@turkayorakk_
|
8 yıl önce
YURTTA YAŞANANLAR , HEMŞİRENİN AĞZINDAN DEVAM EDİYORUZ
Hemşire: nasıl yani sizden başka mafyalar da mı var?
Müdür: tabikide var. Hem o adam Orkut bey bizim ezeli düşmanımız.
Hemşire: eğer sizin ezeli düşmanızsa Orkut bey sizi nasıl tanımadı.
Müdür: çünkü ben mafya'yım beni tanımayan kişiler çoktur. Hem ben sana bunları neden anlatıyorsam hadi işinin başına hadi.
Hemşire: tamam "gerizekalı , adamı görünce nasıl korkudan titredi bide mafyay'mış senden olsa olsa hiçbir şey olmaz gerizekalı." İçinden geçirmişti bu sözleri
O esnada müdür telefonunu çıkardı odasına girdi telefon tuşlarına okadar sert basıyordu ki tuş sesleri duyuluyordu.
" Alo patron."
"Efendim Turgut"
" Az önce yurt'a Orkut bey geldi kızını istedi."
" Vermediniz dimi ?"
" Hayır tabiki kızı başkası evlat edindi."
" Anlıyorum. Ne olursa olsun Orkut kızını bulmamalı. Peki ya seni tanıdı mı?"
" Hayır efendim, merak etmeyin kızı bulamıyacak."
" Güzel seni tanımaması iyi , üsse dön artık o yurtta kalmanın anlamı yok."
"Tabi efendim. Efendim yetkiyi hemşire hanıma devredim mi?"
" Olur et. Yeterince acı çekti. Bir kere mutlu olsun bare. " Telefonu kapatmadan önce kahkaha sesleri duyuluyordu.
Odamdan çıktım revir'e doğru ilerlemeye başladım ama kafamda şu soru durmadan dönüyordu neden müdür yunus'la doğay'a acı çektirmemi istedi. Bunları düşünürken okadar dalmıştım ki hemşireye çarpmıştım.
" Ah merhaba müdür bişi mi oldu?"
Gözlerimi ondan alamıyordum Defne aslında çok güzel biriymiş ,eh ama işte mafya olup kötülük yaparak bu güzel kızı kaybettim desene yapacak bişi yok. evet biliyorum duygusuz biriyim bende böyle biriyim naparsınız.
" Şey evet sana güzel bir haber vermeye gelmiştim."
" Aa öyle mi nedir?"
Düşünsenize çıkma teklifi falan ediyormuşum, o da kabul ediyormuş. Tamam tamam komik değildi biliyorum , çıkma teklifi etsem sanırım sağlam bir tokat yerdim.
" Ben buradan ayrılıyorum."
" Aa gerçekten mi?" Hemşire sırıtır ama çaktırmamaya çalışır.
" Sevinmiş gibi bir havan var." Deyiverdi müdür.
" Yok canım ne alakası var. Halbuki üzülüyorum." İnanamıyorum yalan söyledim aman bişi olmaz her türlü gitcek ohh yurtta huzur olcak artık zaten seni de hiç sevmiyordum evet bu ağır oldu ama kim seviyorki onu. Diyerek geçirdim içimden.
" Hmm peki o halde ben buradan ayrıldığım için buranın yeni bir müdüre ihtiyacı var."
" Aklınızda biri mi var Turgut bey."
Evet var deyip yokmu dudağına yapışmam. Tamam tamam film çekmiyoruz burada ama kadın çok güzel ve gerçekten çok iyi biri en azından onun adına seviniyorum.
" Evet var."
" Aa öyle mi kim bu kişi ?"
" O kişi sizsiniz Defne hanım."
" Nasıl yani ? Ben mi? Ben yapamam"
" Hayır yaparsınız çocukları çok seviyorsunuz. Hatta Selin hanım size yardımcı olur. O çocuklar sizi anneleri gibi görüyor. Bu yurda müdür lazımsa o kişi kesinlikle siz olmalısınız Defne hanım."
" Teşekkür ederim Turgut bey."
" Rica ederim müdür hanım. O halde ben gidiyorum, kendinize iyi bakın."
" Teşekkür ederim" dedim ve içimden git bir daha da gelme deyiverdim."
TURGUT'UN AĞZINDAN DEVAM EDİYORUZ
Evet şu yurttan da gittiğime göre patron'un yanına gidebilirim.
