24. Bölüm

23. Bölüm: ACIDAN DOĞAN GÜÇ

Ömer turkay yunus orak
turkayorakk_

Kapkaranlık dikenlerle dolu bir hiçliğin ortasına düşmüş ruhum , artık ümidi kesmiş, çığlıklarını kimsenin duyamadığını fark etmesi bir ok gibi saplanmıştı yüreğine, ne kadar çabalarsa çabalasın, onu kurtaracak olan aydınlığa ulaşamamanın verdiği yükü kaldıramaz hale gelmişti.

 

Geçmişin onu peşinden takip etmesi, yaraları iyileşemeden , daha derin yaraların oluşmasına sebep oluyorken , mesafeleri kat ederek geldiği bu yolda karşılaştığı sorunlar ona daha ağır bir yük olarak yüreğinde oluşan son umut parçasından yaralamıştı.

 

Artık geriye hiçliğin içinde , herşeyden pes etmiş, karanlığa kaybolmuş yaralı bir ruh yatıyordu.

 

*

 

" Abi yalvarıyorum bırak beni bulayım o adamı." Ağlayarak haykırışlarım arasında dizlerimin üzerine düşmüş Orkut'un paçalarından tutup ona yalvarıyordum.

 

Gözlerimden akan her bir damla yaş,

İçimdeki ateşi harlayan bir kömür parçası oluştururken , çığlıklarım odanın her yerini kaplarken ufacık bir umut ışığı arıyordum onun gözlerinde.

 

Göz yaşlarını tutamayarak bana doğru eğilen Orkut, sıkıca bana sarılıp. " Üzgünüm yunus öfkene yenik düşmene izin veremem, seni bu halde bırakamam beni affet." Titreyen sesiyle dudaklarının arasından çıkan bu sözlere gözyaşları eşlik ediyordu. Yaşlar , omzumu ıslatırken bir yandan bana sarılarak şefkatini hissettiriyordu.

 

Ben ise olduğum yerde durmuş yüksek sesle hıçkırarak ağlar bir vaziyette iken , ruhumun çektiği acıların haykırışlarını kulaklarımda duyuyordum. Geçmişim beni ve sevdiğim kızın peşimizden gelişi bizi bırakmayışı artık omzumda oluşan yükten çok yüreğime saplanan ve asla geçmeyecek olan yara izine dönüşmüştü. Bu yara izi , ya intikam ile iyileşecek ya da benim vereceğim son nefesimle , benimle birlikte toprağa gömülücekti.

 

Saatlerin ilerlemesine rağmen gözüme girmeyen bir damla uyku ile sırtımı duvara yaslamış ellerimle dizlerime sarılıp suskun bir şekilde öylece oturuyordum.

 

Bazen doğa yanıma geliyor , bana yiyecek getiriyor ben hiç oralı olmuyordum. Bazen Orkut geliyor, bana planından bahsediyordu ben yinede tepki göstermiyordum. Kendi içimde hislerimi yiyip bitiren intikam ateşiyle Turgut'u öldürme planları yapıyordum. Dışardan bakılınca ruhu çekilmiş, hayattan vazgeçen bir Yunus gözükürken, benim içimde gittikçe büyüyen bir felaket oluşuyordu.

 

*

 

Gecenin geç saatlerinde bulunduğum karanlık odanın içinde bakışlarımı gelen sese doğru çevirmiştim. Doğa elinde bir bardak su ile yanıma oturmuş saçlarımı okşuyordu. Bana uzattığı suyu bir dikişte bitirip kuruyan boğazımı serinleten soğuk su biraz da olsa iyi gelmişti.

 

Başımı doğanın dizlerine koymuş, saçlarımda dolaşan elini hissediyordum. Beni teselli etmek için söylediği sözler yürekten olduğunu hissedebiliyordum. Onun sözünü keserek dudaklarımı araladım.

 

" Ben asla iyi bir evlat olamadım." Diyerek söze başlamıştım. " Belki de bana bakan kadından olmayabilirdi kanım ama ben onu hep annem olarak kabul ettim fakat ona minnettar olduğumu hiç bir zaman gösteremedim, gerçek annemi bile tanımazken bu kadın beni sahiplendi çektiğim işkencelerden dolayı vücudum mosmor bir halde iken bana bakmayan insanlardan farklı davranıp ilk beni seçmişti o , ben ise onunla hiç ilgilenemedim, çektiğim acıların beni yönlendirmesine izin verdim. " Düşüncelerimi sözcüklere aktarırken akan göz yaşlarımı durduramıyordum.

 

" Bu senin suçun değil." Diyerek karşılık vermişti doğa.

 

Onun sözünü kesip, " benim suçum doğa kendi kardeşime bile abilik yapamadım onunla oyunlar oynayamadım, onu mutlu edemedim. Ben gerçekten berbat bir evladım. Eminim gerçek annem ve babam bu halimi görse benden nefret ederlerdi."

