Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4. Bölüm MASKE

@turkayorakk_

Sıcak duştan çıktım. altıma havlu sardım, saç havlusu ile saçımı kurutuyordum. Makinenin üzerinde ki telefondan gelen bildirim seslerini duyuyordum. Telefona ilerledim elimi uzattım ama mesaja bakamadım.

 

"Beklediğim sendin ama seni hak eden ben miydim?" Deyiverdim içimden.

 

Garip, telefona bakacak cesarete sahip değildim. Yine kaçmayı seçtim ve telefonu kapattım. Mutfağa gidip kendime bir kahve yapmaya karar verdim. Ruhum o kadar yorgun du ki üzerime kıyafet alacak halim yoktu sadece iç çamaşırımı giymiş evin içinde tur atıyordum, sıkıntı dan dolayı, televizyon dan müzik açıp, boks antrenmanı için kurmuş olduğum odada antrenman yapacaktım, belki de hislerimden kaçmak için yumruklarımı kullanmak istiyordum. Kahvem den bir yudum aldım, boks eldivenleri mi giydim torbaya vurmaya başladım.

 

*

Kapı zili çalmasıyla antrenmana ara vermiştim. Gecenin bir yarısı kim gelebilir diye düşünürken bir yandan kapıyı açtığımda da karşılaştığım sadece bana bakan şaşkın gözlerdi.

 

"Dostum bu saatte neden çıplaksın."

 

" Bu saatte beni neden rahatsız ediyorsun ve yanındaki kızların işi ne? Her şeyi geçtim onun burada ne işi var." Gözlerimden püsküren alevle sözümü söylemiştim.

 

" Sakin ol kovboy, içmek için sana geldik. Banu seni görmek istedi, bende yanımda çıtır bir fıstık getirdim. Misafir kapıda mı bekletilir? Hadi al bizi içeriye."

 

Suratımı asarak kapıyı açtım, Banu ve Emre'nin yanındaki kız şaşkın gözlerle bana bakıyordu, ben ise hiçbirini umursamadan kendi odama geçtim.

 

Üzerimde ki teri silip, üzerime bir dar siyah düz kısa kollu bir tişört geçirdim, altıma da bir eşofman giydim, her ne kadar içmek için keyfim olmasa da kafamı dağıtmak için biraz daha içmek istiyordum. Odamdan çıkıp salona gittiğim esnada gözüm istemsizce Banu ya kaymıştı, tek kişilik koltuğa oturmuş etrafı gözlüyordu, Emre ise masayı kurmuş üzerine viski ve bira şişelerini yerleştirmiş bir yandan da yanında getirdiği kız ile sevişiyordu.

 

Boğazımı gıcık kapmış gibi ses yapıp, " Emre bir daha evime tanımadığım insanları getirmeyeceksin."

 

" Hadi ama dostum biraz eğlenmen için getirdim. İsmi Selin, hem bu hatun eskiden hemşire imiş, bence ikimizi de memnun eder , ne dersin?" Sarhoş olmuş kafasıyla duvara bakıp konuşuyordu.

 

Her zaman ki gibi sessiz kalmayı tercih ettim, masadan kendime bir viski doldurup tekli koltuğa oturdum, Banu'nun bakışlarını üzerimde hissediyordum fakat onda bir gariplik olduğu kesindi. Bakışlarımı ona çevirdim. Kesinlikle onda bir gariplik vardı genelde açık saçık giyinen kız bu sefer özel bölgelerini kapatmış düzgün bir hanım efendi gibi giyinmişti. Bakışlarını kaçırmayı bırakıp gözlerimin içine bakıyordu, hareket etmiyorduk, sadece karşı karşıya oturmuş gözlerimizin içine baka baka orada öylece oturuyorduk. Gözlerimi kaçırdım, ayağa kalktım ve telefonumu almaya gidip döndüm, döndüğüm esnada onun yanaklarının kızardığını görmüştüm, cidden bu kızın sorunu ne diye içimden düşünürken Emre'nin yanındaki kız bileğime baktığını gördüm. Kızın bakışları bir anda korkuya dönüşmüştü, ürkmüş ve endişeden çıldırmış bir haldeydi. Titrek sesiyle kolumda ki 8 numara yazan siyah renkte ki damgayı göstererek. " O sensin." Deyip koltuktan ceketini alıp evden doğruca koşarak gitmişti. Hepimiz şaşkın bir şekilde birbirimize bakıyorduk. " O sensin , derken neyi kast ediyordu." Emre'ye bakarak sormuştum. " Dostum herhalde fazla içtiği için seni birisiyle karıştırdı." Elinde ki viski dolu bardağı kafasına dikti. " bakışları çok içtendi , beni biriyle karıştırmış olamaz sen nerden buldun bu kızı, hem yaşı da büyük duruyor." Diye cevapladım. " Sen gittikten sonra bara gelmişti, vücudu çok hoşuma gitmişti , içki ısmarladım biraz onla sohbet ettim sonra onu eve atmak istedim. Aramızda evi olan tek sen olduğun için sana geldim." Demişti Emre. " Harika bir de bununla uğ-" sözümü onun horlama sesi ile kesmişti.

