemi iki yanına alıp bizi yemek masasına götürdü.
Herkes yerlerine geçti, yardımcılardan biri yemekleri hızlıca servis etmişti. Babamın başlaması ile herkes yemeğe başladı.
Babam baş tarafta oturuyordu onun solunda annem sağ tarafta abim yengem ve ben oturyoduk annemin yanında ise ablam.
Ben elime kaşığı alıp çorba da hafifçe daldırdım çevirip bir süre oynadıktan sonra bir kaşık alarak ağzıma götürüp zorla yutmuştum, midem düğüm düğüm olmuştu. Sabah kendime yaptığım tost ile duruyordum, karnım açtı ama stresten yiyemiyordum. Babamın sesi ile tabağımda olan bakışları kaldırıp ona baktım.
"Ee küçük kızım nasılsın neden gelmiyorsun evine" Tepkisiz bir şekilde babama bakıp.
"Çok müsait olamadım" Karşı taraftan hafif gülme sesi gelince o tarafa baktım ablam dediğim şeye gülüyordu.
"Ne yapıyorsun ki müsait değildin çok merak ettim"
"Kurs bu aralar yoğun oluyor" Ablam dediğime tekrar gülüdü.
"Sırf küçük veletler için o kursu açtığına değiyormu gerçekten? "
Sinirle derin bir nefes verdim. Sakinim sakinim sakinim...
"İrem kardeşinin kararlarını sorgulamak bize düşmez demi" ablam babamın uyarıcı bakışlarını görünce susmuştu ona gözlerimi devirip içemediğim ve soğumuş çorbamdan bir kaşık daha almaya çalıştım.
Yemek faslı sonunda bitmişti, annem yine hep oturduğu koltuğa geçmiş kahvesini alıp dekarasyon dergilerine bakıyordu. Ablam da yemekten sonra telefonu çalmış ve yukarı çıkmıştı. Bizde abim ve yengemle hava soğuk olduğu için kış bahçesine geçip kahve ile tatlı yiyorduk.
Yemekte hiçbir şey yemediğim için tatlı ve kahveye gömülmüştüm. Abim ve yengemin yanında rahatlıyordum. Sofraya oturduğum an stresten her yerim kasılmıştı.
"Ee Sare nasıl gidiyor" Yengemin sorusu ile gömüldüğüm tatlıyı bırakıp ona döndüm
"Güzel yenge nolsun aynı kurs ve ev arası mekik dokuyorum"
Bir resim kursum vardı, eğtim verme yetkisi alıp çocuklar için kurs açmıştım, 30 tane küçük canavarım vardı ne kadar da işimi ve onaları sevsem de beni yoruyordı.
"Siz ne yapıyorsunuz bayadır görüşmedik. " Abim yalandan kaşlarını çatarak.
"Küçük hanım bizi görmeye gelmiyor ki biz gidersek görebiliyoruz" Bişey demek için konuşacağımda abimin telefonu çalmıştı, kumaş pantolonumu cebinden telefonunu çıkartıp ekranda ki ismi okudu bize bakıp "Geliyorum hanımalr siz devam edin" Diyerek Bizden uzaklaşınca yengem "İremin senin ile alıp veremediği ne anlamıyorum, laf sokmak için yer arıyor" Yemgemin dediği ike tatsızca gülüp.
"Herzaman ki halleri işte yenge alıştım ben, buraya gelince sana bişeyler demiyor demi"
İyki abim ve yengemin ayrı evleri vardı ne kadar başta babam ve annen ayrı ev istemeselerde abim itiraz edip ayrı eve çıkmışlardı.
"Ay yok ne diyecek derse de ağzının payını veririm sevgili görümcemin" Yengemin dediği şey ile kahkaha atarak güldüm benimle birlikte o da gülmeye başladı. Elimi kaldırarak çak işareti yaptım yengem daha da gülerek elime çarptı.