Dememle yüzüme yediğim bir tokat ile irkilerek ayağa kalkmıştım.

 

" Saçmalamayı kes evlat, bu yapmış oldukların senin kötü bir evlat olduğunu göstermez , evet belki de ailenle vakit geçiremedin ama onlara bir kez bile saygısızlık ettiğini görmedim Yunus. Böyle saçma düşüncelere dalmak yerine acılarının sana güç vermesine odaklan , intikam duyguna değil." Sert bir dille karşımda durmuş , ciddi duruşu ile asalet salmış, Orkut bey den çıkmıştı bu sözler.

 

" Çektiğin acılar, öyle kolay şeyler değil ve buna her çocuk katlanamaz, eminim annen ve baban seninle gurur duyuyorlardır, çektiğin acılara rağmen kötü biri olmak yerine kendi halinde takılan geleceğine odaklanan bir çocuk olarak büyüdün yunus." Diyerek sonra tek bir hamlede odadan çıkmıştı.

 

Ben ne olduğunun farkında bile olamamış iken elimi tutan doğa ile karşılaştı gözlerim. " Babam haklı Yunus, bence bu söylediklerini düşün ve bir uyku çek iki gün sonra İstanbul'a gidiyoruz." Diyerek eklemişti doğa.

 

Sadece başımla onayladım ve yatağa uzandım, daha fazla sohbeti uzatmak istemedim doğanın dediği gibi Orkut beyin dediklerini düşünüp ders çıkarmıştım.

 

*

Sabahın ilk ışıkları ile birlikte , cansu hanıma teşekkür edip arabaya binmiştim. Şoför koltuğunda oturan Orkut ve arka koltukta oturan doğa ile birlikte İstanbul'a doğru yola koyulmuştuk.

 

Buruk bir sesle " teşekkür ederim." Demiştim.

 

" Yunus umarım bu iki gün içinde kendini biraz olsun toparlamış olursun. Çünkü artık işler ciddi bir yol aldı." Demesiyle kuşku duymuştum içimde.

 

" Nasıl yani?" Diyerek cevap vermiştim.

 

" Kısa keseceğim, adamlarım Turgut'un yerini buldu. Artık buna bir son vermek için İstanbul'a dönüyoruz. Sakın bana onu ben öldüreceğim! Gibi istekte bulunma sen ve doğa bu olaydan uzak duracaksınız , artık önceliğim siz ikinizsiniz. " Ciddi bir ifade ile çıkmıştı sözleri ağzından.

 

Ben ise söylediklerine sinirlenip sert çıkıştım. " Efendim size saygım sonsuz beni ağırladınız bana güvendiniz ve eminim benim hakkımda çok şey biliyorsunuz ama kesinlikle o herifle tek başınıza karşılaşmanıza izin veremem , o herif benim için önemli olan insanları elimden aldı. Bu işte yardımcı olmama izin verin." Sert bir ifade ile keskin bir şekilde çıkmıştı sözlerim.

 

Orkut bey söylediğim sözler karşısında altta kalmayıp. " Kesinlikle hayır, buna izin vermiyorum bu konu burada kapanmıştır." Deyip sözünü bitirse bile.

 

" O halde beni adamlarınızdan biri yapın efendim. Size kuşkusuz sonsuz sadakatimi sunuyorum, emirlerinize karşı gelmeyeceğim. Ancak kabul etmezseniz bu yolculukta size katılmayı seçmeyeceğim efendim." Ciddi ve kararlı olduğum ses tonumdan gayet anlaşılır bir vaziyette bulunuyordu. Orkut bey ise hiç bir şey demedi sadece yüzünde bir gülümseme oluştu sanki bunu dememi ister gibi bir hale bürünmüştü.

 

Yol boyunca o konuşmadan sonra arabanın içi sessizliğe gömülmüş bir vaziyette ilerlerken İstanbul a giriş yapmıştık.

 

Arabaya yakıt almak için bir benzin istasyonunda durmuştuk. Doğa lavaboya giderken bende benzin istasyonun arkasında sigaramı yakmıştım. Ciğerlerimi dolduran zehir beni daha da canlandırmış, içimde yatan gizli gücü bir adım daha çıkarmıştı, zihnimde düşündüğüm planın kesinlikle işe yarayacağını biliyordum.

 

Düşüncelerimden arınıp arabaya doğru ilerlerken , etrafta koşuşturan Orkut beyi gözlemliyordum. Koşar adımlarla yanına yaklaştığım sırada telefon konuşmasına şahit olmuştum.

 

" Kızımı senin elinden alacağım Turgut." Demesiyle yüzümde oluşan gülümseme bir olmuştu...

 

Bölüm : 06.12.2024 00:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...