 

Sinir küpü olmama ramak kalmıştı. Odanın etrafında sinirden döne döne bir hal almıştım. Bu çocuğu şuracıkta boğmak istiyordum, bu gerizekalının arkasını toplanmaktan bıktım ama işte dost bu atsan atılmaz satsan satılmaz.

 

Ayağa kalktı kolumu tuttu. " Sakin olur musun? O kızın kim olduğunu bile bilmiyoruz takma kafana belki Emre haklı başkası ile karıştırdı seni. Gecenin bu saatinde sinirli olman kime ne fayda sağlar."

 

İnkar etmek istesem de edemezdim. Haklıydı, bu saatte sinirli olmam saçmaydı, sakinleşmek için masadaki içkileri ve bardakları kaldırdım, odayı düzelttim, derin uykuda olan arkadaşımın üstüne battaniye koydum. Kapıya yönelen Banu'yu görmüştüm. " Ne yaptığını sanıyorsun." Dedim. " Geç oldu seni de rahatsız etmek istemiyorum gitsem daha iyi olur." Demişti Banu. " Saat çok geç oldu, bu saatte bir yere gitmene izin vermem. Yan odada sana uyuman için yatağı ayarladım." Başıyla onayladı , odaya doğru ilerliyordu, bir anda durdu bana doğru döndü. " Teşekkür ederim.".

" Teşekkür etmen için yapmadım bu saatte seni dışarı bırakamazdım, soğuk biri olabilirim ama İnsafsız değilim." Diyerek yanıtladım. Odama doğru giderken kolumdan tuttu. Elini göğsüme koydu, yüzünü yüzüme yakınlaştırdı, dudaklarını araladı, gözlerimin içine bakarak " Yunus ben se-" " Banu geç oldu uyumak ikimize de iyi geleceğine eminim , iyi geceler bir şey olursa bana seslenirsin." Deyip sözünü kesip odama geçtim. Bir kaç saniye kapının başında durdu havada kalan elleri aşağıya düştü, kapının kapanma sesini duydum.

 

Derin bir nefes aldım, olanları atlatmak biraz zor olacaktı. Yatağıma geçtim, elime telefonu aldım. Doğru bildiniz, doğanın mesajına tıkladım.

" Şey seni merak ettim de nasılsın? çok geç oldu hala mesajıma dönmedin mesajıma." Yazdığı mesajı okudum. " Kusura bakma biraz işim uzun sürdü, iyiyim sorduğun için teşekkür ederim sen nasılsın?" Diyerek cevabını yanıtladım. Mesajıma bakamayacağını biliyordum sonuçta çok geç olmuştu. O esnada biraz kafa dağıtmak için oyuna girmiştim. Ummadık taş baş yarar boşuna dememişler. Oyuna girdiğim esnada ondan mesaj gelmişti. Hayatımda yapmayacağım bir şeyi yapmıştım. Oyunu bırakıp onun mesajına bakmıştım. Acaba ona yenilmiş miydim? Yoksa bunu bana yaptıran içimde ki ses miydi ? Cevabını bende bilmiyorum.

" İyi olmana sevindim :) , günün nasıldı?" Demesiyle o an sohbete başladık. O gece sabaha kadar onunla konuşmuştum onu daha çok tanımıştım. yapmayı sevdiği aktiviteleri, en sevdiği rengi, insanlar hakkında neleri sevip sevmediğini gibi bir sürü konudan konuşmuştuk ama yine de onunla sohbet etmek hoşuma gitse de her zamanki gibi elimde olmadan soğuk davranarak konuşuyordum.

 

Gözlerimi açtığımda saat öğlene yaklaşmış bile elimde telefon ile ekran açık bir şekilde uyuya kalmışım telefonu kenara bırakıp odadan çıktım. Emre ve Banu'un yattığı odalara baktım ikisi de hala uyuyorlardı. Mutfağa gidip kahvaltılık bir şeyler hazırladım masayı kurdum ve şu iki uykucuyu kaldırdım. Sofraya geçip onları bekledim, uykulu gözlerle masaya geliyorlardı.

 

" Ayıldınız mı?"

 

Uykulu seslerle ikisi de aynı anda "hayır." Dediler

 

" Güzel, şimdi Emre söyle bana o kadın, o sensin sözüyle ne kast etmiş olabilir?"

 

" Dostum hadi ama sen hala onda mısın? Bilmiyorum belki başkasıyla karıştırdı. Dediğim gibi barda takılıyordu hoşuma gitti fiziği güzeldi yaşı umrumda olmadı bende ona bı içki ısmarladım onu tanıdım isminin selin olduğunu geçmişte hemşire olduğunu öğrendim, tek bildiğim bunlar sonra olanları biliyorsun. Çok takıyorsun kafana siktir et."

