Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@tumuloo

 

 

Selam balım! Nasılsın? Umarım iyisindir. Bölüme geçmeden yıldızımızı parlatmayı unutmayalım⭐ Satır aralarını bol bol yorum yapalım, iyi okumalar. 🙌🏻

 

 

 

Afiyet olsun

 

 

 

Toprak

 

"Bu kim amına koyayım" Toprak diye birini düşünmeye başladım, yok yok hayatıma öyle birinin girdiğini hatırlamıyordum bile. Üzerinde düşünmeyi daha sonra ya bırakarak odak noktam olan frambuazlı cheesecake'e yöneldim.

 

Salondan çıkıp mutfaktan çatal alıp geri döndüm, cheesecakeimi ve telefonumu alarak koltuğa yayıldım. Hemen bir çatal cheesecakekimden aldım, çok güzeldi çookk.

 

Yemeğe devam ederken aynı zaman telefonumu alarak mesaj uygulmasına girdim.

 

Slayyy 💅🏻

 

 

 

Gülcan: Kalktım ve işe gidiyorum...

 

 

Hazal : ooo kanka erken gidiyorsun. Ben 2 tane davaya girdim şimdi ofiste geçiyorum bile

 

 

Gülcan: Sus avukat

 

 

Gülo: bizim yurdagül nerde

 

 

Hazal: hayata tutunmaya çalışıyor büyük ihtimal.

 

Siz: Hay gençlik size bir haberim var.

 

 

Gülcan: YİĞEN GELİYOR DEMİ

 

 

Hazal: Gülo bir sus yav nasıl olsun.

 

 

Gülcan: sus kız aaa

 

Siz: aynen hamileyim 4'düzlere

 

Cheescakeime biraz ara verip ayağa kalktım çiçeğin fotoğrafını, yarısı yenmiş cheesecakemi ve notumu çekip gruba attım.

Siz: bunlar bana gelmiş.

 

 

 

Hazal : Toprak derken?

 

 

Gülcan : what dedin gülüm??

 

Siz : Hatırlamıyorumm yok yani toprak diye birisi.

 

 

 

Hazal: Nasıl ya ne alaka o zaman.

 

 

Gülcan: bir Platonik eksikti

 

Siz : yok be saçmalama ne plotiniği

 

 

 

Hazal: düşününce biraz mantıklı geldi.

 

Siz: yok ya kim olucak saçmalamayın.

Siz: bu akşam bekliyorum aç gelin.

 

 

 

Gülcan: bu konu hakkında ve ilk iş günün hakkında bol bol konuşmak bir ihtiyaç

 

 

 

Hazal: meraktan akşamı nasıl edicem ben şimdi.

 

Siz: neyse gençlik bekliyorum sizi akşam, ben cheesecakekime devam.

 

 

 

Hazal: utanmaz bide yiyor

 

 

Gülcan: puhahaha hahahah

 

Siz: neden yemicekmişim beğ

 

 

 

Hazal : pardon abla.

 

Siz : 🐴

 

En son mesaj attıp çıkmıştım uygulamadan. Anlamsız emojiler atmaya bayılırdım.

Cheesecake'imi bitirmiştim, artık oturduğum yerden kalktım masadaki paketleri çöpe attım not kağıdını nolur nolmaz diye bıraktım. Çiçekler için bir vazo alarak içine su koydum salona dönüp çiçekleri Vazonun içine koydum Tabii ki de çiçekleri atmayacaktım yazıktı değil mi ?

Odama gidip üzerimdekilerden kurtuldum. Günlük kıyafetlerimi giyerek mutfağa girdim ve kendine bir kahve yaparak salona geri döndüm, koltuğun üzerinde oturup bacaklarımı kendime çekmiş kahvem kucağıma alarak sağ tarafımda kalan büyük camdan dışarıyı izlemeye başladım. Kışın genel olarak hava kasvetli, soğuk ve toprak kokardı, bunlar kış mevsimini sevmem için çok büyük bir sebepti.

