@turkayorakk_
|
Garip , sanki yüreğimin derinliklerde oluşmuş olan boşluk hissin içinde gibiyim. Bu his, beni hiç bir zaman terk etmedi . Sevdiklerim tarafından terk edilince veya sevdiğim, kanım ısınan insanların hayatımdan gitmesiyle daha da çok büyüyen bir boşluk gibi ve nasıl kapanacağını bilmediğim, stres , üzüntü, endişe, kaygı...
Hisler yaşadığım esnada boşluğun içinde olduğumu zannederim. Fakat burada bir terslik var. Genelde bu hissi hissettiğim zaman etrafımda, karanlık veya sessizlik olmazdı.
Nerede olduğumu bilmiyorum, etrafıma bakınıyorum ama hiç bir şey göremiyorum tek gördüğüm karanlık ıssız bucaksız bir yer sanki uzayda gibiyim. Nefes almakta zorluk çekiyorum , uzuvlarımı oynatabilmeme rağmen ciğerimin alt kısmında olan bir acı, bir sıcaklık hissediyorum, bacaklarıma doğru akan bu sıcaklık hissi ne olduğuna dair bir fikrim yok.
Görünür de bir şeyim yok ama neden bu şekilde hissediyorum, omuzlarım da hissettiğim yük, ciğerimin alt kısmında oluşan acı dayanılmaz derecede artmaktaydı. " İç ses şuan sana çok ihtiyacım var." Diye Seslendim. Cevap gelmedi. Tekrar denedim. " İç ses , neredesin?" Bekledim , çığlıklarım sessizliğin bozulmasına neden olmasına rağmen ondan cevap yoktu. "Hadi ama dostum neredesin? " Sonsuzluğa düşüyor gibiyim, hiçbir şey olmayan karanlığın içine çekildiğimi hissediyorum bir ışık, bir umut arıyorum. " Hadi ama! " Korku damarlarımda akan kana işliyor yavaşça organlarımı , bedenimi hapsediyor , üstüne endişe duygumu arttırmaktaydı. Dizlerimi göğsüme çektim, ellerimle dizlerimi tutarken başımı dizimin üzerine yatırıp bu karanlığın sessizliğinde gözlerimi yumarak düşüncelere daldım.
" Hatırla."
" Neyi."
" Hatırla."
" Hadi ama dostum hatırlamam gereken şey ne ?"
" Neden burada olduğun."
" Bana söylesen daha çok yardımcı olurdun." Deyiverdim, sadece bekledim.
Cevap gelmedi...
Sıcak çay bardağının içinde eriyen bir şeker gibi umutlar tükeniyor, yok oluyor , hiç bir şans olmamasını bildiğin halde , ümit bitse de hissettiğim inancım bardakta ki görünmeyen şekeri sezmek gibiydi.
Sessizliğin karanlığında boğuldum esnada zihnimde bir yıldız simgesi belirdi. "Hatırla" derken bunu mu kast ediyorsun? Beynim zonklamasına rağmen hala hatırlamaya çalışıyorum. Burası neresi? Neden buradayım? En önemlisi ise neden hiç bir şey hatırlamıyorum?
Ardından gelen bir sessizlik...
Gözlerimi yumdum, belki de bir rüyada olduğumu düşündüm. Gözlerimi açtığım an yatağımda olucaktım. Gözlerimi açtım ama hiç bir şey değişmedi. Tek değişen şey ise karanlığın içinde oluşan beyaz bir ışık Sanki karanlıktan kurtulup aydınlığa ulaşıyormuşum gibi hissediyorum. Işığa doğru gittikçe daha da yaklaşıyordum. Hatırlamam gereken şeyi hatırlayamamıştım. Bunun yanında hissettiğim acı ve korku giderek artmıştı. Tuhaf olan şuan hissettiğim acılar aslında her zaman içimde saklamış olduğum acılarımdı.
" Hemşire!"
" Doktor!"
