2. Bölüm

2. Bölüm

Vanessa T.
tuni1tu

"Dün seni sevdim.

Bugün de seviyorum.

Öbür gün borcum olsun,

yaşarsam söz, yine seni seveceğim"

 

NAZIM HİKMET

 

Geçmiş...

"Bir kedi varmış yüz'e kadar sayarmış. Sıfırını atmış on kalmış.Bir, İki, Üç, Dört, Beş, Altı, Yedi, Sekiz, Dokuz, On" Diyip lara'yı gösterdi Tarık, o ebe'ydi.

"Sen ebe'sin lara," dedi Tarık. Bütün arkadaşlarının gözleri Lara'yı buldu. Saklambaç oynayacaklardı. Hepsi yüz'e kadar saymayı biliyordu, Lara hariç. Omuz silkti lara. "Ben, yüz'e kadar saymayı bilmiyoyum. Sende hep beni ebe yapıyoysun." Diyerek kollarını önünde bağladı lara. Tarık, Yanaklarının içini havayla doldurup lara'ya döndü. "Hep seni seçmiyorum. Hepimiz ebe oluyoruz. Sende yüz'e kadar saymayı öğren, ya da bizimle oynama" dedi Tarık. Küçük olmasına rağmen ağzı çok bozuktu. Bu durum ailesinden kaynaklanıyordu.

"Ben oynamak istiyoyum ama," dedi lara dudak büzerek. "Miyan'ın gelmesine daha çok var tayık" Tarık ise umursamıyordu. Miran ve Lara'nın, sürekli birlikte olmasını sevmiyordu. "Banane kızım, Başlarım senin miran'ına! O gelince onunla oyna o zaman. Senin mızıkçılığını çekemem ben" diye homurdandı tarık.

Birazcıkta sesi fazla çıkmıştı. Lara'nın gözleri, tarık ona bağırdığı için biraz dolmuştu. Lara dudağını büzerek yine omuz silkti. Eve'de gidemezdi. Annesi evde değildi. Babası işteydi. Ablası okuldaydı.

"Banane, benden oynicaaammm" Diyerek bağırdı lara.

Tarık, daha fazla sinirlerine hakim olamayıp, lara'yı tüm gücüyle omuzlarından sert bir şekilde itti. Lara, tiz bir çığlık attı. Ve tam yere düşeccekken, güvenli kollar, onun yere düşmesini engelledi. Başını kaldırıp baktığında ise, Onu tutan güvenli kolların miran'a ait olduğunu gördü. Tarık miran'ı görünce iki adım geriledi. Miran, Lara'yı yavaşça kaldırdı. "İyi misin Kadupul?" Dedi endişeyle. "İyiyim, ayrıca sensin kadupul" dedi lara. Manasını bilmiyordu çünkü. Miran bunu iltifat olarak kabul ederek,"Eyvallah" dedi. Lara, bunun da anlamını bilmediği için "Sensin Eyvallah!" Diye yükseldi miran'a.

Miran Gülümseyerek başını kaldırdı.

Tarık'ı görür görmez gülümsemesi silindi. Lara'yı elinden tutup arkasına aldı, ve tarık'ın karşısına geçti. "Sen kim oluyorsunda, lara'yı itiyorsun ha?" Dedi miran. Elinden gelse bir kaşık su'da boğacaktı tarık'ı. Tarık, küçümseyerek süzdü miran'ı. "Tutmayın küçük enişteyi," Diyerek kahkaha attı. Miran ise, yumruklarını sıkarak sakinleşmeye çalışıyordu. Ama öfkesi çok ağır bastı ve tarık'ın yakasına yapıştı. Tarık'ın arkadaşları bunu görünce hemen engel olmak için öne atıldılar. "Miran, tamam bırak" dedi tarık'ın arkadaş, Ayyüce

"Bir daha," dedi miran dişlerini sıkarak. "Bir daha bu kıza dokunursan , Canını yakarsan, Bil ki bu karşılıksız kalmayacaktır. Anladınmı beni?" Tarık, başını korkarak aşağı yukarı salladı.

Lara, koşarak miran'ın koluna sarıldı."Mila, bırak gidelim lüften" dedi. Üstten bir bakış attı miran lara'ya. Lara tatlı tatlı göz kırpıştırdı. Miran ona dayanamıyordu.

Hele ki gözlerine..

