@turkayorakk_
|
Doğa'nın ağzından
Uykulu gözlerle aynada kendime bakıyordum, her zaman neşe dolu yüzünde gülümseme eksik olmayan o küçük kız bugün aynanın karşısında asık suratlı bir halde yaşadığı şoku atamamanın vermiş olduğu his ile kendi içinde yok oluyordu. İçinde bir yerlerde yunus u merak ederken kalbinin daha derin olan yerlerinde duyduğu şeylerin doğru olup olmadığını kabullenip sindirmeye çalışıyordu bu küçük kız, her zaman insanlara yardımcı olmayı seven elinden geleni ardına koymayan bu kız uzun bir zaman sonra birilerinin ona yardım eli uzatmasını onu bu karanlık ızdıraptan çekip kurtarmasını istiyordu.
Elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştıktan sonra telefonuma bakmıştım yunus'tan ne bir arama ne de bir mesaj olmaması beni üzmüyor değildi. Herşeyin farkındaydım yeni tanıdığım bir insanın kalbinde bir yerlere sığamayacağımı bilsem de hislerime güvenmeyi seçiyordum çünkü sanki o çocuğu tanıyor gibi hissediyorum , gerçekten de kaderin bizi birleştirdiğine inanıyorum. Hislerim asla beni yanıltmamıştı fakat acaba bu sefer yanılıyor muydu? Zihnim ve kalbim birbirini yiyordu , mantığım evimize gelen babam olduğunu iddia eden adamın söylediklerini düşünürken küçücük yüreğim ise yunus için endişeleniyordu.
Kapının çalınmasıyla kendime gelmiş gözlerimden akan bir iki damla yaşı silip. " Gir " dememle beni büyüten kadın yani cansu içeri girmişti. " Kahvaltı hazırladım birazdan baban da burada olur." Deyiverdi. Kafamı olumlu anlamda salladım suratımda ki ifadesizliği bir türlü atamamıştım.
Banyodan çıkıp odama girdim rahat bir şeyler giyip kendime çeki düzen verdikten sonra salona girdiğim anda orkut'un gelmiş olmasını beklemiyordum sofraya oturmuş annemin yaptığı yemeklerden ağzına bir iki lokma atıyordu. Odada kasvetli ve gerici bir soğuk ortam vardı. Orkut'un karşısında duran sandalyaye oturtmuştum yemek yemek istesem bile iştahım yoktu o yüzden bugünde annemin yaptığı o leziz gözüken yemeklerden bir lokma bile almamıştım. Ağzında ki lokmayı yuttuktan sonra bana baktı " yemeğine hiç dokunmamışsın." Deyiverdi Orkut beni düşündüğü yüzündeki mimiklerden belli oluyordu. Ağzımı bile açmadan sessizliğimi korudum tek bir cevap bile vermek istemiyordum şuan bu sandalye de oturmak bile bana çok zor geliyordu.
" Buraya neden geldiğimi biliyorsun. " Diyerek havadaki sessiz ortamı bozmuştu. Biliyorum dercesine kafamı öne doğru olumlu anlamda salladım. Bu hareketimi gördükten sonra " peki cevabın nedir ? Bana yardım edecek misin?" Diyerek sözüne devam etti. Aslında iki gündür bunu kendime bende soruyordum ona güvenip güvenemeyeceğime hâla karar verememiştim fakat eğer gerçekten bunca zamandır beni takip ediyor ve annem dediğim kadın onun ablası ise bu kadın beni korumak için elinden geleni ardına koymazdı diğer taraftan benim kanımdan olan annemi merak etmiyor değildim bu yüzden " cevabım evet kabul ediyorum sana yardım edeceğim." Diyerek karşılık verdim. Orkut'un yüzünde sinsi bir sırıtma belirip " bunu diyeceğini biliyordum ne de olsa benim kızımsın." Demesiyle bir anlık gelişen öfkeme yenik düşüp elimi masaya vurup ayağa kalktım. " Bana sürekli benim kızımsın demeyi bırak biyolojik olarak babam olabilirsin ama ben seni babam olarak kabul etmiyorum eğer sana yardım etmek istiyorsam bu tamamen annemi merak ettiğim için seninle ilgili bir problem değil bunu o kafana sok çünkü sana hâla güvenmiyorum." Sesim gereğinden yüksek ve sert çıkmıştı. Orkut ise sakinliğini korumaya devam edip " o sesinin ölçüsünü biraz indir küçük hanım beni baban olarak kabul etmesen bile karşında senden yaşça büyük birisi var büyüklerine karşı saygını bozmamalısın." Demesiyle sinirlerim daha çok gerilmişti resmen benimle düpe düz alay ediyordu. " Saygı görmek istiyorsan beni o lanet olası yurttan sen kurtarmalıydın annem değil. " İçimde tuttuğum öfkem yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyordu her ne kadar ona karşılık bu şekilde davranışımın yanlış olduğunu bilsemde yaptığım şeyin yinede arkasında duracaktım. " Öfkeni gayet iyi anlıyorum kızım ama sana anlattığım gibi anneni arıyordum sana bu acıyı yaşatmayı asla istemezdim buna emin olabilirsin sadece sen ve annenle mutlu bir hayat sürmek benim en büyük hayalim olmuştu ve bu hayal uğruna bunca yıldır anneni arıyorum ümidimi kesmiyorum ve senin yardımını istiyorum." Sakinliğini hala bozmamış benimle konuşuyordu.