Gülmemiz bittiğinde tekrar tatlıma dönmüştüm yengem bu halimi görüp
"Stresten birşey de yiyemedin getirmemi ister misin" Kafamı hayır anlamda iki yana sallayarak teşekkür ettim.
Yengem heycanla birşeyler sormaya devam ediyordu. O sırada abim yanımıza gelmiş yengemin yanında kahvesini içerken konuşan karısını aşkla izliyordu.
"Sara bizi tanıştırmak istediğin bir kişi yok mu" Evett yengemin klasik sorularına da gelmişti.
"Hayatım ne diyorsun benim kardeşim daha küçük bir bebek" Abimin sözü ile gülmeye başladım yengem abime dönüp "Ne bebeği ya kocama kız tabiki de bir sevgilisi olabilir." Ben ikilinin tatlı atışmasını gülerken babamın sesi ile gülümsemem yüzümden yavaş yavaş kayboldu.
" Küçük kızım gelir misin seninle birşeyler konuşucam" Boğazımı temizleyerek ayağa kalktım abim babama sorgular gözler ile bakıyordu ama babamın odak noktası bendim.
Bakışlarımı abimden çekip, yengeme tebessüm ederek babama doğru ilerledim. Geldiğimden beri beni strese sokan ve merak ettiren şeyi öğrenicektim biliyordum çünkü babam beni boş yere çağırmazdı.
Babamın yanına varınca her zaman suratına olan o gülümsemesi ile beni kolunun altına çekip ilerlemeye başladı.
"Gel bakalım küçük kızım"
Kış bahçesinden çıkarak merdivenlere doğru ilerledim büyük bir ihtimal çalılma odasına çıkıyorduk. Bu senaryoyu daha önce çok kez yaşamıştım bir şey isteyip yaptıracaktı bana, stres yine tüm vücüdumda gezinip duruyordu.
Merdivenleri çıkarken hala kolu omzumdaydı bu beni daha çok tedirgin yapıyordu. Kalbimin sesi o kadar çok geliyordu ki babamın sesi yine kullaklarıma doldu.
"Sakın ol küçük kızım" Birşey demeden beni yürütmesine izin verdim sonunda çalışma odasının önüne gelmiştik kapıyı açtı ikimiz giremeyince omzundan kolunu çekerek ilk o girdi, biraz uzaklaşınca derin bir nefes vermek istemiştim ama o da sanki boğazımda tıkılı kalmıştı.
Arkasından içeri geçip kapıyı kapatmıştım o da odanın içinde ilerleyip çalışma masasının arkasında ki sandalyesine oturdu, ben hala kapının orda durup izliyordum.
Eliyle masanın önündeki koltukları işaret edip sert sesi ile
"Oturmayı düşünüyor musun" Dedi evet maskesi düşmüştü, sert gülmeyen bir yüz ile bana her zaman olduğu gibi emir vermeye başlamıştı
Kasılmış vücudumu haraket ettirerek koltukların birine oturdum. Her adımımı ve hareketimi izlemişti ben oturduğumda bakışlarını masanın üzerinde ki bilgisayara çevirdi bir süre konuşmadı sonra bana döndü.
"Artık bir işin var" Anlamsız gözlerle ona baktım, "Hatırlar mısın bilmem sen daha yokken yan villamıza bir aile taşındı, Cem'in eşi fazla sıcak kanlı bir kadın geldi annenle hemen tanışıp kaynaştılar sonra bizde yakın olduk, Aile dostu sayılırız. Ama maalesef Cem'in işinden dolayı sen 5 yaşındayken yurt dışına gittiler."
Bir süre susup suratıma baktı hatırlayıp hatırlamadığımı anlamaya çalıştı. Sadece aynı yaşta olduğumuz düşündüğüm ve bahçede oynadığım kız çocuğu aklıma geliyordu.
"Her neyse hatırlayıp hatırlamaman çokta önemli değil." Dediği şey ile alayla güldüm, beni takmayarak konuşmaya devam etti.
