@turkayorakk_
|
DOĞANIN AĞZINDAN
Gecenin bir yarısı sisli havanın sessizliğini koşuşturma sesleri dolayısıyla bozulmuştu.
Karanlık dar sokakların arasından koşarak geçiyor bir yandan arkama bakıyordum. Peşimde biri vardı beni takip ediyordu. Endişeleniyor korkuyor ve koşmaktan yorulmuştum Yardım çığlıklarımı, bağırışlarımı hiç kimse duymuyordu, nefesimi kontrol edemiyorum hem koşup hem bağırmak ciğerlerim deki nefesi tüketiyordu. Daha ne kadar dayanacağımı bilmiyorum , koştuğum esnada dar bir ara sokak gördüm. Mecburen kendimi oraya attım. Beni takip eden adam girdiğim yeri görmeyip yanımdan geçip gitti, çıkmaya korkuyordum, cesaretim yoktu biraz beklemiştim. Elimi telefonuma attım numarayı tuşlayıp polisi aradım.
" Buldum seni!"
Çığlığı basmam bir olmuştu korkuyordum, titriyordum elimdeki telefonum yere düşmüştü.
...
" Doğa"
" Doğa"
"DOĞA!"
irkildim , yanımdaki arkadaşıma dönüp baktım. " Efendim." Deyiverdim. " İyi misin? Dalıp gitmişsin." Diyerek sözümü yanıtladı. " İyiyim , sadece dalmışım." Deyip sorusunun cevabını verdim.
İmalı imalı bakarak " o çocuğu mu düşünüyorsun?" Sorusunu sordu. " Hayır saçmalama ne alakası var." Yanıtladım.
" Peki o halde neden anında yanakların kızardı?" Sorduğu soruyla ellerimi yanaklarıma uzatıp şaşkınlığımı dizginledim bilmeden farkında olmadan yanaklarım nasıl kızardı , minik gülümseme oluştu suratımda ama hakikaten Yunus ne yapıyor ve nasıldı? 4 gündür ondan mesaj alamadım sebepsizce endişeleniyorum.
Sessizliğimizi masamıza gelen garson bozmuştu?
" Pardon ne alırsınız acaba?"
Garsonun güzelliği karşısında şoka uğramıştım , halbuki her zaman geldiğimiz bu kafe de onu görmeme rağmen ilk kez yüzünü bu kadar yakından görüyordum. Uzun koyu kahve saçları, kahverengi gözleri, hele ki onun esmer teni , onun fit vücudu spor yaptığı anlaşılıyordu, kız gerçekten çok güzeldi. ( Yanlış anlamayın kızlardan hoşlanmıyorum ama yani güzele güzel demeliyiz bence ben burda bir hata görmüyorum.) Yaka kartında isminin Elif olduğu gözüme çarpmıştı.
" Ben bir karamel latte alabilir miyim?" Diyerek söze atladı Arzu.
" Bende cappuccino alabilir miyim?" Dedim.
" Bende bir turtle mocha alabilir miyim?" Deyiverdi Kübra.
" Tabikide hemen getiriyorum." Dedi garson ve yanımızdan uzaklaştı.
Arzu ve Kübra yakın iki arkadaşım. Her zaman bana destek oldular, hiçbir zaman beni bırakmadılar ve her anımda yanımda oldular onları çok seviyorum ve eminim onlar da beni çok seviyor.
Arzu bir anda şok içinde " Doğa bu?" Deyip bana telefondaki haberi gösterdi.
Telefondaki haberi okuyunca tepkisiz kaldım , dondum, titreyen ellerimle telefonu zar zor elimde tutuyor ağlamamak için göz yaşlarımı tutuyordum.
" HIRSIZ SOKAK ORTASINDA GENÇ ÇOCUĞU VURDU POLİSLER MÜDAHALE OLDU." Haberin başlığı ile fotoğraf da yunusu görmem duymuş olduğum üzüntüyü anlatamazdı.
" Akşam vakitlerinde sokak ortasında elinde yıldız dövmesi olan bir adam tarafından vurulan Yunus isimli genç oğlan hızlıca hastaneye kaldırıldı, polislerin müdahalesi ile zanlı etkisiz hale getirilmiştir. Çocuğun durumu ise kritik olduğu bilgisine ulaşılmıştır."
Nefes almakta zorluk çekiyor, gözlerim beni dinlemeyip gözyaşlarım çeşme gibi akmaya devam ederken , kalbim ise kasılıp duruyordu. Arzunun uzattığı sudan bir yudum aldım sakin olmam lazımdı fakat yapamıyorum içimde patlayan fırtınalar "hayır!" "Lütfen" dercesine zihnimde kelimeler uçuşuyordu.
Arzu bana sıkıca sarılıp sakinleştirmeye çalışırken gözyaşlarımın onun omzundaki tişörtünü ıslatmıştı bile güzel umutlu sözlerle beni rahatlamaya çalışırken bilmiyordu ki umuda asla inanmayan biri olduğumu, aramalarıma neden cevap vermediğini bana neden yazmadığını , şimdi daha iyi anlıyorum içimde ki pişmanlık duygusu beni daha çok bitiriyordu, nasıl oldu da ondan şüphelendim.