Miran, lara daha fazla korkmasın diye tarık'ı bıraktı. Lara'nın elinden tutarak eve doğru yürümeye başladı. "Ben sana demedimmi onunla oyun oynama diye" dedi miran hesap sorarcasına. Lara hemen söze atladı. "Ama ne yapayım mila, Sen okuldayken canım sıkılıyor" dedi tatlı tatlı. Miran'ın gözleri lara'nın saçlarına kaydı. "Sen neden saçlarını örmedin bugün? Çok dağılmışlar" dedi miran. Lara omuz silkti. "Annem dışarıdan ayıcıklı toka getirecek. Söz verdi, gelince örecek saçlarımı" dedi heyecanla. Ve gözleri, evlerinin yanında ki parka takıldı. Çocuklar heyecanla oyun oynuyorlardı. Anneleri onları salıncakta sallıyordu. Lara miran'ın kolunu çekiştirdi. "Ne oluyor kızım?" Dedi miran. "Milaaaa, payka gidelimmi lütfen" Miran'da lara'nın baktığı yöne baktı. Gerçekten de Çocuklar çok heyecanlı bir şekilde oyun oynuyorlardı. Lara'nın gözleri ışıldadı adeta.

Kırmadı miran Onu

Kıramadı..

"Tamam gel gidelim, ama annemler gelince döneceğiz" dedi. Lara heyecanla kafasını aşağı yukarı salladı. Ve miran'ın elinden tutarak park'a koştu. Miran Gülümseyerek," kız dur yavaş," dedi. Ama lara onu duymuyordu bile. Boş bir salıncak gördüğü gibi hemen oturdu lara.

"Kamooo," dedi harfleri uzatarak. Onaylayan bir mırıltı çıkardı miran. "Sen beni sallarmısınnnnn, noluuuurrr" dedi yalvararak. Miran, ellerini beline atarak lara'ya baktı. "Sence sallamama gibi bir şansım mı var?" Diyerek Lara'nın arkasına geçti miran. Ve sallamaya başladı.

Lara heyecanla kahkaha attı. Dünyanın en güzel sesiydi bu...

Çocuk kahkahası..

"Kamoo" dedi tekrar nazlı nazlı

"Söyle, Kadupul" dedi miran.

"Sen büyüyünce ne olacaksın?" Diye sordu lara. Hiç düşünmeden, anında cevap geldi. "Asker olacağım, Hemde Kıdemli Üsteğmen," dedi miran.

"Kıdemli, Ney?" Dedi lara.

"Kıdemli Üsteğmen" dedi miran üstüne basa basa. "O ne demek kamo?"

Derin bir nefes aldı miran. "Yani en yüksek rütbe. Diğer askerlerin bir kısmı Kıdemli Üsteğmen'den emir alıyor," dedi miran. "Babalarımız da Kıdemli mi?" Diye sordu lara. Gülümsedi miran. "Evet, Babalarımızda Kıdemli" lara ayaklarını yere vurdu bir anda.

Kaşlarını çattı miran

"Ne yapıyorsun yine?"

Yüzünü ekşitti lara.

"Sen bana büyüyünce ne olacağımı sormadın!" Dedi, içli içli.

"Çok ayıp etmişim, sen büyüyünce ne olacaksın Kadupul?" Dedi miran. Cevap en güzelinden geldi.

"Öğretmen olacağım ben, Çocuklara sevgiyi öğreteceğim"

"Vayyy" dedi miran "Peki sen sevginin ne demek olduğunu biliyor musun kadupul?"

"Biliyorum tabii ki, salak kamo! Bilmesem niye öğreteceğim diyim" dedi lara ters bir sesle.

"Söyle o zaman" diye diretti miran

"Hmm" diyerek elini çenesine attı lara.

Miran biraz hızlı salladı lara'yı

"Yavaş sallasana be! Düşünemiyoyum"

"Hani biliyordun, atıyorsun bazı şeyleri kadupul" dedi miran

Lara ise asla durmayıp elini arkaya uzattığı gibi miran'ın kolunu çimdikledi. "Sus bakayım, çok konuşma biliyorum tabii ki, Bence sevgi..." dedi harfleri uzatarak "Bence sevgi, Dolu gözlerle bakmak, Dokunmak, Öpmek, Sarılmak" dedi lara.

Öylemiymiş, bakışı attı miran

"Kim yapıyor bunları Peki, kimden öğrendin sen bu saydıklarını" dedi miran.

