Yeni Üyelik
22.
Bölüm

21. Bölüm: BEKLENİLMEDİK GERÇEK

@turkayorakk_

Uzun yıllar boyunca dışarıdan bakılınca yüzüm gülse bile içimde saklı gerçeği kimseye yansıtmayacağıma kendime söz vermiştim, ruhum karanlığın ve yalnızlığın içinde mahsur kalmışken küçücük bir umut ışığı bekliyordu, belki de o an geceleyin açan bir orkide gibi ruhum aydınlığa yaklaşmış olacağının hissine kapılmıştım , ya bu ışık bir orkideye yaptığı gibi beni söndürecek ya da aydınlığa kavuşturacak anahtar olacaktı...

 

Bilgisayar başında oturduğumuz esnada babamın heyecan dolu bakışlarını görebiliyordum , yıllarca annemi aradı ve sonunda ona ait bir ipucu buldu belki de yıllar süren bu hasret öğreneceğimiz bilgiyle sona erecekti.

 

Benim hislerimi soracak olacaksanız, ben hala aniden öğrendiğim şeyleri aşmış sayılmam, üst üste çok fazla şey geldi , bunlarla mücadele etmek bir yana dursun kendime bile vakit ayıracak vakti bulamamıştım, bir anda karşınıza bir insan çıkıyor ve babanız olduğunu söylüyor, üstelik size bakan kadın , anne eksikliğini hissettirmeyen insan , evimize gelen adamın ablası oluyor, babamdan annem hakkında bilgi öğreniyorum, bileğimde yazılı olan 6 rakamın anlamını bilmiyorum , psikopat yurt müdürüm peşimde olduğunu lakin babamın beni korumasıyla bana ulaşamayışı, hoşlandığım çocuğun başına bir o psikopat seri kati başına bela olmuştu, bir yandan onu düşünmeden edemiyordum. Her şey üst üste gelmişti bir küçük kar topunun ilerledikçe büyüyen çığ oluşması gibi üzerime yük olarak gelmişti tüm öğrendiklerim.

 

Yine de önüme bakmam gerektiğini biliyordum. Bu gece o uğraş boşa olmadığını biliyordum. Annemi görme hissi beni heyecanlandırmaya yetmişti. Belleği bilgisayara takıp dosyalardan " Nehir" yazılı dosyaya tıkladım. Gariptir ki dosyada sadece bir video vardı, dosyaya tıklayıp babamla birlikte izlemeye koyulduk.

 

Önce ekranda siyah bir cızırtı oluşmuştu. Sonra bir anda karanlık , ışığın açılmasıyla yok olmuştu, sandalyede oturmuş bir kadın vardı. Babam gördüğü gibi yüksek sesle "Nehir!" Deyivermişti. Telaşlı bakışlarını ekrandan ayırmaz iken ben ise annemi ilk kez görmenin verdiği şaşkınlığı içimden atmaya çalışıyordum, elleri ve ayakları bağlı sandalye de oturmuş öylece duruyordu bitkin durduğu her halinden belli oluyordu , saçları dağılmış, dudakları susuzluktan kurumuş. Onu öyle görünce göz yaşlarıma hakim olamadım.

 

Odanın her yeri mavi fayanslarla kaplıydı , fayanslara sıçramış kan lekelerini fark etmemek elde değildi nerdeyse odayı tamamen kan lekeleri dolduruyordu. Annemin önünde bir kova , karşısında masa ve masanın üstünde keskin, doktorların ameliyat esnasında kullandığı aletleri bulunuyordu.

 

Birkaç dakika geçtikten sonra odaya takım elbiseli bir adam girmişti, babamın dişlerini sıkarak sert bakışları ile "Turgut!" Deyişini duyuvermiştim. O anda karşımdaki düşmanın kim olduğunu da öğrenmiş olmuştum. Annemin karşısına oturmuş suratına yerleştirdiği pis sırıtma ifadesi ile karşısında duruyordu.

 

" Çok yazık, kocan kesin hâla seni arıyordur. Ne dersin bırak bu inadı ve bana onun yerini söyle senin yanına getireyim ikiniz içinde çok güzel mezarlık yaptırdım." Gülerek annemin karşısında söylüyordu bu lafları, zevk aldığı her halinden belliydi.

