@twofan
|
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••×••••••• "OĞLUM UZAYLILAR VARMIŞ LAN!!!" Hem telefona bağırıyor hem de koşuyordum. Durmadan sadece koşmak ve yaşadıklarımı birine anlatıp delirmediğimden emin olmak istiyorum. Ağzımdan çıkan sıcak hava, buhar oluştururken telefonun diğer ucundaki Dura gülmeye başladı. "Kanka ne diyosun ya! Öyle mi? ahahahah Bakın Baray ne diyor çocuklar. Uzaylılar varmış ahahahaha!" Alaycı ses tonu ve kulak tırmalayan martımsı kahkası bile şu adrenalinden sıyrılmama müsaade etmiyordu. " Ne derseniz diyin. Sadece orada beni bekleyin tamam mı? Hala avm'desiniz değil mi? " Ses tonuma mukayet olamadan söylediğim bu cümleye Dura, sesini yalandan kalınlaştırarak cevap verdi. "Munar'ın hesaplara parası yetmedi. E bulaşıkları da yıkamayı kabul etmeyince polis onu aldı götürdü. biz de arkadan bisikletlerle takipteyiz. Ha bir de dikkat et. Geçen hafta dünyayı tanımlanamayan bir radyasyon gibi bir şey taciz etmeye başlamış. Seni kaçırmaya gelmiş olabilirler. " "Ne !? " tamam beni ciddiye alamaması gayet normal... Kim inanırdı şu duruma? Ama sadece konumunu söylemesi bu kadar zor olmamalıydı. "Yav bi dur bıraksana! " boğuşma seslerinin ardından Dura nın sesini başkası aldı. Daha güvenilir biri... "Alo, Baray sen misin? Ne oldu? " Sert ve daha ciddi gelen Çolpan'ın sesini duyduğuma sevinmiştim. Akıllı birinin telefonu eline alması hepimiz için daha iyiydi. "Valla arkadaş-... Arkadaşlar inanılmaz garip bir şey yaşadım. Nerdesiniz artık söyle bana ? " Yavaş yavaş uzun süredir koştuğum için nefesim kesilmeye ve öksürmeye başlamıştım. "Avm'nin zemin katındaki tuvaletteyiz. Munar çok para ödeyince stresten midesini bulandırdı. Salak kusuyor. " "Tamam ge-geliyorum. " Telefonu kapattığım gibi kalbimin deli gibi çarpan sesi kulaklarıma varmaya başladı. Durdum ve derin bir nefes alıp koşmaya devam ettim. Arada arkama bakıyor ve o yaşlı kaçığın bir anda arkamda belirmesine karşı temkinli olmaya çalışıyordum. En sonunda avm'ye vardım. Girişteki öylesine koyulmuş birkaç basamağa gelince ayağım takılır gibi oldu ama toparlayarak dönen kapıya kendimi attım. Kapı yakalanmamı sağlayacakmış gibi kesik nefeslerimin arasından "Hadii hadi!! " diye mırıldanıyordum. Güvenliği de halledince yönümü tuvalete çevirdim. Dura, kusmaktan beti benzi atan Munar'ın koluna girmiş ve Çolpanla yürüyorlardı. Hemen bağırarak ellerimi kaldırdım ve yanlarına ulaştım. Çolpan'ın ve Dura'nın kolundan tuttuğum gibi çok işlek olmayan mağazaların bulunduğu kolidora doğru çektim. Tabii Munar Dura'dan destek aldığı için kendi kendine geliverdi. Burada sesler daha azdı. Ben kalp ritmimi düzene sokmaya çalışırken Çolpan endişeli, Dura ise alaycı bir şekilde bana bakıyordu. Munar mı? Gözünü az önce istifra ettiği için açamıyordu galiba. Hemen söze girdim ve yaşadıklarımı anlattım. "Bakın şimdi... " Yaşadığım birkaç dakikayı 10 saniyede yığdım ortaya ve beni anlamaları için gözlerine kilitlenmiş beklemeye koyuldum. "Tabii kankam öyle olmuştur zaten. Munar da iki ruj sürsün Angelina Jolie oluyor ne mübarek insan bi bilsen. " "Bir yere düşüp kafanı çarpmış olmayasın Baray? " Dura ve Çolpan beklediğim tepkileri sırasıyla vermişlerdi. Munar ise gözlerini açıp Dura'dan sıyrılmış omzunu arkasındaki beyaz duvara yaslamıştı. "500 tl verirsen inanırım BU HAYVAN HERİF GERGEDAN YEDİ GALİBA DA. " Herkes bir anda parlayan Munar'a bakmaya başladı. "Ulan nankör ! Geçende de ben ödedim hani sıraylaydı? " "Lan sıcak çikolata içtim alt tarafı ayrıca yine sırtıma ne sürdün sen yapıştım bu duvar-" "Yeter! " Dura ve Munar tartışmasına dayanamayan çolpan, onları susturup bana döndü. "Madem o kadar ciddisin. Gel, dışardaki parkta bize bu tüpleri göster ve detaylıca seni rahatlatıp evlerimize dağılalım. Çünkü eve yetişmem lazım İpar hanım çağırıyor cidden bu radyasyon meselesinden dışarıda durmam konusunda katılar pimpirikliler biliyorsun. " Kafamı salladım ve çıkışa doğru ilerledik. Evlerimize ayrılacağımız yönde küçğk ıssız bir park vardı oradaki çardağa kurulduk ve olay yaşandıktan sonra düşünmeden cebime attığım tüp benzeri şeyleri masaya bıraktım. Metalimsi, uzun ve gri tüplere birkaç saniye ruh gibi baktık. İçerisindeki daha önce uzaylı moruğa odaklandığım için görmediğim yeşil sıvıyı fark ettim. Sessizliği bozan