@turkayorakk_
|
Gerçekten mi? O kadar öldürdüğüm çocuk ardından, patron bana bir çocuk emanet etmeyi düşünmüş olamaz dimi? Psikopat bir seri katil olarak duygularımın olmadığını simsiyah göz bebeklerimin içine baktığında bile anladığını, kendi ağzından duyduğum bir adamdan. " Banu'ya sen bakacaksın." Sözü beni şaşırtmıştı. Önemli olan Yunus ve doğayı bulmam gerekirken patronumun bana bir çocuk emanet etmesi, onu büyütmemi istemesi akıl alır şeyler değildi gerçekten.
Donup kalmıştım yüz ifademde sinsi bir gülüş, zihnimde ise bir düşünce arıyordum. Yunus ve doğanın evlat edilmesi tüm planlarımı bozmuş iken bir de Banu denilen kız, gerçekten sinir bozucu geçmişte yaptığım hata dolayısı ile birkaç çocuk da elimden kaçmıştı onları asla bulamadım fakat, hayır Yunus ve Doğa elimden kaçamaz onlar patron için özel kobaylar. Sinsice gülerek sakinliğimi koruyarak zihnimde plan kuruyordum. Pencereden dışarı bakıp düşüncelere daldığım sırada omzumda ki bir el hissi ile irkilip soluma baktım. Patron omzumu tutuyor derin bir iç çekiyordu.
" Sorun nedir patron?"
" Turgut sana bir görev vermeyi düşünüyordum."
" Nedir patron, Yunus ve Doğa ilgili mi?"
Derin ve stres dolu bir iç çekti. "Hayır, o konuya sonra geleceğiz onları şuan öldüremezsin bu yüzden Banu'yu sana emanet ediyorum planına katacağına güveniyorum, sen zeki bir adamsın evet sana hak veriyorum öldürmeyi seviyorsun ama bunun için biraz sabretmelisin Turgut." Deyiverdi patron.
" Ama anlamıyorum neden? Büyüduklerinde bize sorun olabilirler Patron." Sesimi yükseltmiştim.
" Sakin ol şampiyon her zaman soğuk kanlı olan yurt müdürüne noldu. Sana zamanı var dedim çünkü ilgilenmemiz gereken daha önemli işler var ve bu görevi başarıyla bitirir isek onları daha çok derinden sarsarız. Çocukların zaten psikolojik olarak durumları iyi değil bunu en iyi sen biliyorsun Turgut bırak da biraz nefes alsınlar. Onlar küçükken, işkence yapıp öldürdüğün hayvanlara benzemiyor. "
" Peki patron nasıl isterseniz? Görevi ne zaman söyleyeceksiniz?"
" En kısa zamanda." Deyip odadan çıktı.
Arkamı pencereye döndürdüğüm esnada kapıdan bir gıcırtı sesi gelmekteydi. Ses o kadar ince ve tiz di ki küçük kızın içeriye girdiğinin farkına bile varamamıştım. Dizlerimin üzerine çöktüm küçük kıza sahte bir gülümseme ile elimi uzattım. " Adın nedir Rapunzel?" Şaşkın suratı ile bana baktı. Bir şey demedi. " Asma suratını saçlarının rengi altın gibi bu yüzden sana Rapunzel demek istedim."
Bana baktı tatlı yüzünde bir gülümseme oluştu. " Adım Banu , senin adın ne?" Dedi. " Adım Turgut memnun oldum Banu, bundan sonra sana ben bakacağım içini rahat tut sana çok güzel bakacağım kimsenin sana zarar vermesine asla izin vermeyeceğim."
" Pekala Turgut abi sana güveniyorum." Demesiyle, gözlerinin içine bakarak sahte bir gülümseme koydum. Banunun gözlerinin içine bakarken aniden odaya patronun gelmesi ile ayağa kalktım.
" Turgut çabuk adamlarını topla orkut bey en son limanda görüldü. Onun işini bitirmenin zamanı geldi. Yanına birkaç adam al ve onun izini sür."
" Emredersiniz patron." Yüksek sesle söylemiştim."