 

Kahvemden bir yudum alarak yemek masasının üzerinde duran çiçeğe bakışlarım takıldı. Toprak? Hâlâ aklıma gelmiyordu kim olabilirdi ki?

 

Üniversite ve lise yıllarımdan biri olsa kesin hatırlardım ama yok. Ne üniversitemde ne de lisede Toprak isimli birini tanımamıştım buna emindim.

 

Sakin kafayla düşündüğümde ne kadar saçma bir gün olduğunu fark ettim. Kaan Bey ile yaşadığım tesadüflerden zaten bahsetmiyorum. Ama bunların çokta tesadüf olduğunu sanmıyordum bunun altından da ya babam çıkarsa? Hiç şaşırmazdım...

 

Aklıma Kaan'ın soyadını bilemediğim için bulmadığım sosyal medyası geldi. Ama şimdi soyadını biliyordum ve artık baka bilirdim.

 

Hemen elime telefonu alarak sosyal medyaya girdim, kendi hesabımdan çıkarak kızlarla olan fake hesabımıza giriş yaptım. Ne yani sizin arkadaşlarınızla fake hesabınız yok mu? Tabi ki kendi hesabımdan bakmayacaktım.

 

Arama kısmına Kaan Alazoğlu yazdım. Heycanla çıkıcak sonuçlara beklerken heycanımı södürücek bir sonuç ile karşılaştım. Bu ismile bir kullanıcı yok! Nasıl yok ya? İnstagram hesabı açmamış olamaz herlade değil mi? Bir insanın nasıl instagram hesabı olmaz?

 

"Off şansımı sikim" Bir an dediğim şey ile ve bu sonuca üzüldüğümü fark ederek kendime geldim.

 

Yükselerek "Bir dakika ya noluyo bana, banane canım onun hesabından bilmem neyinden " Biraz daha sesimi düşürerek "Yani sadece merak etmiştim"

 

Telefonu mu geri bırakarak kahvemi içmeye devam ettim. Biraz uzanıp dinlemiştim, kafamın dalgınlıklığından karın ağrım bile aklıma gelmemişti o kadar gerilmiştim bugün. Saate baktığımda akşam üzeri 5'i biraz geçiyordu kızlar 7 gibi gelirdi, daha fazla tembellik yapmadan ayağa kalktım ve küçük yavrularım için salondan çıkıp mutfağıma gittim.

 

İlk olarak laptopdan sevdiğim bir youtube kanalının bir videosunu açarak ada tezgahın üzerine koydum.

 

En sevdiğim yemeklerden biri makarnaydı.

 

Buzdolabının oraya giderek tavuk ve mantarı çıkardım. Kızlara mantarlı, tavuklu güzel bir makarna ve talı olarak da cinnamon rolls yapmaya karar verdim.

 

Herşeyi hazırlamıştım tek eksik kızlardı saate baktığımda 7'ye yaklaşıyordu.

 

Salona geri dönüp etrafa çeki düzen verdim kokulu mum ve tütsü yaktım. O sırada ardı ardına çalınan kapım ile bu çalanın bizimkiler olduğunu anladım elimdeki çakmağı konsola bırakarak hızlı adımlarla kapya doğru ilerledim, girişe vardığımda daha fazla bekletmeden kapıyı açtım. Bana sırıtan ikiliyi gördüğümde istemsiz bende onlara kıkırdadım. Hazal topuklu ayakkabılarını çıkartarak içeri girdi.

 

"Saroş sende Hazoş uyuzu gibi ayakkabılarımı içeride çıkarmama izin vermiceksin demi" Bakışlarımı gördüğünde üfleyerek ayyakkabıları çıkartıp içeri girdi.

 

Onlara kollarımı açarak "hoşgeldiniz yavrularım" Dedim. İkiside gülerek biri sağıma biri soluma geçerek üçlü sarılma yaptık.

