1. Bölüm

1. Bölüm

Vanessa T.
tuni1tu

"Türk olmak zordur.

Çünkü dünya ile savaşırsın.

Türk olmamak Daha zordur,

çünkü Türk ile savaşırsın"

 

FATİH SULTAN MEHMET

 

Bu dağlarda adı tarihten asla silinmeyecek yiğitler vardır. Vatan uğruna savaşan, Vatan için şehit düşen askerler. Al bayrak yere değmesin diye canları uğruna savaşırlar.

 

"Komutanım, dalıyormuyuz" diye sordu Alperen.

"Emrimi bekleyin," diye cevapladı miran.

 

Peki onlar kim miydi?

Kadupul timi..

 

Kıdemli Üsteğmen Miran Ediy Baysoy

Üsteğmen Batuhan Borahan

Asteğmen İpek Alkan

Astsubay Kıdemli Başçavuş Alperen Aydın

Astsubay Kıdemli Üstçavuş Doğukan Yaman

Astsubay Kıdemli Üstçavuş Doğa Demirdağ

Astsubay Üstçavuş Hazal Lâl Yıldız

Astsubay Kıdemli Çavuş Çınar Özcan

 

"Komutanım, ya içeride kız varsa" dedi Alperen.

Bıkkınlıkla baktı Miran.

"Yok oğlum ne kızı, ayrıca olsa ne olacak kızdanmı korkacağız?" Diye cevaplayınca, Doğa en ters bakışını attı miran'a. "Siz hariç tabii ki Doğa." Dedi miran.

'Asker kadın olmaz' diyenlere bir örnekti Onlar.

"Komutanım, kim kiminle olacak?" Dedi İpek.

"Tim, beni iyi dinleyin. İpek, ben ve Batuhan içeriye gireceğiz. Çınar ve Hazal, siz, Duvara tırmanıp oradakileri halledeceksiniz. Alperen, Doğukan ve Doğa. Siz, evin etrafını sarın. Dışarıya çıkan olursa direkt indirin, Şimdi, hepiniz dağılın" Diyerek son emrini verdi miran.

İpek, miran ve Batuhan içeriye girdiler.

Onları görür görmez teröristler, yayılarak oturdukları koltuktan tedirginlikle ayağı kalktılar.

"Ne oluyor?" Diye sordu teröristlerden biri, koltuğun arkasına saklanarak.

"Eben oluyor!" Dedi miran hiddetle.

"Sen kimsin lan?" Dedi bozuk bir Türkçeyle.

"Ben kimim biliyor musun?" Diyerek cebinden küçük bir Türk bayrağı çıkardı miran. "Bu bayrağın sevdalısıyım ben. Ve bu bayrağa dil uzatanın dilini keserim!"

Terörist, gülerek baktı ona.

"Beni öldürürsen, benim adamlarım da sizi tuzla buz eder," Diyerek miran'a kafa tuttu.

"Onu, benim askerlerim onları öldürmeden önce mi yapacaklar, yoksa sonra mı?" Dedi miran.

"Askerlerinde sende bir halt etmezsiniz"

"Askerlerime laf etmeden önce gidip, kendi insanlığını sorgula! Sana İt desem, köpeğe yazık. O yüzden hiçbir şey demeden, dünyayı bir pislikten kurtarıyorum."

Tetiği çekip, Adamın beynini dağıttı..

Vatan için..

Daha sonra, bir iki kişiyi daha vurdu. Yere baktığında ise, İpek ve Batuhan'ın bütün teröristleri alt üst ettiklerini gördü.

Gururla baktı onlara.

"Ben yukarı kata çıkıyorum. Sizde dışarıya çıkın," dedi miran.

"Komutanım, tek başınıza gitmeyin ya bir şey olursa," dedi İpek, tedirginlikle.

Saçmalama der gibi baktı miran.

"Hiçbir şey olmaz, Allahın izniyle İpek.