Siyah şık mı şık arabasına doğru yürür , kapıyı açar araba koltuğuna oturur. Motor'u çalıştırdığı gibi yola çıkar. Radyoyu çalıştırır. Radyoda arctic monkeys i wanna be yours şarkısı çalarken sigarasını yakıp Defne hanımı düşünmeye dalar."
Ulan şu yurttan gittiğim için değil de Defneyi bir daha göremeyeceğim için üzülüyorum. Mafya olduk güzelim kızı kaybettik , şaşırtıcı çünkü ilk defa bir kızdan hoşlanmaya başlamıştım tabi komik bir taraftan çünkü o kız benden nefret ediyor. Ee haklı ben olsam bende kendimden nefret ederdim. Benim gibi adi herifi kim sever tabikide ben severim bencilim la ben kendimden başkasını mı düşüneceğim kendimden de nefret falan etmiyorum palavra onlar bi kızdan hoşlandık diye değişmeye gerek yok. Ben Turgut bencil , duygusuz , acı çekenleri izlemekten zevk alan biriyim. Bu yönüm bazıları için hoş karşılanmayabilir onlara karşı cevabım nettir. "Ölmek mi istiyorsun?" ben buyum , önce acı çektirip sonra öldürmeyi seven bir seri katil. İster beğen ister beğenme.
Neyse yeter bu kadar tantana üsse vardım. Bakalım patron benden ne istiyormuş.
Arabayla otoparka girdim arabamı park ettikten sonra merdivenlere yürüdüm soğuk rüzgarın ceketimin içinden geçişi tüm bedenimi titremeye yetmişti.
Merdivenlerden çıkarken cebimden çıkardığım bir dal sigarayı yakıp içmeye devam ettim.
Hasan: ohh iç anasını satim bayram etsin ciğerlerin.
Turgut: oo kimler varmış burada
Hasan: bana bak adi herif yine ne işler karıştırıyorsun.
Turgut: bir şey karıştırdığım yok patron çağırdı beni. ( Hasan beni kaçıran adam hani boynunda yıldız dövmesi olan hatırladınız mı? He işte o adam neyse devam edelim.)
Hasan: patron niye seni çağırsın ki ne güzel o yurtta çürüyüp gidiyordun.
Turgut: kes be sesini , ben mükemmel olduğum için patron beni çağırdı. Senin gibi ona kölelik yapmıyorum.
"Kölelik mi? "Güler" her zaman ki Turgut işte kendisini bişi sanıp millete laf atar. Seni o ilk bulduğum günden beri sevmiyorum biliyor musun! Patronun seni yanına aldığından beri senden nefret ediyorum." Ses tonundan bana karşı kin tuttuğu belli oluyordu.
" Hadi ama seni bir kez bile iş üstünde görmedim he doğru ya pardon patronun arkasını temizliyordun klasik şeyler." Alaycı bir tonlamayla söyledim.
Hasan oturduğu yerden kalktı bana doğru yaklaşıp yakamı sıkıca kavradı.
" Bana bak adi herif boyundan büyük işlere kalkışma patron'un gözüne girmiş olabilirsin ama ben patron filan dinlemem çeker öldürürüm seni."
"Öncelikle bir naneli şeker kullanmanı öneririm nefesin ölü balık gibi kokuyor ve ikincisi hadi bi dene de görim aslan parçası seni." Alaycı tavrımı koruyarak onun sözünü kestim, nedenini bilmem ama onu sinirlendirmeyi seviyordum.
O sırada kapıdan patron çıkmıştı.
" Yine mi kedi köpek gibi kavga ediyorsunuz siz?" Diyerek cümleye girdi patron.
" Yok canım ne kavgası Turgut gelmiş de özledim onu bı kucaklayayım dedim." Yalancı samimiyeti ile cümlesini kurmuştu Hasan.
"Ellerin yakasında iken mi kucaklıyorsun?" Gözlerini dikerek şüpheci bakışları onu tedirgin etmeye yetmişti bile.
" Olur mu patron sevgi göstergesi bu yaptığım." Dedi Hasan
"Eşek kadar herif oldunuz hala çocuk gibi hareket ediyorsunuz. " Sinirlendiği belliydi patronun.
Hasan ve Turgut aynı anda "kusura bakma patron." Diyerek cevapladı.
"Turgut odama gel." Diyerek patron odasına doğru ilerledi.
" tamamdır patron."
"Görüşürüz hasancığım sana iyi uykular ay pardon nöbetler. " Pis bir sırıtma ile Hasan'a lafı söylemiş ve önüme bakmıştım.
" Adi herif." Hasan'ın dediğini duymuştum ama umursamadan devam ettim.