 

"Ana bu yavrun aç aç çok çalıştı bugün" Gülcanın dediği şey ile ben kahkaha atarken Hazal da onunla uğraşarak cevap verdi.

 

"Kız zaten öğlen gittin ne yorulması ben sabahtan beri 10 santim topuklularla geziyorum"

 

"Avukat sus müvekkillerine bak" Daha fazla kapıda durmamak için konuşmayı ele aldım "hadi hadi üstünüzü Değişin ve gelin" Hazal elindeki poşeti mutfağa bırakarak odama doğru ilerledi Gülcan hala yerinde durduğunda ona baktım.

 

"Ee sen değiştirmiyor musun" Gülcan Hafifçe sırıtarak " Üşendim ayol kalsın üstüm ben rahatım. Evet rahatım ama açım" Ben Gülcana gülerken o da mutfağa giderek ocağın başına koşmuştu, arkasından bende gittiğimde tencerenin kapaığını açmış makarnaya bakıyordu.

 

"Kız gelin sen makarna yapa yapa bizi obez yapıcaksın hee"

 

"Kaynana fazla konuşma tabakları çıkar bakalım"

 

Gülcan tabakları çıkarmak için ocağın başından ayrıldığında bende bardaklarımızı çıkardım, Hazal da mutfağa rahat ev kıyafetlerini giyerek gelmiş Gülcanın çıkardığı tabaklara makarna koymaya başladı.

 

"Nerde yemek istersiniz" Diye sordum kızlara "Bence salonda ki yemek masaına geçelim rahat oluruz" Hazalın dediği ile hepimiz onaylamıştık.

 

Makarna tabaklarını alarak salona girip tabakları masaya bıraktım, arkamdan bir elinde çatallar bir elinde makarna tabağı ile gelen Hazal elindekileri masaya koyarak çiçeğe dikkat kesildi.

 

"Gönderen kişi pembe çiçek sevdiğini biliyor" Dedi gözleri hâlâ çiçekteyken.

 

Bunu deme sebebi pembe çiçek sevdiğimi genel olarak kimse bilmezdi çok yakınlarım bilirdi sadece.

 

Gülcan da elinde bardaklarla salona girdi masaya bırakrıktan sonra "Neden bilmiyorum ama bu çok yakından bir gibi. " Dedi, Hazal da Gülcanı onaylıyarak "Yakında çıkar zaten bunun kokusu" Derin bir nefes alarak "Hadi oturun soğumasın yemeğimiz daha sonra konuşuruz"

 

Hepimiz yerlerimize geçerek bir yandan yemeklerimizi bir yandan da konuşmaya başladık. Gülcan veterinerdi ve bir iş gününde çok fazla anısı olurdu yemek sırasında hep anlatırdı. Şimdiki anlattığı olay gibi.

 

"Kadın getirdi köpeğini kısırlaştırma işlemi için, yaşıda var teyzenin ama 3'ümüzü cebinden çıkarır o derece neyse, geldi kadın ile tanıştım filan köpeğin ismi dedim bana Sıtkı dedi ben şok, kadında anladı şok olduğumu açıklamaya başladı. Kocası 5 yıl önce ölmüş o da köpek sahiplenim bari demiş isminide kocasının ismi koymuş. " Hazalla sonda biz kopmuş kahkaha ile gülmeye başladık.

 

"Durun daha bombası var " Gülcan da bizimle gülereken aktığı gözyaşlarını silerek anlatmaya devam etti.

 

"Bana dönüp dedi ki tam bir şerefsiz bunaktı Sıtkı. Allah rahmet eylesin" Yemeği bırakmış karnıma ağrılar gire gire gülmüştük, evet Gülcanın anlattığı anlılardan biriydi bu, yemek yerken genelde bizi geren ya da üzen şeylerden değilde eğleneceğimiz şeylerden konuşurduk. Kahve içerken de sorunlarımızda artık bu bizim için bir rutin haline gelmişti.