Siz, dedigimi yapın"

"Emredersiniz komutanım"

Yukarıya çıktı miran, Belki terörist vardır diye. Ev büyüktü bu yüzden çok fazla oda vardı. Her bir odayı açıp içini inceledi ama, koridorun en sonunda bir oda'dan çığlık sesleri yükselince oraya doğru koştuğu gibi kapıyı açtı.

Ve, gördüğü manzara yutkunmasına neden oldu. Elinde kemer olan iri yapılı bir adam, ve yerde acılar içinde kıvranan bir kız.

Hemen adamın üstüne atladı miran.

"Pislik, şerefsiz! Bir kıza el kaldıracak kadar düştün mü?" Yumruklarını art arda adamın yüzüne geçiriyordu. Daha fazla dayanamayıp adamı kalbinden vurdu. Kız, tiz bir çığlık atarak ona baktı.

Kumral saçlı, yeşil gözlü bir kızdı.

Ama bu kız...demeden edemedi içinden

O kız, onun çocukluğuydu..

 

***********

 

Geçmiş...

"Düt düt çekilin yoldan vahşi batıdan geliyorlaaaarrr, amerikanlar eskidi bunlar, türkiş kovboylaaarrr" Diyerek evin içinde Elinde ki arabayla koşuyordu lara. Deli dolu bir o kadar da mızmız bir kızdı. Miranla arkadaştı. Miran ve Lara'nın anne babası okuldan arkadaşlardı. Sürekli birbirlerine gelip giderler hatta apartmanları bile karşı karşıyaydı. Ters bir bakış attı miran lara'ya. Elinde ki kitabı sertçe koltuğa koyup ayağı kalktı.

"Kızım, senin niye hiç ayarın yok? Erkekmisin sen? Arabayla oynuyorsun gidip bebeklerinle oynasana, kitap okuyamıyorum burada" Diyerek bağırdı lara'ya. Laranın ise asla umurunda değildi.

"Çanane be! Çeni ilgilendirmez bebeklerimlede oynarım, arabayla da oynarım Çananeee"

Elini kaldırıp bir işareti yaptı miran.

"1; Çanane değil, Sanane o. Türkçe katili.

2; Oynayacaksan da git diğer oda da oyna ama yeter ki bana bulaşma be!" Diyerek isyanını dile getirdi miran.

"Çana bulaşmıyorum beeeeennnn, sen git diğer oda da oku kitabını, yoksa bağılılım" Diyerek mükemmel bir öneri sundu lara.

Kaşlarını, Hadi ya, der gibi kaldırdı miran.

"Çok korktum şuan anlatamam, benim dersim mi daha önemli, yoksa senin saçmalığınmı?"

Miran, 9 yaşında olmasına rağmen gayet güzel bir diksiyona sahipti. Asker olmak hayaliydi ,hep Asker kitapları okurdu. Hayali en üst rütbeydi.

Kıdemli Üsteğmen

"Benim oyunum daha önemli bir kere, Annneeeğğğğ mila benim saçımı çekiyoooooo" dedi harfleri uzatarak.

Ne diyorsun izmarit, bakışına kuşandı miran.

"Az atta civcivler yesin lara. Anneeee yok öyle bir şey atıyor bu," Diyerek bağırdı miran. Ve lara'nın ağzını kapattı.

Lara ise, dişlerini miran'ın eline geçirdi.

Yetmeyip kolunu da ısırdı.

"Ahhh," Diye sızlandı miran.

Koşarak Anneleri odaya daldı.

"Ne oluyor burada, Çocuklar?" ...

 

❤️‍🔥❤️‍🔥❤️‍🔥

Şimdiki zaman...

"Kimsin sen?" Diye sormadan edemedi Kız.

"Askerim ben, Türk askeri"

"Bana zarar verecek misin?"

"Böyle bir şey yapacağımı sana düşündüren nedir?