Merdivenlerden aşağıya indim. Yüksek sesle " askerler." Diye bağırdım evin girişinde.
Adamlardan biri koşarak yanıma gelip " buyurun Turgut bey."
"Sekiz tane adam topluyorsun hemen şimdi. İkisi benimle arabada olsun , iki tanesi tekneyle sahile gitsin, iki tanesi arabayla limanın girişini kapatsın sona kalan iki kişi de motorlara binip limanın konteynerlarında gizlensin." Dedim. " Hızlı hadi hızlı , koş ve çabucak çağır adamları. " Diye ekledim.
Arabama doğru ilerledim benimle gelecek adamlardan iki tanesi beni arabamın önünde bekliyorlardı. Arabaya bindiğim gibi gaza basıp yola koyuldum. Önümdeki arabaları hızla geçerek limana ilerliyorum, camı açıp arkamdaki adamlarıma elimle yön tarifi verip gitmeleri gereken yolları gösteriyordum. " Orkut, kızın elimden kaçtı ama sen kaçamayacaksın aslan parçası. "
Limana yaklaştığım esnada ,denizin kokusunu burnumda hissederken Birkaç saniyelik huzurumu telefonumun çalması ile bozulmuştu.
"Alo"
"Efendim Orkut bey sahilde gemilerin orada görülmüş , lakin elimize gelen bilgiye göre bir gemiyi bekliyormuş."
"Tahmini kaç dakikaya gemi gelir biliyormusunuz?"
"Hayır efendim bilmiyoruz."
"O halde gaza kökleyin aptallar yetişmemiz gerekiyor."
"Peki efendim."
"Elimden kaçamıycaksın Orkut efendi senin kelleni almak için sabırsızlanıyorum."
"Alo"
"Efendim, limana yaklaşmak üzereyiz."
" Sessizce girin ve konteyner aralarında saklanın eğer onu bulursanız vurun ama öldürmeyin, o herif elime canlı lazım."
"Peki efendim."
Gazı iyice kökledim. Sinirim başımın üstündeydi ne yapıp ne edip o herifi yakalamam lazımdı. Limana vardığım an itibariyle arabayı park edip adamlarımı aradım.
"Efendim patron."
"İşaret verdiğimde saklandığınız yerlerden çıkın lakin dışarda bekleyen arabalar kesinlikle arabadan çıkmasınlar Orkut'un gemiye bineceğini bilemeyiz dikkatli olun."
"Tamamdır patron."
Liman'a konulmuş konteynırlar arasında Orkut'u arıyordum, gözüm teknedeki adamlarıma takıldı, ileri gidip aramaları için işaret veriyordum. Etrafta ki sessizliği ileriden gelen silah sesleri bozdu. Hızlıca dikkatli bir şekilde oraya doğru yöneldim silah sesleri bir anda kesildiği sırada sırtımı konteynır'a koydum silahımı ayarladım silahımı doğrultup sağ döndüm Orkut'u bulma umuduyla fakat yere baktığımda bulduğum tek şey adamlarımın cansız kanlar içerisinde olan bedenlerinden başka bir şey yoktu. "Aptal herifler size saklanın demiştim, adamı görünce dalın demedim. "Kahretsin! İki adamımı kaybetmiştim geriye altı adamım kalmıştı. Karşıdan bir fısıltı gelince bakışlarımı oraya çevirdim. Adamım Orkut'un yerini parmak işaretleri ile bana tarif ediyordu.
Arkamı döndüm, siz ikiniz biriniz sağdan, biriniz soldan gidiyorsunuz. Orkut'u görürseniz ateş etmekten çekinmeyin sadece onu öldürmeyin yaralayın.
"Peki efendim."
Karşımdaki adamıma ilerlemesi için işareti verdikten sonra, Orkut'u gözlerimle izleyerek , silahımı doğrultup , eğilerek ona doğru gizlice yürümeye başladım.
Geminin korna seslerini duyuyordum, herhalde Orkut'un bineceği gemi bu, işimi hızlıca halletmem lazım.
"Bir dakika lanet olsun,Orkut yok ! nerede bu adam?" Geminin kornası dikkatimi feci şekilde dağıtmıştı.