 

Yemeklerimiz bittiğinde masayı birlikte toplayıp bulaşıkları makineye atmıştık. Gülcan kahvelerimizi yaparken bende Hazalın tatlı için çıkardığı tabaklara tatlıyı koyuyordum.

 

 

 

Tatlılarımızı ve kahvelerimizi alıp salona geri dönmüştük. Hepimiz koltuğun farklı yerlerine yayılarak oturmuştuk. Kısa ağır sessizlikten sonra Gülcan sessizliği bozarak.

 

"Evettt bugünde nasıl boklara battığımızı konuşma vaktiii" Ellerini birbirine vurarak bize baktı.

 

"Keşke bu kadar olumlu olsak beğ" Dedim kederlenerek.

 

"Ah ah 3 mal toplanmış bir araya travmalarını romantize edicek az sonra" Hazalın söylediği söz ile kahkaha atmıştık. Gülmemiz durduğunda tatlımdan bir çatal alıp içeceğimedende bir yudum aldım.

 

"Bak bak nasıl hazırlanıyor konuşmak için"

 

"Anlatıyorum sakin olun lütfen biliyorum heycanlısınız" Tekrar güldükten sonra ifademi toplayarak anlatmaya başladım.

 

"Sabah hazırlandım filan arabama bindim tın tın şirkete gittim zaten sevgili babacığım konum atmıştı sonra İçeri girdim danışmada ki kız Kaan Beyin odasına kadar size eşlik edeyim dedi, birlikte asansöre bindik kız şirketin işleyişinden filan bahsetti. Kaan beyin katıda ona özelmiş. "

 

"Ay haspam" Hazalın sözü ile gülcan ona çakması için elini uzattı. Hazal uzanarak Gülcana çak yaptıktan sonra devam ettim.

 

"3 mimar varmış, iç mimar olarakta ben ve Kaan beyin kardeşi Selin. Biliyo musunuz ben Sanırım selini hatırlıyorum. "

 

"Nasıl ya"

 

"Yani küçüklik anılarım bazen geliyor, benim yaşlarımda bir kızla bahçede oynuyordum, büyük ihtimalle o "

 

Çocukluğumda fazla arkadaşım yoktu hatta hiç yoktu diye bilirim fazla içine kapanık bir çocuktum. Daha sonra zaten orta okul da bizim kızlar ile tanışıp arkadaş olmuştuk. Benim çocukluğum olmuşlarıdı.

 

"Neyse kata geldik Kaan beyde beni bekliyormuş o yüzden beklememe gerek kalmadı zaten herlade bekleseydim orda stresten giderdim."

 

İçeceğimi elime alarak bir yudum aldım, en şaşırcakları yere geldiğim için tepkilerini çok merak ediyordum o yüzden konuşmaya devam ettim.

 

"Kapıyı çaldım ve bir girdim Kaan bey kimmiş? " Kızlar sorduğumda ikiside anlamsızca bana bakıp daha sonra birbirlerine baktılar. Tekrar bana dönerek aynı anda.

 

"Kimmiş?"

 

"Geçen markette gördüğüm ukala piç ve kursta ki öğrencimin amcası"

 

"Bir dakika Ukala piç derken ben bunu bilmiyorum" Dedi Hazal, Gülcan da ona katılarak "Benden bilmiyorum"

 

Boğazımı temizleyerek konuşmaya devam ettim.

 

"Sana geldiğimiz gün markete girdik Gülcanla ayrı reyonlardaydık ben içkilere bakarken, arkamdan bir ses o ağır değilmi sizin için filan diyerek ukala ukala konuştu"

 

"Aa evet hatırladım, adam tam giderken yanına yetişmiştim" Gülcanı kafamda onaylayıp "Sonra da işte Öğrencimin amcası olarak karşıma çıktı, tesadüf bilmem ne diye zırvaladı, yersen. "

 

Hazal kafasını sallayarak "Aynen tesadüf evet evet kesin tesadüf "

 

Gülcan gözlerini büyüterek birşeyi fark ettiğini anlamıştık. "Lan bu aynı kişi çıktı dedin" Hazal da gözlerini büyüterek "hassiktir" Dedi.