 

" Tamam senin dediğin gibi yapcam ama başıma bir sorun gelsin, yedim seni haberin olsun. "

 

" O değilde kahvaltı da çok güzel olmamış mı?" Diye ortaya konuştu Banu.

 

Emre ile bakışlarımız Banu'un yemek ile dolmuş yanaklarına takıldı. İkimizde ortaya bir kahkaha patlattık. Gözlerimizden yaşlar gelircesine gülüyorduk. O anda kafamdaki düşünceleri bıraktım, olduğum ortama daldım, kısa da olsa mutlu olmak benim de hakkım.

Kahvaltıyı bitirdikten sonra Emre ile Banu'yu evlerine bırakıp oradan spor salonuna geçtim.

 

"Kendini neden spora vermiyorsun"

 

"Veriyorum."

 

Sinsi sinsi gülerek, "aklın onda di mi?"

 

"Kes sesini iç ses."

 

" Biliyordum, vay be taş kalbini yumuşatan birini bulmuşsun demek."

 

" Sakın şımarma."

 

" Tamam, bay gizemli." Sinsice gülerek konuşuyordu benimle iç sesim.

 

Kafamı salladım herhalde insanlar beni görse deli sanarlardı, kendimi ciddiye aldım ve işime odaklandım.

 

Gün batımı esnasında arabamı sürüyorum aklıma bir fikir gelmişti, damarlarım da ki adrenalin tavan yapmıştı bunu da gaza basarak gösteriyordum. Müziği açtım ve bastım gaza bu gün benim günümdü.

Elime telefonumu aldım ve doğaya mesaj gönderdim. " Benimle bir saat sonra görüntülü konuşur musun?"

Anında aktif oldu ve mesajıma görüldü attı. " Olur." Diye yanıtladı. Mesajı görünce gazı kökledim müziği son ses açtım uzun zamandır bu duyguyu hissetmiyordum.

 

Eve vardım bilgisayarı açtım. Heyecanlıydım, kendime şaşkınım, onu aramadan önce elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim, kendime geldim her zaman ki soğuk bakışlarımla ayna da kendime bakıyorum, içeriye geçtim, bilgisayarın önüne oturup arama tuşuna bastım. Onu arıyordum ilk kez bir kızla konuşmaya çalışan bendim gerçekten kendime şaşırıyorum.

 

Ekranda aranıyor yazısı döne döne bekliyordum onu, açmıştı karşımdaydı. Şaşkın bakışlarım onun üzerindeydi, uzun siyah dalgalı saçları, ela gözleri, ponçik yanaklı küçük burunlu fıstık gibi bir kız ile görüntülü konuşuyordum.

 

Gülümseyerek karşımda duruyordu, konuşmuyorduk, öylece orada birbirmize bakıyor nefes alıp veriyorduk, gülümsüyordu ben de ona gülümsüyordum. Adım atmalıydım.

 

" Nasılsın" istemsiz kekeleyerek konuşmuştum. Kıkırdadı " iyiyim , sen nasılsın." Demesiyle sohbet başlamıştı.

 

" Anlat bakalım bay gizemli , bugün neler yaptın?"

 

Yapmacık bir sesle " Gizli bilgi Doğa hanım bunu size söyleyemem."

 

" Şimdi de ajancılık oynuyoruz demek." Kıkırdadı. " Bugün gün batımı esnasında bana yollamış olduğunuz mesaja çok şaşırdım bay gizemli, nedenini sorabilir miyim?" Diyerek sözüne ekledi.

 

Sustum, göz bebeklerim büyüdü,yutkundum. Bakışlarım ciddileşti. Kendimden emin bir gülümseme ile " beni daha iyi tanımak istediğini sanıyordum, istersen kapatabilirim aramayı."

 

" Hayır hayır, tamam sen kazandın."

 

Sesli bir gülüş atarak, dil çıkardım. " antrenmana gittim, arabayla biraz dolaştım sonra." Sustum ona onunla konuşmak istediğimi söyleyemezdim şuan için çok erken.

 

" Sonra ne?" Dediği esnada cam da bir tıklama sesi duydum

 

Tak tak

 

" Bir saniye." Diyerek sözünü kestim. Bilgisayar başından kalkıp cama ilerledim camın önünde bir gölge silüeti gördüm, yaklaştım ama kimseyi göremedim arkama döndüğüm esnada aynı sesi tekrardan duydum, irkilmiştim tüylerim diken diken olmuştu arkamdan birinin beni izlediğini hissediyordum. Başımı çevirdim kimseyi göremedim. Cama yaklaştım,ilerledim. Elimle perdeyi tutup aniden çektim.

 

Gördüğüm manzara ile şok geçiriyor

dum. Doğa bana sesleniyor ama onu duymazdan geliyordum, gördüğüm manzara beni korkutmaya yetmişti.

Loading...
0%