" Yunus uyandı." Sözlerinden oluşan kelimeleri duyuyor ama tepki veremiyordum. Göz kapaklarımı zorlukla açtım. Günün aydın olmasıyla gözlerime giren güneş ışınları gözlerimi yakması bir olmuştu. Gözlerimi iyice araladım ilk önce tavana baktım. O sırada içeriye beyaz önlüklü bir adam ve iki kadın girdi. Kolumdaki acıdan dolayı koluma baktığım sırada, bağlı olan serumu görünce hastanede olduğumu anlamam biraz geç olmuştu.
Doktor , yanıma geldi. Bir kaç şey mırıldandı ama ne dediğini anlamakta zorluk çekiyordum başım ise patlayacak derecede ağrıyordu. Kafamı sola doğru çevirdiğim anda Banu'yu görmüştüm.
Elimi tutmuş, o kırmızı, ağlamaktan şişmiş olan gözleri beni izliyordu. Ben ise hala olayın şokunda olup neler yaşandığını hatırlayamıyordum.
" N ne neler oldu? " Zorlukla çıktı kelimeler ağzımdan. Başımı doktora doğru çevirdiğimde.
" Merak etme her şey yolunda en kısa zamanda sağlığına kavuşacaksın." Lafını duymuştum.
Lakin hala ne olduğunu hatırlamakta zorluk çekiyordum, en garibi ise endişeli hissediyorum ama neden? Ailemi veya arkadaşlarımın benim için endişelendiği için değildi bu duygu ve hislerimin oluşturduğu merak bambaşka bir şeyi ifade ediyordu.
Doktor , dışarda annemle konuşurken oda da Banu ile baş başa kalmıştım. Elimi sıkıca tutmuş, diğer eli ile göz yaşlarını siliyordu.
" Ağlamak sana hiç yakışmıyor." Dedim Banu'ya.
" Şuan mutluluktan ağlıyorum." Deyiverdi. Uyanmana çok sevindim."
" Uyanma mı? Kaç gündür uyuyorum."
" 4 gündür."
Suratımda oluşan şok ifademle kalakaldım. 4 gündür uyuyorum. Yalnız hala başıma geleni hatırlamıyorum.
" Peki bana ne oldu?"
" Hatırlamıyor musun?"
" Hayır Banu hatırlasam neden sana böyle bir soruyu sorayım."
" Banu yaşanan olayı bildiği kadar anlattı."
Ben ise hala şaşkın şaşkın onun gözlerinin içine bakıyorum.
Tam o esnada Banu'nun dudaklarının arasından bir cümle sızdı. " Sana bir şey sorabilir miyim?"
" Tabi." Dedim
Banu iç çekti, gözlerimin içine baktı gözleri tekrar dan dolmuştu, burnu kızarmıştı, bu mutluluktan değildi sakladığı bambaşka bir şey vardı.
" Ş şey." Tam söyleyeceği anda annemin odaya girmesiyle sözü yarıda kesildi.
" Oğlum nasılsın daha iyi hissediyor musun?"
" İyiyim anne bir şeyim yok."
" Bunu duyduğuma sevindim , doktor akşam seni taburcu edeceğini söyledi. Banu sanada çok teşekkür ederim."
" Neden ki ? Bir şey yapmadım."
" Olurmu öyle şey 4 gündür Yunus'un başından ayrılmadın."
Duyduğum söz ile yine bir şok geçirmiştim. Banu benim başımdan hiç ayrılmamış mı? Neden böyle bir şey yapsın ki?
Bunu duyan Banu gülümseyerek " ben artık kalkayım." Bana döndü " senin iyi olduğunu görmek beni mutlu etti dikkatli ol." Deyip , kapıdan çıkıp uzaklaştı.
Annem ise bana döndü. " Çok tatlı bir kız. "
İçimden tabi ne demezsin deyi verdim. ( Bana kızmayın tamam başımda durduğu için mutluyum ama onun nasıl biri olduğunu biliyorum. Sadece bunu yapması garip geldi.)
" Sen nasıl hissediyorsun kendini oğlum?"
" İyiyim anne."
" Bu arada yanına emre de uğradı ama çok kalamadı bazı sorunları varmış onları halledecekmiş."