 

" Ne yaparsan yap sana onun yerini söylemeyeceğim. Canıma mâal olsa bile sana kızımın ve kocamın yerini söylemeyeceğim Turgut." Annemin titreyen çenesinden zorlukla konuştuğunu görebiliyordum, kim bilir ne zamandır orada kalmıştı.

 

Turgut yüksek bir kahkaha atarak " kızını kendi ellerinle bana teslim ettin sen." Demesiyle annemin yüzü bembeyaz kesilmişti. " Onunla çok güzel oyunlar oynuyoruz. Merak etme vakti gelince onu sizin yanınıza gömeceğim."

 

Annem çıldırmış bir şekilde bulunduğu yerden kurtulmaya çalışıyor bir yandan da " onun kılına bile zarar verirsen seni yaşatmayız adi herif." Demesiyle suratına bir tokat yemesi bir olmuştu. Onu o halde gördükçe yüreğim daha da parçalanıyor. Babam ise sinirden yerinde durmakta zorluk çekiyordu, yumruklarını sıkmış dikkatle ekranı izliyordu.

 

" Elinizden hiçbir şey gelemeyeceğinin farkındasın dimi. Bulunduğun ortama bak bi burası benim çocuklar ile oynadığım son oyun. " Elini saçlarına götürdü aldığı hazzı belli ederek sözlerine devam etti. " O küçük çocukların organlarını burada alıyoruz. Çok para ediyorlar onların sayesinde zengin oluyorum. " Sonra anneme yaklaştı gülümsedi. " Merak etme kızının organlarını en çok para veren kişiye satacağım çok canını yakmayacağım onun."

 

Onun bu dedikleri annemi daha da sinirlendirmişti , bulunduğu ortamdan kurtulmak için elinden geleni yapıyordu, çırpınıyor, zıplıyor ama nafile idi o bunları yaparken Turgut onu izleyerek kahkaha atıyordu.

 

Ortamın havası aniden değişmişti. Turgut elini beline atmıştı. Belinden çıkardığı silahı annemin alın bölgesinin tam ortasına doğru hizalamıştı. " Beni çok eğlendirdin ama artık senin için yolun sonu geldi bana kocanın yerini söyle ki yanına getireyim , yoksa şuan beynin paramparça olmasına tam beş saniye var.

 

Annem gülümsedi. " Seni seviyorum hayatım kızımız sana emanet." Demesiyle sözünü kesen silahtan çıkan mermi sesiydi. babamın çığlıkları kulağımı nerdeyse sağır edicekti. Gözlerimden akan yaşlar durmak bilmiyordu. Keşke kör olsaydım da annemi bu şekilde bulmuş olmasaydım. Tüm umudum aniden sönüvermişti, sanki zaman durmuş herşey bitmişti. Babamın telefondan adamlarına bağırarak emir verdiğini işitiyordum. Tamamen yıkılmıştım.

 

Bir umut diye düşünmüştüm bir umut annemi bulmakla , belki de herşey yoluna girecekti ama şimdi işler daha da çıkmaz bir hâl almıştı, kelimelerle ifade edebileceğim bir şey değildi bu yaşadıklarım.

 

                                   *

 

Saatler geçmiş gözüme bir damla uyku girmemişti, babam Turgut'u bulmak için evden çıkmıştı, ben ise ağlamaktan gözlerim şişmiş öylece yerde oturuyordum. Güneş doğmuş yeni bir gün başlamıştı. Benim için ise o güneş beni kurmuştu. Üvey annem yanıma gelip sıkıca sarılmıştı bana onunda ağladığını görebiliyordum , hissizleşmiş ruhum öylece duruyordu.

 

Kapının çalması ile babamın geldiğini ve bir ipucu bulduğunu düşünerek kapıyı açmıştım. Şok içerisinde kalmıştım. Karşımda ki kişinin geleceğini unutmuş öylece durmuştum. Sonra hiç düşünmeden Yunus'a sıkıca sarıldım gözlerimden yaşlar bir şelale misali akmaya devam ediyordu. Hıçkırarak, sesli bir şekilde ağlayarak ona karşı içimi döküyordum.

 

Sonumun ne olacağını kestiremiyorum fakat şuan sevdiğim çocuğun kolların arasındayım yüreğim acı içinde çığlık atarken sıkıca sarılıyordum ona , artık değer verdiğim kimseyi kaybetmek istemiyordum.

 

Loading...
0%