"Sonuçta erkeksiniz," dedi kız

"Erkek olmam, sana vuracağım anlamına gelmiyor. Adın ne senin?" Dedi. Adını biliyordu, Ama yinede vereceği cevabı merak ederek, bu soruyu sordu.

"Sizi ilgilendirmez," dedi kız.

Miran'ın dudakları usulca yukarı kıvrıldı.

"Peki gelecek misin, bizimle?" Diye sordu miran.

Başını usulca sağ'a eğdi..

Gel,der gibi..

"Gelirsem, benim peşime takılır, sizide rahat bırakmazlar. Beni öldürürler"

Dedi kız titrek bir sesle.

"Asıl gelmezsen, ben kendimi öldürürüm," dedi miran, kısık bir sesle.

"Efendim?" Dedi kız.

"Benim yanımdakine kimse dokunamaz lara. Emin ol. İnsanlar o kadar eceline susamadı"

Kaşları çatıldı Lara'nın.

"Sen, benim ismimi nereden biliyorsun?

Sen benim çocukluğumsun ,diyemedi miran.

"Senin hakkında bir çok şey biliyorum diyelim," Dedi miran.

Ama lara'nın hâlâ kafası karışıktı.

"Gitmemiz lazım," Diyerek lara'ya yaklaşacağı esnada,

"İsmimi nereden bildiğinizi söylemezseniz, gelmiyorum sizinle!" Dedi lara.

İnatçılığından hiçbir şey kaybetmemişti.

Hâlâ eskisi gibi dik kafalıydı.

"Peki Tamam, seni götürmek zor değil," Diyerek tek hamlede lara'yı kucağına aldı miran.

Çırpındı lara.

"Ne yapıyorsunuz, indirin beni!"

"Sabit dur," dedi miran, birazcık sesini yükselterek. "Yemeyeceğim seni, lara"

Diye homurdandı.

"İndirir misiniz beni, kendim yürürüm"

Ama bir yandan da sırtında ki yaralar acıdığı için hafif inlemeler dökülüyordu ağzından.

Bu, miran'ın tepesinin atmasına yetiyordu.

"Yürüyecek gücünün olduğunu zannetmiyorum," Dedi miran.

Ev büyük olduğu için merdivenlerde küçük ve uzundu.

"Bu merdivenler niye bitmiyor lan!" Diyerek bağırdı gereksiz yere miran.

"At gibi merdivenleri yavaş indiğiniz için olabilir mi acaba? İndir beni, bırak kendim yürürüm ben!"

Dobraydı lara, bir o kadar da inatçı.

 

Yine ve yine, geçmiş gözlerinin önünden geçti miran'ın.

 

___________________________________________

Geçmiş...

Minik lara, ayaklarını yavaşça Sandalyede sallayarak oturuyordu. Önündeki yemekten bir kaşık bile ağzına koymamıştı. Anne ve babası birbirlerine bakarak derin bir nefes verdi. Babası boğazını temizleyerek Lara'ya baktı, "Prensesim, neden yemiyorsun?" Diye sordu. Lara Bakışlarını yavaşça yemeğinden kopararak babasına baktı. "Canım istemiyoy baba" Diyerek masa'dan kalktı. Odasına doğru gitti. Miran'ın elini ve kolunu ısırdığı için üzgündü. Her ne kadar canını acıtmışsa da, onunda bir kalbi vardı..

Çocuk kalbi..

Miran, her şeye ağlayan bir çocuk olmamasına rağmen canı yandığı için istemsizce ağlamıştı. Lara'nın dişleri biraz keskin olduğu için miran'ın kolunu kanatmıştı. Her ne kadar miran'a gıcık bile olsa, onun çocukluğuydu o...

Belkide bu çok saçma gelebilirdi ama, insan sevdiğinin canını yakınca istemsizce onun da canı yanar. Ve miran, lara'yı herkesten koruyan, yere düştüğünde ona el uzatan, hastalığında annesi ne kadar izin vermesede lara'nın yanı başında uyuklayan oydu...