Tekrardan gelen silah sesleri ile irkilip limana yakın taraftan geldiğini anlamıştım. Beklenmedik bir şekilde 2 el ateş edilmiş sesi daha duydum yanımda ki adamım beni beklemeden gitmiş sanırım. Başımı sağ çevirince teknedeki kan damlalarını gördüm , "dört adamım da öldü lanet olsun! Beceriksizler." Korna sesine takılmasam , Orkut'u kaybetmiycektim şimdi geriye yanımda olan iki adamım kaldı, yerlerini de bilmiyorum, üstelik Orkut'u da kaybettim.
Sakinliğimi koruyarak onu aramaya koyuldum ama hiçbir yerde bulamıyordum sanki yer yarıldı da içine girdi, diye düşündüğüm esnada tam karşımda onu gördüm.
"Beni mi arıyorsun Turgut?" Sert bir dille demişti bunu Orkut.
" Demek sonunda tavşan yuvadan çıktı. Beni nasıl tanıdın Orkut efendi?" Dediğim anda iki adamımı orkuta yaklaştığını fark ettim, Orkut'u oyalamak için konuşmaya devam ettim.
" Seni başından beri biliyordum Turgut."
" Beni biliyorsan neden yurtta bana bir şey yapmadın tavşancık."
" Eğer o an bir şey yapsaydım. Öncelikle yanındaki güzel hanımefendiye haksızlık ederdim ve seni tanımamış gibi yapmam seni kendine olan güvenini arttırdı haksız mıyım?" Pis bir gülüş koymuştu ortaya.
Adi herif çok ama çok haklıydı. " Yalan söylemiycem haklısın, peki neden silahını indirmiyorsun erkek erkeğe konuşalım silah olmadan ne dersin?"
" Beni enai sandın herhalde, iki yanımda da adamların etrafımı sardığını bilmiyor muyum sence? bak evlat psikopat bir seri katil olduğuna dair bilgilerim var ama sen sadece patronunun kuklasından başka bir bok değilsin. arka cebinde başka bir silah taşıdığına da adım gibi eminim ama sana söylemem gerekirse , hayatımda gördüğüm en berbat seri katil sensin, gerçekten mi? Çocukları mı öldürüyorsun? Nasıl bu kadar alçalabildin sübyancı şerefsiz.
Seni ilgilendirmez ama sana anlatayım zamanında çok sağlam bir ajanım vardı ama onu kaybettim fakat hakkını verim o senden bin kat daha iyidi. En azından senin gibi ajan ayaklarına girip beni öldüremeye çalışmadı, o gerçek bir ajandı Turgut. Bana eşimin yerini söyle."
" O halde seni öldürmekten başka çarem yok Orkut bey."
" Dene de görelim." Dediği andan iki tane ipi çekmesiyle sağ ve sol tarafta ki konteynerlar havaya uçtu, geriye o yerde büyük bir patlama ben ve Orkut kalmıştı.
Patlamadan kurtulmak için sağ kaçıp konteynır'ın arkasına saklandım gözlerimle Orkut'u aradığım sırada geminin limana yanaştığını fark ettim.
Orkut'sa konteynırlar'ın üzerinde kanguru gibi zıplayarak gemiye koşuyordu. Onun peşinden gittim hatta birkaç el ateş ettim ama ona isabet etmemişti lanet olsun ki o gemiye çıkmıştı. Gemi ilerlemeye başlamıştı ki Orkut bana seslenmişti.
" Görüşürüz Turgut bu seferlik çatışma kısa sürdüğü için üzgünüm ama kızımı bulmam lazım patronuna selamımı söylersin. Emin ol bir sonraki karşılaşmamızda kelleni ben alacağım sübyancı şerefsiz."
Kahretsin! Gemiye doğru bir el ateş ettim ama gemi öyle uzaklaşmıştı ki kurşun geminin kıç tarafına yaklaşmamıştı bile.
Zaman kaybetmeden arabama doğru yöneldim. Arabama bindim üsse doğru yola çıktım.
" Alo siz ikiniz üsse geri dönün Orkut kaçtı."