 

Kafamı sallayarak "hassiktir gerçekten"

 

"Ben girer girmez şok oldum zaten ama girdim konuştu hiç önceki karşılaştığımız adam gibi değildi ciddi, sert ama kibar ven yine aynı şekilde ukala ukala konuşur sanmıştım. Neyse sonraa Odamı gösterdi filan derken eve git bugünlük yeter yarın başlarsın dedi, asansöre bindim tam kapı kapnıcak bana " Umarım bu sefer güzel bir tesadüfdür öğretmen hanım" Dedi Bunu deme sebebi ise

 

"Gerçekten tesadüf olma ihtimali var mı" Gülcanın sorduğu soru ile sesizleştiğimde Hazal cevap verdi.

 

"Bilemiyorum ama çokta normal değil"

 

"Babam ne isticek acaba ya offf"

 

Hazal sinirlenerek "onun ben anasını si... seveyim tamam mı"

 

"Yaşayıp görücem kızlar, ne istiyecğine dair bir fikrim yok malesef"

 

"Kaan beyimizin de yakında çıkar tesadüflerinin sebebi" Hazalın alayla söylediği ile Gülcanla gülmüştü.

 

Gecemizin devamında biraz daha sohbet etmiş daha sonra da salonda yatmak için güzel bir yer hazırladık, banyoya girip makyajlarımızı çıkarmış pijamalarımızı giymiştik. Ben mutfakta hepimize papatya çayı yapmış, salonda papatya çaylarımızı içerek filim izlemiştik.

 

Sabah 2 ayrı telefondan çalan alarm ile gözlerimi açmıştım. Elimi uzatıp telefonumu alldıpımda alarmımı kapatmıştım, Hazal da yanımda telefonunun alarak kapatmıştı. Yanımda Gülcan söylenerek "Ya sizi deli mi sikti sabah sabah alarm kurdunuz beğ"

 

"Sus kız kalkta kliniği sabah aç hastaların biraz şaşırsın kalk kalk" Gülcan oflayarak yerinden kalkıp oturmuştu hâlâ yatan bize bakıp "kalkın kalkın beni kaldırıp yatamazsınız" Ben yerimden kalkarken aynı zamanda kızlara "kahvaltı işini nasıl yapalım, benim canım istemiyor sanırım" Gülcanla Hazal da beni onaylayıp kahvaltı yapmama kararı almıştık.

 

Ben odama doğru gitmiş banyoya girerek her sabah olan rutin kişisel bakımı mı yapmıştın, giyinme odasına giderek bugün ki kombini seçmek için dolaba göz atmaya başladım.

 

 

Kolay bir kombin yaparak

Üzerime bir bralet altıma palazzo pantolon ve blazer çeket giydim.

 

Saçlarımıda her zaman ki gibi düz bırakıp günlük makyajımı yaptım. Aynada son bir kez kendime bakıp odamadan çıktım. Kolidora ilerlerken burnuma kahve gelen kahve kokusuyla modum bir az daha yerine gelmişti.

 

Mutfağa girdiğimde Gülcan herkesin sevdiği gibi kahve yapmış termoslara koyuyordu. Yanına gidip kolumu omzuna attıktan sonra

 

"Oo Gülcan hanım siz uyanıp da bize kahve mi hazırlıyosun ya gözlerimiz yaşardı" Gülcan yüzünü yalandan buruşturup bana baktıktan sonra kahveleri koyduğu termosların kapaklarını kapatırken bir yandan da

 

"Nankör evlat cık cık" Termosumu bana uzatığında elime termosumu alıp yanağına bir öpücük vererek "teşekkür ederim kaynana" Dedim. Buzdolabından bir muz almak için dolaba yönelmiştim ki,

 

"HAZAL HAZIRLAN ARTIK" Gülcanın bağırması ile yerimden sıcradım "kız ne barğıyon sabah sabah korktum"

 

"Hanım efendi 2 saat hazırlanıcak bekleyemem" Evet sırf siniri erken kalktığı için o yüzden çok takmayarak buz dolabından muz aldım.