Lara ise, bunları düşünürken, minik kalbi acımış, sevgiyi hissetmişti. Dudakları titreyerek yatağına zorlukla çıktı. Ve ellerini önünde bağlayarak derin bir nefes verdi. Çocuk kalbi, insan kalbinden daha merhametliydi. Lara'nın odası,miranla olan fotoğraflarıyla doluydu. O fotoğraflara bakıp, gülümsedi ve gözünde ki yaşları koluyla sildi. Eline bir ayıcık aldı, ve ona sarılarak yatağına uzandı. Ayıcıklı herşey onun zaafıydı, buna kelebekler de dahildi. O Ayıcıkla birlikte Bir saatlik bir uyku çektikten sonra, uyandı. Yatağından destek alarak doğruldu. Ve ayakları soğuk mermer ile buluştu. Bu gece, miran'ı görmeden iyi olduğunu sormadan yapamayacaktı. Miran'ın annesi ve Lara'nın annesi birbirlerine çok güvendikleri için evlerinin yedek anahtarını birbirlerine vermişlerdi. Lara'da bunu biliyordu. Anahtarlığın önüne gelip Miran'ın annesi olan Songül teyzenin anahtarını aldı. Evin kapısını yavaşça açıp hello kitty'li terliklerini giyerek merdivene yöneldi. Kendi apartmanlarından çıkıp, miranların apartmanına girdi. İkinci kat'a çıkarak, miran'ın evinin önüne gelince, Anahtar deliğine anahtarı takıp zarzor bir şekilde iki kere sağa doğru çevirince kapı açıldı. İçeriye girdi lara. Ve kapıyı yavaşça kapattı. Miran'ın odasının kapısını açık görünce Gülümsedi. Minik adımlarla miran'ın odasına girdi. Miran'ı uyurken görünce hemen yanına gidip zarzor da olsa yatağa çıkmayı başarmıştı. Isırdığı ele baktı lara. Bantlıydı. Hemen miran'ın elinin üstüne, yarasının üstüne minik bir öpücük kondurduğu gibi, miran gözlerini açtı.

"Ne oluyor ya?" Dedi Biraz bağırarak miran. Lara ise elini miran'ın ağzına kapattı. "Sussana mila," dedi sessizce lara. Miran, elini lara'nın elinin üstüne koyarak ağzından çekti. "Sen şaka mısın lara, gece gece nasıl buraya geldin? Daha doğrusu neden geldin," Gözlerini kırpıştırdı Lara. Ve derin bir nefes alarak, "Anahtayla girdim salak,neyle girebilirim?" Hem suçlu, Hemde güçlüydü. Miran, yüzüne avuşturarak sabır diledi. Küçüktü, miran. Ama yaşından bayağı olgundu. "İkinci soruma cevap ver," "Elini ısırdığım için geldim," dedi lara anlamsız bir şekilde. "Ne alaka kızım! Yetmedi bir dahamı ısıracaksın?" Dedi miran. Oysa ki lara'nın onsuz uyuyamadığını bilmiyordu.

"Hayır, gerizekalı mila, özür dilemeye geldim"

Miran, boş boş göz kırpıştırdı.

"Sen, benden özür mü dileyeceksin?"

"Evet, uzun burunlu goril, Ne var bunda!" Diyerek yükseldi lara. Kaşları çatıldı miran'ın.

"Sensin uzun burunlu!" Sesi birazcık fazla çıkmıştı.

"Niye bağırıyorsun Kamo?" Diyerek tekrar miran'ın ağzını kapattı lara. Miran, yine çekti lara'nın elini. "Ağzımı kapatma, hoşlanmıyorum. Ayrıca kamo ne kızım küfür mü ediyorsun sen bana? Hep bu Tarık malından öğreniyorsun değilmi bunları," dedi miran.

Tarık, lara'nın kuzeniydi, miran okula gittiğinde Tarık ile oyun oynardı lara.

