Yeni Üyelik
1.
Bölüm

BÖLÜM 1 : VERİLEN SÖZLER

@twofan

Herkese selam buraya hikayeye başlama tarihinizi bırakabilirsiniz.

 

Geçmişte önemsiz birinin ettiği sözler :

 

Sonsuza tek fazla gelmezdi değil mi? Sonuçta sonsuz + 1 sonsuz ediyordu.

Sonsuz yaşam, sevgi, bilgi ve daha nicesi... Sonsuza aşık biriydim.

Hiç olmak istemiyordum. Sahi sonsuzla hiçlik savaşıyor olsa ne olurdu?

Sonsuz × 0 gibi sonucu belirsiz bir işlemdi benim de hayatım.

 

Günümüzden 3 yıl sonra :

"...."

Söylediği sözler iki kulağımı da çınlatmış midemi kaldırmıştı.

"Vaat ettiğin şey çok cezbedici. Ama düşününce kaybettiğim sevdiklerim"

İçimi uzun uzun havayla doldurup devam ettim.

"döndüğünde yüzüme tüküreceklerse onların yanına giderim daha iyi! "

 

Günümüz :

 

Mağazadan dışarıya çıktığımda can alıcı soğuk kış gününün tokadı, saniyesinde bedenimin titremesine sebep oldu.

Beni bekleyen 3 arkadaşımın kıpkırmızı ve sümüklü burunları yüzümü ekşitince Dura, hemen sinirle zorbalamaya oracıkta başladı.

"Oğlum hayvanlar 1 saat daha aç kalsa ölmez değil mi ? Ama sırf mama alıcam diye girdiğin yerden 30 dakikada çıkmadığın için biz ölebilirdik. "

Çolpan'da destekler şekilde kafasını salladı.

"En azından bize daha geç haber verebilirdin Baray. "

Munar'da laf atıcaktı ki araya girdim.

"Hadi ama millet ! Altı üstü 25 dakika beklediniz. Kasadaki abi, dükkanı yeni açtığı için bazı eşyaları taşımasına yardım ettim. Böylece mamaları beleşe getirdim ehehe. Mahallemdeki yavrucaklarım beni bekliyor !!!

Bu soğukta kimse onları düşünmüyor. Oraya uğrayıp daha sonra da sahile geçeriz. "

"Delirdin mi sen? "

Dura ve Çolpan'ın yüksek sesle dile getirdiği bu cümleye dudak büzdüm ve

"Arkadaşlar azıcık daha üşüseniz nolur yani? Yazın mı buluşalım illa? Avm'leri sevmiyorum. Uçuk fiyatta her şey şuan. "

Çolpan, söylediğime alaycı bir şekilde sırıttı. Bu sırada arkada hapşırığıyla salya sümüğünü akıtan Dura, elini Munar'ın sırtına sürüyordu.

İkimiz de gözlerimizi devirip Munar'a baktık. Hiç umrunda olmayan kısık gözleriyle esneyerek yere bakıyordu.

"Acaba her avm ye gittiğimizde en saçma ve pahalı şeyleri aldığın için paran kalmamış ve dışarıyı tercih etmiş olabilir misin? "

Çolpan'ın doğru noktaya parmak bastığını anlamasına izin veremezdim. Hemen ellerimi Munar'ın yüzüne götürdüm ve dudağımı büzerek yanağını çekiştirdim.

"Munarcığımız ihtiyarladığı için ağlasın mı ? Şu gözlere bak babanemin bile bu kadar kırışıklığı yok. Azcık soğuk, hepimizin yüzünü gençleştirir arkadaşlar. "

Munar ise tepkisizce gözlerini yerden ayırıp havaya kaldırdı.

"Hepimiz ölücez" dedi.

Ben ise arkasına geçip iç çektim. Onu yola doğru itelemeye başladığım sırada elime Dura'nın sümüğünün geleceğini akıl edememiştim. Öğürerek elimi Munar'ın koluna sürdüm ve Dura'ya doğru koşmaya başladım. O ise kahkahalarla kaçmaya başladı. Gülüşlerimiz ve sohbetimiz bu karlı havada soğuğa karışırken olacaklardan habersiz birbirimizle eğleniyorduk.

"Tamam Çolpan sonra ödeyeceğim sana ne kadar ağladın ya! "

Dura'nın dayanamayıp acıkması üzerine tüm hesabı Çolpan'a yıkma pahasına avm'lerin birine geçip yemek yemiştik.

Ne hikmettir ki bu plandan haberi olmayan tek kişi Çolpan'dı. Tabii sonradan planı ona da açtığımız da derhal bizi reddetmesi işleri çatırdatmaya başlamıştı.

"Bunu tahmin ettiğim için yanıma nakit 100 tl getirmiştim. Öğrenci indirimli bir menü var abuk subuk şeyler almasaydınız. "

Onlar kavga ederken ben de babanemin bana verdiği son 100 tl ye ağlayarak veda edip hesabımı ödedim.

Dura ise Munar'a kaşlarını kaldırıp şeytani bakışlar atmaya başlamıştı. Yeni kurbanı çok da dirençli değildi.