 

İçeri giren Hazal hemen Gülcana söylenmeye başladı " Kalktığımdan beri hadi hadi diyo strese girdim resmen"

 

"Hadi hadi çıkın ve artık evimden gidelim. "

 

" Vayyy kovuyosun öylemi, öyle olsun" Dalga geçtiğini bildiğim için onu takmayarak "evet kovuyorum hadi" Dedim.

 

Evden hep birlikte çıkmış otoparkta vedalaşarak ayrılmıltık. Yeni bir iş gününe hiç hazır değildim. Şirkete yaklaştıkca stresten midemi düğüm düğüm oluyordu.

 

Şirketin önünde durduğumda yan taraftan çantamı alarak arabadan indim şirkete girdiğimde asansör tarafına yöneldim. Düğmeye bastım asansörü beklerken erafıma söyle bir baktım geçen geldiğim seferki gibi ortam sesiz ve sakindi.

 

Yanımda hissettiğim hareketlilik ile oraya doğru döndüm o da zaten ban bakıyordu. Gözleriyle beni baştan aşağı süzdükten sonra.

 

"Tatlım sen yenisin galiba, ben Yelda" Dudakları dolgun gözüksün diye dışına taşırdığı kızmızı dudak kalemi ve kırmızı ruju ile ağzını yaya konuşup elini uzatmıştı. Elini hâlâ tutmadığımı görünce "Kız bu kadar yabani olma neden burdaydın, hangi bölümdessin" Bakışlarımı ondan çekerek asansörün kaçıncı katta olduğuna baktım. İlk sorusunu yok sayarak "iç mimarlık" Dedim sadece.

 

Abartılı ve itici sesiyle "Ayy sen stajyer misin" Dedikten sonra biraz daha sesini kısarak "öğrenci olmak için çok yaşlı duruyorsun" Dedi. Aslında amacı bunu net duymamadı ama öyle değilmiş gibi davranıyordu, aptal.

 

Şükürler olsun ki asansör geldiğinde beklemeden binip Kaan beyin katına bastım.

 

"Yanlız canım orası Kaan beyin özel kattı kimse çıkamaz, sen yenisin bilmezsin ama yeni gelenlerle Demir bey bakıyor" Ona dönerek.

 

"Sen herkesin işine böyle karışır mısın? " Hafifçe kıkırdıyarak kollarını gösünde bağladı.

 

"Tatlımmm bilmiyorsun diye gösteriyorum, yanlız sende ki bu sinir ile daha da yaşlanırsın" İtici kahkahası asansöre yankılanmıştı. Gerçekten bu bir eksikti.

 

"Bakım" Söyle yüzünü sürdüm bende onun gibi "Evet bunu deneyimlediğin yüzünden belli oluyor."

 

Elimi koluna koyarak "Tatlım haklıymışsın önerilerini dinlicem" Hafif bir yalancı tebessüm kondurdum suratıma.

 

Asansörün kata geldiğini belli eden ses gelince, hâlâ suratıma bakıyordu.

 

"Tatlım artık inme vakti" Dedim. Kaşlarını çatmaya çalışıyordu ama daha yeni yapıldığı belli olan botoksu buna izin vermiyordu. Birşey diyemeden asansörden hızlıca çıkıp gitmişti. Bir sen eksiktin.

 

Sonunda kata varmıştım, hızlıca asansörden çıktığımda, Kaan beyin asistanı beni fark ederek ayağa kalktı.