Arzu kolumu tutup beni dışarı çıkarırken ayaklarıma kara sular inmişti, yürümek istemiyorum temiz hava almak istemiyorum ben Yunusu istiyorum yunusun yanında olmak istiyorum.
...
" Daha iyi misin?" Diye sormuştu arzu, evet dercesine başımla onaylayarak elimdeki sudan bir yudum aldım. Önüme bakarak İzmir'in o güzel sahiline gözlerimi gezdirdim.
" Eminim o iyidir, onun hakkında anllatıklarına bakarsak, kolay pes edecek biri olmadığını düşünüyorum."
" Peki ya ona bişi olduysa?"
" Hadi ama nerde benim tanıdığım o neşeli ve hep ümit dolu olan doğam."
Sert bir ifademle " Arzu, o doğa öldü! O ümit dolu olan kız korkudan hiçbir şey yapamıyordu."
" O halde neden hala yunus ilgili umudun var?"
" Açıkçası bilmiyorum, salak gibi hissediyorum kendimi nedense o çocuk kaderim gibi hissediyorum sanki onu daha önce tanıyor gibiyim." Gözlerim tekrardan dolmuştu aramızı sessizlik sarmıştı.
Sahilin güzelliğine kaptırmışım kendimi, güneş ışınlarının tenimi ısıtması ile birlikte zihnimde yunusun yüzü canlanmış bana bakışını izliyordum, onun kumral saçları hafif çıkmış sakalları acaba şuan ne yapıyor? Çok acısı var mı? İyi midir? Acaba beni düşünüyor mu? Sanırım ona karşı hislerim artıyor ve buna engel olmak istemiyorum.
" Emin ol Yunus hastaneden çıktığında seni arayacak." Umut dolu sesi kulaklarımda çınlıyordu. " O seni böyle görmek istemezdi buna eminim, asma artık suratını."
"Haklısın, ona güveniyorum, o güçlü biri." Hafif gülümseyerek biraz da acı dolu sözlerimle cevap vermiştim.
İçimde bir yerlerde onun iyi olduğunu hissediyorum, pes edemezdim bu kadar kolayca ve eminim ki Yunus da bu kadar kolay pes etmeyecek. O benim kaderim bunu iliklerime kadar hissediyorum ve yanılmayacağımı biliyorum.
Ayağa kalktım ellerimi iki yana açtım. " Bizi asla ayıramazsın dünya." Umut dolu olup yüksek sesimle bağırmıştım. Kendimi şu anda daha güçlü hissediyorum ve o çocuk kesinlikle benim olacak." Kendimden emin bir şekilde konuşmuştum.
Arzu kahkaha atarak " Kızım sen delisin ya , İkizler burcu olduğunu bu kadar belli etme , az önce üzülürken şimdi dünyaya meydan okuyorsun , sen cidden delisin." Gülmeye devam ederek sözlerini bitirdi.
Ona baktım, gülmeye başladım" evet deliyim, yeni mi fark ettin." Deyiverdim.
Derin bir iç çektim arzunun yanına gittim. " Hadi eve dağılalım artık biraz dinlensem iyi olacak sanırım. "
" Nasıl istersen prenses." Dedi arzu.
*
Eve girdiğim zaman annem kapıyı açmış beni bekliyordu şaşkın, üzgün bir surat ifadesi vardı yüzünde. İçeri doğru girdiğim de siyah takım elbise giymiş, saçları kahverengi , hafif bir sakalı olan şık bir adam oturma odasında ki olan koltuklardan birinde oturuyordu. Anneme dönüp sessizce " bu kim?" Diyerek soru sordu. Annem ise sessiz kaldı ve odaya girdi.
Takım elbise giymiş adam kendinden emin bir şekilde duruşuyla odanın havasını etkilemişti bile. Başını bana doğru çevirdi konuşmama izin vermeden " eminim benim kim olduğumu düşünüyorsundur? Sen beni tanımıyor olabilirsin ama ben seni tanıyorum doğa."
Bu herif ismimi nerden biliyordu, bir dakika başka bir şok daha geçiriyordum şuan , hiçbir zaman görmediğim takım elbiseli adam gelmiş ve tanıdığını söylüyor hayır küçükken görmüş olsam annem tanırdı şaşkın ve üzgün bir şekilde bana bakmazdı.
Şaşkın bir surat ifadesi ile " sende kimsin?"
" Öncelikle sana şunu söyleyeyim seni uzun zamandır arıyordum canım kızım ve sonunda kavuşabildik."
Şok ifadesini suratımdan atamadan" pardon, bir karışıklık oldu herhalde."
Kendinden emin şekilde " hayır karışıklık falan yok sen benim kızımsın."
Anneme döndüm " anne ne diyor bu adam."
Anne m gözyaşları içinde sadece sustu bir şey demedi bu adamın söylediği şeyin doğruluğunu kanıtlamasına yeterdi. |
0% |