" Yurtta yaşadığın tüm o kötü anları öğrenmem zaman almıştı bunun için kendimi asla affetmiyorum ama ablam seni evlat edindiğinden beri ismini anmak bile istemediğim herifin seni tekrar bulmasın diye sürekli seni uzaktan da olsa korudum adamlarım sürekli bir gölge gibi seni izliyorlardı. Her yerde adamlarım vardı ama senin haberin yoktu." Diyerek sözünü bitirdi.
Göz yaşlarımı tutmakta zorluk yaşıyordum fakat dediklerine inanmak istiyordum. Çünkü onun kadar annemi benden merak ediyordum. Bu yüzden bu tartışmayı uzatmak istemedim " öncelikle iki soruma cevap ver. Birincisi bu ismini anmak istemediğin adam kim ve ikincisi planın ne?" Diyerek karşılık verdim.
" Öncelikle planı açıklamak istiyorum, seni ben eğiteceğim zorlu bir eğitim olucak ama çabucak öğreneceğini biliyorum çünkü o potansiyeli sende görüyorum. Adamlarım onların çalıştığı ana merkez binasını buldu, planlarını yaptıkları ve herşeyi kaydettikleri bir bilgisayar olduğunu tahmin ediyorum. Gizlice içeriye gireceksin sana bir tane bellek vereceğim ve bilgileri o belleğe aktaracaksın eğer başarılı olursan ki olmalısın eğer tahmin ettiğim gibi her şey o bilgisayarın içinde ise bir umut annen hakkında bilgi kazanmış olabiliriz. " Emin bir şekilde yüzüme bakıyordu, istifini hiç bozmuyordu.
" Peki ya ikinci sorumun cevabı?" Diyerek soru soran bakışlarımla göz bebeklerine doğru sert bir bakış atmıştım.
" O ağzıma almak istemediğim herifin adı Turgut, o adam senin yurt müdürün yani sana işkence edip tecavüz etmeye çalışan adamdı." Demesiyle bir şok ve korku geçirmem hiç vakit almamıştı yaşadığım şeyler gözümün önünden geçercesine akıp giderken koltuğa kendimi salıvermiştim. " Sana dediğim gibi seni sürekli takip ediyorduk ve o konuştuğun yunus adlı çocuğa da ulaşmıştık ilk başta o çocuğun Turgut'un adamlarından biri olabilir diye şüphelenmiştik bu yüzden o çocuğu da araştırmıştım ve gerçekten beklemediğim ve çok şaşırdığım sonuçlar elde etmiştim. " Diyerek sözüne devam etmişti.
Yunus'un ismini duyunca beynimde akan sular durmuştu, ne tepki vereceğimi bilmiyordum sadece dinliyordum. Sesim titrercesine zor da olsa " nedir?" Diyerek cevap vermiştim.
" Yunus seninle aynı yurtta büyümüş onun hakkında açıkçası çok fazla bilgiye sahip değilim ama şöyle bir detay var ki sanırım Turgut ona da defalarca işkence etmiş , aynı yurtta büyüdüğü birkaç çocukla görüşmüştüm bana yurt müdürü ile çok yakın olduklarını, onunla oyun oynadıklarını fakat bu oyunların ne olduğunu bilmediklerini söylemişti, herkesin kıyafeti tam ve şık iken yunus sürekli vücudu morluk içinde ve yırtık tişört ile dolaşırmış , hatta bileğinde 8 rakamının yazılı olduğunu söylemişlerdi ama tabikide o rakamın ve senin bileğinde de olan 6 yazılı rakamın ne anlama geldiğini o da ben de dahil bilmiyorduk." Diyerek sözünü bitirmişti.
Çenemden aşağıya doğru süzülen göz yaşlarımı artık tutamamıştım, yunusun da işkence gördüğünü bilmek içimi daha da paramparça etmişti ama hislerim beni yanıltmamıştı kaderime yazılı olduğunu biliyordum. " Yunus hakkında başka bir bilgiye sahip misin?" Titreyen çenemle sormuştum ona bunu başına bir şey gelmesinden korkmuş bir umut arıyordum onun ağzından çıkacak olan her bir kelimeden."
Kafasını onaylarcasına sallamıştı. " İşte şok olduğum kısım da orası idi , sana çok iyi bir adamım olduğunu onun ajanım olduğunu söylemiştim köstebek olarak Turgut'un ve diğerlerinin arasına karışmıştı ama maalesef ki anneni bulmaya yaklaşırken yapmış olduğumuz bir hesap hatası yüzünden onu kaybetmiştik."
Kafamı öne doğru salladım şok içinde söyleyecek kelimeyi bekliyordum.
" Yunus, biricik dostum ve en iyi adamım olan kişinin çocuğu olduğunu öğrendim..."
|
0% |