"Söylemeyeceğim anlamını hıh, Kamosun işte sen, kamoooo" dedi lara, ve miran'ın damarına daha da bastı.

"Ben kamoyum öyle mi? O zaman sende Kadupulsun,"

"Kadupul ne be?" Dedi lara.

"Bende Söylemeyeceğim anlamını, sende Kadupulsun"

Sinirlendi lara, ve miran'ın burnunu tüm gücüyle sıktı. Acıyla inledi miran. "Bırak, lara!"

"Bırakmayacağım, eşek kulaklı, koca burunlu kamo!" Dedi ve daha da sıktı.

"İsmimi söyleyemiyorsun ama, benden daha çok argo kelime biliyorsun" dedi miran.

'Argo' kelimesinin anlamını bilmediği için miran'ın burnunu bıraktı lara.

"Sensin Argooo!" Tam miran rahat bir nefes alacakken, bu seferde lara yatağın üstünde ayağı kalktı. Ve, ayağını ileriye doğru tekme atar gibi uzattı.

"Hii, ya, hoooo" diye savaş sesleri çıkardı ve miran'ın üstüne atladı lara.

"Öldürseydin lara, olmadı öyle!" Dedi miran. Ama lara çok mutluydu şuan. Miran'ın üstüne uzanmıştı, ve gayet rahattı bulunduğu konum. "Kamooo," dedi lara. "Zıkkım," diye cevapladı miran.

Eliyle miran'ın baldırına vurdu lara. "Sus, bakayım," dedi lara ve miran'ın üstünden kalktı. Elinde ki yaraya baktı.

"Acıyor mu?"

"Acımıyor"

"Yalan söyleme, o zaman niye bantladın?"

"Kanamasın diye"

"Yani kanadı mı?"

"Evet"

"Kamo?"

"Söyle, yine ne oldu?"

"Öpeyim mi?"

"Niye?"

"Acısı geçsin diye"

"Acımıyor dedim"

"Olsun, ben yinede öpeyim mi?"

"İyi, öp"

 

Lara, dudaklarını miran'ın elinin üstüne koyarak minicik bir öpücük daha bıraktı. Miran ise lara onun elini öperken sadece gülümsedi.

Açtığı yara'yı, kendisi kapattı lara.

Başını kaldırdığında, Miran'a gözlerinden kalpler çıkacakmış gibi baktı.

"Kamooo, aklıma bir şey geldiiiiğğğ" dedi lara. Bıkkınlıkla baktı Miran

"Gelmesin, ne olur gelmesin" diye sızlandı miran.

"Geldi amaaaa"

"Ne geldi yine o, mükemmel aklına?"

"Şarkı söyleyelimmiii" dedi lara hevesle.

"Bu saatte mi?" Dedi miran.

"Evet, ne olmuşkine?"

"Annemler duyar"

"Duymaz, sessiz oluruz lüfteeeennn"

"Tamam, ne söyleyeceğiz Peki?"

"Tarkan - Dudu Söyleyeceğiiiizzzz" dedi ellerini birbirine hevesle vurarak lara.

"Tamam ama, sessizce tamammı kadupul?" Diye tembihledi larayı miran.

"Timaaammm"

Lara, miran'ın yanına oturdu ve battaniyeyi üstlerine çektiler. Sessizce şarkıyı düet yaptılar.

 

"Çiçek gibi tazecik

Kıymetli birtanecik

Ana sütü gibi tertemiz

Dudu dudu, dilleri

Lıkır lıkır içmeli

Gözleri derya deniz

 

Bu gönül, ona torpil geçiyor

Etrafında fır dönüyor

El bebek, gül bebektir o

Ne yapsa inadına hoş görüyor.

Ooo, onunda içi gidiyor

Ooo, o da tasalanıyor

Bile bile kafa tutuyor aşka,

Gözü kara,

O yine bildiğini okuyor

 

Sen güldüğüme bakma

Gör de, duyda inanma

Tuz buz oldu bu kalp,

Ah, On bin parça.