Kapıdan içeri girdim burası amma şıkmış he off avizeye bak kocaman içerisi alev alev yanıyor zaten hiç bir şey değişmemiş hala herşey yepyeni duruyor. Patron'un odasına giriş yapıyordum parke durmadan gıcırdıyordu.
Ulan adam okadar paran var halletsene şu parke sorununu zıppırt gıcırdıyor aşırı sinir bozucu o değilde acaba konuşmak istediği konu ne? Ve neden yunus la doğayı neden yurttan gitmelerine izin vermemi istedi.
Yerime oturdum gıcırdayan parke seslerinden anlamıştım patron'un geldiğini.
"Turgut'um hoş geldin oğlum nasılsın?" Sormuştu patron.
" iyiyim patron teşekkür ederim siz nasılsınız?" Diyerek cevapladım.
Patron: bende iyiyim oğlum teşekkür ederim.
Turgut: efendim beni niye çağırdınız?
Patron: sana önemli bir görev vereceğim.
Turgut: nedir o?
Patron: vakti gelince söyleyeceğim sadece şunu bil planı ve düzeni herşeyi kendin ayarlıycaksın ben sadece sana ne yapman gerektiğini söyleyeceğim.
Turgut: peki patron.
Patron: hadi akşam oldu yemeğini ye sonra yatağa geç güzelce uyu yorgunsundur.
Turgut: peki patron.
Ayağa kalktım kapıdan çıkıp mutfağa ilerledim. Acaba bana vermek istediği görev neydi? Diye düşünceye dalmışken bir ses duydum.
"oo Turgutum ne işin var burda." Alaycı tavrıyla konuşmaya geçti Hasan.
"yemek yemeye geldim Hasancığım unutma ki artık bende burada yaşıyorum." Dedim.
"sence umrumda mı burada yaşaman yakında patron ben olacağım ve senin için herşey geç olacak." Dedi hasan
" göreceğiz. " Dedim imalı bakışlarımla.
Yemeğimi yerken sonra gözüm Hasan'a kaydı meyve bıçağını arka cebine koymuştu gerizekalı o bıçakla ne yapacaksın. Pek umursamadım tabağı masaya bıraktıktan sonra merdivenlerden çıkarak odama girdim , odamda sıcak bir duşa girdikten sonra yatağa geçtim uyumaya çalışıyordum.
2 saat sonra
"Tıkır tıkır", parke sesleri duyuluyordu.
Gözlerimi açtım etrafıma baktım. İlk başta boşuna endişe ettiğimi düşündüm tekrar uyumaya çalıştım ki. Kapımın dibinden geçen tıkır tıkır parke'den çıkan sesleri duyuyordum ve bunlar normal tıkırtı değil benim yürüdüğüm deki çıkan sesle aynı sesti , yastık altına koyduğum silahı elime aldım. Yavaşça ayağa kalktım kapıma yürüdüm olabildiğince sessizce kilit anahtarını çevirdim. Kapıyı açtım kafamı sağ çevirdim kimse yoktu sola çevirdim duvarda asılı lamba ışığın yansıması sayesinde bir gölgenin patron'un odasına ilerlediğini gördüm . Yavaşça bende oraya doğru ilerdim fakat bu parkeler cidden ne kadar yavaş yürürsem yürüyüm ses çıkmaya devam ediyordu. Koridordan ilerledim ve adamı gördüm patron'un kapısının orda durmuş kilidi açmaya çalışıyordu, yüzünde siyah kar maskesi olduğundan kim olduğunu göremiyordum. Adam kilidi açmayı başarmıştı , yavaşça kapıyı açıp içeri girdi. Hızlı adımlarla gidip kapı kapanmadan kapının köşesine ayağımı koydum. Yavaşça kapının kolunu tutarak odanın içerisine girdim.
Etraf kapkaranlıktı gözlerim adamı ararken karşımda patronu gördüm koltuğunda oturuyordu ve sonra patrona doğru gitmekte olan adamı gördüm, Elindeki bıçakla koltuğa ilerleyip patron'un boynuna doğru bıçağı götürüyordu.
" hey ne yapıyorsun orda?" Diyip ,silahımı kavrayıp adama nişan aldım.
" yaklaşma" dedi adam
" Bu ses! Hasan ne yaptığını sanıyorsun?"
" Bu adi herifi öldürüp patron ben olacağım. Onun için yaptığım onca şeye rağmen yeni patronun sen olmasına göz yumamam." Deyip, bıçağı patron'un boğazına sapladı.