" Ne sorunu olduğunu söyledi mi?"
" Hayır." Demesiyle odaya polislerin girmesi bir oldu.
İki tane yapılı, sert görünümlü polis yanıma doğru yaklaşmaktaydı. Anneme doğru döndüler.
" Bizi biraz yalnız bırakabilir misiniz?"
Annem ise kekeleyerek " T tabi." Deyip odadan çıkmıştı.
" Geçmiş olsun Yunus. Başına gelenleri duyduk, endişe etme sadece ifadeni almaya geldik. Seni vuran adamı etkisiz hale getirildi , yani sana daha ulaşamaz için rahat olsun. Bize yaşananları anlatabilir misin?"
Yatağımdan doğruldum, başım dik , her zaman olduğum o soğuk bakışlarımı polisin göz bebeklerine doğrulttum.
" Öncelikle dürüst olmak istiyorum, yaşananlar hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum. Lakin arkadaşımın anllatıklarını biliyorum."
Durumu detaylıca polislere izah ettim. En ince ayrıntısına kadar her şeyi söyledim. Sonrasında bir anda söze girdim.
" Hatırlıyorum..."
" Neyi?" Diye sormalarına bile izin vermeden."
" Camda birini gördüğümü, sonra kim olduğuna bakmak için dışarıya çıktığımı , sonrasında o adamla dövüştüğüm kısımları daha da detayın derinliklerine girerek anlatmıştım."
Anlattıklarımı dinledikleri sırada içlerinden biri bileğimde olan kalın siyah kalemle yazılmış gibi Duran 8 numaraya baktılar.
" Dövmenin anlamı ne?" Sordu.
" Açıkçası bilmiyorum ben böyle bir dövme de yaptırmadım. Annem seni yurttan aldığım da bu dövme bileğinde idi demişti."
" Anlıyorum, teşekkür ederiz. Endişe etme bunlar bir daha başına gelmeyecek, olası bir durumla karşılaşır isen bize bildir. Geçmiş olsun tekrardan." Deyip çıkmışlardı."
Kolumdaki simgeye o kadar dikkatli bakmışlardı ki bu işin içinde bir iş olduğunu anlamıştım.
...
Hastaneden taburcu olmuştum. Eve doğru gidiyordum bir yanımda annem diğer yanında ise Banu vardı.
Evet bende sizler kadar şaşkınım. Onun burada ne işi vardı? Açıkçası bende bilmiyorum. Yanımda olmak istemiş bende fazla üstelemedim. Açıkçası bir sorun olarak görmüyordum ne de olsa o arkadaşım.
Fakat onda değişik bir Vibe alıyordum sanki tanıdığım Banu bu değildi. O başkalarına yardım etmez. Genelde açık giyinir, erkekleri etkileyip onlarla cinsel ilişkiye girip parasını aldıktan sonra yok olan bir tipti ama şuan bol bir kot giymiş üstünde uzun kollu bir tişört ve üstünde siyah bir ince mont vardı ve sarı saçlarını da toplamıştı sadece hafif bir makyaj yapmıştı.
Bana bakan gözlerinin içinde hem sevinç hem hayal kırıklığı bulunuyordu. Gözlerini benden kaçırdı yanakları kızardı önüne bakıp beraber ilerlemeye devam etmiştik. Ellerini benden çekmişti bana karşı yüzünü gizlemeye çalışırken ayağı yerdeki taşa takılıp düşeceği esnada, refleks ile bir anda elimle onun belini kavrayıp kollarımla onu tutmuştum. Gözlerimiz birbiri ile buluştu nabzı artmıştı , yüzümde hissettiğim nefesi gittikçe artmıştı yüzü daha fazla kızarmıştı. Birkaç saniye o halde kalakaldım.
Doğruldum, " biraz dikkatli ol, düşüp bir yerini incitmeni istemiyorum."
" T tamam." Dudaklarının arasından çıkmıştı sözü.
Eve varmıştık. " Anne ben Banu'yu evine bırakıp gelim. Tek başına gitmesin akşam üstü."