"

 

Annem ve babamdan.." Diye mırıldandı lara. "Bazen bende sana bunları yapmak istiyorum kamo"

Gözleri kocaman açıldı miran'ın

"Hmm, sen beni seviyorsun yani?" Dedi miran. Hiç düşünmeden cevapladı lara "Evet, tabiiii kii seviyorum kamooo" dedi tatlı tatlı "Sende beni seviyor musun milaa?"

"Seviyorum tabii ki kızım, sevmesem niye seni burada seni sallıyım?"

"Ne kadar seviyorsun beni?" Diye sordu lara.

"Serçenin gözyaşları kadar," diye cevapladı miran.

Yüzü düştü lara'nın

"O kadar az mı?" Cevap vermedi miran, versede lara anlamayacaktı zaten..

Ama tek bildiği bir şey vardı miran'ın, Serçeler narin canlılardır. Kırılgandır. Göz yaşı dökünce ölürler...

"Sen beni ne zamana kadar seveceksin kadupul?" Diyerek konuyu değiştirdi miran.

"Sonsuza kadarrrr" dedi lara "Sen beni ne zamana kadar seveceksin mila"

"İncir ağacı çiçek açana kadar" dedi miran. Lara'nın yine yüzü düştü

"Her ağaç çiçek açay! İnciy ağacı da çiçek açay" dedi kızgın bir sesle lara.

"İncir ağacı çiçek açmaz lara" dedi miran

"Neden?"

"Bilmem ki, okulda öğrendim bende. Her ağaç çiçek açar ama İncir ağacı açmaz"

Diyerek açıklama yaptı miran.

Lara'nın jetonu yeni düştü ve, "Yaaaa şapşalll" dedi. Miran, yüzüne ekşiterek lara'ya baktı. "Şapşal ne kızım aptal mı demeye çalışıyorsun sen bana?" Dedi miran. "Hayır, salak saçmalama, Annem babama diyoydu bende sana dedim"

"İyi," Diyerek cevaplamakla yetindi miran.

"Sen beni az önce neden tuttun kamo?"

"Düşmemen için"

"Niye?"

"Düşersen canın acırdı çünkü"

"Canım acımasın diyemi tuttun yani?"

"Aynen"

"Canım acırsa ne olurdu mila?"

"Benimde canım acırdı"

___________________________________________

Mercan ve Songül ellerinde alışveriş poşetleriyle birlikte yürüyorlardı. Heyecanla birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı "Ay, Lara inşallah ayıcıklı tokayı beğenir ya" dedi Mercan. "Beğenir benim lara'm, senin kız Beğenir beğenmesinede, benim oğlana ben kumandalı araba aldım o, inşallah onu beğenir" dedi Songül. On beş dakika gülerek, sohbet ederek ilerlediler. Ve yanlışlıkla bir çıkmaz sokağa girdiler. Sohbet ettikleri için nereye girdiklerini fark etmediler. Gülerek ileriye doğru baktıklarında İkisininde gülüşü soldu. İki maskeli adamla karşılaştılar. Adamlar Songül ve Mercan'a bakıp güldüler. Maskeleri olsa bile, gülümsedikleri gözlerinden belli oluyordu. "S-songül bunlar k-kim?" Dedi zorlukla Mercan. İkisininde elleri ve ayakları buz kesmişti. "Bilmiyorum Mercan, a-ama sakin o-ol" dedi Songül. Adamların ikiside ceplerinden silah çıkardı ve, aynı anda "Çolak'ın size ve eşlerinize selamı var" diyerek tetiği çektiler. Ellerinde ki poşetler yere düştü ve kesik bir nefes aldılar. Yetmeyip, bir kere daha vurdular. Artık ayakta kalacak güçleri olmadığı için, ikiside yere düştü. Adamlar koşarak kaçtılar. Poşetlerden ayıcıklı toka ve, kumandalı araba yere düştü. Songül ve mercan'ın gözlerinde ki yaşları, kanlara karıştı. Artık ordu şehrinin sokakları kan kırmızıya boyanmıştı..

Tek bir söz süzüldü dilden dile

"Kahraman Türk kadını! Sen yerde sürüklenmeye değil, el üstünde göklerde yükselmeye layıksın.."

 

Yazım yanlışı olduysa özür dilerim..

.......................................................................

 

 

Bölüm : 30.03.2025 16:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...