"Onların oğulları vardı Türkiye'ye gelmiş mimarlık ve başka şeyler üzerine şirketleri var. Sende onunla birlikte çalışıcaksın ben babası Cem ile konuştum oğluna söylemiş, Kaan da kabul etmiş, kendini toparla 2 günün var pazartesi Kaanın yanıda başlıyacaksın. "
Şok olmuş bir şekilde hâlâ babamın sözlerini sindirmeye çalışıyordum.
"Neden böyle bir şey yapıyorum, benim fikrim sormadın bile? " Alayla gülüp hemen cevap verdi.
"Sence senin fikirlerin önemli mi küçük kızım" Hâlâ alaylı bakışları ile konuşmaya devam etti "Hem merak etme o salak kursa gidip veletlere karalama yaptıra bilirsin"
Alayla güldüm yıllar geçiyordu ve hâlâ karalama diyordu
"Böyle bir şeyi kabul etmicem" Bu sefer kafasını geriye atarak kahkaha attı. Sonra bir anda kafasını düzeltip suratı yine aynı ifadesizlikle yıllardır beni kullandığı o silah ile vurdu.
"Sence kabul etmeme gibi bir şansın var mı küçük kızım, ya da kabul etme ve bende.. "
Daha fazla dayanamayıp ayağa kalktım elim ayağım titriyordu sesimi yükselterek "Tamam sus tamam"
"Afferim küçük kızım babanı hep dinle."
Gözlerinin önü bulanmıştı hayır hayır ağlamıcaktım arkamı döndüm ve kapıya doğru hızlı bir şekilde ilerledim sert bir şekilde kapının kulpunu indirip açtım çıkmadan yine o iğrenç sesi kullaklarıma doldu.
"Pazartesi küçük kızım unutma"
Ona bakmadan açtığım kapıdan hızlıca çıktım arkamdan kapıyı kapatmadan merdivenlere doğru ilerledim şu an tek dileğim abim ve yengeme görünmeden bu evden defolup gitmekti merdivenlerin başına gelip hızlıca indim. Mutfaktan çıkan ablam ile göz göze geldim, mutfak merdivenlerin karşısında kalıyordu.
Onunla şu an muhattap olmak istemiyordum onu takmayıp kapının yanındaki odaya girip kabanımı ve çantamı alarak odadan çıktım. Ablam hâlâ mutfak kapısının orda dikilmiş ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu, dış kapıyı açarak dışarı doğru çıktım arabamın yanına geldiğinde kapıda ablamın bir şeyler söylendiğini duruyordum, gerizekalı!
Arabama binip otomatik kapı açıldığı an hızlıca evden uzaklaştım bir süre sonra çok hızlı gittiğimi ve ellerimin titrediğini fark ettim bu şekilde devam edemezdim arabayı sağ çekip başımı geriye atarak gözlerimi kapatım derin derin nefesler alıp verdim. Sakinleşmem lazımdı böyle araba süremezdim zaten o yemeğe giderken biliyordum böyle bir şey isticeğini.
Bir süre o şekilde durdum nefesim düzeldiğinde aklıma abim geldi evde beni bulamazsa merak ederdi. Yan koltuğa attığım çantamın içinden telefonu alarak mesaj uygulamasına girip hızlıca mesaj yazdım.
Gönderen: siz
Gönderilen: Yaşlı kurt
Abi bizim kızlar ile planımız vardı unutmuşum çok geç kaldığım için çıkmak zorunda kaldım. Söz sonra telafi ederiz, yengeme selam söyle.
Telefonu yan koltuğa attım hâlâ titreyen ellerime baktım.
Cihan Korkmaz her zaman ki yaptığını yine yapmıştı.. ⭐
Yıldızımızı parlatmayı unutmayalım! ⭐
Yorum yapmayı untmayalımm!
ınstagram hesabımdan beni takip edebilirsiniz ➡ tumuloo
Diğer bölüme kadar görüşürüüzz🙌🏻
Tumuloo🐰
|
0% |