 

"Günaydın Sare hanım, Selin hanım odanızda sizi bekliyor. Bir şey ihtiyacınız olursa masadaki telefondan 1'e basarak beni arayabilirsiniz" İçten bir gülümseme ile "Günaydın teşekkür ederim, kolay gelsin" Dedikten sonra odama yürümeye başladım. Selin hanım odanızda demişti, stresten kapıda bayılmam yok mu.

 

Kapıya geldiğimde neyle karşılaşacağımı bilmediğim için daha da strese gidiyordum. Derin bir nefes alarak kapıyı açtım içeri girdiğimde gözlerim Selin'i aradı cam tarafına baktığımda camın önündeki koltukta oturuyordu, benim geldiğimi görünce yüzüne kocaman bir gülümseme var "Saree" İsmim dudaklarından döküldükden sonra yanıma hızlıca gelip bana sıkıca sarıldı. Anın şaşkınlığı ile kollarımı hareket ettiremedim, bir kaç saniye geçtikten sorma bende kollarımı beline sardım. Uzun sayıla bilecek bir sarılmadan sonra benden ayrıldı.

 

Sevecen ve utangaç bir tavırla "Ay bir anda öyle sarıldım ama rahatsız olmadın demi" Yüzünde saf endişeyle görünce nedensiz kendimi kötü hissettim hemen bu yanlış anlaşımayı düzeltmek için "Hayır hayır olmadım merak etme" Tekrar aynı gülümsemesini yüzüne gelince rahat bir nefes verdim.

 

"Nasılsın, hiç düşünmezdim seninle tekrar böyle karşılaşcağımız çok güzelleşmişsin küçükken de çok güzeldin. Hatırlıyomusun o anları? "

 

"Teşekkür ederim o senin güzelliğin. Evet bir kaç şey hatırlıyorum, am a çok küçüktük pek net değil"

 

"Artık birlikteyiz uzun uzun konuşuruz ge- " Konuşmasını telefon sesi kesince telefonu alarak isme baktıktan sonra "Bu önemli bir telefon sen odana yerleş ben tekrar gelirim olurmu" Kafamı sallarken aynı zamanda konuşmaya başladım.

 

"Olur sen rahat rahat konuş beklerim"

Gülümseyerek "Görüşürüz Sare"

 

"Görüşürüz Selin" Elindeki telefon ile hızlıca odadan çıktıktan sornra odama doğru dönerek söyle bir baktım yeni odama, çantamı masaya koyarak caöın önüne gittim. Yüksek katta olduğumuz için çok güzel gözüküyordu manzara. Kapım çalınma sesini duyduğumda oraya doğru döndüm, kapı açıldıkdan sonra Kaanın bedeni içeri girdi.

 

Bana ukala bir şekilde gülümseyerek "Günaydın öğretmen hanım" Gözlerimi devirerek "Günaydın" Demekle yetindim.

 

"Bugün nasılsın dün biraz rahatsız gibiydin" Şaşırmış bir şekilde ona bir süre baktım, ifademi topladıkdan sonra cevap vereceğim de telefonumadan bir bildirim sesi yükseldi.

"Buna bakmalıyım" Elimi cebime atarak telefonumu çıkardım ekrana baktığımda mesaj babamdandı, okuduğum mesajdan sonra ellerim buz kesti, karşımda ki adamın keskin bakışlarını üzerimde hissediyordum.

Mesajı tekrar okudum.

"Filmimizin 1. Perdesine hazır mısın küçük kızım.

 

 

               

 

 

 

 

Bölümümüz bu kadardııııı umarım beğenmişsindir 👉🏻👈🏻

 

 

 

Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutama lütfen🙌🏻

 

 

 

Şanslı bir gün geçirmen dileği ile 🍀

 

 

 

Diğer bölüme kadar kendine iyi bak balım! görüşürüzzzz

 

 

 

Tumuloo 🐰

 

 

 

 

Loading...
0%