"Galiba bizi polise vericekler. "

Hepimiz aynı anda Munar'a 'salak mısın? ' bakışı attık.

"Oğlum en fazla bulaşık yıkarsın manyak! Hep niye bu kadar karamsar olmak zorundasın? "

Onlar saçma sapan bir konuya girmişken hesabı ödeyip sessizce kapıya yöneldim. Arkamdan bağırışlarını duyuyordum. Hafifçe arkama dönüp gülerek " yarın görüşürüz sosyal pilim bitti, yeter. Allah'a emanet. " dedim.

Tabii peşine küfürler havada uçuşuyordu ama rüzgarın serinliğiyle bütün düşüncelerim buz tuttuğu için çok takamıyordum.

Bir ara yolda kayacak gibi olup toparladım. Her yer buz tutmuştu. Hatta yavaştan ince ince kar yağmaya başlamıştı. Gülümsedim. Çünkü kar yağınca soğuk daha çekilebilir geliyordu. Boşa üşümüyorum gibi düşünüyordum.

Koşarken yüzüme temas eden kar değdiği gibi eriyor gıdıklıyordu. Ben buna odaklanmışken birine veya bir şeye çarparak yere düştüm.

Soğuktan dolayı aşırı hızlı gitmeme rağmen kaya gibi olan bu şey canımı epey yakmıştı. Burnumu tutarak kafamı kaldırdım ve uzun boylu siyahlar içinde yaşlı bir adamı gördüm elini bana uzattı.

Normalde sinirlenip laf edebilirdim ama yaşı dolayısıyla susmayı tercih ederek elini tutmadan kalktım. Adamın eli ise havada kalmıştı. Bir anda hayretle gözlerim açıldı. Adamın eli, yağan kardan bile beyazdı ve bu beyazlık bileğinin başlangıç yerine kadar gidiyor damarımsı bir şekilde parçalanarak devam ediyordu. Tüm bunları elini uzattığında kolundan sıyrılan kıyafetle görmüştüm. Bir hastalığı olabilir diye düşünerek üzülmeye başlamıştım.

"Kusura bakma amca. "

Bana anlamlı ve gözleri yaşlı bakıyordu. Ne bu duygusallık şimdi böyle? B-ben bir şey yapmamıştım ki. Çok sert mi çarptım acaba? Diye düşünürken seyrek gri saçlarını geriye atıp derin bir nefes aldı.

" Fazla vaktim yok evlat benimle gel. "

O garip beyaz eliyle bileğimi tuttuğu gibi bir ara sokakta buldum kendimi. Az önce biz ışınlandık mı yani? Hayretle ağzımı açmışken elinde 4 tane tüp belirdi.

"Dünya... Hayır Evren tehlikede.

Kendi ırkından olanlar sana ihanet etti. Durduramazsın belki ama bir avuç sevdiklerini sıyırabilirsin ölümün ağzından. Bir sürü düşman sözlerle dolduracak beynini.

Bozulmak, almak, dönüştürmek ve sıfırlamak...

Bunun öncesinde gelicek koca bir pençe. Kurtulursan yüzleşeceksin o sözlerle. "

Bileğimi haddinden fazla sıktığından morarmıştı ve dehşet içinde bir ona bir bileğime bakıyordum. Diğer elimi bu kaçık moruğu itmek için kaldırmıştım ki insanüstü hızla yakaladı ve elindekileri avcuma koyup beni bıraktı.

"Birini kendine, diğer üçünü en çok güvendiğin kişilere yedir. Korumak istiyorsanız birbirinizi kullanmalısınız bunları. "

Bu saçma devrik sözleri söylerken bedeninin tamamı elinde olduğu gibi beyazlaşmaya ve ardından kar tanesi gibi dağılmaya başladı. En son bir ses yankılandı ardından

"İlerde iki büyük şey istenicek senden. Kötü gözükeni kabul etmeli iyi gözükeni reddetmelisin.

Ve Barya bu bir şeyi değiştirmeyecek de olsa senden şimdiden çok özür dilerim. "

En son gözleri ufalanıp giderken akan göz yaşlarını görebildim. Yaşadıklarıma anlam veremeyeceğimi ve yardıma ihtiyacım olduğuna karar verip bizimkilerin yanına doğru koşmaya başladım. Bir yandan onları arıyordum bir yandan da gülüyordum. Telefon açıldığında kahkaha atarak şöyle söyledim.

"OĞLUM UZAYLILAR VARMIŞ LAN!!! "

Bu arada bilmediğim bir şekilde gözlerimden yaş akıyordu.

 

00/

Bu kitap neredeyse 2-3 senedir beynimde dolaşan ve gerçek hayatla tanışmayı bekleyen zihnimde dizileri çekilen bitmiş bir senaryo ve ben artık size açtım.

Çizim yeteneğimi geliştirebilirsem hikayemi mangaya dönüştürmek resme dökmek istiyorum ama önce hikayenin beğenilip beğenilmediğini ölçmem lazım buraya kadar okuyan herkese teşekkürler:)

/0

 

 

 

Loading...
0%