" Emin misin hastaneden yeni çıktın, istersen ben götüreyim sen evde kal."
" Eminim anne merak etme iyiyim hızlıca gidip gelirim."
" Tamam dikkatli olun."
" Eve kendim de gidebilirim." Diyerek söze atladı Banu.
" Kapa o çeneni, seni ben götüreceğim dedim o kadar." Sert bı dille söylemiştim.
Üzgün bir yavru kedi gibi, " tamam" deyi vermişti.
Kırıldığı surat ifadelerinden belliydi. lakin içimi kemiren , Beni önemsemesi , kılık kıyafetlerinde yapmış olduğu değişiklik, konuşma tarzının değişmesi bu tavırları beni deli ediyordu ama ona bunları neden yaptığını sormam için şuan uygun bir zaman değildi önemli olan hastanede bana ne demek istediği idi.
Ben bu düşünceleri kafamda kurarken çoktan onun evine varmıştık bile.
" Evime bıraktığın için teşekkür ederim. "
Arkasını dönüp kapıya doğru yaklaştığı esnada kolundan tutup kendime çekmiştim. Hızlı çekmiştim bir eli göğüs bölgemin üstünde, sıcak nefesini ise yüzümde hissediyordum.
" Banu!"
Bir anda kolunu bırakıp ellerimi onun sırtına koyup sıkıca sarıldım.Kulağına hafif bir ses tonuyla "teşekkür ederim." Dedim ve kollarımı çektim.
Olayın şokuyla onun kızaran yanakları titreyen dudakları cevap veremeden hızlıca kapıdan içeri girip gitmişti. Kapının başında öylece kalmıştım.
Bunu neden yaptığımı bilmiyorum fakat şuan onu sorgulayamazdım. Bana yaptığı iyilikten dolayı teşekkür etmeden gidemezdim. Arkamı döndüm ilerlemeye devam ettim ve ordan bir ses duymuştum.
" Bu neydi şimdi?"
" Sanada merhaba iç ses, özledim seni."
" Bırak şimdi özlemi o kıza niye öyle davrandın?"
" Bilmiyorum."
" Ne demek bilmiyorum Yunus , ya o kız senden ümitlenir ise o zaman ne olcak."
" Öyle bir şey olmayacak , onun aşık olacağını kırk yıl düşünsem inanmam."
" Kusura bakma ama sen salaksın. Kız sana abayı yakmış senin için değişiyor sen kendi kendine kuruluyon yok niye böyle davranıyor diye. Unutma kafanın içindeyim herşeyi duyabiliyorum."
" Saçmalama iç ses Banu benden hoşlanmıyor hem daha dürüst bu duyguyu bilmiyoruz bile daha önce kimseyle sevgili olmadığımı iyi biliyorsun hem şuan düşüneceğim daha önemli biri var."
" Kim o?"
" DOĞA"
POLİSLERİN AĞZINDAN
Hızlı adımlarla amirimin odasına ilerledim. Kapıyı tıkladım gel sesiyle içeri girdim. " Amirim yunusu ve onu vuran adamı inceledik sonuçları da bu dosyanın içerisinde." Deyip dosyayı uzattım.
" Çocuğun dediği gibi yurttan evlat edilmiş. Lakin üvey babası yunus evlat edildikten birkaç yıl sonra kalp krizinden dolayı vefat etmiş."
" Peki bileğindeki yazılı 8 numara ne iş?"
" Onun hakkında bir bilgi bulamadım maalesef fakat Yunusu vuran adamın bileğindeki yıldız dövmesi çok tanıdık geldi efendim."
" Tanıdık gelmesi normal çünkü bu dövme o herifin adamı olduğunu belli ediyor. Hatırlar isen birkaç ay önce de İzmir de görev aldığımız zaman bacağında bu dövmen in aynısı sahip bir adam yakalamıştık."
" Evet amirim."
" O civarda ki tüm kameraları izleyin , adamın nereden itibaren çocuğu takip ettiğini bilmemiz gerekiyor. o herifi yakalamaya yaklaştığımızı hissediyorum." |
0% |