Aldığın her nefeste,

Attığın her adımda, burada olsa

Cancağızım, Yanımda olsa"

 

Böyle böyle, bu şarkıyı söyleyerek uyudular. Ve o günden sonra ikiside birbirine Kamo ve Kadupul'un manasını söylemediler. Oysa ki Kamo'nun anlamı Kibirli demekti. Kadupul'un anlamı ise, yılda bir kere açan çiçek manasındaydı.

 

❤️‍🩹❤️‍🩹❤️‍🩹

Şimdi ki zaman..

 

"Biraz... lütfen birazcık sus lara," kucağında ki kıza fısıldadı miran.

"Susmuyorum ya, indirirmisiniz beni? Asker olmanız ve ya beni kurtarmanız beni taşımak zorunda olduğunuz anlamına gelmiyor." Dedi lara, tek nefeste.

"Seni taşımak zorunda değilim, evet zeki kız. Ama ben seni bu haldeyken yürütmem bunu da kafana sok!"

 

Miran, lara'nın saçının tek teline zarar gelmesinden korkarken, terörist bozuntuları lara'yı acımadan dövmüşlerdi. İşte bu, miran'ın canını feci bir şekilde yakıyordu. Çünkü, Canının, canı yanıyordu.

 

Lara, keskin bir nefes vererek çırpınmaya başladı. Ve miran'ın dengesini bozduğu gibi ikiside üst üste yere düştüler. Ve tam o sırada içeriye mükemmel bir kişi girdi;

Astsubay Kıdemli Başçavuş Alperen Aydın. Yani kısaca tim'in neşesi.

"Yav Komutanım," Diyerek içeriye daldığı sırada gördüğü manzara yutkunmasına neden oldu.

"Bismillahirrahmanirrahim" dedi ve, gözlerini avuşturdu Alperen.

Ve, yere çöküp dertli teyzeler gibi dizlerini dövmeye başladı.

"Ben öldüm ya da şuan rüyadayım," Diyerek ellerini sema'ya kaldırdı Alperen. "Allahım, ben daha çok gencim. Ne olur ölmemiş olayım. Miran komutanım ve bir dişi yan yanaaaaaa, hatta üst üste," Abartmak Alperenin göbek adıydı. Miran Alperen'e yan bir bakış atıp laranın üstünden kalktı. Kalktığı gibi lara yeniden söylenmeye başladı. "Öküzlüğün bu kadarı gerçekten!"

Tip bir bakış gönderdi lara'ya miran.

"Sen çırpındın, benmi dedim çırpında ikimizide yere düşür, ve Alperenin imana gelme sebebi olalım"

Alperen'e doğru baktığında ise, Alperenin 1.90 yerde uzandığını gördü.

"Kalk lan sende, yerden iki dakika hatim indirdin"

 

Alperen, başını çevirip miran'a baktı.

"Abartmak ya da hatim indirmek az gelir Komutanım, benim şuan bayılmam gerekiyorduuuuu. DOĞUKAAAANNNN YETİŞ DOĞUKAANNN YETİŞİN KOMŞULAAARRRRR HELP!"

 

"Seni help yaparım Alperen. Türk gibi konuş, askersin lan sen. Adam ol"

Lara, miran'a bakarak; "Son söylediğin senin içinde geçerli"

Ya sabır çekti miran.

Alperen tim'in en abartan kişisiydi. Ama neşe kaynağıydı o, fakat geçmişi kendi gibi değildi..

Alperenin üç sene önce, babası öldürüldü.

Miran'ın düşmanları tarafından..

Ama Alperen asla başını eğmedi, Komutanı ve vatanı güç verdi ona. Sadece üç kelime ile yetindi

VATAN SAĞ OLSUN!

Alperen, bağırdıktan sonra tüm Tim eve girdi. "Ne oluyor lan, ne böğürüyorsun öküz gibi?" Dedi Doğukan.

Bombastic side eye bakışı attı Alperen.