" Anlaşıldı efendim." Dediklerini duyup telefonu kapattım.
Kahretsin ya kahretsin adamlarımı kaybettim ama bu ilk ve son sefer olacak adamlarımı bir daha kaybetmiycem.
Sinirli bir şekilde üsse döndüğüm zaman, Balkonda ki patronum sinirli bir şekilde bana seslenerek odasına çağırdığını anlamıştım.
Sesimi çıkarmadan merdivenlerden çıkarak patron'un odasına girdim. Patron koltukta oturmuş bana bakıyordu.
"Efendim sizden özür dilerim görevi beceremedim üstelik adamlarım bir hiç uğruna öldü bir daha olmayacak size söz veriyorum."
Patron bir anda gülerek söze girdi
"Evet adamların boşa öldü bunun suçlusu da sensin ama iyi bir şey öğrendik Orkut kızını arıyor ve bizde bulmasına izin vermeyeceğiz lakin kaçacağını düşündüğüm için bir B planı kurdum. "
" Nedir efendim?"
" Banu'yu neden sana emanet ettiğimi sanıyorsun. Görevin aslında bu plan olacak kesinliği yok diye öncesinde sana bir şey söylemek istemedim."
" Tam olarak anlayamadım efendim ne yapmam gerekiyor."
Patron derin bir iç çekti " Turgut ondan önce sana neden bunca zamandır çocuklara işkence yaptığını açıklayayım." Deyip sözüne devam etti.
"Biliyorsun ki bizim asıl işimiz organlar , organ mafyası olarak elimize bir sürü organ geçmeli bu yüzden o yurdu kurmuştum. Senin adamımı boynundan keserek öldürdüğünü duyunca , içindeki yatan katilin uyanacağını anlamıştım bu nedenle o oduncuyu gözlerini kırpmadan öldüreceğine adım gibi emindim. Gözlerinde görmüştüm senin bakışlarında duygu yok bomboş hiçbir şey yok, ne sevgi, ne mutluluk , ne öfke, hepsi rol senin içinde psikopat bir seri katil yatıyor o çocuklara işkence edeceğini biliyordum bundan zevk alacağını biliyordum bu nedenle seni o yurda gönderdim bu yüzden sana sürekli kobay seç ve onlara işkence yapıp organlarını almanı emrettim."
" Peki patron haklısınız bu zamana kadar ben çocukları seçtim. Lakin içimi yiyen bir şey var Yunus ve Doğa bu iki çocuğun farkı nedir? Neden onları siz seçtiniz ve defalarca işkence etmemi istediniz?"
" Bildiğin üzere , Doğa Orkut'un kızı ve bizde Orkut'u düşürebilmek için elimizden geleni yapıyoruz bu nedenle kızını hedef aldık."
" Peki ya yunus?"
" Yunus ise şöyle ki benim bir ajanım vardı hatta yalan söyleyemem tanıdığım en iyi ajandı , işlerini sessizce halleder izini karda belli etmezdi, senden bile daha iyidi fakat bana ihanet ediyordu Orkut'a çalışıyordu bunu fark etmemiz baya geç oldu ama eninde sonunda onu yakalamıştım. İhanetin sonucunu bilirsin Turgut ihanetin sonucu ölümdür. Onu ve karısını öldürdüm fakat çocuğunu öldürememiştim. Onun çocuğu ise Yunus'tu sonradan birileri tarafından o yurda getirilmişti, bende onun hayatını maffetmek istiyordum babasının acısını çocuktan çıkarmak istiyordum. Bu yüzden sana o görevi verdim ve tebrik ederim sen bu görevi çok güzel bir şekilde yürüttün. Tabi elinden kaçmasa daha iyi olurdu?"
" Özürlerimi sunarım efendim."
" Dert etme Turgut, B planı sayesinde onları tekrar yakalayıp öldüreceğiz. Lakin şuan biraz bırak çocuk lar sakinleşsin çok şey yaşadılar."
"Emredersiniz patron." Kusura bakma patron saygımı bozuyorum ama yeni görevi söyler misiniz?"
" Elbette! Yeni görevin..."
|
0% |