Çolpan oldu. "Bu yeşil akışkan, içerisindeki maddeyi muhafaza ediyor. " Bir anda Dura. Elini tüplerden birini kapmak için uzattı ve çalkalamaya başladı. "Ya patlarsa? " Munar'ı duymamazlıktan gelerek Dura ya bakmaya devam ettik. İşaret parmağını bana doğrulttu ve " Sana tüpleri güvendiğin kişilere vermeni söylemiş. Biri ben değil miyim? " diye sordu. "Tabii ki öyle. Bir tek üçünüze güveniyorum ama ne yapacaksın ki? " "Madem güveniyorsun bunu benim olarak kabul ediyorum. Yiyeceğim. " diye cevap verince bende kafamı salladım ve diğerini çalkalayıp aynı anda kapağını açtık. Çolpan "Siz kafayı mı yediniz? Ya uyuşturucu bir maddeyse veya aptal bir zehirse ne yapacaksınız? Hayır belki de bastı detarjan-" "En fazla ölürüz. Çok bezdim artık. Merak da etmiyorum ve Baray'a güveniyorum yiyelim. " Çolpan elleriyle kafasına masaj yaparken bizi seyretmeye devam etti. Kapakları eş zamanlı açtığımız an. Tüylerimi diken diken edicek bir şeyler hissetmeye başladım. Aynı şeyi onlar da hissetmiş olmalı ki çıt çıkarmamaya ve daha fazla titremeye başladılar.Sonra parmağımı sıvının içine attım ve elime yumuşak bir şey gelince tutup dışarıya çıkardım. B-BU BİR DİLDİ !!! Evet sahiden dil. Rulo gibi sarılmış ve oraya sıkıştırılmıştı. "Baray bunu sana veren adam seri katil ve en kötüsünden koleksiyoncu baksana ! " Munar'ın titreyen sesine karşılık çıt çıkmadı. Herkes 'dilini' yutmuştu adeta. Ama karamsarca konuşmaya devam etti. " Parmak izimiz her şeyimiz geçti farkında mısınız? Polisler hayır Interpol tarafından aranacağız. " "Adam ışınlandı diyorum. Önümde konuşması bitince parçalandı diyorum. Bana polis diyorsun." Yaşadıklarım bir nebze olsun mantıklı gelmediğinden sinirlenip araya girmiştim. Dura da benim yaptığımı yapıp dili çıkardı ve ağzına attı. Sonrasında hepimiz ona bağırmaya, yutmasın diye ağzına ulaşmaya çalıştık ama nafile ellerini ağzına kapatmış çiğneyip yutmuştu. Sonra da Munar öğürmeye Çolpan kızmaya devam etti. Eğer ona bir şey olacak olursa kendimi affetmeyeceğim için 'sonuçta getirdiğim bir şeyi yedi ' bende yaptığının aynısını yaptım. Peşimden sanki az önce kusmamış gibi sorgulamadan Munar yaptı. En sonunda ise hepimizi şaşırtarak Çolpan bize katıldı. Küçüklüğümüzden beri biz böyleydik. Nedense birimiz ne yapıyorsa sorumluluğunu hepimiz almalı gibi hissediyorduk hatta bununla ilgili bir yeminimiz bile vardı. Bileğimizdeki bileklikler bunu simgeliyordu. Ama şu an durum daha farklıydı. Yaptığımız en aptalca şeyi yapmış öylece bekliyorduk. Sessizliğe 5 dakikadır gömülmüş yaptığımız şeyi düşünürken bir anda Dura kendini yere attı ve ellerini yere sürtmeye başladı. Biz ne olduğuna anlam veremeyip kendine zarar vermemesi için kolundan tutmaya başladık. Fakat bizi eline geçirdiği gibi öyle bir fırtlattı ki... Fırladığım yerden doğruldum ve yutkunarak ayağa kalktım. Cidden korkmaya ve ellerim karıncalanmaya başlamıştı. Bizi kendisinden, bir insanın yapamayacağı kadar uzağa fırlatmıştı. Ben buna şaşırırken bir yandan da kaydırağın üstüne uçmuş Çolpan ve görüş alanımda olmayan Munar için endişeleniyordum arkama onlar için dönmüşken... -GÜM- Önüme döndüğümde ağzım açık kalmıştı. Ortalık patlama sesi ardından bir alev denizine dönmüştü ve daha kötüsü de Dura'nın olması gereken yerden geliyordu bu patlama. Kendimi füze gibi fırlatarak alevlerin içine daldım. Arkadaşımdan başka bir şey düşünmezken ağzımdan sıcak bir şey akıyordu. Kan... Hiç düşünmeden tükürdüm ve bedenimin yanmasını umursamadan ilerlemeye çalıştım. Dura'nın iyi olması için dualar ederken dizimin bağı çözüldü ve altımdan sanki bir fırtına kopmuşçasına kendimi yüksekte buldum. Tepetaklak yere düşeduruken ortalık toz duman almıştı. Gözlerimi kapatıp ellerimi rastgele savurarak düşüyordum. O sırada başka bir ses daha geldi tarif edemeyeceğim türden. Bu ses beraberinde başka bir itiş kuvvetine sahipti. Bedenim gözlerimi açamayacak kadar ıslanmıştı ve düştüğümü sert zeminle buluşunca anlamıştım. Ama sonu gelmez gibi bir patlama daha oldu. Daha çok deprem gibiydi bu defa. O andan sonra kararmaya başladı her şey. Sarmalamaya başladı zihnimi boşluk. Teslim olmamı beklercesine sızıyordu bedenime ölüm. Bir fısıltı duydum hiçliğin ortasında süzülürken. "SIFIRLA"
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Herkese hayırlı cumalar :)
|
0% |