"Asıl sen böğürüyorsun dana!"

"Komutanım, iki saattir sizi bekliyoruz"

Dedi Çınar.

"Hanımefendi yüzünden biraz geç kaldım, Çınar"

"Komutanım, Faruk Albay aradı görev bittiyse hemen dönün oyalanmayın dedi" Batuhan'a baktı miran.

"Tamam, Tim Toparlan" dedi miran, ve larayı tekrar kucağına aldı.

"Ya kardeşim, güzellikten, tatlı dilden anlamıyor musun sen, almayın beni kucağınıza beyefendi hoşlanmıyorum,"

"1; Kardeşin değilim 2; İstediğim zaman alırım hoşlanıp hoşlanmaman umurumda bile olmaz" dedi miran.

"Bakin beyefendi lütfen, hoşlanmıyorum kucağa alınmaktan rahatsız oluyorum"

Dedi kibar bir şekilde lara.

"Allah Allah, sen kibar konuşabiliyor muydun ya?" Dedi miran.

"Sertte konuşuyorum, gösterebilirim istersen" dedi lara dişlerini sıkarak.

"Yok, kalsın" Diyerek cevapladı miran.

Evden çıktılar. Doğukanın, "Birde bayıl feriha" diyen sesine sadece gülümsedi miran. Arabanın yanına geldiğinde ise, Doğa'ya baktı miran. Doğa hemen arabanın ön koltuğunu açtı. Miran Lara'yı incitmeden yavaşça koltuğa bıraktı. Kapıyı kapatıp Hazal'a döndü. "Hazal, söyle şu dingillere gelsinler hemen!" Hazal başıyla onay verip koşar adımlarla eve girdi. Hazal, miran'ın kardeşi gibiydi. İpek ve Doğa'dan sonra tim'in beyni oydu. İkinci adı, Lâl'di. Ailesi, Hazal doğduğunda dilsiz olduğu için, ona bu ismi vermişlerdi. Yıllar sonra Hazal konuştu. Ailesinden uzakta görev yapıyordu. Ailesi, daha onun sesine doyamadan, hayattan göçtüler. Miran, bu yüzden hazal'a karşı ayrı bir ilgiye sahipti. Bu yüzden çoğu zaman Çınar komutanını kıskanırdı. Çünkü Çınar hazal'ı seviyordu, ama Hazal bunun farkında bile değildi.

'Aynı yerden yara alanlar, birbirlerini yaralarından tanır' diyordu bir kitapta.

Miran ve Lara, aynı yerden yara almışlardı. Bu yüzden, miran lara'yı asla unutmamıştı. Her milimini ezbere biliyordu. Ama lara, miran'ın maskesi yüzünden onu tanımamıştı. Nedeni ise miran'ın yüzünde ki yaralardı.

Savaşın İzleri'ydi o yaralar..

Hazal diğerlerinide çağırıp hemen geri döndü. Miran sürücü koltuğuna oturduğu gibi lara'nın bakışları onu buldu. "Askersin ama, hareketlerinin beş yaşında ki çocuktan bir farkı yok! Resmen zorla... bak altını çiziyorum, Zorla beni kucağına aldın."

Kahverengi Gözlerini lara'nın yeşilliklerine dikti miran "Lara," diye büyülü bir sesle. "Susacakmısın yoksa, gerekeni yapayımmı" diyerek cümlesini tamamladı. Lara ise sadece, onun gözlerine bakmakla yetindi.

 

Selamlaaarr aşkitellalarımmmm umarım bölümü beğenirsiniz. Beğendiyseniz eğer bana destek olursanız çooookkk sevinirim. Şimdilik hoşça kalın. Mutlu kalın. Sizii çokkkk seviyorum. Serçenin gözyaşları kadar.. Bir sonra ki bölümde görüşmek üüüüzereeeee. Öpüldünüzzz💋💋❤️‍🩹❤️‍🩹❤️‍🩹

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 30.03.2025 16:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...