"Hayır! " Elimdeki silahımla bir el ateş ettim mermim Hasan'ın omzuna gelmişti.
" aptal herif artık patron yok. Beni öldürsen de patron'u kurtaramadın adi herif."
O sırada hiç beklemediğim bir anda çekyat'tan bir ses yükseldi.
" kim demiş öldüğümü." Patrondan ses gelmişti.
Patron ışığı açınca şok içinde ona bakıyorduk.
Hasan şaşkın bir tavırla "ama nasıl?" Diyebildi.
" Adi herif seni elindeki meyve bıçağını görmüştüm yukardan seni izliyordum. Bu sıralar sende bir sorun olduğunu hissetmiş ve senden şüphelenmeye başlamıştım , bende bir plan yaptım. bu arada beni öldürdün sandın ama o boğazını kestiğin şey bir et parçası.
" Buna inanamıyordum patron etlerden bir insan iskeleti gibi bir şey yapmış valla beni bile kandırdı tebrik ediyorum bu moruğu." İçinden sessiz bir şekilde demişti Turgut.
"Hasan seni oğlum gibi görmüştüm. Ama bizde ihanet edenlere ne olur bilirsin dimi?" Sözüne devam etti patron.
" biliyorum patron hatamı kabul ediyorum ama lütfen bir şans daha ver kıskançlık gözümü kör etti isteyerek yapmadım. Sana yalvarıyorum!" Pişmanlığı konuşmasından belli oluyordu.
" ben değil Turgut sen öldür. Hakkettin bunu." Diyerek silahı ona doğrultum.
"Turgut yapma lütfen ne olur? Patron lütfen affet." Yalvaran gözlerle bakıyordu hasan.
" Hasancığım son pişmanlık fayda etmez geber adi herif. " Gülerken çektiğim tetikle topuğunun yanına sıkmıştım ve söze devam ettim . " Patron öncelikle sana özrümü sunarım fakat ne yalan söyleyeyim. Hasanı bildim bileli hiç bir zaman sevmedim lakin az önce söylediklerinde gerçekten pişman olduğunu anladım en iyisi onun bir parmağını keselim, uyarı olsun bir daha böyle bir şey yapmaya kalkarsa alnının çatından vururum onu, ne dersiniz patron?"
" Pekala oğlum sen nasıl istersen, sana güveniyorum. " Patronun dediği esnada Hasan'ın getirdiği bıçak ile Hasan'ın sağ elinin işaret parmağını kesmiştim. Hasan'ın acı çığlıkları tüm odada yankılandı bu esnada onun çektiği acıyı izleyerek bundan zevk alıyordum.
Patron camdan bakıp bağırdı. " Bekçiler Hasan'ı revire götürüp yarasını tedavi ettirin." Dediği esnada hasan çoktan revirin yolunu tutmuştu bile. Sonra patron sözüne devam etti.
"Oğlum sana güvenmekle hata etmediğime eminim artık sana bu görevi vermeye hazır olduğunu bana kanıtladın."
" nasıl yani bu bir testmiydi? " Diyerek soru sormuştum.
"hayır. Hatta Hasan'ın böyle bir şey yapacağını bile beklemezdim. Onu çocuğum gibi görürdüm." Dedi patron
" anlıyorum. Efendim görevi söylemeden önce size bir soru sorabilir miyim?" Dedim.
" tabi buyur." Dedi patron
"Efendim beni yurda yollamıştınız. Doğa , Yunus'a ve bazı başka çocuklara acı çektirmem için ondan sonra doğa ve yunusun evlat edinmesine izin vermemi benden neden istediniz?" Dedim.
"ah oğlum bunu sana söyleyeceğim fakat senden bir isteğim olucak , Banu diye bir kız var aynı bana söylediğin yunus adındaki çocuk ile yaşıt o kızı senin büyütmeni istiyorum. Ona gerçek korumacı bir baba olacağına inanıyorum." Dedi patron.
" Patron emin misiniz? Benden Baba olacağını sanmıyorum kaç çocuğa gülerek işkence edip cesetlerini gömdüm. "
" Biliyorum Turgut ama bunları yapmanı da bir yandan ben istemiştim ama şuan ist ediğim şey Banu'ya sahip çıkman onu koruman ve yeni görevin için onu yetiştirmen ondan sonra sana herşeyi açıklayacağım , yunus ve doğa bizim için çok önemliler onları bu kadar çabuk öldüremeyiz."
" Anlaşılmıştır patron dediğinizi yapacağım. "
|
0% |